İzmir'deki "askeri casusluk soruşturması"nda sahte delil üretildiği
iddiasıyla ilgili Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet
Yapılanmasına (FETÖ/PDY) yönelik soruşturma kapsamında 25'i tutuklu
68 sanık hakkında açılan davanın ilk duruşmada iddianamenin
okunmasına başlanıldı.
İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesindeki, sanık ve müşteki sayısı
fazlalığı nedeniyle, "Askeri casusluk soruşturması" için duruşma
salonu haline getirilen İzmir Adliyesi Sosyal Tesisleri'nin
konferans salonunda görülen duruşmada, sanıklara hakları
hatırlatılarak İzmir Cumhuriyet Başsavcı Vekili Okan Bato
tarafından hazırlanan bin 13 sayfalık iddianamenin iki zabıt katibi
tarafından okunmasına başlandı.
İddianamede, İçişleri Bakanlığı Mülkiye Başmüfettişliği tarafından
hazırlanan rapora dayanarak, kamuoyunda "Askeri Casusluk
Soruşturması" olarak bilinen soruşturmanın emniyet mensuplarınca
kurgulandığı, soruşturma öncesinde önleme dinlemelerinin,
soruşturma aşamasında ise adli dinlemelerin yapıldığı ve kurgunun
şekillendirildiği, "Pandora" adı verilen dijital verilerin yer
aldığı harici bellek ve içerisindeki verilerin kurguya göre
hazırlanarak arama yapılan evlere yerleştirildiği belirtildi.
Davanın bir numaralı ve firari sanığı Fetullah Gülen'in liderliği
ve kuruculuğunu yaptığı FETÖ/PDY'nin nihai amacına ilişkin ise
"Türkiye Cumhuriyeti hükümetini devirmek ve yönetimini ele geçirmek
olduğu, bu çerçevede örgütünün kendi menfaatlerine hizmet etmek
üzere bürokrasi içerisinde oluşturduğu yapıyı harekete geçirerek
sözde soruşturmalar başlattığı, bu amacına ulaşmak için öncelikli
olarak Türkiye Cumhuriyeti Devletinin bakanlıklarına ait
bürokratların ve TSK mensuplarının itibarsızlaştırılarak
tasfiyesini sağladığı anlaşılmaktadır." ifadelerine yer
verildi.
SOSYAL MEDYADAN ALGI OPERASYONU
FETÖ/PDY'nin nihai amacına ulaşması için kamu görevlisi, TSK,
yargı, emniyet mensubu, bürokrat, gazeteci, yazar, akademisyen ve
STK temsilcilerinin aynı amaç etrafında, gizli ve hiyerarşik bir
yapıda hareket ettikleri aktarılan iddianamede, lidere bağlılığın
sağlanması için düzenli olarak gizli toplantıların yapıldığı,
örgütün basın organları ve sosyal medya üzerinde de algı operasyonu
yürüttüğü vurgulandı.
İddianamede şu ifadeler yer aldı:
"Kurumlar arası gönderilen gizli mahiyetteki belge ve dokümanları
internet ve basın kuruluşları aracılığı ile yayınlayarak devlet
faaliyetlerinin gizliliğini ihlal ettikleri ve yapılacak
çalışmalara engel olunmaya çalışıldığı, sosyal paylaşım sitelerinde
'Haramzadeler', 'Baş çalan', 'Fuat Avni', 'Yıldız kulis' adıyla
başlayan benzer sahte hesaplarla ülkemizin birlik ve beraberliğini
bozmak amacıyla paylaşımlar yapıldığı, ülke güvenliği ve dış
politikalara yönelik devlet sırrı niteliğindeki toplantılar ve
görüşmelerin illegal olarak dinlenerek servis edildiği, özellikle
Fuat Avni isimli sosyal medya hesabından yapılan paylaşımların
örgüte müzahir basın yayın kuruluşları ve internet sitelerince
haberleştirilerek geniş kitlelere ulaştırıldığı, örgüt mensuplarına
yönelik yapılan/yapılacak olan operasyonları önceden öğrenebilmek
ve tedbir almak için örgütün devletin tüm resmi kurum ve
kuruluşlarının bilgi işlem alt yapılarına (UYAP, POLNET, TÜBİTAK,
TİB vb.) alınan adli ve idari tüm tedbirlere rağmen sızıldığı
anlaşılmaktadır."
Türkiye genelinde devam eden FETÖ/PDY soruşturması kapsamında
tanık, müşteki ya da bilgi sahiplerinin verdiği ifadelerde, "Gülen
hakkında, ev ağabeylerinin sohbetlerde 'Atatürk öldü, Fetullah
Gülen doğdu', Allah tarafından Mehdi ya da Mesih şeklinde İslam'ı
bu topraklarda ayağa kaldıracak, Peygamber Efendimiz, Selçuklular
ve Osmanlılar zamanında olduğu gibi yeniden İslam alemini ayağa
kaldıracak kişinin Fetullah Gülen olduğunu, onun cemaatinin de
bizlerin olduğu" şeklinde sözler sarf edildiği de iddianamede yer
aldı.
İddianamede, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilen tevdi
raporlarında, askeri casusluk soruşturmasına konu olan belgelerin
herhangi bir gizlilik kaydının bulunmadığının ve ilgili makamlarca
bu belgelerin açıklanmalarını yasaklamak amacıyla bir kararın
bulunmadığı kaydedildi.
Mahkeme Başkanı Kibar, iddianamenin okunmasına devam edilmek üzere
duruşmaya yarına kadar ara verdi.
DAVA
"Askeri gizli bilgi ve belge bulundurma" iddialarına ilişkin İzmir
Emniyet Müdürlüğüne 10 Ağustos 2010'da gelen ihbar maili üzerine
başlatılan ve aralarında muvazzaf askerlerin de bulunduğu 357 sanık
ve üst düzey askeri yetkililer, devletin gizli bilgi ve belgelerini
yabancı istihbarat servislerine vermekle suçlanmış, İzmir 5. Ağır
Ceza Mahkemesi, şubat ayında tüm sanıkların beraatine
hükmetmişti.
Sahte deliler üretilerek kumpas kurulduğu iddiaları üzerine
başlatılan soruşturmada 25 kişi tutuklanmıştı. Soruşturmaya ilişkin
İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma
Bürosundan Sorumlu Başsavcı Vekili Okan Bato'nun hazırladığı ve
Fetullah Gülen'in bir numaralı sanık olarak yer aldığı 68 sanıklı
iddianame, 2. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilmişti.
İddianamede, sanıklar hakkında Türk Ceza Kanunu'nun ilgili
maddeleri kapsamında, "silahlı terör örgütü kuruculuğu,
yöneticiliği, üyeliği, örgüt faaliyetleri kapsamında devlet ve
ülkenin bütünlüğünü bozmak, hukuka aykırı kişisel verileri
kaydetmek, iftira, kamu görevlisinin resmi evrakta sahteciliği,
kişisel verileri hukuka aykırı ele geçirmek ve yaymak, özel hayatın
gizliliğini ihlal, suç delillerini yok etmek, gizlemek, değiştirmek
ve suç uydurmak" gibi suçlamalar yer alıyor.
Bu site deneyimlerinizi kişiselleştirmek amacıyla KVKK ve GDPR uyarınca çerez(cookie) kullanmaktadır. Bu konu hakkında detaylı bilgi almak için tıklayın. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul edersiniz.
Yorumlar