Anayasa Mahkemesi, Türkiye'ye girerken gözaltına alınan Rus
kadının, çıplak şekilde arandığı iddiasının etkili soruşturulmaması
nedeniyle haklarının ihlal edildiğine karar verdi.
Resmi Gazete'de yayımlanan karara göre, annesi bir Türk ile evli
olan Albına Alıbaeva'ya 2006'da vize süresinin dolması nedeniyle
Türkiye'ye giriş yasağı konuldu. Ülkesine dönen kadın, soyadını
Kıyamova olarak değiştirdi.
Bu isimle 30 defa Türkiye'ye giriş çıkış yapan Kıyamova, kendisi
için konan ülkeye giriş yasağının fark edilmesi üzerine 2011'de
gözaltına alındı.
Yaklaşık 18 gün gözaltında tutulan Kıyamova, bu sürede kendisine
kötü muamelede bulunulduğu, üst araması bahanesiyle çırılçıplak
soyularak arandığı iddiasıyla görevliler hakkında şikayette
bulundu.
Şikayeti kabul eden İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, valiliğe yazı
yazarak, ilgili görevliler hakkında ön inceleme yapılmasını ve
soruşturma izni konusunda karar verilmesini istedi.
Ön incelemenin ardından ilgili görevliler hakkında soruşturma izni
verilmemesi kararlaştırıldı.
Karara yapılan itirazın İstanbul Bölge İdare Mahkemesince
reddedilmesi üzerine Kıyamova, Anayasa Mahkemesine 2013'te bireysel
başvuruda bulundu.
Başvuru dilekçesinde, kadının çıplak aramaya tabi tutulması
nedeniyle insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağının ihlal
edildiği, Rus uyruklu olduğu için kendisine fuhuş yaptığı
önyargısıyla yaklaşıldığı, bu çerçevede ortaya çıkan ayrımcı
tutumun eşitlik ilkesine aykırı olduğu iddialarına yer verildi.
Rus uyruklu olduğu için ayrımcılık yapıldığı iddiasının başvurucu
tarafından kanıtlanamadığına hükmeden Anayasa Mahkemesi,
başvurucunun gözaltında tutulmasının da hukuka aykırı bir idari
işleme dayanmadığına hükmetti ve başvuruyu bu yönden kabul edilemez
buldu.
Bununla birlikte Yüksek Mahkeme, başvurucunun, çıplak arandığı ve
kötü muameleye maruz kaldığı iddialarının etkili soruşturulmaması
nedeniyle Anayasa'nın 17. maddesinde güvenceye alınan insan
haysiyeti ile bağdaşmayan muamele yasağının usul boyutunun ihlal
edildiğine karar verdi.
İhlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama
yapılmasına ve başvurucuya 5 bin lira manevi tazminat ödenmesine
hükmedildi.
Kararda, kamu görevlilerinin sık sık şikayet edilme ve soruşturma
tehdidi riskine karşı haklarında soruşturma yürütülmesinin belirli
bir makamın iznine bağlanmasının hukuk devletinde makul
görülebileceği belirtildi ancak soruşturma izni için araştırma
yapan ön incelemecilerin soruşturulan kamu görevlileriyle aynı
hiyerarşi içinde yer almasının soruşturmanın etkililiği bakımından
sorun olabileceğine işaret edildi.
"BAĞIMSIZLIK VE TARAFSIZLIKLA UYUŞMUYOR"
Olayda ön incelemenin, potansiyel faillerin hiyerarşisi içinde yer
aldıkları İl Emniyet Müdürlüğüne bağlı Fatih İlçe Emniyet Müdür
Yardımcısı tarafından yapıldığı kaydedilen kararda, "Ön
incelemecinin, soruşturulan olayın potansiyel failleri ile aynı
hiyerarşik çatıyı paylaşan kolluk görevlileri arasından
seçilmesinin, soruşturmanın bağımsız ve tarafsız ellerle
yürütülmesi ilkeleriyle bağdaştığı söylenemez." denildi.
İşkence, eziyet ve insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele
yasağının, etkili resmi soruşturma yapılmasını gerektirdiği
vurgulanan kararda, ön incelemecinin raporuna bakıldığında, sadece
hakkında şikayet bulunan görevlilerin ifadelerine başvurulduğu,
mağdurun ifadesine başvurulması için girişimde bulunulmadığı
bildirildi.
İstanbul Bölge İdare Mahkemesinin de soruşturma izni verilmemesi
kararını yalnızca dosya içeriğindeki bilgi ve belgeler bakımından
denetlediği, dosyada olması gerekip de ulaşılmamış bilgi ve
belgeleri tartışmadığı aktarıldı.
Soruşturma izni verilmemesi kararında başvurucunun çıplak aramaya
ilişkin iddiasına değinilmediği belirtilen kararda, şu tespitlere
yer verildi:
"Bu eksiklik, Bölge İdare Mahkemesinin kararında da hiçbir şekilde
sorgulanmamıştır. Ayrıca, belirtilen pasif tutum, ön inceleme
sürecinin makul özenle yürütüldüğü konusunda kuşku uyandırdığı
gibi, soruşturulan olayın aydınlatılması ile gerektiğinde
sorumluların cezalandırılmasının sağlanmasını da zorlaştırmıştır.
Benzer nitelikteki pasif tutum, başvurucunun ifadesine başvurulması
konusunda sergilenmiştir. Bölge İdare Mahkemesi de olayın
aydınlatılması bakımından anahtar bir role sahip bu ifadenin niçin
alınmadığını kararında sorgulamamıştır.
Sonuç itibarıyla başvurucunun insan haysiyeti ile bağdaşmayan
muamele iddiaları, etkili bir şekilde soruşturulmamıştır. Bu
şartlar altında olayın sorumluları hakkında soruşturma yürütülmemiş
olması, bu tür olaylara karışanlara müsamaha ile yaklaşıldığı
izlenimini uyandırmakta olup, bu durumun işkence ve kötü muamele
fiillerini gerçekleştirme temayülü olan kamu görevlilerini
cesaretlendirebileceği gibi, bireylerin belirtilen eylemlere karşı
koruma görevi bakımından devlete ve adalet mekanizmalarına
güvenlerini de zedeleyebileceği açıktır."
Bu site deneyimlerinizi kişiselleştirmek amacıyla KVKK ve GDPR uyarınca çerez(cookie) kullanmaktadır. Bu konu hakkında detaylı bilgi almak için tıklayın. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.
Yorumlar