İstanbul'un Asya-Avrupa yakaları arasındaki ikinci tünel olan Avrasya Tüneli'nden geçiş ücretleri sözleşmede 4 dolar+KDV olarak belirlendi; ancak aralık ayında kesin ücret belli olacak
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan, Avrasya
Tüneli'nin zaman ve yakıt tasarrufu ile sera gazı salınımını
azaltacağını belirterek, "En az bunlar kadar önemli olan tarihi
yarımada üzerindeki olumsuz etkiyi azaltmış olmaktır." dedi.
Bakan Arslan, Göztepe ile Kazlıçeşme arasında boğazın altında
lastikli araç geçişine olanak sağlayan ve 20 Aralık'ta açılışı
yapılacak Avrasya Tüneli'nin Harem girişinde gazetecilere
açıklamalarda bulundu.
Bir mühendis olarak bu proje ile büyük mutluluk yaşadığını belirten
Arslan, "Geçmişte başka ülkelerin yaptığı büyük projeleri
konuşurken gıptayla izliyorduk. Ama artık Türkiye'de dünyanın
gıptayla konuştuğu projeleri konuşur hale geldik. Bunların bir
tanesi de girişinde bulunduğumuz Avrasya Tüneli." diye konuştu.
Denizin 106 metre altından geçmesi dolayısıyla dünyada bir ilk olan
tünelin bu anlamda rekor kırdığını kaydeden Arslan, şu bilgileri
verdi:
"Gerek 13.7 metre çapındaki TBM makinesiyle yine günde ortalama
8-10 metre hızla açılmış bir tünel anlamında bir rekor oluşturuyor.
Daha büyük TBM makineleri var dünyada ancak, bu hızla hem yapılmış
hem bitmiş hiç bir tünel yok. Bu anlamda da ilk proje. Elbetteki
Asya'yı, Avrupa'ya denizin altından kesintisiz şekilde bağlayan 5,4
kilometrelik tüneli Göztepe'den Kazlıçeşme'ye düşünürseniz, toplam
yaklaşık 15 kilometrelik bağlantı yollarıyla birlikte önemli bir
proje.
Ancak proje, sadece iki kıtayı denizin altından bağlamakla
kalmıyor. Bence tarihi yarımada, ki bizim için çok önemli. Tarihi
yarımadadaki trafik hareketini kısa sürede denizin altından karşıya
geçirmek, tarihi doku üzerindeki olumsuz etkileri azaltmak adına
çok önemli. Her şeyden önemlisi zaman tasarrufu, yakıt tasarrufu
diyebilirsiniz, karbondioksit salınımı anlamında daha az sera gazı
salınımı diyebilirsiniz ama en az bunlar kadar önemli olan tarihi
yarımada üzerindeki olumsuz etkiyi azaltmış olmaktır."
Arslan, Avrasya Tüneli'nin, Türkiye'nin son yıllarda başardığı
yap-işlet-devret projeleri anlamında çok güzel bir örnek olduğunu
belirtti.
Tünelin, kamu kaynağı kullanmadan tamamen özel sektör dinamikleri
devreye sokularak yapıldığına işaret eden Arslan, şu
değerlendirmelerde bulundu:
"Düşünce aşamasında herkes 'Yok canım böyle bir proje
gerçekleşemez.' diyordu. Ama Sayın Başbakanımız, Sayın
Cumhurbaşkanımız 'Yapın' diyorlardı. Biz de onların izinden
giderek, çalışma arkadaşlarımızla 'Evet yapacağız' dedik ve bugün
yapıldığını görmek de en büyük mutluluk olsa gerek. Bu mutluluğun
sahipleri elbetteki karar vericiler, ama çalışma arkadaşlarımız,
yüklenicilerimiz, onlardaki mühendisler, işçiler, teknisyenlere bu
vesileyle teşekkür ederim."
ÇİFT YÖNLÜ, ÜCRETLİ
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Arslan, bir soru
üzerine, tüneli 20 Aralık'ta hizmete açmayı planladıklarını
bildirdi.
Tünelin, yap-işlet-devret modelli proje olması nedeniyle çift yönlü
ücretli olacağını belirten Arslan, şunları kaydetti:
"Sözleşmemiz gereği 4 dolar artı KDV olacak. Ancak doların yıllık
eskalasyonu söz konusu ki, 20 Aralık'ta hesaplamalarını yapacağız.
Ücreti, KDV'yi de katarak, her yıl 1 Şubat'taki dolar kuruna göre
belirleyeceğiz. Ona göre de insanlarımız elbetteki Türk Lirası
ödeyerek ama nakit para değil, HGS, OGS sistemleri de burada
entegre olarak çalışacak. Ücret dolar kuruna endeksli olarak yılda
bir revize edilecek."
