'Moody's'in kararı uluslararası doğrudan yatırımı etkilemez'
YASED Başkanı Erdem: "Moody's'in not ayarlaması, Türkiye'nin uluslararası doğrudan yatırım yapılabilirliğine etki edecek bir değerlendirme değildir" dedi.
Uluslararası Yatırımcılar Derneği (YASED) Başkanı Ahmet Erdem,
uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Moody's'in Türkiye'nin
kredi notunu "yatırım yapılabilir" seviyenin altına çekmesine
ilişkin, "Moody's'in not ayarlaması, Türkiye'nin uluslararası
doğrudan yatırım yapılabilirliğine etki edecek bir değerlendirme
değildir." dedi.
AA muhabirine Moody's'in kararını değerlendiren Erdem, uluslararası
kredi derecelendirme kuruluşlarının açıkladığı kredi notlarının,
stratejik doğrudan yatırımlardan ziyade para piyasalarına yönelik
kısa vadeli portföy yatırımlarını etkilediğini ifade etti.
Erdem, bazı ülkelerde biriken likiditenin daha çok tahvil, bono ve
hisse senedi gibi kısa vadeli yatırım araçlarına yöneldiğini, bu
tür yatırımların kısa vadeli yatırımlar olması nedeniyle "sıcak
para hareketleri" olarak adlandırıldığını, uluslararası doğrudan
yatırımların ise para piyasalarına yönelik bu tür kısa vadeli sıcak
para hareketlerinden tamamen farklı olduğunu vurgulayarak, şunları
kaydetti:
"Uluslararası doğrudan yatırımlar, uzun vadeli bir perspektifle
stratejik olarak bir ülkeye gelen sermaye yatırımlarıdır. Bu
yatırımlar, ülkelerin altyapı, pazar ve büyüme potansiyeline ve
geleceğine olan güveni gösterir. Girdikleri ülkelerde üretim,
ihracat ve kalifiye istihdam yaratma gibi çok önemli katma değer
sağlayan, teknoloji, inovasyon ve know-how getiren ve geliştiren
kalıcı yatırımlardır. Bu nedenle uluslararası doğrudan
yatırımcılar, kısa vadeli para piyasaları hareketleri veya buna
sebebiyet veren faktörlerden ziyade, öncelikli olarak pazar
potansiyeli, nitelikli ve genç insan gücü, devam eden ve planlanan
altyapı yatırımları, sürdürülebilirlik, öngörülebilirlik,
uluslararası standartlarda yasal, yönetsel düzenlemeler ve politik
istikrar gibi makro kriterlere göre yatırım kararlarını alırlar. Bu
açıdan Moody's'in not ayarlaması, Türkiye'nin uluslararası doğrudan
yatırım yapılabilirliğine etki edecek bir değerlendirme
değildir."
Yüksek kredi notlarının kısa vadeli likidite akışı açısından iyi
olduğunu, ancak uluslararası doğrudan stratejik yatırımcıların
kararlarını etkilemediğini belirten Erdem, Türkiye'nin, şu ana
kadar gelen uluslararası doğrudan yatırımların büyük bölümünü
"yatırım yapılabilir" ülke notuna sahip olduğu 2013 yılından önce
aldığını söyledi.
"Türkiye’nin de asıl hedefi, uluslararası doğrudan
yatırımları artırmak"
Ahmet Erdem, 21 Eylül'de Moody's'den üst düzey bir yetkili
tarafından yapılan iyimser açıklamanın üzerinden sadece 2 gün gibi
kısa bir süre geçmişken, aşağı doğru bir not ayarlaması
yapılmasının iş dünyasının beklentileri dahilinde bir gelişme
olmadığını vurguladı.
Gelişmekte olan tüm ekonomiler gibi Türkiye'nin de asıl hedefinin,
ekonomisinin rekabet gücünü yükseltecek, katma değerli üretim
gücünü artıracak ve istihdam yaratacak uluslararası doğrudan
yatırımları artırmak olduğunu kaydeden Erdem, Türkiye'deki iş
ortamını iyileştirmek için uygulamaya konulan teşvikler, yasal ve
yönetsel düzenlemeler, gerçekleştirilen yapısal reformların bu
hedefin en önemli göstergeleri olduğunu vurguladı.
Erdem, "YASED olarak, Türkiye'nin, içinden geçtiği hassas dönemde
dahi yatırım ortamını iyileştirmeye yönelik yapısal reformlar
konusundaki kararlılığın sürdürmekte olmasının, bunun yanı sıra
mali disiplinin devam ettirilmesinin ve enflasyonun kontrol altında
tutulmasının, tüketici güveninin ve iş hacminin artırılmasına
yönelik ek tedbirler alınmasının yatırımcı güvenine olumlu katkı
sağladığını düşünüyoruz." şeklinde konuştu.
" Türkiye’nin Uluslararası Doğrudan Yatırım Stratejik Planı
hazırlanmasının faydalı olacağına inanıyoruz"
YASED Başkanı Erdem, Türkiye ekonomisinin bu yılın ilk çeyreğinde
yüzde 4,7, ikinci çeyreğinde ise yüzde 3,1 gibi yüksek bir oranda
büyüdüğünü, ihracatın tekrar artma eğiliminde olduğunu, kamu
yatırımlarının da kesintiye uğramadan devam ettiğini söyledi.
Resmi açıklamalarda, yaşanan sürecin ekonominin işleyişine, devam
etmekte olan yapısal reformlara ve kamu yatırımlarına hiçbir
etkisinin olmayacağının altının çizilmesinin çok önemli olduğuna
işaret eden Erdem, kamu yatırımları ve reformlarla güçlenen
ekonominin, özel sektör yatırımları için de lokomotif olacağını
vurguladı.
Erdem, Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un yürürlüğe girmiş olmasının,
yatırımlar açısından çok önemli katkıları beraberinde getireceğini,
ayrıca Uluslararası İşgücü Kanunu, Ar-Ge ve Fikri Mülkiyet Hakları
kanunlarının da Türkiye'nin cazibesini ve rekabet gücünü
artıracağını düşündüklerini kaydetti.
Yatırım ortamını iyileştirmeye yönelik olarak Türkiye'nin
Uluslararası Doğrudan Yatırım Stratejik Planı hazırlanmasının da
faydalı olacağına inandıklarını dile getiren Erdem, şöyle devam
etti:
"UNCTAD’ın verilerine göre, 2016 için küresel çapta beklenen
uluslararası doğrudan yatırım girişleri önceki yıla göre yaklaşık
yüzde 15 gerilemeyle 1,5 trilyon dolardır. Türkiye küresel
uluslararası doğrudan yatırım akışından her yıl yüzde 1 civarında
pay almaktadır. Temmuz sonu itibarıyla Türkiye'ye, yılın ilk 7
ayında 4,8 milyar dolarlık uluslararası doğrudan yatırım girişi
gerçekleşmiştir. Türkiye'nin siyasi ve ekonomik istikrarını daha da
güçlendirecek adımlar atması, hem bu yılın geri kalan döneminde hem
de 2017 yılında yatırım akışımızı artıracaktır."
Bu site deneyimlerinizi kişiselleştirmek amacıyla KVKK ve GDPR uyarınca çerez(cookie) kullanmaktadır. Bu konu hakkında detaylı bilgi almak için tıklayın. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.
Yorumlar