AYM terör örgütü liderlerine TBMM kapısını araladı

Anayasa Mahkemesi'nin Can Atalay hakkında verdiği karara yönelik tepkiler artarken en çok da kararın terör örgütü liderlerine TBMM'nin kapılarını açtığı konusu öne çıkıyor. Yargıtay'ın yaptığı açıklamaya göre, terör örgütü liderleri de bu şekilde TBMM'ye rahatlıkla girebilir.

Google Haberlere Abone ol
AYM terör örgütü liderlerine TBMM kapısını araladı

Anayasa Mahkemesi (AYM), Gezi davasında mahkum olduktan sonra vekil seçilen Can Atalay için hak ihlali kararı verdi. Yargıtay 3. Ceza Dairesi ise AYM'nin kararına, 'Anayasa'yı ihlal ettiği ve yetkisini aştığı' gerekçesiyle uyulmamasına hükmedip karara imza atan 9 isim hakkında suç duyurusunda bulundu. Vatandaşlar ve siyasiler, aralarında AYM Başkanı Zühtü Arslan, başkanvekilleri Hasan Tahsin Gökcan ve Kadir Özkaya'nın da yer aldığı isimlerin bu kararının 'krize sebep olduğunu' vurguladı. AYM'nin 'ihlal' kararı, "FETÖ ve PKK'ya kapı açtılar" şeklinde yorumlandı. Gezi davasında aldığı 18 yıl hapis cezası onanan TİP Hatay Milletvekili Can Atalay’ın bireysel başvurusu Anayasa Mahkemesi ve Yargıtay arasında gerilime neden olmuştu.

9 ÜYE KARARA İMZA ATTI 5 ÜYE MUHALİF KALDI

AYM Başkanı Zühtü Arslan, başkanvekilleri Hasan Tahsin Gökcan ve Kadir Özkaya, üyeler Engin Yıldırım, Mehmet Emin Kuz, Rıdvan Güleç, Kenan Yaşar, Selahaddin Menteş ve Yusuf Şevki Hakyemez, Can Atalay için ‘tahliye edilsin’ derken, diğer üyeler Muammer Topal, Yıldız Seferinoğlu, Basri Bağcı,İrfan Fidan ve Muhterem İnce ise Yargıtay'ı haklı bularak 'ihlal' kararına muhalif kaldı. Karar oturumuna üye Recai Akyel ise katılmadı.

Yargıtay 3. Ceza Dairesi ise AYM’nin yetkisini aştığını vurgulayarak hak ihlali kararına uymadı ve Atalay’ı tahliye etmedi. Ayrıca Atalay’ın milletvekilliğinin düşürülmesi işlemlerinin başlaması için dosyayı TBMM’ye gönderdi.

Öte yandan Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Anayasa Mahkemesi’nin ihlal kararı veren üyeleri hakkında suç duyurusunda da bulundu. Bu karar Türk yargı tarihinde bir ilk olarak tarihe geçti.

Gezi kalkışması davasında 18 yıla mahkum olduktan sonra TİP’ten milletvekili seçilen Can Atalay’ın tahliyesini isteyerek yetkisini aşan ve yargıyı krize sokan Anayasa Mahkemesi’ne büyük tepki var.

FETÖ VE PKK'YA KAPI AÇTILAR

AYM'nin 9 üyesinin Can Atalay hakkında verdiği 'ihlal' kararı sonrası kamuoyunda çeşitli tartışmalar ortaya çıktı. Vatandaşlar ve siyasiler krize sebep olduğunu söyledikleri Anayasa Mahkemesi’ne tepkili.

Atalay hakkında verilen hak ihlali kararına göre; Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) elebaşı Fetullah Gülen, Erzurum'dan milletvekili adayı olsa ve kazansa, Anayasa Mahkemesi, 15 Temmuz hain darbe girişimini görmezden gelip üstüne terörist başına dokunulmazlık verecek.

Ya da terör örgütü PKK'nın elebaşlarından Murat Karayılan, Şanlıurfa'dan milletvekili adayı olsa ve kazansa Anayasa Mahkemesi yine istediği takdirde teröristi Gazi Meclis'e sokup üstüne de dokunulmazlık verecek.

