"Alzaymır gençlerde de görülebiliyor"

- İÜ Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bozluolcay: - "24 yaşında alzaymır hastası var. Alzaymır gençlerde genellikle genetik özellikte oluyor, genlerle gelmişse çok fazla bir şey yapılamıyor. Çünkü gençlik spor yapıyor, beslenmesine dikkat ediyor" - "Bu belirtiler 50'li yaşlarda çıkıyorsa hayatını düzenlemek uygun olabilir. Sigara, kötü beslenme, hareketsizlik, asosyal olmak gibi durumlar hastalığın seyrini hızlandırabiliyor" - "Artık biliyoruz ki demans yaşlılık hastalığı değil. Çok önceden başlayabiliyor. Bulguları, 'gençlik, delikanlılık, madde kullanılması' gibi gerekçelerle örtülüyor"

Google Haberlere Abone ol
"Alzaymır gençlerde de görülebiliyor"

İSTANBUL (AA) - ZEHRA MELEK ÇAT - İstanbul Üniversitesi (İÜ) Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Nöroloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Melda Bozluolcay, "yaşlı hastalığı" olarak bilinen alzaymırın gençlerle de görülebildiğini belirterek, "24 yaşında alzaymır hastası var. Alzaymır gençlerde genellikle genetik özellikte oluyor, genlerle gelmişse çok fazla bir şey yapılamıyor. Çünkü gençlik spor yapıyor, beslenmesine dikkat ediyor." dedi.

Bozluolcay, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Dünya Sağlık Örgütü'nün 65 yaşı "yaşlı", 65-75 yaş grubunu "genç yaşlı", 85 yaş üstünü de "yaşlı yaşlı" olarak tanımladığını belirtti.

Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre Türkiye'de 6,5 milyon kişinin 65 yaş üstü olduğunu, bunun da nüfusun yüzde 8'ine denk geldiğini dile getiren Bozluolcay, "Alzaymır Derneği bilgilerine göre 600 bin aile demans hastasıyla yaşıyor. 85 yaşının üstünde 3 yaşlıdan birinde demansa rastlıyoruz. 2015 verilerine göre dünyada 46 milyona yakın demans hastası var." diye konuştu.

Demansın, medikal, hukuki, ekonomik ve sosyal bir sorun olduğunu vurgulayan Bozluolcay, ama her yaşlının da demans olmadığını söyledi.

Melda Bozluolcay, 65 yaş üstü insanların, işitme, görme, tat alma, bilişsel yetilerde, iskelet sisteminde yavaşlamayla karşı karşıya olduklarını hatırlatarak, şöyle devam etti:

"Hasta ufak notlar alarak, kendine ipucu vererek yaşamını sürdürebiliyor. Bunlar normal yaşlılığın ufak tefek süsü püsü. Ama demansta hasta daha önce yapabildiği şeyleri yapamamaya, zihinsel olarak da önce kayıt edememeye, geri çağıramamaya başlıyor. Bu durumun ilerleyici olması ve hastanın günlük yaşamını yavaş yavaş bozması demans teşhisi için önemli. Demans hastalarının konuşması bozulduğu için daha az konuşmaya başlıyor. Eşyalarını koyduğu yerleri unutuyor. Koordinasyonla ilgili sorunlar olmaya başlıyor. Bazı demans türlerinde davranış bozuklukları görülüyor. Sosyal uyumsuzluk ortaya çıkıyor."

Toplumda en sık görülen demans türünün alzaymır olduğunu belirten Bozluolcay, demansların yüzde 60'ını alzaymırlıların oluşturduğunu söyledi.

Bozluolcay, alzaymırın zihinsel ve fiziksel olarak hastanın hayatını git gide olumsuz etkilediğini dile getirerek, bugünkü tedavilerle hastalığın ilerleyişinin ancak yavaşlatılabildiğini kaydetti.

Hastalığın genellikle ileri yaşta görülmesi nedeniyle eşlik eden başka hastalıkların olmasının tedaviyi de zorlaştırdığını ifade eden Bozluolcay, hastalığın ilerleyişinin beslenme düzeniyle de alakalı olduğunu anlattı.

- "Her unutkanlık alzaymır değildir"

Bozluolcay, her "unutuyorum" diyen hastaya demans teşhisi konulamayacağını kaydederek, "Depresyon da olabiliyor. Depresyonda da hastalar demans benzeri davranışlar sergileyebiliyor. Bu hastalar sorulara olumsuz cevap veriyor. Altta yatan karaciğer, böbrek, kalp, damar tıkanıklığı, diyabet, tiroit gibi hastalıklar da unutkanlık yapabiliyor. Bunları tespit edersek o zaman hastalığın ilerlemesini durdurabiliyoruz." dedi.

Yaşlı yastalarda ilaç tedavisinden çok beslenme ve sosyalleşmenin önemli olduğunu vurgulayan Bozluolcay, alzaymır hastalarının diğer hastalıklarının tedavisinin yapılması, fiziksel egzersizlerinin ihmal edilmemesi gerektiğini belirtti. Bozluolcay, hastalara sosyal hayattan kopmamalarını ve aktif zihin egzersizlerini yapmalarını tavsiye etti.

Prof. Dr. Melda Bozluolcay, 24 yaşında alzaymır hastası olduğunu belirterek, şu bilgileri verdi:

"Her unutkanlık alzaymır değildir. Hasta günlük yaşantısını devam ettirebiliyorsa ve ufak tefek notlarla işlerini halledebiliyorsa, kendi unutkanlığının farkındaysa bu alzaymır değildir. Alzaymır genellikle 65 yaş üstü hastalığıdır. Konuşmasında bozukluk varsa, koordinasyon gerektiren işleri yapmakta güçlük çekiyorsa demans şüphesi olabilir. 25 yaşında bir hasta buraya geldiğinde 'Ben unutuyorum.' dediğinde altta yatan hastalıklarına bakıyorum. Günlük yaşantısını etkilemiyorsa psikiyatrik bir hastalık olduğunu düşünebiliyoruz. Bizim hastalarımız öncelikle bu davranış değişiklikleri, huzursuzluklar, hırçınlıkları psikolojik olarak düşünebiliyorlar. Psikiyatri de demans konusunda dikkatli davranıyor. Artık biliyoruz ki demans, yaşlılık hastalığı değil. Çok önceden başlayabiliyor. Bulguları, 'gençlik, delikanlılık, madde kullanılması' gibi gerekçelerle örtülüyor. Genetik biyokimya ile ortak çalışıyoruz. Tanımızı yüzde 70'in üzerinde onaylayabiliyoruz. Alzaymır tanısı izin verilirse ancak otopside konabiliyor. Alzaymır gençlerde genellikle genetik özellikte oluyor, genlerle gelmişse çok fazla bir şey yapılamıyor. Çünkü gençlik spor yapıyor, beslenmesine dikkat ediyor. Bu belirtiler 50'li yaşlarda çıkıyorsa hayatını düzenlemek uygun olabilir. Sigara, kötü beslenme, hareketsizlik, asosyal olmak gibi durumlar hastalığın seyrini hızlandırabiliyor."

Yorumlar