Yergöğü Köprüsü olayı hangi birliğin sonudur?

3'te 3 Tarih yarışmasının bu akşamki etabında çıkan sorulardan biri de, "Yergöğü Köprüsü olayı hangi birliğin sonudur?" oldu.

Google Haberlere Abone ol
Yergöğü Köprüsü olayı hangi birliğin sonudur?

TRT 1'de yayınlanan 3'te 3 Tarih yarışmasının 13 Şubat 2020 Perşembe günkü etabında çıkan sorulardan biri de, "Yergöğü Köprüsü olayı hangi birliğin sonudur?" oldu. Yergöğü Köprüsü olayı hangi birliğin sonudur? Yergöğü Köprüsü olayı nedir?

Tımarlı Sipahiler

Azaplar

Akıncılar

Sorunun doğru cevabı ise şöyle:

Yergöğü Köprüsü olayı Osmanlı'da Akıncılar Birliği'nin sonu olarak kabul edilmektedir. Peki, Yergöğü Köprüsü olayı nedir?

İŞTE TARİHİ YERGÖĞÜ KÖPRÜSÜ OLAYI VEYA FACİASININ ÖYKÜSÜ

XVI. asır sonlarında Türklerin “Eflak” dedikleri Güney Romanya’nın Voyvodası Mihai, devlete isyan etti. Sadrazam Sinan paşa 100.000 kişilik bir orduyla Romanya’ya girdi. Türk ordusu karşısında ezilmek istemeyen Mihai, Türkler ilerledikçe geri çekiliyordu. Sinan Paşa Romen isyanını bastırdığını sanarak geri dönmeye başladı. Bu sırada Satırcı Mehmed Paşa’yı sadece 2.000 askerle Bükreş’te bırakmıştı.

Sadrazam’ın bütün harekâtını casusları aracılığı ile günü gününe, hatta saati saatine haber alan asi voyvoda Mihai, Sinan Paşa Targovişte (Targoviste) şehrinden ayrılır ayrılmaz Eflâk’a girdi. Türk ordusunu icabında kaçabilmek için 24 saatlik mesafeden takip ediyordu.19 Ekim 1595 günü Mihai, Targovişte ulaştı ve şehre girdi.  Şehri savunan 3500 Türk’ten Ali Paşa, Koçu bey ve diğer yüksek rütbeli subaylar esir edilerek hafif ateşte çevrile çevrile kızdırıldıktan sonra Mihai ve maiyeti tarafından vahşice yenildiler. Diğer Türkler kazığa oturtuldu. Bu suretle kazıklı voyvodadan bir buçuk yüzyıl sonra Romenlerin yamyamlıkta bir nebze geriye gitmedikleri anlaşıldı. Esasen hepsi vahşi yapılı olan balkan kavimlerini bu gibi alışkanlıklardan alıkoyan Türk idaresiydi. (Hortlak ve vampir hikâyelerinin bütün dünyaya Transilvanya denilen Romanya’dan yayılması bir tesadüf değildir.)

Bu facia olurken, gafil Sinan Paşa, Tuna’nın kuzey kıyısına erişmiş Yerköğü (Giurgiu ) kalesine gelmişti. Yerköyü’nün karşısında, Tuna’nın öbür kıyısındaki Ruscuk’a geçecekti. Önce kendisi ve maiyeti Tuna’yı geçerek Ruscuk’a erişti. Ordunun ve ağırlıkların geçmesi 3 gün 3 gece sürecekti. Ordunun ardını korumakla görevli akıncı sınıfı, en son geçecek ve onlarda geçince köprü yıkılacaktı. Türk askeri, bilhassa akıncılar, büyük ölçüde ganimet almıştı.

İktidarını her zaman için servetine borçlu olan Sinan Paşa, bu ganimetten beşte bir devlet payı, bilhassa serdar payını kaçırmamak için  köprü başlarına tahsildarlar koydu. Savaş alanında bulunan bir ordudan ganimet payının o zamana kadar bu şekilde toplandığı görülmüş şey değildi! Sinan paşanın icadıydı. Tahsildar köprüden geçen her askerin eşyasını yoklayıp, hazine ve serdar payını aldıktan sonra salıveriyorlardı.

Asi voyvoda Mihai’nin 70.000 kişiyle gittikçe yaklaştığı biliniyordu. Bu durumda ordunun Tuna’nın iki yakasında ikiye ayrılmasının çok tehlikeli olduğu, bir kaç defa Sinan Paşa’ya hatırlatıldı. Ancak ihtiyar sadrazam bu sözlere kulak asmadı. Mihai Türk ordusu geçinceye kadar, harekete başlamadı. Akıncılar hariç bütün ordu geçince, top ateşi açtırdı. Akıncıların can vermeden silâhlarını teslim etmemelerinin ocaklarının geleneği olduğunu bilen Voyvoda yüzlerce metrelik köprü üzerinden akıncıları Tuna’ya dökmek istiyordu. Düşman toplarının sesi duyulunca Sinan Paşa ganimet toplamaktan vazgeçtiğini bildirdi. Ancak bu emir çok geç verilmişti. Bir kaç isabet alan tahta köprü çöktü. Binlerce akıncı sonbahar coşkunluğuyla kaynayan “kanlı Tuna deryasının” dalgalarına gömüldü. Henüz geçemeyen birkaç bin akıncı da düşman kılıçları altında can verdi. ”Bu suretle akıncı ocağının büyük kısmı karşı kıyıda olup hepsi kılıçtan geçirildi ve hiç kurtulan olmadı bir kısmı da Tuna’nın coşkulu sularında can verdi.

O tarihte akıncı kökü kesildi ve bir daha kendisini toparlayamayarak gitgide önemini yitirdi. Bu suretle XVI. asrın son yıllarında Türk akıncı ocağı, bir daha altından kalkamayacağı bir darbe yedi. XVII. asırda Akıncılık artık geçen iki yüzyıldaki önemini kaybetmişti.

Yorumlar