21. Avrasya Ekonomi Zirvesi

- Başbakan Yıldırım: (1) - "Özellikle ellerinde büyük güç bulunan ülkeler, BM'nin daimi temsilcileri, bugünlerde çok daha büyük sorumluluk altındalar. Yaptıkları ne? Tweetler atarak birbirlerini tehdit ediyorlar. Dünyanın, bölgenin geleceğini sizin karşılıklı atışmanıza, milyonlarca insanın yok olmasına seyirci mi kalacak bu millet? Efendim, 'Benim daha iyi füzem var.' Yok öbürü diyor, 'Benim daha iyi füzem var. Gönder bakalım.' 'Göndermezsen şöyle olur.' Sokak kavgası... Sokak kabadayıları gibi kavga ediyorlar" - "Zaman, bölgede yaraları sarma zamanıdır, bir araya gelme, 'Sen daha güçlüsün, ben daha güçlüyüm' kavgasını bir kenara bırakma zamanıdır. El ele vererek gerçekten Suriye'nin de Irak'ın da toprak bütünlüğünü sağlayarak terör örgütleriyle çifte standart yapmadan, terör örgütleri arasında sıralama yapmadan topyekun mücadele zamanıdır. Biz Türkiye olarak bunu yapıyoruz" - "Dost ve müttefiklerimizden biz daha fazla empati bekliyoruz. Bölgede yaptığımız bu fedakarlığın, bu büyük bedel ödemenin karşılığı bu olmamalıdır" - "Bugün Balkanlar'da barışın, güvenin, istikrarın sürüdürülebilir hale gelmesi için hepimizin üzerine büyük görevler düşüyor çünkü Orta Doğu'da zaten yeterince sorun var. Başka bölgelere de bu sorunun yayılmasının önüne mutlaka geçmemiz gerekiyor. Türkiye, Balkanlar'da bu anlayışla hareket ediyor. Türkiye'nin emperyal hedefleri hiç olmadı, bundan sonra da olmaz. Türkiye gittiği yere iyilik için, dostluk için, barış için gider"

Google Haberlere Abone ol
21. Avrasya Ekonomi Zirvesi

İSTANBUL (AA) - Başbakan Binali Yıldırım, "Özellikle ellerinde büyük güç bulunan ülkeler, BM'nin daimi temsilcileri, bugünlerde çok daha büyük sorumluluk altındalar. Yaptıkları ne? Tweetler atarak birbirlerini tehdit ediyorlar. Dünyanın, bölgenin geleceğini sizin karşılıklı atışmanıza, milyonlarca insanın yok olmasına seyirci mi kalacak bu millet? Efendim, 'Benim daha iyi füzem var.' Yok öbürü diyor, 'Benim daha iyi füzem var. Gönder bakalım.' 'Göndermezsen şöyle olur.' Sokak kavgası... Sokak kabadayıları gibi kavga ediyorlar." dedi.

Başbakan Yıldırım, WOW Hotel Kongre Merkezi'nde düzenlenen "21. Avrasya Ekonomi Zirvesi"nde yaptığı konuşmada, dünyanın çok hızlı değiştiğini ve hızlı bir dönüşümün yaşandığını ifade etti. Bu sancılı süreçte küresel ve bölgesel gerilimlerin belirsizliğini artırdığını belirten Yıldırım, bu durumun ekonomileri de olumsuz etkilediğinin altını çizdi.

Çevre ülkelerde devam eden otorite boşluğu, istikrarsızlık, iç savaş ve terör örgütlerinin, bölgenin istikrarına zarar verdiğine işaret eden Başbakan Yıldırım, şöyle konuştu:

"Bölgemizde bu sıkıntılar yaşanırken Türkiye ne yapıyor? Türkiye'nin yaptığı şey çok açık. Bir yandan terörle mücadele yaparak, hem Avrasya bölgesinin hem de Avrupa'nın güvenliğini sağlıyor. Çok büyük bir mülteci sorununu tek başına göğüsleyerek, bölgemizde ve dünyada mülteci sorununun daha da kötüleşmesinin önüne geçiyor. Diğer yandan da ülkeyi kalkındırmak, ekonomimizi daha da güçlendirmek için kararlar alıyoruz, uygulamalar yapıyoruz. Çok şükür bu mücadelemizde bugüne kadar başarıyı elde ettik. 15 yıldır biz bunu yapıyoruz ve 15 yılın her geçen yılı da bütün zorluklara rağmen, istediğimiz hedeflere ulaşmakla sonuçlanıyor. Türkiye aralıksız olarak büyüyen bir ülke. 2002'den 2017'ye kadar Türkiye, 2008 sonlarında başlayan küresel krize rağmen, dünyanın küçülmeye başladığı yıllara rağmen, kesintisiz yüzde 5,8 oranında büyümeyi başarmış bir ülkedir."

