'Feshetme yetkisi speküle ediliyor'
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Cumhurbaşkanı'nın ve TBMM'nin meclisi fesh etme yetkisinin "speküle" edildiğini belirtti.
Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, Afyonkarahisar Sanayici ve
İşadamları Derneği'nin düzenlediği etkinliğe katıldı. Burada bir
konuşma yapan ve Bülent Ecevit ve 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet
Sezer arasında yaşanan krizi anımsatan Kurtulmuş, "Biliyorsunuz
Ahmet Necdet Sezer'i de o koltuğa kolundan tutup oturtan
Ecevit'tir. Hüsamettin Özkan ne demişti o kavgadan sonra? 'Seni
gidi nankör kedi' demişti. Daha doğrusu Ecevit de oturtmamıştı.
Ahmet Necdet Sezer, kendisinin şahsı ile ilgili hiçbir şey
söylemiyorum, nasıl Cumhurbaşkanı seçildi? Sadece yüksek yargının
başında olarak tanıyoruz. Bir gün beş tane partinin, beş kelime
etrafında birleşmeleri mümkün olmayan beş ayrı partinin genel
başkanları bir araya getirildi, 'Bizim ortak adayımız Sayın
Sezer'dir' denildi. Yani kapalı kapılar ardında hesaplar yapıldı.
Türkiye'yi biz yönetiriz diye seçkinci elitler Sayın Sezer'in
Cumhurbaşkanı olmasına karar verdi. Yani Ali Fuat Başgil'i
Cumhurbaşkanı adayı yapmayan aynı odaklar bu sefer Ahmet Necdet
Sezer'i getirdi Cumhurbaşkanlığı'na teklif etti. Rahmetli Ecevit de
onun sadece anonsunu yaptı. Ben dedi bulup getirdim. Tanımadığını
anladık, bir Anayasa kitapçığı fırlatmak yüzünden Türkiye'de kriz
çıktı. Bir anayasa kitapçığı fırlatmaktan kriz mi çıkar? O işin su
üstünde görünen kısmıydı" şeklinde konuştu.
"GEL O ZAMAN SEN YÖNET TÜRKİYE'Yİ"
Anayasa Mahkemesi'nin AK Parti hakkında açtığı kapatma davasından
bahseden Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, "Altısı hayır demiş, beşi
evet demiş yüksek yargıçların. Birisi hayır dese bugün AK Parti
falan yok Türkiye bambaşka bir siyasi tabloyla karşı karşıya
kalacak. Hükümet, yürütme karar almış demiş ki, şu imam hatiplerin
katsayısını değiştirelim. Bu bir yürütme kararıdır. Karar almış,
yüksek yargı bozmuş hayır değiştiremezsiniz. E gel o zaman sen
yönet Türkiye'yi. Yargıysan işine bak, ben yürüteceksem işi ben
yapayım" değerlendirmesinde bulundu.
"DEVRAN DÖNDÜ DEVİR DEĞİŞTİ"
Fazilet Partisi'nin İstanbul listelerinden bir kadının başörtülü
olarak milletvekili seçildiğini ve seksen binin üzerinde oy alarak
seçildiğini hatırlatan Kurtulmuş, "Ama sekiz tane adam seksen bin
insanın görüşünü geri çevirdi. Başörtülü birisi milletvekili
olamaz. Allah'a çok şükür. Devran döndü devir değişti. 1998'de, 99
seçiminde bir kişiyi başörtülü olarak kabul etmeyen Türkiye'den
bugün Allah'a çok şükür onlarca başörtülünün olduğu bir TBMM'ye
geldik" diye konuştu.
"BÜTÜN YETKİLER ONDA OLACAK"
Başkanlık sistemi ile yürütme yetkisinin tamamının Cumhurbaşkanında
olacağını söyleyen Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, "Cumhurbaşkanı
ayrı yürütecek, Bakanlar Kurulu ayrı yürütecek yok. Bunu
kaldırıyoruz. Cumhurbaşkanı bütün yetkiler onda olacak. Şimdi de
çok yetki var sorumluluk var mı yok? Hesap sorabiliyor musunuz yok.
Efendim hıyanet-i vataniye tahtında yani hıyanet-i vataniye vatana
ihanet olursa Cumhurbaşkanı yargılanabilir. Vatana ihanet nedir?
Belli değil. Birileri Turgut Özal oraya otursun diye öyle
planlamadı. Birileri Bülent Ecevit orada otursun diye de
planlamadı. Birileri Recep Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanlığında
otursun diye böyle planlamadı. 12 Eylül'ün darbecileri yönetimin
yükünü sivillere atıp, iktidarın nimetini kendileri almak için 82
darbesinde böyle bir Cumhurbaşkanı getirildi. Orada Kenan paşa,
generaller, askeri cuntalar oturacaktı ama yükü de siviller
çekecekti. Onun için Cumhurbaşkanına sorumsuz bir yetki verdiler.
Şimdi bunu kaldırıyoruz" açıklamasında bulundu.
