4. Uluslararası Ombudsmanlık Sempozyumu
- Cumhurbaşkanı Erdoğan: (3) - "DEAŞ'la mücadeleyi veren biziz ama Batı, 'Türkiye DEAŞ'a destek veriyor' diyor. DEAŞ'la mücadeleyi veren biziz şu anda, Suriye'de bizler şehitler verdik, Özgür Suriye Ordusu şehitler verdi ama Suriye'de 3 bini aşkın DEAŞ'lıyı da öldürdük. Buna devam edeceğiz. Çünkü bunlar bizim için tehdit oluşturuyor" - "Son yıllarda yaşadığımız acı hadiseler, Halep, Bağdat, Musul yanarken Antep, Brüksel ve Berlin'in huzur içinde olamayacağını göstermiştir. Öyleyse yapılması gerekenler bellidir. Akdeniz'in on binlerce mültecinin bedenini yutan büyük bir kabristana dönüşmesini engelleyecek çözümler ortadadır. Biz fedakarlık yapılmadan, yükler paylaşılmadan, kurulan kanlı sömürü düzeni değiştirilmeden mülteci ve göç sorununun üstesinden gelinemeyeceğini söylüyoruz. Ekonomik çıkarlar adına çatışmaların körüklendiği, etnik, dini ve mezhebi gerilimlerin tırmandırıldığı politikaların, yaşanan sorunların çaresi olmadığını ifade ediyoruz"
ANKARA (AA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "DEAŞ'la mücadeleyi veren biziz ama Batı, 'Türkiye DEAŞ'a destek veriyor' diyor. DEAŞ'la mücadeleyi veren biziz şu anda, Suriye'de bizler şehitler verdik, Özgür Suriye Ordusu şehitler verdi ama Suriye'de 3 bini aşkın DEAŞ'lıyı da öldürdük. Buna devam edeceğiz. Çünkü bunlar bizim için tehdit oluşturuyor." dedi.
Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen 4. Uluslararası Ombudsmanlık Sempozyumu'na katılan Erdoğan, Türkiye'de ve sınır hattında hayata tutunmaya çalışan göçmenler için tüm imkanların seferber edildiğini söyledi.
Erdoğan, Ege Denizi'ndeki can kayıplarının önüne geçtiklerini belirterek, "Suriyeli ve Iraklı kardeşlerimiz için yaptığımız harcamalar 26 milyar doları buldu. Uluslararası kuruluşların yaptığı katkı, son gelenlerle birlikte, AB ve BM olarak 1 milyar 200 milyon dolar civarında." diye konuştu.
Türkiye'nin 140'ı aşkın ülkede icra ettiği insani ve kalkınma yardımlarıyla "dünyanın en cömert ülkesi" payesine sahip olduğuna işaret eden Erdoğan, şöyle konuştu:
"Şu hususu da üzülerek belirtmek istiyorum, Türkiye'nin çabalarının 10'da biri maalesef gelişmiş ülkeler tarafından gösterilmemiştir. Her fırsatta ülkemize demokrasi ayarı çeken, hukuk dersi veren ülkeler, Suriye ve Irak gibi bölgelerde en temel insan hakkının ihlal edilmesine niye sessiz kalmıştır? Uluslararası toplum ve kuruluşlar ne yazık ki insani krizlerin çözümünde başarılı bir imtihan verememiştir. Ülkemizin yıllardır ısrarla dile getirdiği terörden arındırılmış güvenli bölge teklifi duymazdan gelinmiştir. İkili yaptığımız görüşmede hep bana söyledikleri 'Gayet güzel bir teklif'. 'Hadi o zaman adımı atalım' dediğimde, ne yazık ki hep unutturulma politikası güdülmüştür. YPG ve PYD'ye silah desteği yapanlar ne yazık ki bu güçlerdir. Hepsinin elimizde belgeleri var."
