Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM), Türkiye ve AB arasında
varılan sığınmacılar konulu anlaşmayı görüştü.
Sığınmacılar Göçmenler ve Yerinden Edilmişler Komisyonu’nun
hazırladığı üç rapor, AKPM Genel Kurulu’nda kabul edildi.
Raporlar hakkında söz alan ilk raportör, Alman Parlamenter Anette
Groth, Suriye krizinin 4 milyon 800 bin kişiyi mülteci durumuna
düşürdüğünü hatırlatarak, “Krizinin başladığı 2011 yılından bu yana
Suriye’de yaşayan her 9 kişiden biri ya öldü ya yaralandı. 2.7
milyon mülteci Türkiye’de bulunuyor ve dünyadaki en büyük mülteci
sayısı budur.” ifadelerini kullandı.
Groth, Türkiye, Ürdün ve Lübnan’ın büyük özverilerle mültecilere
kapılarını açtığını kaydederek, “Bu ülkelerin yaptıkları, Avrupa’yı
bir utanç durumuna sevk etmektedir. Mülteci krizinde Avrupa ahlaki
açıdan çok kötü bir zemin teşkil etti.” dedi.
"Avrupa krizin uzun vadeli sonuçlarından
kaçamayacak"
Suriye’de kriz öncesi mülteci durumunda bulunan Filistinlilerin
durumuna da dikkat çeken Groth, “560 bin Filistinli mültecinin
yüzde 20’si de Suriye’den yeniden göç etmek zorunda kaldı ve bu
kişiler Suriyeli mülteci olarak görülmüyor. Mülteciler konusunda AB
ve Türkiye arasında yapılan anlaşma, ahlaki ve siyasi
sorumlulukların reddidir. Avrupa krizin uzun vadeli sonuçlarından
kaçamayacaktır.” şeklinde konuştu.
“Türkiye - AB arasında yapılan anlaşma çerçevesinde mültecilerin ve
göçmenlerin durumu” raporunu kaleme alan Hollandalı raportör Tineke
Strik, “Birçok Avrupa ülkesinde çok az sayıda sığınmacıya, 22 bin
kişiye söz verildi fakat sadece 4 bini yerleştirildi. Yeniden
yerleştirme politikasında yeterince dayanışma yok ve verilen sözler
yerine getirilmiyor.” ifadelerini kullandı.
"Avrupa devletleri transit ülkelere baskıyı
azaltmalı"
AB’nin sınırlarını kapatmasına ve sorumluluğu başkalarına
yüklemesine karşı olduğunu söyleyen Strik, “Anlaşma, Yunanistan ve
Türkiye üzerine baskıyı artırıp göçmenlerin gelmesini azaltmayı
hedefliyor. Yunanistan’ın göçmen ağırlama sistemi çökmüş durumda.
Bu anlaşma göçmenlerin kullandığı yolların değişmesine hizmet
edecek. Avrupa devletleri bu transit ülkelere baskıyı azaltmalı.”
dedi.
Sosyalist grup adına konuşan Avusturyalı Parlamenter Stefan
Schennach da, "Sığınmacılar konusu tamamen Avrupa’nın iflasıdır.
Suriye’den göçmek zorunda kalanların sadece yüzde 10’u bile
gelmemişken Avrupa ülkeleri gelen mültecileri ağırlayamıyor, cevap
veremiyor” şeklinde konuştu.
İsviçreli Parlamenter Doris Fiala da “Türkiye kadar başarılı
olmadık. Göçmenler için çok önemli şeyler gerçekleştirdi.
Türkiye’yi burada eleştirenler kendi ülkelerinde benzer başarılar
gerçekleştiremediler.” sözleriyle AB ülkelerini eleştirdi.
Fiala, “Türkiye sığınmacılar için çok büyük işler yaptı ve biz buna
saygı duymalıyız. Büyük Avrupa’da yükü paylaşma konusunda en ufak
bir başarı yok.” dedi.
AKPM Türk Grubu üyeleri
AKPM Türk Grubu Başkanı ve AK Parti Adana Milletvekili Talip
Küçükcan ise Avrupa Konseyi üyesi ülkelere, mültecilere kapıları
açmaları çağrısı yaptıklarını belirterek, "Biz Türkiye’yi de
eleştirebiliriz, başka ülkeleri de eleştirebiliriz ama önce kendi
ülkemizden başlayalım. Sınırlarımızı açalım, daha fazla mülteci
alalım diye ne yaptık sorusunu kendimize sormamız lazım.
Mültecilere kucak açmak insani ve vicdani olduğu gibi aynı zamanda
hukuki ve yasal sorumluluğumuzdur." diye konuştu.
AK Parti İstanbul Milletvekili Serap Yaşar ise Türkiye’de son
rakamlara göre 2 milyon 749 bin 733 Suriyeli bulunduğuna işaret
ederek, "Türkiye-AB anlaşmasının 3 temel hedefi vardır. Ege’de
ölümlerin önlenmesi, insan kaçakçılığının engellenmesi, yasadışı
göçün yasal göçe dönüştürülmesi." dedi.
Yaşar, Türkiye'nin sığınmacıları korumak için, Suriye’nin kuzeyinde
insani ve güvenli bir bölge oluşturulması için girişimde
bulunduğunu kaydetti.
AK Parti Sakarya Milletvekili Şaban Dişli ise Türkiye'nin sınırdan
geri göndermeme ve açık kapı politikasının 5 yıldır sürdüğünü
anımsatarak, "Dünyada en fazla sığınmacı kabul eden ülke
Türkiye’dir. Şubat ayında çıkarılan bir yasa ile Türkiye’de bulunan
Suriyeliler çalışma hakkına sahip olmuşlardır." dedi.
Sorunun bölgesel bir sorun olmadığına dikkati çeken Dişli, "Sorun
küresel bir sorundur ve küresel bir yanıt gerektirmektedir."
ifadelerini kullandı.
Bu site deneyimlerinizi kişiselleştirmek amacıyla KVKK ve GDPR uyarınca çerez(cookie) kullanmaktadır. Bu konu hakkında detaylı bilgi almak için tıklayın. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.
Yorumlar