Yargıtay, SGK'ya dava açan kadını haklı buldu

Yargıtay, ölen babasının emekli aylığını alan ancak boşandığı eşiyle birlikte yaşadığı gerekçesiyle yapılan bütün ödemeleri SGK tarafından geri istenen kadının açtığı davada karar verdi. Yargıtay, kadını haklı buldu.

Google Haberlere Abone ol
Yargıtay, SGK'ya dava açan kadını haklı buldu

Antalya'da Fatma Arpaç'ın (61), boşandıktan 6 yıl sonra vefat eden babasından kalan yetim aylığı, eşiyle yaşamaya devam ettiği gerekçesiyle şikayet üzerine kesildi ve yapılan ödemelerin iadesi için icra takibi başlatıldı. Fatma Arpaç, konuyu yargıya taşıdı. Yargıtay 10'uncu Hukuk Dairesi kararında, "Davacı kadın 2006 yılında eşinden boşanmış, babası ise 2012 yılında ölmüştür. Burada babadan aylık almak için boşandığından söz edilemez" denildi.

Manavgat ilçesinde yaşayan Fatma Arpaç, anlaşmazlık ve şiddetli geçimsizlik nedeniyle 2006'da eşinden boşandı. 2 çocuğuyla ve ailesinin desteğiyle hayatını sürdüren Arpaç'ın babası da 2012'de öldü. Fatma Arpaç'a babasının emekli aylığı nedeniyle yetim maaşı bağlandı. 2013'te SGK'ya yapılan 'eski eşiyle birlikte yaşıyor' ihbarı üzerine Arpaç'ın yetim maaşı kesildi ve o güne kadar ödenen parayı faiziyle geri ödemesi istendi.

Fatma Arpaç, avukatı aracılığıyla 2013'te SGK Genel Müdürlüğü'nün işleminin iptali için Ankara 3'üncü İş Mahkemesi'ne dava açtı. 5 yıl süren yargılama sonunda Fatma Arpaç, davayı 2018'de kazandı. Mahkeme kararına, SGK avukatları tarafından Ankara Bölge Adliye Mahkemesi'ne itiraz edildi. 2020 yılında Ankara Bölge Adliye Mahkemesi'nin itirazı kabul etmemesiyle karar Yargıtay'a götürüldü. Yargıtay 10'uncu Hukuk Dairesi'nce dosya kapsamında yapılan incelemede, hata görülmeyerek karar oy çokluğuyla onandı.

YARGITAY ONADI

Yargıtay tarafından verilen kararın gerekçesinde, "Kararın, dairemizce benimsenmiş bulunan yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddine ve kanuna uygun bulunan hükmün onanmasına" ifadeleri kullanıldı.

AYLIK KESİLMESİNİN ŞARTLARI

DHA'nın haberine göre Yargıtay 10'uncu Hukuk Dairesi üyesi Hakim Bektaş Kar ise kararın onanması konusunda üyelerle aynı, gerekçenin içeriği konusunda farklı düşündüğünü belirtti. Davacı Fatma Arpaç'ın boşandığı eşiyle çocukların velayetiyle ilgili sorunlar yaşadığını ve aralarında husumet oluştuğunu anlatan Hakim Bektaş Kar, şu ifadeleri kullandı:

"Sosyal güvenlik hakkı anayasal bir hak olup, ölen hak sahibi babadan dolayı bağlanan ölüm aylığının kız çocuğunun boşandığı eşiyle salt fiilen birlikte yaşamasına ilişkin tespit ve boşanılan eşin desteğini almak; aylık kesilmesi için yeterli değildir. Kurum tarafından aylığın kesilmesi için; boşanma anlaşmalı, yetim aylığına hak kazanmak için yapılmalı, hakkın kötüye kullandığı belirlenmeli, birlikte yaşama olgusu anlaşmalı boşanmaya bağlı olarak maddi ve somut vakalara dayandırılmalı ve kurumun bu konudaki raporu ciddi olmalıdır. Ayrıca somut uyuşmazlıkta, davacı kadın 2006 yılında eşinden şiddetli geçimsizlik sebebiyle boşanmış, babası ise daha sonra 2012 yılında ölmüştür. Burada babadan aylık almak için boşandığından söz edilemez ve bu durumda artık fiili birliktelik aranmaz."

DAVA 8 YIL SÜRDÜ

Fatma Arpaç'ın avukatı Ezgi Eroğlu, müvekkilinin 2006'da eşinden boşandığını, 2012'de babasını kaybettiğini ve 20 Nisan 2012'de SGK tarafından dul ve yetim aylığı bağlandığını belirtti. Aylık bağlandıktan bir süre sonra ihbar üzerine SGK'nın mahalle muhtarıyla görüşmesinin ardından düzenlenen tutanakla müvekkilinin babasından kalan yetim aylığının kesildiğini ve kendisine ödenen paraları iade etmesi için icra takibi başlatıldığını anlatan avukat Eroğlu, “2013 yılında kurumun genel merkezi Ankara'da olduğu için Ankara 3'üncü İş Mahkemesi'nde dava açtık. Burada yargılama 5 yıl sürdü. Sonrasında Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ve ardından 2 yıl da Yargıtay olmak üzere dava toplam 8 yıl sürdü. Şu anda hak sahibi kesinleşen yüksek mahkeme kararıyla hakkına kavuştu" dedi.

YÜZLERCE KİŞİ MAĞDUR

Avukat Ezgi Eroğlu, SGK tarafından tutanakların özensiz ve yeterince araştırma yapılmadan tutulduğunu ve yüzlerce insanın bu nedenle mağdur duruma düştüğünü belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Asılsız veya kasıtlı ihbarlarla, özen gösterilmeden hazırlanan tutanaklarla pek çok vatandaşımız mağdur duruma düşebiliyor. Böyle durumlarda yüksek mahkemenin gerekçeli kararında idare tutanaklarının denetlenebilir olup olmadığı, itibar edilebilir olup olmadığı ve bunların üzerinde durulması gerektiği, boşanma tarihinde boşanma hakkının kötüye kullanımını gerektirir veya muvazaalı olarak aylık bağlanmasını gerektirir durum olup olmadığını özellikle hak bağlanma tarihi itibarıyla mahkemelerce irdelenmesi gerektiği yönündedir. Bizim de üzerinde durduğumuz bir konu, her destek, kanunda belirtilen manada destek olmayabilir. Bu eşitlik ilkesinin de ihlalidir. İlla eski eşle görüşülmesi veya eve gelip giden 3'üncü bir şahıs veya birlikte yaşama ve bu birlikte yaşamanın da aylık kesmesine dair vurgu çok önemlidir. Hatta gerekçeli kararda karşı oy yani muhalefet şerhi, gerekçenin yetersiz bulunduğu için, gerekçenin güçlendirilmesi adına yazılmıştı."

Bu tip ihbarların kasıtlı olarak yapılmaya başlandığını vurgulayan avukat Ezgi Eroğlu, “Toplumda pek çok kişi farkında olmadan veya olarak husumetli duruma düşüyor. Bazen karşılaşıyoruz, eski eş kasıtlı olarak veya bir kıskançlıkla veya bir komşu en basit bir balkon yıkama konusundan dahi, 'eve giren çıkan birisi var, bu da muhtemelen eski eşidir' diyerek şikayet ediyor. Son zamanlarda bu süreç kötüye kullanılarak özellikle kasıtlı kullanıldığının farkına vardık. Karar bu yönden de çok önemli" diye konuştu.


 

Yorumlar