Arıların kafası karıştı, bal üretimi azalacak

Kış ortasında bahar havası yaşanması nedeniyle arıların kafası karıştı. Bal arıları mevsimsel şartların değişmesi nedeniyle rutinlerini bozmak zorunda kaldı. Bu da önümüzdeki sezonda bal üretiminin düşmesi anlamına geliyor.

Google Haberlere Abone ol
Arıların kafası karıştı, bal üretimi azalacak

Uzun süre mevsim normallerinin üzerinde seyreden hava sıcaklıkları arıların da dengesini bozdu. Sıcak havaya aldanan arılar “Bahar geldi” dürtüsüyle kovanlarından çıktı. Bu durum hem hastalanmalarına hem de erken yavru atmalarına yol açıyor. Uzmanlar arı popülasyonunda kayıpların olabileceğine ve bal üretiminin azalacağına işaret ediyor.

Arıların dünyadaki varlığı ağzımızı tatlandıran bal üretiminin çok ötesinde anlamlar taşıyor. O küçücük boylarına karşın çok büyük bir vazifeleri var. Çiçeklere polenleri dağıtarak bitkilerin, ağaçların meyve vermesine, tohumlarını dağıtmasına olanak sağlar, dünyadaki oksijen döngüsünü devam ettirirler. Yani “Arılar olmazsa hayat da olmaz” sözü aslında öyle keyfe keder edilmiş beylik bir laf değil. Yaşamın devamlılığı arıların varlığına bağlı.

Kış mevsiminin ılıman başlaması ve uzun bir süre de bu şekilde devam etmesi yaban hayatındaki dengeyi de etkiledi. Doğadaki pek çok canlı gibi arılar da bu olumsuz etkiden nasibini aldı. Mevsim normallerinin üzerindeki sıcaklıkların arıların yaşam döngüsünü nasıl değiştirdiğini ve ne gibi riskler oluşturduğunu Düzce Üniversitesi Arıcılık Araştırma Geliştirme ve Uygulama Merkezi Müdürü Doç. Dr. Meral Kekeçoğlu ile konuştuk.

"YALANCI BAHARIN ETKİSİ ARILAR İÇİN KÖTÜ OLACAK”

Doç. Dr. Merak Kekeçoğlu son aylarda arıcıların bir telaş içinde olduğunu söylüyor. En çok “Arıların durumu ne olacak? Bahara çıktığımızda, yaz geldiğinde istenilen verimi alabilecek miyiz?” sorularıyla karşılaştığını dile getiriyor. Arıcıların bu telaşına da hak veriyor açıkçası. Çünkü Kekeçoğlu da bu sezondan umutlu değil. Kış mevsiminin geç gelmesinin arılar üzerinde etkisinin kötü olacağını ifade ediyor. Bunda ilk vurgu yaptığı nokta hastalık riski…

Ilıman hava ile hastalıkların kol gezdiğinden bahseden Kekeçoğlu, “Son günlerde kime rastlasanız 100 kişiden 90’ı hasta. Ortalıkta gezen mikrobiyal veya virütik bir salgınla karşı karşıyayız. Bu canlıları etkileyen doğal değişim” diyor ve aynı durumun arılar için de geçerli olduğunu belirtiyor:

“Değişen hava koşulları ve yüksek seyreden hava sıcaklığı, arı hastalıklarına hatta hiç bilmediğimiz yeni hastalık etkenlerinin oluşmasına neden oluyor. Yani yeni arı hastalıkları veya arı zararlıları oluşması arıları direkt etkiliyor. Arılarda ciddi kayıplara neden oluyor. Çünkü hastalanan arı doğal olarak güçsüz oluyor. Ortamda bir de besin yoksa ki şu günlerde zaten besin yok. Geçen yıl bal olmadı. Dolayısıyla arıcılarımız balın büyük bir çoğunluğunu alma yoluna gittiler ve kovan içerisinde bal stoku az. Arılar bundan direkt etkileniyor.”

ARILARIN “BAHAR GELDİ” YANILGISI

Doç. Dr. Merak Kekeçoğlu’nun vurguladığı ikinci konu ise arıların yalancı bahara aldanması… Hava sıcaklıklarının yüksek seyretmesi nedeniyle arıların baharın geldiği düşüncesine kapıldığını ifade ediyor Kekeçoğlu ve arıların biyolojik saatlerinin şaştığını anlatıyor:

“Arıların normalde biyolojik saati var. Kış döneminde dinlenmeye geçer. Bahar gelince yavaş yavaş canlanır, dışarıdan polen toplar, yavru atmaya başlar ve yavrusunu getirdiği polenle besler. Şu anda arı yavru atmaya başladı. Özellikle sıcak kesimlerde olan arılar yavaş yavaş polen toplamaya çıktı. Bahar geldi düşüncesiyle biyolojik saatleri şaştı çünkü ve yavru atmaya başladılar. Hem kapalı hem açık yavru görebiliyoruz lokal olarak. Bunun arkasından eğer ciddi kış şartları oluşursa o zaman gerçekten arılar için ciddi bir tehlike demektir. Ciddi tehlike çanları çalacak demektir.”

Peki arılar nasıl bir tehlike ile karşı karşıya? Kekeçoğlu şöyle anlatıyor:

“Eğer kış şartları ağır şekilde bastırırsa arılar dışarı çıkıp besin getiremeyecek, yavrularını besleyemeyecek. O zaman da ciddi ölümler olacak. Daha yavru ergen hale geçmeden ölmüş olacak. Bu da zaten bahara zayıf ve verimsiz bir koloni girişi anlamına geliyor. Yani koloni zayıf kalacak. Normal şartlarda biz bahar ayında kovan içerisindeki popülasyonun artışını bekleriz. Fakat bu kayıplar nedeniyle içeride nektar toplayacak yeterli sayıda genç arı olmayınca bal da olmayacak, yani kötü bir sezon olacak.”

ARI POPÜLASYONU AZALIRSA BAL ÜRETİMİ DE AZALACAK

Hastalık ve erken yavru atma… Arıların karşı karşıya olduğu bu iki risk sonucu popülasyonda yaşanacak azalma, bal üretimini doğrudan etkileyecek önemli faktörler.

Kekeçoğlu bu durumun bal üretimine olumsuz yansıyacağı görüşünde. 2021 yılında bu sorunu yaşadıklarını dile getiriyor. “Bal rekoltesi düşünce fiyatlar fırladı. Örneğin daha öncesinde 200-250 TL’ye alınan kestane balı şu an 600-700 TL’ye alınabiliyor.” diyor. Mevcut durum doğrultusunda önümüzdeki yıl bal fiyatlarının daha da artmasının söz konusu olduğunu belirtiyor.

Türkiye İstatistik Kurumu’nun 2021 verileri de Kekeçoğlu’nun sözlerini rakamsal olarak destekler nitelikte. Verilere göre bal üretimi yapan işletmelerin sayısı yıl yıl artsa da üretim 2019 yılından itibaren azalmaya başladı. Bal üretimi 2019 yılında 109 bin 330 ton, 2020 yılında ise 104 bin 77 ton oldu. 2021 yılında üretim bir önceki yıla göre yüzde 7,4 azalarak 96 bin 344 tona geriledi. Kekeçoğlu 2022 yılında verimin daha düşük olduğunu belirtiyor. Yaşananlar düşünüldüğünde 2023’te tablonun daha da vahim olacağı görüşünde.

Yorumlar