Aynı olaya ilişkin farklı kararlar hak ihlali getirdi

- Anayasa Mahkemesi, aynı maddi olaya dayanılarak açılan davalarda farklı kararlar verilmesi nedeniyle hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verdi

Google Haberlere Abone ol
Aynı olaya ilişkin farklı kararlar hak ihlali getirdi

ANKARA (AA) - Anayasa Mahkemesi, aynı maddi olaya dayanılarak açılan davalarda farklı sonuca ulaşılması nedeniyle hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verdi.

Resmi Gazete'de yayımlanan karara göre, Elektrik Üretim AŞ (EÜAŞ) bünyesinde bir termik santralde çalışan Hakan Altıncan, hizmet kolunda faaliyette bulunan bir sendikaya üye oldu ancak EÜAŞ, başvurucunun kendi personeli olmadığını belirterek üyelik başvuru belgelerini iade etti.

Aralarında Altıncan'ın da bulunduğu aynı iş yerinde ve benzer koşullarda çalışan çok sayıda işçi tarafından şirket ile imzalanan ve halen yürürlükte bulunan toplu iş sözleşmesine dayanarak ayrı ayrı alacak davası açıldı.

Kütahya İş Mahkemesi, Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşen çok sayıda dosyayı emsal göstererek, başvurucunun ve diğer işçilerin hizmet alım ihalesini alan alt işverenlerin değişmesine rağmen çalışmaya devam ettikleri, hizmet alımına konu işin asıl iş niteliğinde olduğu ve bu itibarla asıl işveren ile alt işveren arasındaki hizmet alımının muvazaalı olduğu gerekçesiyle davaların kabulüne karar verdi.

Bu kararların temyiz edilmesi üzerine dosyalar Yargıtay 22. Hukuk Dairesine geldi. Daire, önceki içtihatlardan ayrılarak, ilgili kanun hükmü uyarınca davalıya karşı muvazaa iddiası ileri sürülemeyeceği gerekçesiyle yerel mahkemenin kararını bozdu.

Bunun üzerine davalar iki ayrı iş mahkemesine, yani Kütahya 1. İş Mahkemesi ve Kütahya 2. İş Mahkemesine tevzi edildi.

Daha önce davaları kabul eden Kütahya 1. İş Mahkemesi, Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin bozma kararının önceki içtihatlara aykırı olduğu gerekçesiyle kendi kararında direndi.

Direnme üzerine dosyayı görüşen Yargıtay Hukuk Genel Kurulu da yerel mahkemenin direnme kararını yerinde buldu ve davalar, davacı işçilerin lehine sonuçlandı.

Kütahya 2. İş Mahkemesi ise Yargıtay 22. Hukuk Dairesinin bozma kararına uyarak aralarında Atılcan'ın da bulunduğu çok sayıda dosyanın reddine karar verdi.

Bu kararın da temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 22. Hukuk Dairesi, ilk derece mahkemesince bozmaya uyulması nedeniyle Hukuk Genel Kurulunun önüne çıkmayan dosyada davalı lehine usuli müktesep hak oluştuğundan Kütahya 2. İş Mahkemesinin ret kararını onadı.

Böylece aynı ildeki iki ayrı iş mahkemesinden birinin Yargıtay kararına karşı direnmesi, diğerinin direnmeyerek bozmaya uyması nedeniyle aynı konuyla ilgili farklı kararlar çıkmış oldu.

- Bireysel başvuru

Bunun üzerine Hakan Altıncan, Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulundu. Altıncan, işçilik alacağı nedeniyle açtığı davanın aynı maddi olaya dayanılarak açılan diğer davalardan farklı sonuçlandırılması nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürdü.

Anayasa Mahkemesi, başvurucunun hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlal edildiğine, ihlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasına hükmetti.

Yüksek Mahkemenin kararında, Anayasa'nın 36. maddesinde güvenceye alınan adil yargılanma hakkının, uyuşmazlıkların çözümlenmesinde hukuk devleti ilkesinin gözetilmesini gerektirdiği belirtildi.

Kararda, Anayasa'nın 2. maddesinde Cumhuriyet'in nitelikleri arasında sayılan hukuk devletinin, Anayasa'nın tüm maddelerinin yorumlanması ve uygulanmasında göz önünde bulundurulmasını zorunlu kılan bir ilke olduğu ifade edildi.

Hukuk kurallarının ne şekilde yorumlanacağı veya birden fazla yorumunun mümkün olduğu durumlarda, bu yorumlardan hangisinin benimseneceğinin derece mahkemelerinin yetkisinde olduğuna işaret edilen kararda, bununla birlikte aynı somut olay ve hukuksal durumdaki farklı kişilerce açılan davalarda birbiriyle çelişen sonuçlara ulaşılmasının hukuk devleti ilkesinin unsurlarından olan hukuki belirlilik ve öngörülebilirlik ilkelerine ters düşebileceği vurgulandı.

Yargı mercilerinin, anılan ilkelerin bir sonucu olarak kamuoyu nezdinde yargıya olan güveni muhafaza etme bakımından kararlarında belli bir istikrar sağlamasının beklendiği aktarılan kararda, somut olayda ilgili Yargıtay dairesinin benzer uyuşmazlıkların çözümünde kullanılan yöntemden ayrılarak yeni bir yaklaşım benimsediği hatırlatıldı.

Kararda, şu tespitlerde bulunuldu:

"Yargıtay dairesinin içtihat değişikliğine gitmiş olması tek başına adil yargılanma hakkının ihlali olarak kabul edilemez ise de anılan değişikliğin aynı uyuşmazlıkları çözüme bağlayan diğer daire ve Hukuk Genel Kurulu tarafından benimsenmediği, Yargıtayın kendi içinde tutarlı ve yeknesak bir uygulamanın bulunmadığı saptanmıştır.

Yargıtay içinde gelişen ve davaların içeriğinden kaynaklanmayan farklı uygulama nedeniyle benzer durumda bulunan kişilerin bir kısmı, talepleri doğrultusunda karar elde etmişken bir kısmının talebi ise aksi yönde sonuçlanmıştır. Söz konusu durum hukuki belirsizliğe yol açmıştır. Başvurucu için öngörülemez nitelikte olan bu uygulama nedeniyle yargılamanın hakkaniyetinin zedelendiği sonucuna ulaşılmıştır.

Açıklanan gerekçelerle Anayasa Mahkemesi, Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir."

Yorumlar