AB Bakanı Çelik AA'ya konuştu

- Çelik: (2) - "(Sığınmacı mutabakatı kapsamında verilecek 3 milyar avro fondan) 899 milyon avro harcandı. Onun dışında harcanmış bir şey yok ama Avrupalılara sorduğunuzda, 'Biz 2,4 milyar avroyu serbest bıraktık.' Serbest bırakmak ne demek? 'Bunun 1,6’sını da sözleşmeye bağladık' diyorlar. Zaten biz 'Sözleşmeye bağladık veya serbest bıraktık' laflarından hiçbir şey anlamıyoruz. Burada somut bir kriz var ve bu somut kriz karşısında acil yardım yapılması gereken insanlar var" - "AB’nin acil insani krizlerle ilgili bütçe modeli sığınmacıyı düşünmekten çok harcamanın nasıl yapılacağını düşünen bir model. Sabit ve uzun vadeli bir kriz çerçevesinde düşünülüyor" - "Eğer Türkiye 3 milyon kişiyi misafir etmeseydi, bu kadar sığınmacı Avrupa’ya gitseydi, bu partilerin istismarı yüzünden bugün Merkel seçim kazanamazdı. Avrupa’daki pek çok merkez partisi birinci, ikinci parti olma konumunu kaybederdi. Aslında bu sığınmacı anlaşması üzerinden Türkiye, Avrupa demokrasilerini korumuştur, Avrupa’nın siyasi kültürünü korumuştur"

Google Haberlere Abone ol
AB Bakanı Çelik AA'ya konuştu

ANKARA (AA) - Avrupa Birliği (AB) Bakanı ve Başmüzakereci Ömer Çelik, Türkiye ile AB arasındaki sığınmacı mutabakatı kapsamında Suriyeliler için verilecek 3 milyar avroluk fona ilişkin, "899 milyon avro harcandı. Onun dışında harcanmış bir şey yok ama Avrupalılara sorduğunuzda, 'Biz 2,4 milyar avroyu serbest bıraktık.' Serbest bırakmak ne demek? 'Bunun 1,6’sını da sözleşmeye bağladık' diyorlar. Zaten biz 'Sözleşmeye bağladık veya serbest bıraktık' laflarından hiçbir şey anlamıyoruz. Burada somut bir kriz var ve bu somut kriz karşısında acil yardım yapılması gereken insanlar var." dedi.

Çelik, gündeme ilişkin konuları AA muhabirine değerlendirdi.

AB’nin sığınmacı mutabakatı kapsamında Türkiye’ye aktarması gereken fonlara değinen Çelik, birliğin son zirvesinde Almanya Başbakanı Angela Merkel’in de taahhütlerine sadık kalmalarına ilişkin ifadeler kullandığını hatırlattı.

Çelik, "899 milyon avro harcandı. Onun dışında harcanmış bir şey yok ama Avrupalılara sorduğunuzda, 'Biz 2,4 milyar avroyu serbest bıraktık.' Serbest bırakmak ne demek? 'Bunun 1,6’sını da sözleşmeye bağladık' diyorlar. Zaten biz 'Sözleşmeye bağladık veya serbest bıraktık' laflarından hiçbir şey anlamıyoruz. Burada somut bir kriz var ve bu somut kriz karşısında acil yardım yapılması gereken insanlar var." diye konuştu.

Somali’ye yaptıkları ziyaretten ayrılırken oradaki bir bakanın kendilerine, “Sizin Başbakanınız (Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan) buraya geldi. Buradaki hayatı gösterdiniz dünyaya. Bu en büyük yardımdır.” dediğini aktaran Çelik, bu örneği Avrupalı mevkidaşlarıyla paylaştığını ve onlara “800 bin çocuğun yarısına eğitim veriyoruz. Diğer yarısını da eğitmemiz lazım.” dediğini söyledi.