Mahkeme, tutuklu bulunan HDP eski Eş Başkanı terör tutuklusu Selahattin Demirtaş için de 'hak ihlali' kararı vermişti.

Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) Gezi kalkışması davasından mahkum olduktan sonra milletvekili seçilen Can Atalay’ın mahkumiyetiyle ilgili ihlal kararına “Anayasa’yı ihlal ettiği ve yetkisini aştığı” gerekçesiyle uyulmamasına hükmeden Yargıtay 3. Ceza Dairesi, karara imza atan AYM üyeleri hakkında da suç duyurusunda bulundu. Yargıtay'ın bu hamlesi gündeme bomba gibi düşerken AYM'nin geçmiş dönemlerde imza attığı ve tepki çeken bazı kararlar yeniden akıllara geldi. AYM tutuklu bulunan HDP eski Eş Genel Başkanı terör sevici Selahattin Demirtaş için de 'hak ihlali' kararı vermişti.

FETÖ'den 26 yıl hapis cezası alan mahrem imamın cezaevinde işkence gördüğüne dair bireysel başvurusunu AYM, hiçbir delil olmamasına rağmen kabul edip FETÖ üyesine devletin 50 bin lira tazminat ödemesine hükmetmişti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK Parti'ye ağır hakaret içeren pankartı ifade özgürlüğü sayan AYM, İnönü Üniversitesi'nde gerçekleştirilen eylemde "Önderimiz Başkan Öcalan" sloganları attığı için 1 yıl 8 ay hapis cezası alan kişiye verilen cezanın "ifade özgürlüğünün ihlali" olduğunu belirterek 9 bin lira tazminat ödenmesini de talep etmişti.

Anayasa Mahkemesi üyesi Engin Yıldırım, "ışıklar yanıyor" notu ile yüksek mahkeme binasının fotoğrafını paylaşarak darbe imasında bulunmuştu.

YARGITAY'DAN YENİ AÇIKLAMA

Yargıtay Başkanlığınca, "Anayasa Mahkemesinin, bireysel başvuru incelemelerinde zaman zaman anayasal ve yasal sınırları aşarak Yargıtay ve Danıştay uzman dairelerince geliştirilen yerleşik içtihatları ters yüz edecek, hukuk sistemini kaosa sürükleyecek şekilde kararlar alması, kesin hüküm etkisinin tamamen devre dışı bırakılmasına neden olmaktadır." ifadeleri kullanıldı.

Başkanlıktan yapılan yazılı açıklamada, Anayasanın 146, 154 ve 155. maddelerinde yüksek mahkemelerin, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay ve Danıştay olarak düzenlendiği, birbirlerine üstünlük sıralamasının öngörülmediği ifade edildi.

Açıklamada, Anayasa Mahkemesi kararları gibi, kesinleşmiş tüm mahkeme kararlarının herkes için bağlayıcı olduğu vurgulandı.

6 Mart 1868 tarihinde kurulan, 155 yıllık köklü bir geçmişe sahip Yargıtayın, adli yargının en üst temyiz merci olduğu, üyelerinin tamamının alanlarında uzman ve deneyimli yüksek hakimlerden oluştuğu aktarılan açıklamada, Anayasanın 154. maddesinde, "Yargıtay, adliye mahkemelerince verilen ve kanunun başka bir adli yargı mercine bırakmadığı karar ve hükümlerin son inceleme mercidir." hükmünün yer aldığı hatırlatıldı.

Açıklamada, Yargıtayın adli yargı alanında hukukun eşit şekilde uygulanmasını sağlama görevi bulunduğu ifade edildi.

Anayasanın 148. maddesinde ise Anayasa Mahkemesinin görev ve yetkilerinin tanımlandığı hatırlatılan açıklamada, bu görevler arasına eklenen "bireysel başvuru" hakkının da 2012'den bu yana uygulandığı aktarıldı.