- "Türkiye'nin emperyal hedefleri hiç olmadı"

Türkiye'nin Çin ve Hindistan'dan sonra dünyada istikrarlı olarak büyümeyi sağladığını belirten Başbakan Yıldırım, ülkenin geçen yıl G20 ülkelerinde de büyümede bir numara olduğunun altını çizdi.

Başbakan Yıldırım, coğrafi konum, jeopolitik riskler ne olursa olsun, Türkiye'nin uzun zamadır var olan güven, istikrar ve güçlü siyasi iktidar sayesinde yurt içinde, bölgede ve küresel düzeydeki problemleri göğüsleyebildiğini ve büyümeye devam ettiğini vurguladı.

Balkanlar'da yaşanan büyük acının üzerinden 23 yıl geçtiğini hatırlatan Yıldırım, ancak bölgede istikrar ve güvenin halen istenen noktada olmadığını söyledi. 1990'lı yıllarda başlayan savaşın ortaya çıkardığı yıkım ve tahribatın halen tam olarak giderilmediğine işaret eden Yıldırım, şöyle konuştu:

"O savaşın acılarını en iyi o bölgede yaşayan dostlarımız bilir. Bugün Balkanlar'da barışın, güvenin, istikrarın sürdürülebilir hale gelmesi için hepimizin üzerine büyük görevler düşüyor. Çünkü Orta Doğu'da zaten yeterince sorunumuz var. Başka bölgelere de bu sorunun yayılmasının önüne mutlaka geçmemiz gerekiyor. İşte bunun için Türkiye, Balkanlar'da bu anlayışla hareket ediyor. Türkiye'nin emperyal hedefleri hiç olmadı, bundan sonra da olmaz. Türkiye gittiği yere iyilik için, dostluk için, barış için gider. Biz Balkanlar gelişsin, Türkiye gelişsin diyoruz. Balkanlar'da kalıcı, sürdürülebilir istikrarın sağlanması, hem Türkiye'nin geleceği hem Avrupa'nın geleceği hem de küresel huzur ve barış için lazım. Unutmayalım, Balkanlar son 100 yılda üç büyük acı yaşadı. Birinci Dünya Savaşı, İkinci Dünya Savaşı ve 90-91'de yaşanan iç savaş. Bunlardan çok büyük bedel ödedi. Biz de bu bedeli ödedik."

- "Balkanlar'da risk sürüyor"

Başbakan Binali Yıldırım, Avrasya coğrafyasının her zaman risklerin ortasında olduğunu da ifade etti. Avrasya'nın kültürler ve medeniyetlerin buluştuğu bir coğrafya olduğunu belirten Yıldırım, bu coğrafyada Balkanlar, Orta Doğu, Kafkaslar, Orta Asya, Karadeniz'in kuzeyinin bulunduğunu kaydetti.

Bölgede, Suriye ve Irak'ta iç savaşın sürdüğünü ifade eden Yıldırım, Kafkaslar'da Ermenistan-Azerbaycan anlaşmazlığının devam ettiğini, Filistin ile İsrail arasında sorunların sürdüğünü hatırlattı.

Balkanlar'da da her an istikrarın bozulmasına yönelik risklerin bulunduğuna işaret eden Yıldırım, şöyle devam etti:

"Kuzeyde Kırım meselesi, Ukrayna-Rusya, Gürcistan-Rusya, İran-Suudi Arabistan, Katar-Körfez ülkeleri... Say say bitmiyor. Bütün dünyanın olayları Avrasya coğrafyasında oluyor? Bu coğrafyanın ortasında Türkiye var. Türkiye'nin bir yandan Avrupa'ya bir yandan Asya'ya, iki medeniyeti buluşturan uzlaştıran bir görevi var. Bu görevimizi nasıl yapıyoruz? Terörle mücadelede yapıyoruz. Yani bu, Suriye'deki, Irak'taki, Orta Doğu'daki oluşan savaşların sonucu ortaya çıkan veya çıkarılan terör örgütleri var. Bu terör örgütlerinin dünyanın başına bela olmaması için Türkiye büyük bir mücadele veriyor. Bizim Zeytin Dalı ile Afrin'e, Fırat Kalkanı ile Cerablus'a, El Bab'a gitmemizin arkasında, Suriye'nin topraklarında gözümüzün olması yok. Ne var? Terörü orada kontrol etmek, ortadan kaldırmak ve ülkemize gelmek zorunda kalan kardeşlerimizin huzur ve barış içinde kendi bölgelerine gitmesini sağlamak var. Bunu da başardık."

- "Müttefiklerimizden daha fazla empati bekliyoruz"

Başbakan Binali Yıldırım, bugün Fırat Kalkanı bölgesine 140 bin kişinin döndüğünü ve normal hayata geçtiğini, yöre halkının çocuklarını okullara gönderdiğini ve sağlık destekleri aldığını anlattı. Aynı durumun Afrin'de de olacağının altını çizen Yıldırım, "Çünkü terör örgütü maalesef zulmediyor oradaki insanlara. Ellerinden topraklarını alıyor, çocuklarını alıp dağa götürüyor, çocuk yaşta ellerine silah veriyor. Kalem tutacak eller silahla tanışıyor." dedi.

Bütün bunların üstesinden gelmek için büyük bir mücadele verdiklerini ve bugüne kadar da başardıklarını ifade eden Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Bunun Avrupa'da takdir edilmesini beklerken ne çıkıyor karşımıza? Aşırıcılık çıkıyor, İslam düşmanlığı çıkıyor, radikalizm çıkıyor. Terör örgütlerine karşı muhabbet olarak bize dönüyor. Bunlar Türkiye'nin hak ettiği şeyler değildir. Dost ve müttefiklerimizden biz daha fazla empati bekliyoruz. Bölgede yaptığımız bu fedakarlığın, bu büyük bedel ödemenin karşılığı bu olmamalıdır. Balkanlar'da da bu olmamalı, Orta Doğu'da da bu olmamalı ve Türkiye'de de bu olmamalı. Balkanlar'da eğer sorun olursa, huzursuzluk olursa Avrupa rahat mı olacak? Avrupa bu işten etkilenmeyecek mi? Tabii ki etkilenecek."

- "Tweetler atarak birbirlerini tehdit ediyorlar"

Başbakan Yıldırım, bu süreçte herkese ortak sorumluluk düştüğünü belirterek, özellikle ellerinde büyük güç bulunan ülkelerin, Birleşmiş Milletler'in daimi temsilcilerinin bugünlerde çok daha büyük sorumluluk altında olduğuna işaret etti.

Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Yaptıkları ne? Tweetler atarak birbirlerini tehdit ediyorlar. Dünyanın, bölgenin geleceğini sizin karşılıklı atışmanıza, milyonlarca insanın yok olmasına seyirci mi kalacak bu millet? Efendim, 'Benim daha iyi füzem var.' Yok öbürü diyor, 'Benim daha iyi füzem var. Gönder bakalım.' 'Göndermezsen şöyle olur.' Sokak kavgası... Sokak kabadayıları gibi kavga ediyorlar ama sonucu kim ödüyor, bedeli kim ödüyor? Garip gureba. Sivil insanlar ödüyor. Onun için zaman, rekabet zamanı değildir. Zaman, bölgede yaraları sarma zamanıdır, bir araya gelme, 'Sen daha güçlüsün, ben daha güçlüyüm.' kavgasını bir kenara bırakma zamanıdır. El ele vererek gerçekten Suriye'nin de Irak'ın da toprak bütünlüğünü sağlayarak terör örgütleriyle çifte standart yapmadan, terör örgütleri arasında sıralama yapmadan topyekün mücadele zamanıdır. Biz Türkiye olarak bunu yapıyoruz. Başından beri bunu yapıyoruz. Ama bunun da başarılabileceğini gösterdik. Suriye'de, Irak'ta, Türkiye'de gösterdik. Çok açık. Kimsenin bir karış toprağında gözümüz yok. Ama başkalarının da bizim toprağımıza göz koymasına asla müsamaha göstermeyiz. Böyle de bir hassasiyetimiz var. Her ülkenin aynı hassasiyeti var."

(Sürecek)

Yorumlar