Ankara Gar davası ertelendi

10 Ekim 2015'teki terör saldırısıyla ilgili dava, tutuklu sanıkların tutukluluklarının devamına karar verilerek 25-26 Eylül'e ertelendi

Google Haberlere Abone ol
Ankara Gar davası ertelendi

Ankara Garı önünde 10 Ekim 2015'te düzenlenen terör saldırısıyla ilgili dava, tutuklu sanıkların tutukluluklarının devamına karar verilerek, 25-26 Eylül 2017'ye ertelendi.

Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesinde görülen duruşmaya tutuklu sanıklar, müdahiller ve tarafların avukatları katıldı.

Duruşmayı CHP İstanbul Milletvekili İlhan Cihaner, Ankara Bağımsız Milletvekili Aylin Nazlıaka, bazı sendika ve sivil toplum örgütü temsilcileri de izledi.

Duruşmanın öğleden sonraki bölümünde sanıklardan Esin Altıntuğ'a, dosyada, olay tarihindeki eşi Halil İbrahim Durgun'a ait olan ve ölümünün ardından çekilen fotoğraflarla teşhis yaptırıldı.

Mübaşirin getirdiği dizüstü bilgisayarda fotoğraflara tek tek bakan Altıntuğ, fotoğrafların önce Halil İbrahim Durgun'a ait olmadığını söyledi.

Mahkeme Başkanı Selfet Giray, "Tutanakla tespit etmişsin. Altında Esin Durgun diye imza var." dedi.

Altıntuğ ise olay gecesi eşinin cesedini teşhis ettiğini ancak fotoğrafının gösterilmediğini anlattı.

Fotoğraflara bakmaya devam eden Altıntuğ, "Eşimin bıyığı da yoktu. Bana gösterilen ceset bu değildi. Benzemiyor." ifadelerini kullandıktan sonra bir fotoğrafa bakarken "Burada benziyor. Burnunda ben vardı." dedi.

Teşhis işleminin ardından kusacak gibi olan Altıntuğ, ağzını tutarak, jandarma eşliğinde salon dışına çıktı. Altıntuğ, bir süre sonra salona döndü.

Mahkeme heyetinin ayrı ayrı beyanını sorduğu sanıklardan Yakub Şahin, yaklaşık bir senedir cezaevinde olduğunu söyleyerek, "Mağduriyetimin giderilmesini istiyorum." dedi.

Suphi Alpfidan da tutuklanmasını gerektirecek bir durum olmadığını iddia etti ve tahliyesini istedi.

Sanık Abdülmubtali̇p Demi̇r de suçsuz olduğunu öne sürerek, "Failleri canlı yakalamanız lazımdı." dedi.

Abdulhamit Boz ise "suçlanacak Abdulhamit Boz"un bir başkası olduğunu savunarak, "Avukatlar burada boş kelam yapıyorlar. Adalet suçsuzları suçlamak mı?" ifadelerini kullandı.

Sanık Resul Demir de "Burada gar yargılamasının, örgüt üyeliği yargılamasının, din yargılamasının ve sosyal hayatın yargılamasının yapıldığını" iddia ederek, şunları söyledi:

"Sosyal hayattan yola çıkıp, bizi gara bağlamaya çalışıyorlar. Avukatlara şunu söyleyeyim, dinimle alakalı her soruyu cevaplamaya hazırım. Ben IŞİD'den önce de Müslüman'dım, IŞİD biter gider, ben yine Müslüman'ım. Dün burada birkaç arkadaş inancından dolayı ayağa kalkmadı diye ortalığı ayağa kaldırdılar. Burada tiyatro var, herkese rol biçilmiş, figüranları da biziz. İstediğiniz gibi at koşturuyorsunuz. Polisiniz, askeriniz, istihbaratınız var. Allah'ın karşısında hepinizden hesap soracağım. Tahliyeyi sizden istemiyorum, Allah'tan istiyorum." diye konuştu.

