AK Parti'nin Amasya mitingi

- Genel Başkan ve Başbakan Yıldırım: (2) - "Anayasa değişikliği Erdoğan için değil, her doğan içindir. Türkiye'nin geleceği için bu değişikliği yapıyoruz. Bizim benlik davamız yok, hepimiz faniyiz" - "Mevcut sistemde hükümetin istediği kanun geçer, istemediği kanun geçmez. Yani Meclis hükümetin baskısı altında. Bu değişiklikle hükümete diyorsunuz ki 'sen işine bak kardeşim', Meclis'e de diyorsunuz ki 'siz de kendi işinize bakın.' Hükümet kendi işini yapacak, Meclis de kendi işini yapacak"

Google Haberlere Abone ol
AK Parti'nin Amasya mitingi

AMASYA (AA) - AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Binali Yıldırım, "Anayasa değişikliği Erdoğan için değil, her doğan içindir. Türkiye'nin geleceği için bu değişikliği yapıyoruz. Bizim benlik davamız yok, hepimiz faniyiz." dedi.

Başbakan Yıldırım, anayasa değişikliğine ilişkin halk oylaması sürecinde Yavuz Selim Meydanı'nda düzenlenen mitinge katılarak, halka hitap etti.

Vatandaşın kendilerini AK Parti Kurucu Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'dan tanıdıklarını belirten Yıldırım, anayasa değişikliğinin Cumhurbaşkanı Erdoğan için yapıldığının söylendiğini aktardı.

Yıldırım, "Unutmayın anayasa değişikliği Erdoğan için değil, her doğan içindir. Türkiye'nin geleceği için bu değişikliği yapıyoruz. Bizim benlik davamız yok, hepimiz faniyiz. Az yaşa, çok yaşa, ölüm gelir başa. Onun için milletimizden saklayacağımız, gizleyeceğimiz hiçbir şey yok. Sizin gündeminizden başka bir gündemimiz yok. Ne yaparsak, millet için yaparız, milletin dediğini yaparız. Bugün de ne yapıyorsak, sizinle yapıyoruz ve birlikte yapıyoruz." ifadesini kullandı.

Demokrasiyle yönetilen ülkelerde yasama ve yürütmenin gücünü milletten aldığını vurgulayan Başbakan Yıldırım, mevcut sistemde vatandaşın milletvekillerini seçtiğini ama hükümeti, hükümetin başında kimin olacağını seçemediğini anlattı.

Mevcut sistemde cumhurbaşkanının genelde en çok oyu alan partinin genel başkanına hükümeti kurma görevini verebildiğini ama bunan da bir şartı bulunmadığını, bazen tersi durumların yaşandığını da belirten Yıldırım, şöyle devam etti:

"Çünkü bir şart yok, eğer yukarıdaki o partinin genel başkanını seviyorsa başkasına görev veriyor. Olmadı mı? 90'lı yıllarda DYP, Refah koalisyon hükümetinde olmadı mı? Oldu. Sonra 28 Şubat krizi gelmedi mi? O güzel kardeşlerimiz okul kapılarında ne kadar büyük eziyetler çekti, bunları gençlerin çoğu bilmez ama o yılları yaşayan üniversitede okuyan, imam hatiplerde okuyan gençler bunu çok iyi bilirler. Sonra hükümet kuruldu, kurulmadı, güven oyu aldı, almadı. Bekle zaman akıp gidiyor, ortada sonuç yok. Kurulsa da maalesef en fazla 3 ay, 5 ay, bilemedin 1,5 yıl. Türkiye'de 1960'dan beri kurulan hükümetlerin ömrü 1,5 yılı geçmiyor.

Şimdi neyi değiştiriyoruz? Vatandaş diyecek ki bu değişiklikle 'arkadaş ben öyle milletvekillerini seçeyim göndereyim, ondan sonrasını siz halledin. Ben hem milletvekillerini seçeceğim hem de Türkiye'yi bir daha ki seçime kadar yönetecek hükümeti ben seçeceğim. Sandıkta ben karar vereceğim, vekillere havale etmeyeceğim.' Bu daha iyi bir şey değil mi? Yani vatandaş işi sağlama alıyor. Bazen vekiller sizin istediğiniz gibi yapmayabilir, onun da telafisi yok, bir daha ki seçime kadar bekle. Zaman geçiyor, emekler boşuna gidiyor, beklentiler yerine gelmiyor. Onun için bu sefer iki tane sandık, burada bir sandık var, burada bir sandık var. Geleceksiniz birine cumhurbaşkanını seçecekseniz, en az yüzde 50, yüzde 50'den de fazla, birine de şehrin milletvekillerini seçeceksiniz."

