Birçok festivalde ödül kazanan ve Türkiye'nin Oscar adayı olan Kalandar Soğuğu filminin çekimlerinde Karadeniz'in iklimi ve "hırçın doğası" ile mücadele edilirken, hırsızlıkla da karşılaşıldı
Uluslararası Tokyo Film Festivali başta olmak üzere birçok
organizasyonda ödül alan ve Türkiye'den Oscar'a aday gösterilen
"Kalandar Soğuğu" filmi, çekimlerin ardından yaşanan hırsızlık
olayı nedeniyle vizyona giremeden tarihe karışmaktan son anda
kurtuldu.
Senaryosu Mustafa Kara ve Bilal Sert tarafından yazılan,
başrollerinde Haydar Şişman, Hanife Kara, İbrahim Kuvvet ve Temel
Kara'nın rol aldığı Kalandar Soğuğu, yurt içi ve yurt dışında
katıldığı birçok festivalde ödüle layık görüldü. Yönetmenliğini
Mustafa Kara'nın üstlendiği ve insan-doğa ilişkisini fona alarak
kişisel bir mücadeleyi işleyen film, Türkiye'nin Oscar adayı olarak
seçildi.
Başrol oyuncusu Haydar Şişman'a, Antalya Film Festivali'nde
uluslararası kategoride En İyi Erkek Oyuncu ödülü yolunu açan film,
çekimlerinden itibaren Karadeniz'in ikliminin ve "hırçın doğası"nın
yanı sıra hırsızlık engeliyle de mücadele ederek zorlu serüvenini
tamamladı.
Başrol oyuncusu Haydar Şişman, sinemaya olan ilgisinin çocukluk
yıllarında başladığını belirtti. Şişman, öğretmenlik mesleğini
sürdürürken senaryo, kısa film hikayeleri yazarak ve arkadaş
grubuyla amatör tiyatroyla ilgilenerek sinemayla ilişkisini yarı
profesyonel sürdürdüğünü anlattı.
Sinemaya her zaman ilgi duyduğunu dile getiren Şişman, sözlerini
şöyle sürdürdü:
"Bazı şeylerin gerçekleşmesi için şans lazım. Kalandar Soğuğu bu
süreçleri denkleştirdi. 1980'li yıllarda oyunculuk deneyimim vardı
fakat sinema tekniği ve sanata uygun olmadığı gibi gerekçelerle
oyunculuğumuz engellendi. Mesela bir oyuncu seçiminde finale
kalmama rağmen boyum kısa olduğu gerekçesiyle oyuncu olamamıştım. O
zamanki sinemaya bakış uzun boylu, çok yakışıklı ya da çok güzel
üzerinden kurgulanmış. Karaktere yönelik değil de tipe ve şekle
yönelik bir yapıydı. 1990'lı yıllardan sonra tekrar sinema
kalitesine gelmeye başladı. Bugün Türkiye'de nitelikli sinema
yapılıyor ve bu sinema, dünyadaki emsalleriyle yarışacak
seviyede."
FİLMİN BAŞROL OYUNCUSU DOĞA
Şişman, Kalandar Soğuğu'nun çekimlerinin zor koşullarda yaklaşık
1,5 yıl devam ettiğini belirterek, bunun nedeninin teknik
imkansızlıklar olmadığını ifade etti.
Setlerinde gereken her cihazın olduğunu kaydeden Şişman, "Bizim en
büyük sorunumuz doğaydı. Şöyle denilebilir; filmin başrol oyuncusu
doğaydı. Doğanın her türlü kaprisiyle uğraşarak, onun önemli bir
aktör olduğunu göz önüne alarak, biraz ona uyarak, biraz doğayı
kendimize uydurarak filmi çektik." dedi.
Özellikle kış çekimlerinin çok zor geçtiğine vurgu yapan Şişman,
oldukça yüksek bir rakımda çalıştıklarını, Kalandar Soğuğu'nun dört
mevsimde çekilmiş, dört farklı film gibi olduğunu anlattı.
Filmin en büyük zorluklarından birinin iklim koşulları olduğunu
yineleyen Şişman, "İklim çok önemliydi. Başrol oyuncusu olarak
neredeyse filmin birkaç saniyesi dışında tamamında varım.
Derinlemesine filmin her sürecine tanığım. Filmin başrol oyuncusu
doğaydı derken kastettiğim ona uyduk biz. İklimine, yağmuruna,
dolusuna, fırtınasına uyduk." ifadesini kullandı.
BİRÇOK FESTİVAL FIRSATI KAÇTI
Şişman, Adana Film Festivali'nin ardından Venedik Film Festivali'ne
katılmak için teklif aldıklarını anlatarak, şunları kaydetti:
"Film bir türlü bitmedi. Tamamladığımızda bir sonraki festivale
başvuracaktık. Filmin kurgusu tamamlandığı dönemde ofise giren
hırsızlar, buradaki ekipmanları ve bilgisayarları çaldı. Filmin
kurgulanmış bir kopyası da yoktu. Bir anda büyük bir şok yaşandı.
8,5 aylık bir emek heba oldu. Emeğin yanında psikolojik kaygılar da
vardı. Filmin dağ ve köy çekimleri ve plan çekimlerinin bulunduğu
harddiskler çalınmamıştı. Onların bulunduğu harddisklere
dokunmamışlar. Sadece bilgisayarları çalmışlardı. Yeniden
bilgisayarlar alındı ve yeniden film kurgulanmaya başlandı. İkinci
kez kurgu yapıldı. Polis ekipleri aramalarını sürdürüyordu.
Bulunamayacağı düşünüldüğü için yönetmen yeniden filmi kurgulama
kararı aldı. O arada birçok film festivali fırsatı kaçtı
tabii."
Hırsızların, harddiskleri çalmamasının kendileri için bir şans
olduğunu belirten Şişman, "Halbuki harddiskler bilgisayarlardan
daha pahalıydı. Filmin de insanlar gibi kaderi vardır. Bir anda
ortadan yok olmakla karşı karşıya kalan film şu anda Türkiye'yi
'Oscar' ödüllerinde temsil edecek. Eğer hırsızlar iki dakika daha
kalıp etrafı kolaçan etseler, bilgisayarlardan daha değerli olan
harddiskleri alsalardı ne ben ne de film olacaktı. Böyle bir süreç
yaşadık." diye konuştu.
Şişman, çekimlere başlarken ödülü düşünmeyip en iyi bir film
yapmayı hedeflediklerini vurgulayarak, şunları söyledi:
"Bu, tabii ki ödül ihtimali görmediğimizden değil. Çocukluğumdan
beri sanatla uğraşan biri olarak tuvalin başına her oturduğumda iyi
bir resim yapmayı düşünürüm. Sinema da öyle. Festivale katılmayı
düşünmezsiniz. Motivasyonunuz bu olursa film kötü çıkabilir. Bu
tehlikelidir. Filmin bu noktaya kadar gelmesini beklemiyordum ama
iyi bir film olacağına inanıyordum. Önemli olan iyi film çekmektir.
Ödül almak kriter değil çünkü festivallerde ödül alamayan çok fazla
iyi film var."
Bu site deneyimlerinizi kişiselleştirmek amacıyla KVKK ve GDPR uyarınca çerez(cookie) kullanmaktadır. Bu konu hakkında detaylı bilgi almak için tıklayın. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.
Yorumlar