Yerli arabanın fiyatı ne kadar olacak, CEO ilk kez tüyo verdi

Yerli arabanın fiyatı ne kadar olacak, CEO'dan ilk bu konuda bir değerlendirme geldi.

Google Haberlere Abone ol
Yerli otomobilin fiyatıyla ilgili ilk kez konuştu

Türkiye'nin Otomobili Girişim Grubu (TOGG), yerli otomobili yeni nesil akıllı bir mobilite cihazına dönüştürmek için çalışıyor. TOGG fiyatıyla ilgili açıklamalarda bulunan CEO Gürcan Karakaş, "Fiyatlandırmamız 2022’nin sonu 2023’ün başında belli olacak. Aracımız pazara çıktığında elektrikli araçların fazla yaygınlaşmış olmayacağını öngörebiliyoruz. Dolayısıyla C Segmentinde içten yanmalı araçlarla, özellikle de dizel araçlarla rekabet edeceğiz. Özetle C SUV’un kendi sınıfında Türkiye’deki araçlarla rekabetçi olacak bir fiyatla piyasaya çıkacağını söyleyebilirim." dedi.

Dünyada otomotiv sektörü nereye gidiyor? Nasıl evriliyor? Elektrikli araçlar gerçekten de beklendiği gibi dünyada öne geçer mi? Bu ne zaman gerçekleşir? Elektrikli araçların en yoğun yollarda olduğu ülkeler hangileri?

Dünya Gazetesi'ne açıklamalarda bulunan TOGG CEO'su Gürcan Karakaş şu ifadeleri kullandı: Otomotiv endüstrisi büyük bir hızla mobilite ekosistemine dönüşüyor, oyunun kuralları değişiyor. Ekosistem, sözlük anlamıyla canlı ve cansız varlıkların etkileşimleriyle oluşan ve birbirlerini besleyerek süreklilik arz eden bir düzeni tarif ediyor. Mobilite ekosistemi ise bütün ulaşım alternatiflerinin ve hayatımıza değer katacak her türlü hizmetin birbirine akıllı bir şekilde bağlı ve interaktif olduğu bir dünya demek.

Bugünün otomobil dünyası ürün konseptini oluşturma, aracı geliştirme, üretme, satış ve sonrasındaki işleyişlerle ilgileniyor. Bizim işimiz ise başkalarının işinin bittiği yerde başlıyor çünkü biz otomobili yeni nesil akıllı bir mobilite cihazına dönüştürüyoruz. Değişen kullanıcı beklentileri doğrultusunda telefonda yaşanan dönüşüm bugün otomotivde yaşanıyor.

Yerli arabanın fiyatı ne kadar olacak, CEO'dan ilk açıklama geldi
Yerli arabanın fiyatı ne kadar olacak, CEO'dan ilk açıklama geldi

 

Veri bazlı iş modelleri bu yeni dünyada çok önemli ve müthiş bir potansiyel. 2035’ten itibaren kârlılık havuzunun yüzde 40-50’sinin bu dünyadan geleceği öngörülüyor. Yakın gelecekte büyük olan değil, daha çevik, yaratıcı, iş birliğine açık, kullanıcı odaklı organizasyonlar başarılı olacak. Bu alandaki yarış henüz başlıyor. Başlangıç çizgisine gelen şirketler hemen hemen aynı hizadalar. Rakipler 100 yıllık otomobil markaları değil. Ama Çin’de şu an 3/4’ü otomobilin kendisinden çok yaratacağı ekosistemden pay almak üzere çalışan belki 500 tane TOGG gibi start-up var. Yani rakipler Çin’dekiler gibi hızlı, yalın ve çevik, elektrik-elektronikten, bağlantılı cihazlardan ve akıllı uygulamalardan anlayan şirketler.