Avrupalıların da kendilerine hak verdiğini belirten Çelik, kendisinin de bu bütçe modelinin yanlış olduğunu onlara ifade ettiğini bildirdi.

“Bütçe modelini ve yardım aktarma modelini değiştiremiyorlar. Bu konuda henüz bir mekanizmaya dönüşmese de yeterli bir duyarlılık oluşturduğumuzu düşünüyorum.” diyen Çelik, karşı tarafa, bu paraları Türkiye harcasa da denetimlerini onların yapmasını da önerdiklerini dile getirdi.

Çelik, şöyle devam etti:

“AFAD üzerinden yürütülen projeler direkt aktarılsın ve gelin denetleyin bunları diyoruz. Biz bunları zaten eğitim, sağlık dışında bir şey için kullanmıyoruz. Cumhurbaşkanımız, 'Suriye içinde güvenli bölge kurulsun' diyordu. Esasen Merkel buna o zaman destek vermişti ve 'Yüksek de bir para ayırırım' demişti. Eğer bu kurulsaydı bugün bu göç sorunu da olmayacaktı. Benim vardığım sonuç şu: AB’nin acil insani krizlerle ilgili bütçe modeli sığınmacıyı düşünmekten çok harcamanın nasıl yapılacağını düşünen bir model. Sabit, uzun vadeli bir kriz çerçevesinde düşünülüyor.“

Bakan Çelik, AFAD ile İçişleri ve Sağlık bakanlıkları gibi Türk kurumlarının yaptığı projelerin dünyadaki projelerle mukayese edilmesi halinde kimsenin söyleyeceği bir şey olmadığını vurguladı.

Türkiye 3 milyondan fazla Suriyeliyi misafir ederken bu durumdan dolayı Türkiye’de tepkisel ırkçı hareket olmadığını dile getiren Çelik, Avrupa’da siyasetini sadece buna indirgemiş partiler olduğunu görmek gerektiğini kaydetti.

Çelik, “Eğer Türkiye 3 milyon kişiyi misafir etmeseydi, bu kadar sığınmacı Avrupa’ya gitseydi, bu partilerin istismarı yüzünden bugün Merkel seçim kazanamazdı. Avrupa’daki pek çok merkez partisi birinci, ikinci parti olma konumunu kaybederdi. Aslında bu sığınmacı anlaşması üzerinden Türkiye, Avrupa demokrasilerini korumuştur, Avrupa’nın siyasi kültürünü korumuştur.” ifadelerini kullandı.

- "FETÖ ile mücadele uzun soluklu"

FETÖ mensuplarının bazı Avrupa ülkelerindeki mevcudiyetine ilişkin soruyu yanıtlayan Çelik, bu kişilerin bizatihi devletin imkanlarını kullanarak buralara yerleşmiş durumda olduğunu belirtti. Avrupa’da bazı devletlerin bunları himaye etme konusunda aktif tutum takındığını ifade eden Çelik, böyle büyük bir ağın tek başına yapılabilecek bir iş olmadığını anlattı.

Çelik, FETÖ’nün kendi başına üreteceği aklın ilkokul birinci sınıf düzeyinde olduğuna ancak şu an dünyanın en tehlikeli terör örgütlerinden biri konumunda bulunduğuna dikkati çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bunun arkasında başka bir ağ, başka bir destek, başka bir lojistik var. Fetullah Gülen’in, terörist başının yazdığı bir metne bakın, metnin içinde ne Türkçe ne mantık ne de bir tutarlılık var. O düzeyde bir aklın böyle bir ağ oluşturabilmesi mümkün değil. O, Türkiye’ye, bu millete düşman, sapık bir dini ideolojiye sahip bir kişi ve kullanışlı bir malzeme. Bu kadar büyük bir ağa yerleştirilmesi, bunun özel bir organizasyon olduğunu gösteriyor."

Bakan Çelik, FETÖ'yle mücadelenin uzun soluklu olduğuna işaret etti.

(Sürecek)

Yorumlar