Mahkeme Başkanı Selfet Giray, konuşması sırasında sesini yükselten Demir'i uyardı.

Sanık Burak Ormanoğlu, kendisine iftira atıldığını savunarak, "Allah'ın laneti yalancıların üzerine olsun." dedi.

Sanık Hacı Ali Durmaz ise "Adaletin olmadığı yerde pek fazla konuşmaya da gerek olmaz." ifadesini kullandı.

Sanık Yakup Karaoğlu da hakkında suçlanabileceği somut delil bulunmadığını savundu.

Karaoğlu, beyanı sırasında dava konusu eylem için "patlama" ifadesini kullanınca salondaki bazı izleyiciler, "Patlama değil, katliam" diye bağırdı.

Karaoğlu, "Bunun katliam olduğunu kabul ediyorum, hunharca işlenmiş bir eylemdi." dedi.

Sanık Mehmedin Baraç, patlamadan değil örgüt üyeliğinden yargılandığını ifade ederek, "Biraz konuşmak bizim de hakkımız. Müşteki avukatları çok konuşuyor. Bana terörist diyene, ben de terörist derim. Müştekiler kendi avukatlarını çok iyi dinliyor. Hakkındaki hüküm kesinleşmeden kimse suçsuz sayılamaz. Hiç kimse, Yargıtayın başı gelse bana suçlu diyemez." diye konuştu.

Sanık Esin Altıntuğ da adaletin yerini bulmasını insanlık namına istediğini belirterek, "Üzerime düşeni yapmaya hazırım. Terör ya da illegal faaliyetlerle ilgim yok. Halil Durgun'un eşi olmak suçsa, evet ben suçluyum. Onun işlediği suçun bana, çocuklarıma, aileme getirdiği hezeyanları anlatamam. Halil Durgun'un yaptığı hiçbir işle ilgim yok." dedi.

Diğer sanıklar da tahliye talebinde bulunduktan sonra görüşü sorulan cumhuriyet savcısı, tutuklu sanıkların tutukluluklarının, hakkında yokluğunda tutuklama veya yakalama kararı bulunan sanıklar hakkındaki bu kararların devamını, müdahillik taleplerinin kabulünü istedi.

Mahkeme heyeti, duruşmaya bir saat ara verdikten sonra ara kararları açıkladı.

Buna göre tutuklu sanıkların tutukluluklarının, hakkında yakalama veya yokluğunda tutuklama kararı bulunan sanıklar hakkındaki bu kararların devamına hükmedildi.

Sanıklar hakkındaki Türkiye çapında soruşturma ve kovuşturmaların tespiti için Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına müzekkere yazılmasına karar verilirken, Gaziantep'te çeşitli mahkemelerde açılan dava dosyalarının incelenmek üzere istenmesi kararlaştırıldı.

Duruşmada dün tanık olarak dinlenen Cuma Dabanıyassı hakkında soruşturma ve dava olup olmadığının Gaziantep Cumhuriyet Başsavcılığından sorulmasına kararlaştırılırken, beyanı alınan şikayetçilerin müdahillik talepleri kabul edildi.

Dava 25-26 Eylül 2017'ye ertelendi.

Öte yandan, hakkında yokluğunda tutuklama kararı bulunan sanıklardan Muhammed Zana Alkan'ın "kırmızı bülten" ile aranması için gönderilen yazıya Emniyetten, "INTERPOL Genel Sekreterliğinden gönderilen mesajda, Alkan'ın 2017'de gerçekleşen hava saldırıları sonucunda Rakka bölgesinde öldüğünün bildirildiği, 13 Temmuz 2017'ye kadar kendisinden haber alınamazsa öldüğünün kabul edileceği, dolayısıyla kırmızı bülten yayınlanmasına gerek olmadığı" yönünde yanıt verildiği belirtildi.

