"Kuzey Irak'ta da Fırat Kalkanı'nda olduğu gibi kararlılığımızı gösterelim"
- MHP Genel Başkan Yardımcısı Günal: "(Kuzey Irak'daki referandum) Yeri geldiğinde Fırat Kalkanı'nda olduğu gibi milli çıkarlarımızı korumak üzere kararlılığımızı göstermemiz gerekir. Sadece sözde kınamayla kalırsanız bir süre sonra faydasız olur, aynı şeyi Musul ve Kerkük'te de yapmamız lazım, Başika kampı için de yapmamız lazım, Telafer'de birtakım olaylar yaşandığı zaman da yapmamız lazım" - "Türkiye Cumhuriyeti devleti, 1926 Ankara Anlaşması'na göre Irak'ın toprak bütünlüğü bozulduğu zaman buraya müdahale hakkına sahiptir" - "Türkiye kendi çıkarlarına halel getirecek, bağımsılığını zedeleyecek, ülkenin bölünmesini teşvik edecek birtakım faaliyetleri engellemekle yükümlüdür. Bununla ilgili yapılacak her türlü çabada, her türlü operasyonda MHP devlete kayıtsız şartsız destek verir, hükümetten de bu konuda kararlı olmasını bekler"
TBMM (AA) - EMİN AVUNDUKLUOĞLU - MHP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Günal, Türkiye'nin Kuzey Irak Bölgesel Yönetiminin aldığı referandum kararına karşı kararlı bir duruş sergilemesi gerektiğini belirterek, "Yeri geldiğinde Fırat Kalkanı'nda olduğu gibi milli çıkarlarımızı korumak üzere kararlılığımızı göstermemiz gerekir. Sadece sözde kınamayla kalırsanız bir süre sonra faydasız olur, aynı şeyi Musul ve Kerkük'te de yapmamız lazım, Başika kampı için de yapmamız lazım, Telafer'de birtakım olaylar yaşandığı zaman da yapmamız lazım." dedi.
Türk Dünyası ve Uluslararası İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Günal, AA muhabirine Irak Kürt Bölgesel Yönetiminin (IKBY) 25 Eylül 2017'de yapacağını duyurduğu referandum ile Irak'ın kuzeyinde yaşanan gelişmeleri değerlendirdi.
MHP'nin Türkiye'nin bölge sorunlarına karşı kararlı ve milli bir duruş sergilendiğinde, bunun arkasında duracağını vurgulayan Günal, "Milli güvenlik konularında, Türk Silahlı Kuvvetleriyle ilgili, tezkerelerle ilgili, uluslararası görevlerle ilgili ne olursa olsun, devletin geleceğiyle ilgili önemli olan ne varsa, MHP bunu siyaset üstü görür ve destek verir." ifadesini kullandı.
IKBY'nin 25 Eylül 2017'de yapacağını duyurduğu referanduma ilişkin de Türkiye'nin kararlı bir duruş sergilemesi gerektiğini belirten Günal, konuya ilişkin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın'nın ve Dışişleri Bakanlığının açıklamalarının olumlu olduğunu dile getirdi. Günal, "Bu açıklamaların gereğini eğer yerine getiremezsek, bugün Suriye'de yaşanan olayların aynısı Kuzey Irak'ta da yaşanabilir." diye konuştu.
Günal, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ve AK Parti hükümetinin son dönemdeki politikalarına bakıldığında, önemli söylem değişikliklerinin olduğunu belirterek, "Ama bunu kararlılıkla sürdürmek, yeri geldiğinde Fırat Kalkanı'nda olduğu gibi milli çıkarlarımız korumak üzere kararlılığımızı göstermemiz gerekir. Sadece sözde kınamayla kalırsanız bir süre sonra faydasız olur, aynı şeyi Musul ve Kerkük'te de yapmamız lazım, Başika kampı için de yapmamız lazım, Telafer'de bir takım olaylar yaşandığı zaman da yapmamız lazım." dedi.
