Arda Ayten altında kaldığı dolabı paylaştı

Arda Ayten, 7.7 büyüklüğündeki depremde altında kaldığı kütüphane dolabını paylaştı. Ayten, o dolap ve kütüpahenin önünden çok sayıda canlı yayın yapmıştı.

Google Haberlere Abone ol
Arda Ayten altında kaldığı dolabı paylaştı

Arda Ayten enkaz altında kaldığı evinin son halini ilk kez paylaştı. Türkiye'nin ilk "Milyoner"lerinden Ayten, depreme evinde yakalanmıştı. Kaldığı enkazdan komşularının yardımıyla kurtulmuştu. 

Kim Milyoner Olmak İster yarışmasına katılan 1 milyon TL kazanan Arda Ayten de depreme Hatay'daki evinde yakalandı. Üzerine dolap devrilen Ayten, komşularının yardımıyla kurtuldu. Depremin ardından depremzedeler için yardımlar yapmaya çalışan Ayten, günler sonra evine girdi.

Instagram hesabından odasında üzerinde devrilen dolabın fotoğrafını yayınlayan Ayten, "Altında kaldığım dolap arkadaşlar" dedi. Ünlü isim, Milyoner'de kazandığı parayla aldığı kitaplarını koyduğu kitaplığı da paylaşarak "Milyoner'den kazandıklarımla kurduğum kütüphanemdi. Defalarca önünde yayın yapmıştık. Umarım kitaplarımı kurtarabilirim. 20 yıllık emekti" notunu düştü.

"ANNEMİN SESİNE UYANDIM"

Geçtiğimiz günlerde Instagram hesabından paylaşım yaparak deprem esnasında ve sonrasında yaşadıklarını anlatan genç isim, şu ifadeleri kullanmıştı: "04.00 civarı uyumaktaydım. Uyanmama az kalmış olmalıydı. Annemin her seferinde şiddeti artan 'Arda, Arda?' seslerine uyandım. Gözümü açar açmaz üzerime devrilmekte olan dolabın kapaklarını fark ettim. Kendimi korumaya çalışarak dolaba direndim. Annem kapının açıklığında bana seslenirken dolabın altına sıkışıp kalmıştım. Komşularımızdan biri yetişti, dolabı kaldırdılar ve gövdemi altından çıkarabildik.

"Olayları kestirmeye başlayınca bana ihtiyaç olacağını anladım. Annemi ve komşumuzu arabada bırakıp güvenli bir yer bulmalarını söyleyerek hastane acilinde onlardan ayrıldım. İçeri girdim. Resüsitasyon odasında hızlıca bir ekip kurduk. Gelen hastaları başımızdaki Yavuz ve Özlem hocaların eşliğinde değerlendirip yaşayıp yaşamadıklarını anlamaya çalışıyorduk. Bu ancak savaşlarda olacak bir ayrım noktasıydı. Dün ben nöbette iken hiç kimse bu resüsitasyon odasına düşmemişti. Oysa şimdi her gelen hastaya ilk müdahaleyi yapıyorduk. Ben kendimce ölüleri saydım. Söylemeye dilim varmıyor. Kimisini beşerli, kimisini üçerli sedyelerle taşıdık durduk."

Yorumlar