"AB'nin eski ve dışa kapalı bir yapı olmasını istemiyorum"

- Fransız yapımcı Osouf: - "Bir Avrupalı olarak, yıllar önce Türkiye Avrupa Birliği'ne girmek istediğinde bunu gerçekten desteklemiştim. Çünkü AB'nin eski ve dışa kapalı bir yapı olmasını istemiyorum. Duvarlar örmek yerine köprüler inşa etmesi gerektiğini düşünüyorum" - "Bilmediğim bir yer hakkında kesin görüşlere sahip biri değilim. Çünkü anlatılan ile yaşanılan arasındaki farkı iyi bilirim. Toplumdaki yerinize bağlı olarak, yapılan yorumlar arasında büyük farklılıklar olabilir"

Google Haberlere Abone ol
"AB'nin eski ve dışa kapalı bir yapı olmasını istemiyorum"

İSTANBUL (AA) - HİLAL UŞTUK - 9. Uluslararası TRT Belgesel Ödülleri'nin açılış filmi "Fransız Olamayacak Kadar Siyah"ın yapımcısı Valerie Osouf, "Film, Fransa'nın ırksal ayrımcılığını sorguluyor. Fransa'da insanların ten rengine bağlı olarak ayrım yapılmaması gerekiyor çünkü bir Fransız vatandaşı, diğer bütün Fransızlarla aynı eşit haklara sahiptir. Ancak gerçek bundan daha farklı." dedi.

Belgesel ödüllerinin açılış gecesinde yaptığı konuşmada, Fransa'nın sınırda kapısını çalan 70 bin insana kapısını açmazken, Türkiye'nin 4 milyon mülteciye kucak açan ülke olduğunu söyleyerek dikkati çeken Osouf, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Fransa gibi ülkelerin insanlara ders verdiğini ancak bu insani değerleri kendilerinin uygulamadığını dile getirdi.

Osouf, Türkiyeye ilk kez geldiğini ve İstanbul'da çok kısıtlı bir zaman geçirdiğini kaydederek, bu nedenle İstanbul ve Türkiye hakkında çok fazla yorum yapamadığını söyledi.

Türkiye'nin, kültürel çeşitlilik açısından harika bir örnek olduğuna işaret eden Osouf, şunları aktardı:

"Bilmediğim bir yer hakkında kesin görüşlere sahip olan biri değilim. Çünkü anlatılan ile yaşanılan arasındaki farkı iyi bilirim. Toplumdaki yerinize bağlı olarak, yapılan yorumlar arasında büyük farklılıklar olabilir. Bu nedenle de Türkiye ile ilgili bir ön yargım kesinlikle yok. Bir Avrupalı olarak, yıllar önce Türkiye Avrupa Birliği'ne girmek istediğinde bunu gerçekten desteklemiştim. Çünkü AB'nin eski ve dışa kapalı bir yapı olmasını istemiyorum. Duvarlar örmek yerine köprüler inşa etmesi gerektiğini düşünüyorum."

Yapımcı Osouf, Fransızların tek bir görüş etrafında toplanan bir toplum olmadığının altını çizerek, "Fransızlar, birbirinden çok farklı düşüncelerle kendilerini ifade eder. Almanya'daki kadar olmasa da Fransa'da da Türkiye'den gelmiş ya da Türk asıllı Fransızlardan oluşan bir Türk toplumu yaşıyor. Ben, açık fikirli sanatçılar, yazarlar, yönetmenlerden oluşan bir çevrede yaşıyorum. Bizler de toplumun çoğunluğuyla benzer şekilde düşünmüyoruz." diye konuştu.

- "TRT Belgesel Ödülleri gerçekten çok iyi organize edilmiş"

Dün akşam sona eren TRT Belgesel Ödülleri etkinliğine de değinen Osouf, festivalin oldukça iyi organize edildiğini ve çok iyi filmlere yer verildiğini söyledi.

Valeri Osouf, festival programından da oldukça etkinlendiğini aktararak, "TRT Belgesel Ödülleri'nin harika olduğunu düşünüyorum. Gerçekten çok iyi organize edilmiş. Filmler, katılanlar, çalışanlar, hepsi gerçekten çok etkileyici insanlar ve programdaki film seçimi gerçekten çok üst düzey ve oldukça güzel." dedi.

Isabelle Boni-Claverie'nin, Fransız Olmak İçin Fazla Siyah adlı filmini temsil etmek üzere İstanbul'a geldiğini dile getiren Osouf, şöyle devam etti:

"Film, Fransa'nın ırksal ayrımcılığını sorguluyor. Fransa'da insanların ten rengine bağlı olarak ayrım yapılmaması gerekiyor çünkü bir Fransız vatandaşı, diğer bütün Fransızlarla aynı eşit haklara sahiptir. Ancak gerçek bundan daha farklı. Isabelle Boni-Claverie, iyi bir eğitim almış olmasına karşın ve Fransa’nın üst kesiminden olmasına rağmen kendi kişisel deneyimlerinden faydalanarak, yaşadığı ırkçılığı anlatıyor. Yapısal ırkçılığın yanı sıra medyada ve eğitim sistemindeki ırkçılığı ifade ederken aynı zamanda sömürge geçmişimize dayanan ve insanların farkında olmadan yaptığı ırkçılıktan bahsediyor. Fransız anayasasındaki ve Fransa'da çoğunlukla siyahi insanlara karşı var olan tezatlıkları ortaya seriyor."

Osouf, ırkçılıkla ilgili bir filmin İstanbul'da gösterilmesinin çok ilginç bir şey olduğuna vurgu yaparak, "Çünkü burası bir birleşim noktası gibi. Birçok farklı geçmişten gelen, farklı karakterlere sahip, farklı medeniyetler, dinler ve soydan gelen insanlar, burada birlikte yaşıyor. Bu yüzden sembolik ve kültürel olarak, burada gösterilmiş olması gerçekten çok anlamlı." değerlendirmesinde bulundu.

Yorumlar