"BEKARA KARI BOŞAMAK KOLAY"
Cumhurbaşkanı'nın ve TBMM'nin meclisi fesh etme yetkisinin
"speküle" edildiğini öne süren Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, şöyle
konuştu:
"Şöyle zannediyor muhalefetteki arkadaşlar. Cumhurbaşkanı bir gün
kalkacak sabah, kafası bozulacak ben parlamentoyu fesh ediyorum
diyecek. Yok böyle bir şey. Burada sistemin kitlenme noktasıan
geldiği anda, krizlerin, kaosların artık çözülemez noktaya geldiği
yerde parlamento ya da Cumhurbaşkanı karşılıklı olarak seçimlerin
yenilenmesine karar verebilir. Cumhurbaşkanı evet parlamento
yenilensin dendiği anda kendi Cumhurbaşkanlığı düşecek. Bekara karı
boşamak kolay. Sanki Cumhurbaşkanı arasında bir çözümsüzlük
Meclis'te olduğu zaman hemen Meclis'i fesh edecek. Ederse etsin.
Kendi Cumhurbaşkanlığı da fesh edilmiş olacak. Ondan sonra bir daha
seçime ikinci dönemde zaten gidemeyecek. Ama birinci dönemde ise
seçime gidecek. Hiçbir seçim de hiç kimse için garanti değil."
"BÜYÜK RESMİ GÖRMEK ZORUNDAYIZ"
Kurtulmuş, başkanlık sistemi ile terörle mücadelede hızlı ve
doğrudan tedbirler alınmasının mümkün olacağını kaydederek "Neden
Türkiye?" sorusuna şu yanıtı verdi:
"Eğer bu bölgede bu coğrafyadaki oynanan oyunu yani büyük resmi
görmezsek, hani puzzleın parçaları vardır ya yüzlerce parça. Bir
tanesini alıp ona bakarsan bir anlam veremezsin, çözemezsin. O
parçaların hepsini tek tek yerleştireceksin ki, puzzle büyük bir
resim ne olduğu ortaya çıksın. Efendim niye 15 Temmuz saldırısı
oldu, bu FETÖ de kim? Bunu saatlerce günlerce konuşuruz. Ama FETÖ
dediğin bu eşkıya çetesi onların arkasındaki ağababalarıyla
organize ettikleri 15 Temmuz darbesi puzzleın parçalarından sadece
bir tanesidir. PKK'nın teröristleri niçin Cizre'de, Hakkari'de,
Şırnak'ta başka yerlerde çukur kazıp içine bomba koydu? Günlerce
konuşabiliriz. Ama konuştuğumuz bu konu resmin sadece parçalarından
birisidir. Ya da DEAŞ denilen İslam'ın mukaddes adını maalesef
kendi emelleri için kullanan bu eşkıya çetesi neden yılbaşı akşamı
Reina'da saldırı yaptı. Bu sorunun cevabını da günlerce
konuşabiliriz. Ama bu sorunun cevabını da bulsak bile o sadece
resmin bir parçasıdır. Büyük resmi görmek zorundayız. Musul'daki
oyun neden böyle oynanıyor? Resmin bir parçası.
"TEL ABYAD'LA AKÇAKALE'Yİ BİRBİRİNDEN AYIRAN HANGİ TARİHİ
GERÇEKLİK VARDIR"
Resmin bütünü şudur, bunu Afyonkarahisar'da konuşuyoruz. İstiklal
Mücadelemizin Büyük Taarruzunu başlatan bu aziz topraklardan
konuşuyoruz. Bir asır evvel emperyalizmin lime lime ettiği Büyük
Osmanlı devletinden geriye kalan milletin bakiyesi olarak
konuşuyoruz. Bir asır evvel koskoca Osmanlı'yı lime lime ederek
dağıtıp son 20 yılda iki buçuk milyon kilometrekareden 780 bin
kilometrekareye düşüren o büyük emperyal oyundan bahsediyoruz. Bir
asır evvelki oyunun adı böl-parçala-yönet. Sykes Picot, birinci
Sykes Picot. Masanın üstüne haritaları, cetvelleri, gönyeleri
koydular. Burası Türkiye'dir, burası Suriye'dir dediler. Burası
Ürdün'dür, burası Lübnan'dır dediler. Burası Irak'tır, burası
Suriye'dir dediler. Hiçbir sınırın tarihsel gerçekliği yok. Tel
Abyad'la Akçakale'yi birbirinden ayıran hangi tarihi gerçeklik
vardır. Amca, dayı, hala çocukları aradan geçen emperyalist bir
sınır sayesinde birbirinden ayrıldı. Tel Abyad da Akçakale demek,
Akçakale de Akçakale demek. Suruç, karşısında Kobani var.
Kobani'yle Suruç'u ayıran -ben oralarda çok gezdim- arada sadece
bir demiryolu var. Aynı çocukları, akrabayı birbirinden ayırdılar.
Bir asır evvel sınırlarını böldüler ama zihinlerini ve gönüllerini
bölmeyi başaramadılar. Şimdi sahnede başka bir oyun sergiliyorlar.
Oyunun adı büyük resim. Büyük emperyal oyun ikinci Sykes Pcot'tur.
Kalan bu coğrafyayı bu sefer gönüllerini ve zihinlerini de bölerek
insanları birbirinden ayırmaktı."
Yorumlar