"SÜPER TEMYİZ MAHKEMESİ GİBİ BİR ALGI OLUŞTURULMUŞTUR"

Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru için olağan kanun yollarının tüketilmesinin şart olduğu, Anayasadaki ilgili hüküm ile bireysel başvurunun yargısal sınırının çizildiği belirtilen açıklamada, şunlar kaydedildi:

"Bu haliyle bireysel başvuru, temel hak ve özgürlüklere yönelik hukuka aykırı müdahalelerin kanun yollarında giderilememesi halinde başvurulabilecek ikincil nitelikte bir hak arama yoludur. Olağan veya olağanüstü kanun yolu değildir. Dolayısıyla Anayasa Mahkemesi, adli ve idari mahkemelerce verilen kararları bozan bir mahkeme olmadığı gibi istinaf ve temyiz merci olarak davaları yeniden incelemeye yetkili bir makam da değildir.

Buna karşın, Anayasa Mahkemesinin, bireysel başvuru incelemelerinde zaman zaman anayasal ve yasal sınırları aşarak Yargıtay ve Danıştay uzman dairelerince geliştirilen yerleşik içtihatları ters yüz edecek, hukuk sistemini kaosa sürükleyecek şekilde kararlar alması, kesin hüküm etkisinin tamamen devre dışı bırakılmasına neden olmaktadır.

Diğer taraftan, bir kısım kamuoyunun gündemini meşgul eden davalar üzerinden uygulanan iletişim stratejisi ile mevcut anayasal düzen bir kenara bırakılarak, Anayasa Mahkemesinin 'süper temyiz mahkemesi' olduğu şeklinde toplumsal bir algı oluşturulmuştur. Temel hak ve özgürlüklerin korunması, yalnızca Anayasa Mahkemesinin değil, tüm yargı organlarının görevidir. Türk yargı sisteminin gerçekten mevcut olan yapısal sorunlarının çözümü için elverişli bir araç olması ümit edilen bireysel başvurunun, mecrasından çıkması, yargı sistemini zayıflatan sistemsel bir sorun haline gelmiştir."

"BENZER UYGULAMALAR ARTARAK DEVAM ETMİŞTİR"

Yargıtay Başkanlığının açıklamasında, bireysel başvuru sisteminin faaliyete geçmesinden itibaren bu sorunların Anayasa Mahkemesi üyelerinin de bulunduğu bilimsel toplantılarda, Yargıtay Başkanının adli yıl açış konuşması ile yıl sonu basın değerlendirme toplantılarında ve Danıştay Başkanı tarafından Danıştayın kuruluş yıl dönümü toplantısında gündeme getirildiği anlatıldı.

Açıklamada, şöyle devam edildi:

"Buna karşın, Anayasa Mahkemesinin kararlarındaki anayasal ve yasal yetki aşımı olarak değerlendirilen benzer uygulamalar artarak devam etmiştir.

Bizatihi Anayasayı korumak amacıyla kurulan Anayasa Mahkemesi, tartışmalara konu olan davada, anayasa koyucunun iradesini yok sayarak Anayasanın 83'üncü maddesindeki atıf nedeniyle somut olaya uygulanması gereken 14'üncü maddesini işlevsiz bırakmıştır."

"HAKSIZ TEPKİLER ÜZÜNTÜYLE KARŞILANMAKTADIR"

Açıklamada, Anayasa Mahkemesinin Can Atalay ile ilgili ihlal kararının gerekçesinde, Yargıtay 3. Ceza Dairesinin, "Anayasa Mahkemesi içtihatlarına aykırı davrandığı ve ihlalleri önleme yükümlülüğünü yerine getirmediği" şeklindeki sözlerle anayasayı ihlal suçunu işlediği ithamında bulunularak, hedef gösterildiği bildirildi.

"Bunun gibi son derece vahim, kabul edilemez hukuki hataların, bireysel başvuru kararlarının vazgeçilmez dili" olduğu savunulan açıklamada, şu ifadelere yer verildi:

"Anayasa Mahkemesinin uygulamalarının doğurduğu hukuki sonuçlar gözetilmeksizin, bir yüksek mahkeme olan Yargıtay ve Yargıtay 3. Ceza Dairesinin yargısal görev ve yetkisi kapsamında verdiği kararlara yönelik yüksek yargı kurumlarının saygınlığını zedeleyen ve eleştiri sınırlarını aşan haksız tepkiler üzüntüyle karşılanmaktadır.

