Yazar Ali Bulaç, 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin olarak,
"Herkesin seçilmiş hükümetin yanında yer alıp her türden darbe
teşebbüsüne karşı tavır alması sosyal barışımız ve bekamız
açısından şarttır" açıklaması yaptı.
Son olarak Yarına Bakış gazetesinde yazan Bulaç, Gülen cemaatine
yönelik cuntanın planlayıcısı suçlamasıyla ilgili "İster bilerek
ister oyuna getirilerek Gülen hareketinin bu işe dahil edilmesi ve
darbe teşebbüsünün onlara fatura edilmesi Hareket’in önemli
zaaflarla malul olduğunu göstermektedir. Eğer bilerek bu işin
içinde yer almışlarsa onların lehine söylediğim her söz için
kişisel olarak hakkımı helal etmiyorum" dedi.
"Darbenin birinci derecedeki hedefi Sayın Cumhurbaşkanımız R.
Tayyip Erdoğan’dır" diyen Bulaç, “Erdoğan nefreti kendilerinde
sabit fikir haline gelmiş farklı hasımları bir araya getirmiş,
ancak 'öfkeyle kalkan' bu hasımlar 'zararla oturmuşlar'dır"
ifadesini kullandı.
Ali Bulaç'ın bazı medya kuruluşlarına gönderdiği yazılı
açıklamasının tamamı şöyle:
1) 50 senedir yazı ve fikir hayatımda benim
için a) Şu veya bu dava için şiddet ve törer, b) Askeri darbe ya da
ihtilal meşru değildir. “Dinde zorlama yoksa”, yönetim ve siyasette
de zorlama olmaz; kim şiddet ve törere veya darbelere başvuruyorsa
gayrımeşru bir işe kalkışmış, suç ve günah işlemiş demektir.
2) 15 Temmuz darbe teşebbüsü bu kabil bir
fiildir. Gayrımeşrudur, suç ve günah bir fiildir, nitekim masum
insanların hayatını kaybetmesine ve yaralanmasına sebebiyet
vermiştir.
3) Bu teşebbüsün bir ittifak veya bir koalisyon
olduğu yolunda emareler var, ancak şu anda bu cürüm Fethullah Gülen
grubuna fatura edilmektedir. Ben mü’min insanların darbeye, teröre
teşebbüs etmeyeceklerine inanıyorum. Ancak bu yönde somut emareler
de yok değil. Şu veya bu grup olsun, kim bu darbeye a)
Azmettirmişse; b) Teşebbüs edip içinde yer almışsa; c) Ve meşru bir
teşebbüs olarak görüyorsa suç ve günah işlemiştir.
4) İster bilerek ister oyuna getirilerek Gülen
hareketinin bu işe dahil edilmesi ve darbe teşebbüsünün onlara
fatura edilmesi Hareket’in önemli zaaflarla malul olduğunu
göstermektedir. Tepedekilerin veya içlerine sızmış olanların
Hareket’i söz konusu cinnet fiiliyle ilişkili hale getirmeleri, hem
40 yıllık görünen misyona ve iddialara aykırı düşmüş, hem sadece
Allah rızasını gözeterek kendini hizmete adamış onbinlerce masum
insanı derin travmalara itmiş, telafisi çok zararlara uğratmıştır.
Buna kimsenin hakkı yoktur. Eğer bilerek bu işin içinde yer
almışlarsa onların lehine söylediğim her söz için kişisel olarak
hakkımı helal etmiyorum.
5) Azmettirenlerin, teşebbüs edip
destekleyenlerin yargı önünde hesap vermeleri ve müstahak oldukları
cezaları almaları en büyük dileğim ve beklentimdir. İslam nokta-i
nazarında “Suçlular korunmaz”, suçlunun dinine, mezhebine,
cemaatine, kavmine bakılmaz.
6) Bu darbe teşebbüsünün Amerikan destekli
olduğu anlaşılıyor. Allah muhafaza, başarılsaydı Mısır türü bir
darbe olur, bugünkünden çok daha fazla oluk oluk kan akardı.
7) Darbenin birinci derecedeki hedefi Sayın
Cumhurbaşkanımız R. Tayyip Erdoğan’dır. “Erdoğan nefreti”
kendilerinde sabit fikir haline gelmiş farklı hasımları bir araya
getirmiş, ancak “öfkeyle kalkan” bu hasımlar “zararla
oturmuşlar”dır.
8) Darbeyi asıl önleyen birinci faktör
toplumun, ama özellikle İslami/İslamcı ve muhafazakar kitlelerin
gözünü kırpmadan meydanlara inmesi, kendilerini tankların önüne
atmasıdır. Sayın Erdoğan’ın da kararlı, cesur duruşu ve çağrıları
darbe teşebbüsünün akamete uğramasında belirleyici rol oynamıştır.
Eğer 27 Mayıs 1960’ta bugünkü gibi halk meydanlara inseydi ihtilal
başarılmayacak, Menderes ve arkadaşları idam edilmeyecekti. 15
Temmuz darbe teşebbüsü son teşebbüstü, darbelere karşı böylesine
duyarlı ve kararlı duran halk oldukça, hiçbir darbe
başarılmayacaktır.
9) Darbe tehlikesinin büsbütün geçmediği
anlaşılıyor, OHAL’ın ilan edilmiş olması yerinde olmuştur. Bundan
sonrası bir yandan yeni hamlelere karşı uyanık davranırken, diğer
yandan sosyal barışı zedeleyecek fevri, aşırı, hukuk dışı
hareketlere ve cezalandırmalara, toplumsal yaralar açacak
tasfiyelere ve mağduriyetlere karşı da dikkatli olmakta zaruret
var. Bu çerçevede herkesin seçilmiş hükümetin yanında yer alıp her
türden darbe teşebbüsüne karşı tavır alması sosyal barışımız ve
bekamız açısından şarttır.
10) Ben hayatım boyunca İslam davasının neferi olmaya
çalıştım. Benim için İslam’ın izzeti her cemaat ve partinin
üstündedir. Benim savunduğum İslam; teröre, darbelere iltifat
etmez; özgürlük, ahlaki dörüstlük, adalet ve barış içinde
sözleşerek bir arada yaşamayı vaadeder.
Benim başka bir düşüncem, iddiam, duruşum, tavır alışım ve davam
olamaz.
Bu site deneyimlerinizi kişiselleştirmek amacıyla KVKK ve GDPR uyarınca çerez(cookie) kullanmaktadır. Bu konu hakkında detaylı bilgi almak için tıklayın. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.
Yorumlar