AİHM açlık grevlerinde Türkiye'yi haklı buldu

AİHM, DHKP-C'nin talimatlarıyla ölümcül açlık grevleri yapanların başvurusunu değerlendirdi, Türkiye'yi haklı buldu.

Google Haberlere Abone ol
AİHM açlık grevlerinde Türkiye'yi haklı buldu

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), DHKP-C'nin talimatları doğrultusunda açlık grevi yapanlar ve bu nedenler ölenlerle ilgili açılan davlarda Türkiye'yi haklı buldu. AİHM, Türkiye'nin bu konuda üzerine düşen her şeyi yaptığını ancak, ölüme neden olan açlık grevi eylemini yapanların kendi tercihleri doğrultusunda bir bunu yaptıkları vurgulandı. x

AHİM, o dönem ölüm orucunda olan DHKP-C üyesi olmakla suçlanan Ebru Timtik ve Aytaç Ünsal’ın tahliye başvurusunu, sadece hükümetin yanıtını dikkate alarak kabul edilemez buldu. Mahkeme daha önce de aynı yöndeki tedbir talepli başvuruyu reddetmişti.

AİHM, Türk Tabipleri Birliği’nin Timtik ve Ünsal’ın tutuldukları hastanedeki mahpus odalarının koşullarına dair yazdığı ayrıntılı raporlara da kararında yer vermedi.

Kararda, Timtik ve Ünsal’ın “hayatlarını gönüllü olarak riske ettiği” ifadesi yer aldı.

Ebru Timtik 27 Ağustos 2020’de tutulduğu hastanede hayatını kaybetmiş, Aytaç Ünsal 3 Eylül 2020’de tahliye edilmişti.

AİHM, 2017 yılında açlık grevinde olan tutuklu eğitimciler Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın tahliyelerine yönelik tedbir alınması talebiyle yaptıkları başvuruyu da “Tutuklu bulunmaları, yaşamlarının kalıcı zarar görmesi riskini ortaya çıkarmıyor” diye reddetmişti.

AİHM’in dünkü gerekçeli kararının büyük bölümünde, hükümetin mahkemeye gönderdiği yanıta referans verildi.

Hükümet, konuyla ilgili yanıtında, Timtik ve Ünsal’ın tutuldukları odaların “pandemi koşullarına uygun olduğunu”, “herhangi bir tıbbi tedaviden yoksun olmadıklarını” ileri sürmüştü. Mahpus odasına girenlerin maske taktığı, sosyal mesafeye uyduğu, PCR testi negatif olanların odaya girebildiği anlatılmıştı.

Timtik ve Ünsal’ın tedaviyi reddetmesi de “doktorlarla işbirliği yapmamak” olarak değerlendirilmişti. Bu değerlendirmeye AİHM de kararında atıfta bulundu.

Mahkeme, Timtik ve Ünsal’ın ölüm orucuyla “hayatlarını gönüllü olarak riske ettiğinin”, bunun yaşamlarını tehdit etmesine rağmen herhangi bir müdahaleye izin vermediklerinin altını çizdi. Ayrıca, ölüm orucu yaşamlarını tehdit etmeye başladığında hastaneye kaldırıldıklarını ifade etti.

Timtik ve Ünsal’ın başvurusu ise zaten bu mahpus odası koşullarının kendisinin yaşamlarını tehdit ettiği üzerineydi. AİHM, bu koşullara başvuruda yer verilmediğini belirtti.

Ancak Timtik ve Ünsal’ın avukatları, hastane koşullarını anlatan Türk Tabipleri Birliği imzalı detaylı raporu mahkemeye sunmuştu. Raporda, mahpus odasının durumu ve sağlığa etkileri tıbbi olarak açıklanıyordu. AİHM kararında bu raporları ciddiye almadı.

AİHM kararında sık sık Timtik ve Ünsal’ın tıbbi tedaviyi ve müdahaleyi reddetmesine yer verdi.

Hükümetin gecikmeden ölüm orucundaki avukatlara dair önlemleri aldığını hatırlatan AİHM, yetkililerin durumu idare etmede eleştirilemeyeceğini, hükümetin tüm tıbbi önlemleri aldığını vurguladı.

Bu sebeple de AİHS’nin yaşam hakkını ve işkence ile kötü muamele yasağını düzenleyen 2. Ve 3. Maddelerinin ihlal edilmediğini ifade etti.


 

Yorumlar