İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada, tutuklu
sanıklardan, dönemin İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü
Teknik Büro Amirliği'nde görevli polis memuru Mustafa Uyanık
savunma yaptı.
Teknik büroda dinleme işlemi gerçekleştirdiğini ve verilen
talimatları yerine getirmeme gibi olanağının bulunmadığını belirten
Uyanık, "Verilen talimatı yerine getirmemek yasal suçtur.
Amirlerimden yasal olmayan hiçbir talimat almadım. Amirlerimin
dışında da kimseden talimat almış değilim. Bir dinlemecinin, hedef
şahısları seçme lüksü yoktur. Hangi numaraları dinleyeceğime ben
karar vermiyorum." dedi.
Dinledikleri görüşme içeriklerini kısım amirine iletme görevlerinin
olduğunu ve amirlerin bu konuşmaları değerlendirdiğini belirten
Uyanık, "Amirlerimin yasadışı faaliyetlerine şahit olmadım.
Herhangi illegal hareketlerini de görmedim. FETÖ üyesi olarak
gösterilmem komiktir. Fetullah Gülen'i de şahsen tanımam, basından
okuduğum kadarıyla bilirim." diye konuştu.
"1417 tarihinin terörle ne alakası var?"
Dinleme yapılırken şüpheli gördükleri bölümleri not aldığını ve
bölüm amirine ilettiğini, onun da bunları soruşturma savcısına
ilettiğini kaydeden Uyanık, dinlemeyi sonlandırma ya da rapor
hazırlama yetkisinin olmadığını, bunları kısım mirinin talimatı
doğrultusunda yaptığını ileri sürdü.
Mahkeme Heyeti Başkanı Canel Rüzgar'ın, "Tahşiye örgütüne yönelik
soruşturma kapsamında yapılan dinlemede geçen '1417' tarihinin
neden şüpheli olarak görüldüğünü" sorduğu Uyanık, "Sadece şüpheli
görüşmeleri not alırım. Dinlediğim kişinin ailesi ile ya da normal
günlük hayata ilişkin yaptığı görüşmeleri not almam. Polis memuru
olarak şüpheli gördüm. '1417' neye tekabül ediyor? Şüpheli gördüm,
kısım amirine ilettim. O da savcılığa iletiyor. Savcılık da şüphe
göremeseydi şüpheliyi mahkemeye sevk etmezdi herhalde?" diye yanıt
verdi.
Söz alan davanın müdahillerinden Mustafa Kaplan, "1417'in terörle
ne alakası var? Bununla ilgilenen bir grup var. Ebced ile meşgul
olan bazı Nur mensupları, bu tarihte Türkiye’ye şeriatın geleceğini
düşünüyor. Eğer bu arkadaşın herhangi bir grupla alakası yoksa
1417'yi nasıl ayırt etmiş?" diye sordu. Uyanık ise bu soruyu,
"Normal rutin bir görüşme değil, ailesi ile yaptığı bir görüşme
değil" şeklinde yanıtladı.
Yılmazer, darp edildiğini iddia etti
Duruşma devam ederken sigara içmek için duruşma salonun
bitişiğindeki görüşme odasına götürülen davanın tutuklu
sanıklarından eski emniyet müdürü Ali Fuat Yılmazer, duruşma
salonuna döndüğünde jandarmalar tarafından darp edildiğini iddia
etti.
Yılmazer, "Sayın başkan az önce darp edildim. 'Burası bağımsız
mahkeme salonu' diyorsunuz. İki yıldır gelip gidiyorum. Hiç
görmediğim muameleye maruz kaldım. 'Sigara içeceğim' dedim. 'Elin
kelepçeli sigara iç' dediler. 25 yıl bu memlekete hizmet ettim,
böyle şey görmedim. Sizin huzurunuzda darp edildim. Bu sorunların
hep aynı kişinin nöbetinde olmasını da dikkate almanızı istiyoruz."
dedi.
Mahkeme Başkanı Canel Rüzgar ise duruşmaya verilecek olan arada
jandarma görevlileri ile konuşacağını söyledi.
Tutuklu sanıklardan Hüseyin Nohut da, tuvalete gitmek isteyince,
bir jandarma görevlisi Nohut'a, "Personel müsait olunca
götüreceğim" dedi. Nohut da bunun üzerine, "Aşağıda güvenliği
gerekçe göstererek tuvalet kağıdı bile vermiyorlar. Güvenliğin ne
olduğunu biz de biliyoruz. Senelerce biz de güvenlikle ilgili görev
yaptık. Acilen tuvalete gitmek istiyorum. Personele göre mi
tuvaletimi ayarlayım. Bu kadar insanın içinde tuvalete gitmek
istediğimi söylüyorum. Ayıp değil mi?" diye konuştu.
Bu site deneyimlerinizi kişiselleştirmek amacıyla KVKK ve GDPR uyarınca çerez(cookie) kullanmaktadır. Bu konu hakkında detaylı bilgi almak için tıklayın. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.
Yorumlar