Hukuki güvenliğin, toplumsal barışın ve hukuki öngörülebilirliğin sağlanması bakımından Anayasadan aldığı yetkiyle Yargıtay, bireysel başvurunun mevcut haliyle uygulanmasının doğurduğu sorunların giderilmesi ve karşılaştırmalı hukukta kabul edilen standartlara göre geliştirilmesi konusunda ihtiyaç duyulan, anayasal ve yasal çalışmalarda gerekli desteği sağlamaya her zaman hazırdır."

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN'DAN KONUYLA İLGİLİ İLK YORUMU

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Yargıtay'ın Anayasa Mahkemesi'nin Can Atalay kararına ilişkin suç duyurusuyla ilgili, "Şu an itibarıyla Yargıtay'ın aldığı karar asla bir kenara atılamaz, itilemez." dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Özbekistan ziyareti dönüşünde uçakta gazetecilerin sorularını cevaplarken Yargıtay-AYM krizine de değindi. Erdoğan, Yargıtay'ın tutuklu Milletvekili Can Atalay için "hak ihlali" kararı veren Anayasa Mahkemesi üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunma kararını değerlendirdi.

Yargıtay'ın bir yüksek mahkeme olduğunu kimsenin inkar edemeyeceğini söyleyen Erdoğan, Anayasa Mahkemesi'nin bu noktada birçok yanlışları arka arkaya yapar hale geldiğini, bunun da kendilerini ciddi manada üzdüğünü ifade etti.

Şu an itibarıyla Yargıtay'ın aldığı kararın asla bir kenara atılamayacağını, itilemeyeceğini kaydeden Erdoğan, "Anayasa Mahkemesinin kararına karşı Yargıtay da şu anda demiştir ki 'Sen yüksek mahkemeysen ben de yüksek mahkemeyim ve yüksek mahkeme olarak da şu anda sizinle ilgili bir yaptırımı ben de talep ediyorum.' Bu talebinin gereğini bekliyor ve bu talebine karşı bunun gereğini yerine getirecek olan merci neresiyse o merciden bu talebini istiyor. Bu parlamentoysa parlamentodan istiyor." dedi.

"BENİM ÜLKEM YURT DIŞINA KAÇMIŞ SAPIKLARIN TEHDİDİYLE KARŞI KARŞIYA KALMAMALI"

Erdoğan, "Şimdi Can Atalay’ı alın koyun bir kenara. Bundan önce yine benzer şeyler maalesef oldu. Parlamentomuz da bu konularda ağır hareket ediyor. Yani birçok terörist parlamentoda dokunulmazlıkların kaldırılması süreci geciktiği için kaçtılar, yurt dışına çıktılar. Bunların bu kadar ağır ele alınmaması gerekiyor. Çok seri kararla bu işlerin bitirilmesi lazım. Seri olarak bu adımlar atılmayınca ondan sonra bakıyorsunuz birisi Amerika'da, birisi Almanya'da, birisi Fransa’da meydana çıkıyor. Ondan sonra da oralardan Türkiye'yi tehdit ediyorlar. Benim ülkem yurt dışına kaçmış sapıkların tehdidiyle karşı karşıya kalmamalı, kalamaz." diye konuştu.

"BURALARDA KALKIP DA BİRİLERİNE ŞİRİN GÖRÜNMENİN ANLAMI YOK"

Anayasa Mahkemesi'nin bu konuyla ilgili olarak Yargıtay'ın attığı bu adımı hafife almaması gerektiğini ifade eden Erdoğan, "Eğer partimden bazı arkadaşlar da burada Yargıtay’ı yerip, Anayasa Mahkemesi’ne övgüler düzüyorsa onlar da yanlış yapıyorlar. Bizim birimiz hepimiz, hepimiz birimiz anlayışıyla hareket etmemiz lazım. Buralarda kalkıp da birilerine şirin görünmenin anlamı yok. Son olarak şunu da vurgulamak isterim ki, Anayasa yapma yetkisi Yüce Meclisimizindir ve bu yetkisini devredemez. Kimse de milletin iradesi ile oluşmuş meclisin bu mutlak yetkisine el uzatamaz." dedi.

Kaynak: Yeni Şafak / Ajanslar

Yorumlar