- Müdahalenin hukuki temeli önemli
Mehmet Günal, bağımsızlık referandumunun iç hukuk açısından Irak anayasasına, uluslararası hukuk açısından da 1926 Ankara Anlaşması'na aykırı olduğunu vurgulayarak, "Türkiye Cumhuriyeti devleti 1926 Ankara Anlaşması'na göre Irak'ın toprak bütünlüğü bozulduğu zaman buraya müdahale hakkında sahiptir." dedi.
Türkiye'nin Kuzey Irak'a müdahale etmesinin uluslararası hukuka göre de meşru bir zemininin bulunduğunu belirten Günal, "Ankara Anlaşması net bir şekilde orada herhangi bir eşkıyalık, soygun, yasa dışı faaliyet olduğu zaman Türkiye ve Irak tarafına buralara müdahale etme hakkı veriyor. Aleni olarak müdahale etme hakkı veriyor. O günün şartlarında soygun dediği, vurgun dediği şey bizim bugünün şartlarında söylediğimiz başka bir şeye tekabül ediyor; o da terörizm." diye konuştu.
Türkiye'nin amacının hiçbir zaman her tarafa operasyon yapmak olmadığını vurgulayan Günal, şöyle konuştu:
"Türkiye kendi çıkarlarına halel getirecek, bağımsızlığını zedeleyecek, ülkenin bölünmesini teşvik edecek birtakım faaliyetleri engellemekle yükümlüdür. Bununla ilgili yapılacak her türlü çabada her türlü operasyonda MHP devlete kayıtsız şartsız destek verir, hükümetten de bu konuda kararlı olmasını bekler. Gerektiğinde kararlı olarak Türkmen varlığını koruyacak ve yekvücut halinde tutacak birtakım faaliyetlerin yapılması, kararlı ve milli bir siyasetle çıkarlarımızın ve oradaki soydaşlarımızın korunması bizim için temel bir konudur."
Günal, Suriye'nin de bu çerçevede düşünülmesi gerektiğine işaret ederek, ''Afrin'deki olaylara ve YPG'yle ilgili sevkıyatlara baktığımız zaman bunun basit bir DAEŞ ile mücadele olmadığını görüyoruz. DAEŞ zaten kendini tasfiye sürecinde. Buradaki amaç bölgede fiili bir Kürt koridoru oluşturmak. Kararlı olmak mecburiyetindeyiz, her ne pahasına olursa olsun, gerekirse savaşı göze aldığımızı, Türk Milleti olarak buraların bedelini geçmişte kanla ödediğimizi anlatmamız lazım. Bu kararlılığı anlatamazsak o zaman karşıdaki güçleri buradan caydırmamız mümkün değil. Bu kararlılığı anlatmanın koşulu nedir? Yeri geldiğinde girip müdahale etmektir. Bu kararlılığı sürdürürsek inşallah Türkiye'nin önü açılacaktır'' değerlendirmesinde bulundu.
Bölgedeki sorunların Türkiye açısından bir karamsarlık olarak algılanmaması gerektiğinin de altını çizen Günal, "Türkiye Cumhuriyeti devleti köklü bir devlettir. 2500 yıllık devlet geleneği vardır. Kim ne derse desin Türkiye bu bölgenin de denge unsurudur." diye konuştu.
MHP'li Günal, "Bizim görevimiz bu uyarıları yapmak, gerektiğinde destek olmaktır, 15 Temmuz'da olduğu gibi, devletin ve milletin menfaatleriyle ilgili konularda, millet meselesi olduğunda siyasi parti rekabetlerini bir kenara bırakmaktır. MHP'nin 'önce ülkem ve milletim, sonra partim' demesi de bundandır. Belki normal siyasi partiler bunu anlayamaz ama bu, MHP'nin izlediği ilkeli siyasetin en temel noktasıdır." dedi.