Atatürk Havalimanı'ndaki terör saldırısı davası

- Sanık Marzouk'un savunmasından: - "DEAŞ'ta her şey yalanmış. İlk haftadan sonra dönmeye karar verdim. İnsanlara zarar vermek için bu işin içinde değildim. Onları gördükten sonra gerçekleri anladım. Nasıl olabilir, vicdansızca insanlık suçu işliyorlar?"

Google Haberlere Abone ol
Atatürk Havalimanı'ndaki terör saldırısı davası

İSTANBUL (AA) - Atatürk Havalimanı'nda 28 Haziran 2016'da 46 kişinin yaşamını yitirdiği ve 163 kişinin yaralandığı terör örgütü DEAŞ'ın gerçekleştirdiği terör saldırısıyla ilgili 42'si tutuklu, 4'ü firari 46 sanığın yargılandığı davaya, sanık savunmalarıyla devam ediliyor.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Silivri Ceza İnfaz Kurumu Yerleşkesi karşısındaki binada yapılan duruşmada, tercüman aracılığıyla savunma yapan sanık Alı Mostafa Alı Marzouk, saldırıyla uzaktan yakından ilgisi bulunmadığını, buna da Allah'ın şahit olduğunu savundu.

Suçlamayı kabul etmeyen Marzouk, "Bir insan bu masum insanların öldürülmesini nasıl kabul eder? Bu konudan haberim yoktur. Ben inkar etmiyorum, DEAŞ ile bağlantım vardı. Bir zamanlar onlardandım, şimdi değilim, kaçtım. Allahutaala bana yardımcı oldu, kaçtım. Onlardan ne çektiklerimi bir ben biliyorum. Mısırlıyım, üniversite mezunuyum. Arap ülkelerindeki sıkıntıları biliyorsunuz. Ben bunlardan etkilendim. Suriye'deki, Arap ülkelerindeki insanlara yardımcı olmak istedim." diye konuştu.

Mahkeme Başkanı'nın sorularını yanıtlayan sanık Marzouk, "Diğer örgüt militanlarıyla kaldığın bir ev varmış. Ne diyeceksin?" sorusu üzerine "Aksaray'da kalıyordum ancak adresi bilmiyorum." dedi.

"Suriye'den ne zaman geldin? Nasıl giriş yaptın? Seni Türkiye'ye kim getirdi?" sorusuna sanık Marzouk, "2016 yılının Mayıs ayının sonunda direkt Mısır'dan geldim. DEAŞ'lı birini izliyordum internet yoluyla. O beni davet etti. İtirafçı olmak istiyorum." diye konuştu.

"Cezayirli Abdullah, Ubeyde kod isimli kişileri tanıyor musun?" sorusu üzerine Marzouk, "Ben isimleri şahsen tanımıyorum" dedi. "Mohamed Moustafa Mohamed Bahgat ile Suriye'ye çatışmaya gittiğini söylemişsin. Aksaray'daki evde kaldınız mı? Bu durumu kabul ediyor musun?" sorusuna sanık, "Bu sözün bir kısmı doğrudur, bir kısmı değildir. Beni internet üzerinden iletişimde olduğum kişi Aksaray'a yönlendirdi ama Mohamed Moustafa Mohamed Bahgat'ın niye orada olduğunu bilmiyorum." karşılığını verdi.

- "DEAŞ'ta her şey yalanmış"

Sanık Marzouk, savunmasında şunları söyledi:

"Türkiye'deyken biri mesaj yazdı. 'Aksaray'a gel.' dedi. Bu kişiye 'Muhammed sen misin?' dedim. Bana 'Ben Abdullah'ım, hepimiz Allah'ın kullarıyız.' dedi. Bunu diyen sanıklardan Djamel Slımanı'ydi. Haziranın sonunda Suriye'ye gittim. Halit isimli Suudi Arabistanlı vardı. Bu kişi salonda değil. 2 ay kaldım. Bir hafta kaldıktan sonra baktım, bunların fiilleri hiç söyledikleri gibi değil. DEAŞ'ta her şey yalanmış. İlk haftadan sonra dönmeye karar verdim. Oradaki büyüklerime yalan söyledim. 'Nişanlım var, onu görmeye gidiyorum.' dedim. Ben dönmeye karar verince beni tehdit ettiler. Orada bana 'casus' dediler. Kaldığım 2 ayda gördüm ki, bunlar medyada kendilerini gösterdikleri gibi değiller. Medya mezunu olduğum için bana bu alanla ilgili görev verdiler. Başlangıçta hayırlı bir iş yapacağımı düşünüyordum. İnsanlara zarar vermek için bu iş içinde değildim. Onları gördükten sonra gerçekleri anladım. Nasıl olabilir, vicdansızca insanlık suçu işliyorlar?"

"Emniyetteki ifadende Djamel Slımanı'nin evlerden sorumlu olduğunu, sınıra adam götürdüğünü söylemişsin. Niye ifadeden dönüyorsun, baskı mı gördün?" sorusuna sanık Marzouk, "Bu kişileri anlamada karışıklık oldu. Önceden Djamel'in bu işlerle ilgilendiğini zannediyordum, daha sonra Fransız Muhammed bu işlerle ilgileniyordu. Ben kişileri karıştırdım." diye cevap verdi.

Tercüman aracılığıyla savunma yapan sanık Fahım Aıt Allaoua da Türkiye'ye ilk olarak 2016'da geldiğini, çıkıp tekrar 5 Haziran'da giriş yaptığını belirterek, amacının çalışıp para kazanmak ya da yurt dışına çıkmak olduğunu anlattı.

Allaoua, "Emniyette benim suçum ne diye sorduğum zaman, böyle bir olay olduğunu öğrendim. Ucuz bir yer arıyordum, bir tanıdık beni Aksaray'daki eve götürdü. Salonda bulunan 4 kişiyle bu evde kaldım. Evdeki kişileri tanımıyordum. Bu eve Avrupa'ya gitmek amacıyla gittim. Biz Djamel'e evin ihtiyacı ve kira için 250 lira veriyorduk." dedi.

Mahkeme Başkanı'nın "Kardeşlerden 3 kişi tutuklandı, 'Türkler bizden kuşkulanmaya başladı.', 'Örgütün beşinci evinde kalıyoruz.' gibi konuşmalar var Facebook ve Twitter'da. Ne diyeceksin?" sorusuna sanık Allaoua, "Telefon kullanılmış telefondu. Telefonda neler olduğunu bilmiyorum." iddiasında bulundu. Bunun üzerine Mahkeme Başkanı, "Facebook kendi hesabın ama." dedi.

Sanık Allaoua da "Benim sayfam değil." diyerek konuşmaları kabul etmedi.

Duruşmaya öğle arası verildi.

Yorumlar