Uluslararası Enerji Ajansı (IEA), 2021 Küresel EV Görünümü raporunda, mevcut politikaların devamı halinde küresel ölçekte elektrikli otomobil sayısının halihazırda 11 milyon adetten 2030 yılında 145 milyon adete yükseleceği belirtiliyor. Böylece pazar payı da yüzde 7 olacak. Hatta rapor, hükümetlerin küresel iklim değişikliği hedeflerine ulaşmak için adımlar atması halinde 2030 itibarıyla küresel elektrikli otomobil sayısının 230 milyon adete yükselmesi ihtimali bulunduğunu da vurguluyor. Yine ayrı rapora göre 2021 yılı ilk çeyrek döneminde küresel satışlar geçen yılın aynı dönemine oranla yüzde 140 artmış durumda. İlk çeyrekte Çin’de 500 bin, Avrupa’da 450 bin elektrikli otomobil satılmış. 2020 yılında pandemiye rağmen bir önceki yıla göre yüzde 41 artışla 3 milyon adet elektrikli otomobil satışı gerçekleşmiş ve 2020 sonu itibarıyla elektrikli otomobil sayısı 10 milyon adede ulaşmış.

Norveç merkezli DNV şirketi tarafından hazırlanan ve çevreci araçlara ilişkin öngörüleri içeren 'Enerji Dönüşümü Görünümü 2021' başlıklı raporda küresel binek araç satışlarının yüzde 50’sinin 2032’ye kadar elektrikli araçlardan oluşacağını öngörüyor.

Toyota gibi bazı gruplar, elektrikli araç yerine hibrit araçları savunuyor. Hidrojen teknolojisinin yaygınlaşmasına kadar elektrikli araçların kullanımının pratikte pek de kolay olmayacağını öne sürüyor. Hidrojen teknolojisi otomotiv sektörünü nasıl etkileyecek?

Biliyorsunuz bu tip gelişmeler yıkıcı teknolojiler. Olgunlaşmasını tamamlamamış bu tip yıkıcı teknolojilerin tamamını işimiz gereği takip ediyoruz. Sonuç olarak fuel cell’li otomobil de bir elektrikli otomobil. Elimizde iyi bir elektrikli otomobil olursa, teknolojisinin ve altyapısının verimli ve makul fiyatlı hale geldiği zamanda fuel cell’e dönüştürmek çok zor bir iş değil. Ancak bizim odağımızda doğuştan elektrikli bataryalı elektrikli otomobiller var.

Otomotiv sektörü bir süredir çip sıkıntısı yaşıyor. Çip sıkıntısını nasıl değerlendiriyorsunuz? Siz üretime başlamış olsaydınız bu süreci nasıl yönetirdiniz? Önümüzdeki dönemde benzeri sıkıntılar gündeme gelirse ne yapacaksınız?

Evet çip krizi var. Çip krizinin sebeplerini de biliyoruz. Bu krizin bir sene daha süreceğini tahmin ediyoruz. Planlarımız doğrultusunda, yaptığımız rezervasyonlarla çip krizine takılmayacağımızı düşünüyoruz. Çip krizinden daha önemli bir kriz çıkacak; batarya krizi. Hücre yok. Tüm dünyada herkes daha fazla elektrikli araç üretmek için koştururken, dünyadaki hücre üreticilerinin kapasiteleri 2030 ve sonralarına kadar rezerve edilmiş vaziyette. Bu yüzden ortağımız Farasis’le kurduğumuz ve Gemlik’te üretim yapacak olan şirketimiz SiRo stratejik önemde. Biz başından itibaren bu işi planlayarak çözeceğimiz için batarya hücre krizine de takılmayacağız.

Siz TOGG’un CEO’su olana kadar “Türkiye’nin Otomobili” olarak konvansiyonel bir araç üzerinde duruluyordu. Hatta 50 milyon dolara hazır prototip bile satın alınmıştı. Siz geldiniz, ‘Türkiye’nin Otomobili’nin yönünü elektrikli araca çevirdiniz. O süreç nasıl gelişti?

