2. Su ve Atık Su Sektöründe Yerli Ürün Çalıştayı

- İSO Yönetim Kurulu Başkanı Bahçıvan: - "Kamu alımı politikaları, tüm gelişmiş ekonomilerde, ülkelerin sanayileşme yeteneğini yükseltmek amacıyla bir araç olarak kullanılmaktadır. Bu yönde yapılan düzenlemelerle kamunun alımlarında yerli malına fiyat avantajı sağlanması ve kamu alımlarıyla yenilik, yerlileşme ve teknoloji transferini sağlamaya yönelik uygulamaları memnuniyet verici” - "Su kaynakları üzerindeki baskı biz sanayicileri de olumsuz etkileyecek şekilde gün geçtikçe artıyor ve acil önlem almamız gerektiğinin sinyallerini veriyor"

Google Haberlere Abone ol
2. Su ve Atık Su Sektöründe Yerli Ürün Çalıştayı

İSTANBUL (AA) - İstanbul Sanayi Odası (İSO) Yönetim Kurulu Başkanı Erdal Bahçıvan, kamu alımı politikalarının, tüm gelişmiş ekonomilerde, ülkelerin sanayileşme yeteneğini yükseltmek amacıyla bir araç olarak kullanıldığını belirterek, "Bu yönde yapılan düzenlemelerle kamunun alımlarında yerli malına fiyat avantajı sağlanması ve kamu alımlarıyla yenilik, yerlileşme ve teknoloji transferini sağlamaya yönelik uygulamaları memnuniyet verici.” dedi.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne bağlı İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi (İSKİ) Genel Müdürlüğü'nün düzenlediği 2. Su ve Atık Su Sektöründe Yerli Ürün Çalıştayı'nda konuşan Bahçıvan, Türkiye’nin gelecek yıllara yönelik büyük hedeflere sahip olduğunu, bu hedeflere ulaşmanın da ancak sanayinin, yerli üretimin ve yerli ürün alımının desteklenmesiyle mümkün olacağını vurguladı.

Bahçıvan, İSKİ’nin vizyoner bir yaklaşım sergileyerek yerlileştirme çalışmalarını ülke geneline yayması konusundaki gayretlerini, millileştirme çabaları adına çok önemsediğini ifade ederek, şunları kaydetti:

“İstanbul Sanayi Odası olarak çalışmalarımızı ve projelerimizi, ülkemizin güçlü bir endüstri ülkesi olması hedefiyle yürütüyoruz. Bu çalışmalarımız kapsamında yerli üretimi ve yerli ürün kullanımını desteklemek en öncelikli hedeflerimizin başında yer alıyor. Bu bağlamda, iş birliği anlayışımız çerçevesinde değişik sektörlerden paydaşlarımızla etkili, sonuç alıcı, farkındalık yaratan öncü çalışmalar gerçekleştirdik. Böylece yerli üreticilerimizi destekledik ve cesaretlendirdik. Bugün burada gerçekleştirilen ana teması su ve yerli ürün olan çalıştayın paydaşı olmaya da bu anlayışımız ve sahip olduğumuz iş birliği kültürünün gereği olarak karar verdik. Su kaynakları üzerindeki baskı biz sanayicileri de olumsuz etkileyecek şekilde gün geçtikçe artıyor ve acil önlem almamız gerektiğinin sinyallerini veriyor. Suyun daha verimli kullanılması ve tahsis edilmesi yönünde ilerleme kaydedilmezse 2030 yılına kadar suya olan talebin yüzde 40 oranında arzı geçeceği öngörülüyor.”