Başbakan Yıldırım, muhalefetin yeni değişiklikle hükümetin güvenoyu almasının kaldırılmasını eleştirdiğini anımsatarak, "Kardeşim, vatandaşın güvenoyundan daha büyük güvenoyu olur mu? Vekillerin güvenoyuna mı bırakalım? Sandıkta güvenoyunu veriyorsunuz, seçiminizi yapıyorsunuz, cumhurbaşkanını seçiyorsunuz, sonra da cumhurbaşkanı seçimler belli olur olmaz hemen iş başı yapıyor, hükümeti kuruyor, verdiği sözleri yerine getiriyor." diye konuştu.

Muhalefetin anayasa değişikliğiyle Meclisin etkisiz hale getirildiğini, Meclis'in görevlerinin tırpanlandığını iddia ettiğine işaret eden Yıldırım, konuşmasına şöyle devam etti:

"Bu da külliyen yalan. Yalan bunların artık sanatı haline gelmiş. Meclis, aksine daha da güçleniyor. Nasıl? Hükümeti sandıkta seçtik, cumhurbaşkanını seçtik, bir de vekilleri seçtik. Vekillere diyorsunuz ki 'Ey vekiller Ankara'ya gideceksiniz, Mecliste çalışacaksınız, hükümetin, memleketin, çiftçinin, çalışanın, işverenin, emeklinin, şehirlinin, kadın-erkek ihtiyacı olan kanunları siz yapacaksınız. Şimdi nasıl yapılıyor? Hükümet yapıyor. Mevcut sistemde hükümetin istediği kanun geçer, istemediği kanun geçmez. Yani Meclis hükümetin baskısı altında. Bu değişiklikle hükümete diyorsunuz ki 'sen işine bak kardeşim', Meclis'e de diyorsunuz ki 'siz de kendi işinize bakın.' Hükümet kendi işini yapacak, Meclis de kendi işini yapacak."

Yıldırım, anayasa değişikliğinin ardından Meclisin kanunları çıkaracağını, herhangi bir konuda araştırma, genel görüşme yapabileceğini, bakanlara cumhurbaşkanı yardımcılarına yazılı soru sorabileceğini ve milletvekillerinin 15 gün içinde cevabını alabileceğini anlattı.

- "Bu sistem baba ile oğlu birbirine düşürür"

Meclisin denetleme görevi kapsamında da genel görüşme, soruşturma, soru sorma işlerini yürüteceğini ifade eden Yıldırım, cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde Meclisin yasama görevinin yanında, denetim görevini aktif kullanacağını bildirdi.

Başbakan Yıldırım, cumhurbaşkanının Meclis'i feshetme yetkisine sahip olacağı iddiasını da yanıtlayarak, şunları söyledi:

"Külliyen yalan. Yalanda bunların ölçüsü yok. Zannediyorlar ki millet bu işleri incelemiyor, öğrenmiyor, araştırmıyor. Yani aşağı mahallede yalanı söylüyorlar, yukarı mahalleye gelip kendileri de inanıyorlar, aslanlar gibi savunuyorlar. Bunların hayatı hayır, bunlardan hayır gelmez. Bunlar hangi işe 'evet' dediler? Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nü yaparsın, dünyanın en geniş köprüsünü, bunlar 'Hayır' der. Dünyanın en büyük havalimanını yaparsın yine bunlar 'Hayır' der. MARMARAY'ı yaparsın, 150 yıllık rüyayı ecdadımızın, atalarımızın hayallerini gerçeğe dönüştürürsün bunlar yine 'Hayır'cı. Bunlar hiçbir hayırlı işlere sürekli 'Hayır' diyerek, işleri engelleyerek buraya geldiler. Meclisi feshetme diye bir şey yok. Meclis'te diyelim ki cumhurbaşkanı ile Meclis arasında bir anlaşmazlık var. İşler yürümüyor, olmadı mı? Hatırlayın 'Çankaya'nın şişmanı, bilmem neyin düşmanı' diye rahmetli Özal'a, Demirel orada adamın ecelsiz gitmesine sebep oldu, sürekli tenkit, hakaret. Ecevit, Ahmet Necdet Sezer'i anlaştılar seçtiler, kısa süre sonra onlar da papaz oldu, birbirlerine girdiler. Bu sistemin arızasından kaynaklanıyor. Bu sistem baba ile oğlu birbirine düşürür, onun için değişmesi lazım, keyfi iş yapmıyoruz."

(Sürecek)

Yorumlar