Erdoğan, DEAŞ'a silah desteğini verenlerin de bu güçler olduğunu vurgulayarak, "DEAŞ'la mücadeleyi veren biziz ama Batı, 'Türkiye DEAŞ'a destek veriyor' diyor. DEAŞ'la mücadeleyi veren biziz şu anda, Suriye'de bizler şehitler verdik, Özgür Suriye Ordusu şehitler verdi ama Suriye'de 3 bini aşkın DEAŞ'lıyı da öldürdük. Buna devam edeceğiz. Çünkü bunlar bizim için tehdit oluşturuyor." değerlendirmesini yaptı.
DEAŞ'ın İslam ile uzaktan yakından alakasının olmadığına dikkati çeken Erdoğan, DEAŞ'ın tamamen İslam dışı bir örgüt olduğunu söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, DEAŞ ile ilgili "İslami radikalizm, İslami terör" benzetmelerinin tamamen yanlış bir olduğunu kaydederek, İslam ile terörü hiç kimsenin yan yana getirmemesi gerektiğinin altını çizdi.
- "Yönümüzü, kriz ve çatışmaların olduğu yerlere çevirmeliyiz"
İslam'ın barış dini olduğunu anlatan Erdoğan, "Kelime anlamı itibariyle 'silm' kelimesinden gelir. Bu da barışı ifade eder. Anlamı itibarıyla barış olan bir din, selam olan bir din terörle yan yana getirilemez. Bu bizler için çok ciddi bir operasyondur. Böyle bir operasyonu biz kabul edemeyiz. Bunu bütün dostlara söylüyoruz." ifadesini kullandı.
Erdoğan, küreselleşen, giderek büyük bir köye dönüşen dünyada hiç kimsenin diğerinin sorununa bigane kalamayacağını dile getirerek, acının renginin olmadığını söyledi.
Sorunların görmezden gelinerek çözülemeyeceğine işaret eden Erdoğan, şöyle devam etti:
"Huzur istiyorsak, barış istiyorsak yönümüzü sınırlarımızdan içeri değil, kriz ve çatışmaların olduğu yerlere çevirmeliyiz. Kendi güvenliğimizin komşularımızın emniyetinden geçtiğini unutmamalıyız. Son yıllarda yaşadığımız acı hadiseler, Halep, Bağdat, Musul yanarken Antep, Brüksel ve Berlin'in huzur içinde olamayacağını göstermiştir. Öyleyse yapılması gerekenler bellidir. Akdeniz'in on binlerce mültecinin bedenini yutan büyük bir kabristana dönüşmesini engelleyecek çözümler ortadadır. Biz fedakarlık yapılmadan, yükler paylaşılmadan, kurulan kanlı sömürü düzeni değiştirilmeden mülteci ve göç sorununun üstesinden gelinemeyeceğini söylüyoruz. Ekonomik çıkarlar adına çatışmaların körüklendiği, etnik, dini ve mezhebi gerilimlerin tırmandırıldığı politikaların, yaşanan sorunların çaresi olmadığını ifade ediyoruz."
Erdoğan, bugün topraklarında 3 milyon mülteciyi barındıran Türkiye'nin tarihten damıttığı, son 6 yılda yeniden harmanladığı tecrübelerinin son derece kıymetli olduğunu belirterek, Türkiye'de bulunan göçmenlerin de kendi ülkelerinde gördükleri ve yaşadıkları deneyimleri her açıdan önemsediğini kaydetti.
Toplantıya TBMM Başkanı Vekili Ahmet Aydın, bazı bakanlar ve farklı ülkelerden ombudsmanlar katıldı. Şeyma İsmail isimli Halepli bir çocuk, Arif Nihat Asya'nın "Bayrak" şiirini okudu.
Konuşmaların ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan, TBMM Başkanı Vekili Aydın ve Başbakan Binali Yıldırım'ın da katılımıyla aile fotoğrafı çektirildi. Programın başında, KDK tarafından hazırlanan Türkiye'deki mültecileri konu alan video da gösterildi.
(Bitti)