Yıkılan binaların sorumluları kimler?

Bir yapı öncelikle zemin etüdünün yanlış yapılmasından dolayı hasar görmüş olabilir. Zemin etüdünü yaptırmak yapı müteahhitinin sorumluluğundadır. Zemin etüdünü yapabilme yeterliliği Bakanlıkça ilgili mühendislik firmalarına verilir.

6 Şubat 2023 sabahı ülkece acı bir tabloya uyandık. Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesinde 04:17’de meydana gelen 7.7 büyüklüğündeki deprem binlerce binanın yıkılmasına ya da ağır hasar almasına neden olurken yüzbinlerce kişinin yaşadığı on ili kapsayan geniş bir alanda etkisini gösterdi. Tüm Türkiye bu büyük felaketin şokundayken, önce artçı deprem zannedilen 7.6 büyüklüğünde ikinci bir ana depremle sarsılarak kendini daha büyük bir imtihanın içerisinde buldu.

Maalesef depremin acı tablosu ortaya çıktıkça, yaşanan can kayıplarının akabinde herkesin doğal olarak aklına bu kayıpların sorumlusunun kim olduğu sorusu geliyor. Aslında bu soruyu birkaç çerçevede ele almak gerekiyor.

Ülkemizde yapılar tasarım aşamasından malzeme standartlarına, yapı denetimden iskan aşamasına kadar tüm süreçlerde yasal bir zemine tabidir. Her ne kadar yasal zemin sağlam olsa da deprem afeti sonrasında maalesef benzer acı tablolarla karşılaşmaktayız. Yapının tasarım aşamasında mimar ve mühendisler ilgili bölgedeki zemin etüdüne, katsayılara, spektrumlara ve yasal mevzuata uygun olarak tasarımı gerçekleştirilir. Bu tasarım neticesinde o ilgili kamu kuruluşundan ruhsat almak suretiyle yapının müteahhiti inşaat sürecine girer. İnşaat esnasında yapı denetim kurumları aracılığıyla süreç denetlenir. İnşaat işlemleri tamamlanıp yapı kullanım amacı doğrultusunda kullanıma hazır olduktan sonra iskan alınarak inşaat süreci tamamlanmış olur.

Peki kısaca birkaç cümleyle anlattığımız bu süreçte eksiklikler ne olabilir ve hangi eksiklik kimi sorumlu kılmaktadır?

Bir yapı öncelikle zemin etüdünün yanlış yapılmasından dolayı hasar görmüş olabilir. Zemin etüdünü yaptırmak yapı müteahhitinin sorumluluğundadır. Zemin etüdünü yapabilme yeterliliği Bakanlıkça ilgili mühendislik firmalarına verilir. Dolayısıyla yanlış yapılmış bir zemin etüdünde öncelikli sorumluluk zemin etüdünü yapan mühendislik firmasındadır.

Zemin etüdü yapıldıktan sonra top tasarım ayağı olan mimarlar ve inşaat mühendislerine geçmektedir. Bir yapı yanlış ya da eksik tasarım dolayısıyla hasara maruz kalmışsa öncelikli sorumluluğun tasarımı yapan kişiler olduğunu söylemek mümkündür. Günümüzde teknolojinin bilhassa tasarım alanında oldukça ilerlemesinden dolayı, programların neredeyse sıfır hata ile çözümleme yaptığını da söylemek gerekir. Bu nedenle günümüzde tasarımsal hata nedeniyle yapı yıkımlarının çok nadir olduğunu gözlemlemekteyiz.

Ruhsat aşamasında projelendirilmiş yapının mevzuata ve teknik yeterliliğe sahip olup olmadığı incelenmektedir. Tıpkı proje aşamasında olduğu gibi ruhsat verilmeden önce kamu kurumlarınca yapılan teknik denetlemeler de benzer teknolojik programlar aracılığıyla yapılmaktadır. Her ne kadar tasarımsal hataların az olduğunu söylemek mümkünse de, tasarımda yapılan hatalar neticesinde yıkıma maruz kalan yapılarda ruhsatı veren kamu kuruluşunun da sorumluluğundan bahsetmek mümkündür.

Yapımın en uzun ve hataya en açık dönemi olan inşa süreci ise neredeyse yapı hasarların tamamının meydana geliş nedenlerini barındıran merhaledir. Zemin etüdü ve projesi doğru yapılmış bir yapının inşaat sürecinde farklı hatalar yapılabilmektedir. İnşaat sürecinde gerek bireysel gerekse bütünsel olarak yapılan hataların baş sorumluluğu yapı müteahhitinde ve görevli personellerindedir. Tabii ki burada yapılması gereken denetim hizmetlerinin kapsamına giren hatalarda yapı denetim firması ve personellerinin de sorumlu tutulacağı muhakkaktır.

Peki tüm bu süreçler yasal mevzuat ve teknik mesuliyetlere uygun olarak yapılmasına rağmen yapıların yıkılması mümkün müdür? Cevap, teknik olarak evet. Zira deprem etkilerinin tamamı bilimsel modellemelerle belirli bir öngörü çerçevesinde yapılmaktadır ve tüm yapılar bu modeller doğrultusunda inşa edilmesi gerekmektedir. Bu modeller bilimsel temele dayalı öngörüler olsa da o sapma payını ihtiva etmektedirler. Yani bir fayın kırılmasıyla açığa çıkabilecek enerji çok küçük sapmalar ile bile değerlendirilse bu durum, yapının proje limitlerinin üstünde bir deprem etkisine maruz kalmasıyla sonuçlanabilir. Kahramanmaraş depreminde yıkılan binaların yıkılma nedenlerini tüm parametreleri değerlendirerek teknik analizlerle saptamak gerekmektedir. Keza sorumluların kim olduğu ve ilgili suçların taksirle mi yoksa bilinçli şekilde mi işlendiği tüm bağımsız hadiselerin özelinde değerlendirilerek ortaya çıkarılacaktır.

Diğer Yazıları

Yorumlar