Tüneldeki hız sınırının saatte 70 kilometre olacağını anlatan
Arslan, "Beklediğimiz 120-130 bin aracın geçmesi ki, bütün
çalışmalarımız bunu gösteriyor. Bu kadar aracın rahatlıkla
geçebileceği şekilde planlama yapıyoruz. İki gidiş, iki geliş
olması hasebiyle de gişelerdeki ücret alımı veya HGS, OGS geçişi,
bu iki şeritle entegre olacak şekilde olacağından sıkışıklık
olmadan belli bir akışla sağlamış olacağız." diye konuştu.
TARİHİ DOKUYA ZARAR VERİR İDDİALARI
Avrasya Tüneli'nin tarihi yarımadaya zarar vereceği yönündeki
iddiaların dile getirilmesi üzerine Arslan, "Tarihi yarımadanın
üzerindeki yükü aldığımız bir vaka ve kesin. Geçiş olarak zaten
denizin doldurulduğu yerde, Yenikapı'dan yüzeye çıkıyoruz, tarihi
yarımadaya erişmiyor bu anlamda." dedi.
Kullanılan TBM yöntemi ve farklı metotlarla herhangi bir çökme ve
tahribata fırsat vermediklerini aktaran Arslan, şunları
aktardı:
"Ola ki böyle bir şey olursa, biz zaten aksi basınçlı yöntemle
çalıştık. Dolayısıyla tedbirlerimizi peşin peşin aldığımız için,
dünyada gerçekten en modern, en üst teknolojiyle çalışan bir TBM
kullanıldığı için böyle bir şey söz konusu değil. İnsanlarımız
akıllarına getiriyorlarsa bile bilsinler ki, her türlü tedbir
alınarak çalışıldı. Öyle bir şey söz konusu değil, olamaz da. Çünkü
tarihi yarımada, tarihi doku herkes için önemli sadece bazı
kesimler için değil, bütün insanlık için, Türkiye için, Türk insanı
için daha da önemlisi bu değerli mirasımızı çocuklarımıza ve
torunlarımıza taşımak adına geleceğimiz için de önemli. Dolayısıyla
orada herhangi bir taviz vermemiz söz konusu değildi, vermedik.
Bunu özellikle vurgulamak isterim."
Bakan Arslan, tünelde alınan güvenlik önlemlerine değinerek,
tünelde her 600 metrede bir herhangi bir aracın arızalanması,
yakıtının bitmesi durumunda durabileceği cepler olduğunu
söyledi.
Tünelin içinin elektronik sistemlerle sürekli takip edileceğini,
bir aksilik durumunda sinyal verileceğini ve tünelin orta yerinde
ve uçlarında buna müdahale edebilecek ekiplerin olacağını aktaran
Arslan, bunun dışında da her 200 metrede yolcuların gerektiğinde
bir alt tünele geçebileceği geçişler bulunacağını kaydetti. Arslan,
"O geçişler aynı zamanda belli bir süre insanların emniyetle
kalabileceği yaşam alanları halinde. Dolayısıyla alt kat, üst kat
herhangi birinde problem olduğunda diğerine de aktarma olabilecek."
diye konuştu.
Ahmet Arslan, tünelde hava temizliğinin de büyük önem taşıdığını
dile getirerek, uluslararası kuralların öngördüğünün üzerinde
havalandırma sistemi yapıldığını aktardı.
Işıklandırmaya da ayrıca önem verdiklerini dile getiren Arslan,
konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Sayın Cumhurbaşkanımıza da arz ederken özellikle vurguladık,
ışıklandırma da led ışıklandırma sistemi olacak ki, insanlar gün
ışığında yol alıyormuş psikolojisinde olsunlar. İkincisi,
tünellerin giriş ve çıkışlarında ışıklandırmada kademeli bir geçiş
olacak ki, insanlar aydınlık havadan tünele girdiklerinde
birdenbire gözleri kamaşmasın, bir karanlığa gidiyor psikolojisi
oluşmasın. Tersi tünelden yüzeye çıkarken de karanlıktan birdenbire
çok güçlü bir ışığa çıkıyor psikolojisi oluşmasın diye ışıkta da
bir geçiş sistemi olacak. Dolayısıyla insanlar adeta dışarıda araç
kullanıyormuş psikolojisiyle araçlarını kullanacaklar. Bu da önemli
bir tarafıydı, bunu da özellikle önemsedik."
Bakan Arslan, bir soru üzerine, tünelin en az yerde zeminin 26, en
fazla yerinde de 55 metre altında olacağını dile getirdi.
Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan,
konuşmasının ardından tünelin en derin noktası olan 106,4 metreye
inerek hatıra fotoğrafı çektirdi.
Bu site deneyimlerinizi kişiselleştirmek amacıyla KVKK ve GDPR uyarınca çerez(cookie) kullanmaktadır. Bu konu hakkında detaylı bilgi almak için tıklayın. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.
Yorumlar