Elektrikli araçlarda yarışın yeni başladığı bir dönemde bizim Türkiye olarak elimizi kaldırıp, “Bu yarışın içinde biz de varız ve bu oyunun içine dahil oluyoruz” dememiz birçok kesimin beklentilerinin dışında bir davranıştı ve o anlamda da ciddi bir yankı buldu.

Gerek yaptırdığımız araştırmalarda gerek dışarıdaki bağımsız kuruluşların, danışman şirketlerin yaptığı araştırmalarda Türk tüketicisinin yüzde 70’inden fazlasının elektrikli araçlara geçmeye hazır olduğunu tespit ettik. Bu oran, kıyasladığımız zaman Avrupa’da ilk sıralarda. Diğer taraftan Türk tüketicisinin teknolojiye yatkınlığını, teknoloji kullanımını ve yeni teknolojilere hızlı bir biçimde adapte olduğunu da biliyoruz. Bu verileri de dikkate alarak yola çıktık.

Yola koyulur koyulmaz ülke çapında 2 binin üzerinde kişiyle bir araştırma yapıldı. Bu araştırma ülkemiz pazarında C segmentinde bir SUV’a olan talebin yüksek olduğunu gösterdi. Pazar tahminleri de gelecek 7-8 yıl içinde Sedan pazarının yüzde 1-2, SUV’ların ise yüzde 8’in üzerinde büyüyeceğini işaret ettiği için ilk ürünün C-SUV olmasına karar verildi. Türkiye’de bu talep çok büyük ölçüde ithal edilen araçlarla karşılanıyor. Dolayısıyla tam bu alana gelecek yerli bir seçeneğin pastadan pay alacağı görüldü ve pastanın büyüyen dilimine talip olundu.

TOGG olarak doğuştan elektrikli araçlar üreteceğiz. İçten yanmalı motorlar kullanmayacağız. Yani bir hibrit seçeneğimiz de olmayacak. Yakıt hücreli otomobiller de esas itibariyle elektrikli otomobiller. Gelecekte her iki tipi de yollarda göreceğiz ama zaman sıralamasında önceliği elektrikli araçlar alacak. Bu nedenle bizim odağımızda da elektrikli araçlar var. Otomobilimiz 2022 yılında piyasaya çıktığında Avrupa kıtasında geleneksel olmayan bir üretici tarafından üretilmiş ilk doğuştan elektrikli SUV olacak.

TOGG’un elektrikli araç dünyasına oldukça iddialı hazırlandığını görüyoruz. Sizi bu kadar iddialı noktaya taşıyan güç, birikim nereden geliyor? Her şeyden önce şunun altını çizmek isterim. Küresel rekabete hazırlanan bir TOGG ekibi var. Çalışanlarımızın çok önemli bir kısmı uluslararası projelerde görev almış kişiler. Tersine beyin göçü ile 27 kişi Türkiye’ye dönerek ekibe katıldı. TOGG çalışanları arasında master ve doktora yapanların oranı yüzde 44. Yeni dönemde oyunun kuralları farklı. Biz de iş planımızı buna göre yapıyoruz. TOGG’u tamamen kullanıcı odaklı bir yaklaşımla oluşturuyoruz. Geliştirdiğiniz bir ürün gücünü tüketiciden almıyor ise bu ürün ve hizmet ölmeye mahkumdur. Biz daha başından itibaren akıllı cihazımızı tanımlarken kullanıcı odaklı, akıllı, empatik, bağlantılı, otonom, paylaşımlı ve elektrikli olarak tanımladık ve her türlü tasarımı, ürün geliştirmeyi de bu şekilde oluşturduk. Bu kavramlarımızı temsil eden USE-CASE MOBILITY® kavramını tüm dünyaya anlatıp, tescil ettiriyoruz.

Kaynak: Dünya Gazetesi


 

Yorumlar