10 Ekim 2015'teki saldırı ve iddianame

Sivil toplum kuruluşlarınca 10 Ekim 2015 Cumartesi 12.00-16.00 saatlerinde Sıhhiye Meydanı'nda düzenlenecek miting için kalabalık Ankara Garı önünde toplanmıştı. Grup kortej hazırlığına devam ederken, saat 10.04'te, 3 saniye arayla iki patlama meydana gelmiş, ikisi çocuk 100 kişi hayatını kaybetmiş, 20'si çocuk 391 kişi yaralanmıştı.

Olaya ilişkin hazırlanan iddianamede, canlı bomba saldırganlarının 1990 doğumlu Yunus Emre Alagöz ile açık kimliği tespit edilemeyen Suriye uyruklu kişi olduğu belirtilmişti.

İddianamede şu kişiler sanık olarak yer almıştı: "İlhami̇ Balı, Deni̇z Büyükçelebi̇, Edremi̇t Türe, Yakub Şahi̇n, Hakan Şahi̇n, İbrahi̇m Hali̇l Alçay, Resul Demi̇r, Hacı Ali̇ Durmaz, Hüseyi̇n Tunç, Abdülmubtali̇p Demi̇r, Talha Güneş, Meti̇n Akaltın, Savaş Yıldız, Burak Ormanoğlu, Suphi̇ Alpfi̇dan, Hasan Hüseyi̇n Uğur, Bayram Yıldız, Kenan Kutval, Ahmet Güneş, Abdulhami̇t Boz, Cebrai̇l Kaya, Ömer Deni̇z Dündar, Muhammet Zana Alkan, Walenti̇na Slobodjanjuk (Kazakistan vatandaşı), Mustafa Deli̇başlar, Mehmedi̇n Baraç, Ni̇hat Ürkmez, Nusret Yılmaz, Kasım Dere, Yakup Selağzı, Erman Eki̇ci̇, Yakup Karaoğlu, Yakup Yıldırım, Esi̇n Altıntuğ, Hati̇ce Akaltın ve Mehmet Kadi̇r Cebael."

Bazı sanıklar, "Anayasal düzeni değiştirmeye teşebbüs etmek" suçundan bir kez ve "100 kişiyi öldürmek" suçundan toplam 100 kez olmak üzere toplam 101 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yanında terör örgütünün faaliyeti kapsamında 391 kişiyi öldürmeye teşebbüs etmek, terör örgütünün faaliyeti kapsamında ruhsatsız silah ve patlayıcı madde bulundurmak suçlarından da toplam 7 bin 631 yıldan 11 bin 750 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılanıyor.

Bazı sanıklar için ise "Silahlı terör örgütü DEAŞ üyesi olmak" suçundan 15 yıldan 22,5 yıla kadar hapis cezası talep ediliyor.

Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerinin, Gaziantep'te 16 Ekim 2016'da düzenlediği operasyonda sanıklardan Mehmet Kadir Cebael üzerindeki bombayı patlatarak ölmüş, olayda 3 özel harekat polisi şehit olmuş, biri ağır olmak üzere 5 özel harekat polisi ve 4 Suriye uyruklu sivil yaralanmıştı.

Sanıklardan Esin Altıntuğ'un olay tarihindeki eşi Halil İbrahim Durgun da yine Gaziantep'te polisin, Şehitkamil ilçesi Beylerbeyi Mahallesindeki eve Kasım 2015'te düzenlediği operasyon sırasında üzerindeki bombayı patlatmış, 5 polis yaralanmıştı.

İddianamede Durgun'un, 10 Ekim'de Ankara Garı önündeki terör saldırılarını gerçekleştiren 2 canlı bombayı Ankara'ya getiren araçlardan birini kullandığı belirtiliyor.

Mahkemenin, davayı karara bağlayacağı zaman Cebael hakkındaki davayı "ölüm nedeniyle düşürmesi" gerekiyor.

Yorumlar