Su probleminin, önemli ekonomik ve sosyal sorunları da beraberinde getirdiğine dikkati çeken Bahçıvan, “Tarım, sanayi üretimi yanında su stresi enerji sektörünü de tehdit ederek çok boyutlu bir risk halini alıyor. Dünya Ekonomik Forumu’nun 2017 Küresel Risk Raporu’nda su krizleri; sebep olacağı etki açısından en önemli risklerin üçüncüsü olarak yerini koruyor. Ülkemizin de su zengini bir ülke olmadığı gibi artan nüfusla birlikte küresel iklim değişiminin de etkisiyle daha kurak bir iklime sahip olacağına dikkat çekiliyor. İstanbul, suyun yanında ama hep suya hasret kalmış bir şehirdir.” şeklinde konuştu.


- "Yerli ürün kullanımının tercih edilmesi ekonomiye çok şey kazandıracak"


Erdal Bahçıvan, 15 milyonluk nüfusu ve devasa ekosistemiyle Avrupa’nın 23 ülkesinden daha büyük olan İstanbul’a, Türkiye’nin en büyük içme suyu temini projesi olan Büyük Melen Projesi gibi içme suyu ve atık su arıtımı konusunda yapılan yatırımları da büyük bir memnuniyetle karşıladıklarını dile getirdi.

Su ve atık su sektöründeki projelerde yerli ürün kullanımının tercih edilmesinin ekonomiye ve sanayiye çok şey kazandıracağını ifade eden Bahçıvan, sözlerine şöyle devam etti:

“Kamu ve özel sektör tarafından gerçekleştirilen projelerin alımlarında yurt içinde üretilen ürünlerin tercih edilmesi ve yerli sanayinin desteklenmesinin, birçok sektörde dışa bağımlılığı azaltacağı, milli gelir, istihdam, ödemeler dengesi ve ülkemizin uluslararası rekabet gücü üzerinde olumlu etkiler yapacağı muhakkaktır. Unutmamalıyız ki kamu alımı politikaları, tüm gelişmiş ekonomilerde, ülkelerin sanayileşme yeteneğini yükseltmek amacıyla bir araç olarak kullanılmaktadır. Bu yönde yapılan düzenlemelerle kamunun alımlarında yerli malına fiyat avantajı sağlanması ve kamu alımlarıyla yenilik, yerlileşme ve teknoloji transferini sağlamaya yönelik uygulamaları memnuniyet vericidir.”

Bahçıvan, Türkiye sanayisinin en büyük bölümünü oluşturan imalat sanayinin, her türlü makine, ekipman ve kimyasalı üretebilme yönünde yetenek ve kapasitesini her geçen gün artırdığını söyledi.


- "Türkiye’nin en büyük kazanımlarından biri öz güven kazanımıdır"


İstanbul Ticaret Odası (İTO) Yönetim Kurulu Üyesi İlhan Soylu ise Türkiye’nin son 15 yılda muazzam atılım ve kazanımlar sergilediğinin kabul edilmesi gerektiğini belirterek, “Türkiye’nin en büyük kazanımlarından biri öz güven kazanımıdır. 'Adamlar yapmış ya' düşüncesinden sonra artık 'Biz de yaparız' düşüncesi oluştu. Bu tür büyük kazanım ve atılımların arkasında zihniyet devrimi yatıyor.” dedi.

İTO olarak bu tür adımları yürekten desteklediklerini ve çeşitli girişimlerle bu çalışmaların yanında bulunduklarını ifade eden Soylu, “Her şey toz pembe de değil ama biz olacağına inanıyoruz. İTO’nun her bir üyesine inanıyorum. Bizim insanımızın yaratıcı, girişimci özelliği var.” diye konuştu.

Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Genel Başkan Vekili Ali Gür, yerli ve milli ürün kullanımı noktasında İSKİ'nin önemli bir adım attığına işaret ederek, "Yazılım ve donanım bazında da bu felsefeyi yürütmek önemli. MÜSİAD olarak, yerli ve milli ürün üretme, ara ürün ikame etme noktasında birimler oluşturduk. Bu alanda bakanlığımızın verdiği destek de önemli." şeklinde konuştu.


Yorumlar