"Uluslararası Yüksek Din Öğretimi Kongresi"

- Başbakan Yardımcısı Bozdağ: (2) - "Allah katındaki din İslam'dır. İnanıyoruz Allah'ın emri Peygamberine ve bütün müminlere Müslüman olarak ölmektir. 'Ilımlı Müslüman, ılımsız Müslüman.' demiyor. 'Ilımlı İslam, ılımsız İslam' diye bir din tabirini ben Peygamberimizden, hadis-i şeriflerden duymadım, Kur'an ayetlerinden de duymadık. Ama şimdi bir mühendislik çıkıyor ortaya. İslam İslam'dır, Müslüman Müslüman'dır. İslam'ın müdafi ve muhafızı Cenab-ı Allah'tır" - "İslam alimlerinin terör, şiddet karşısındaki İslam'ın o muhteşem duruşunu ortaya koymasına hepimizin ama hepimizin çok ihtiyacı var"

Google Haberlere Abone ol
"Uluslararası Yüksek Din Öğretimi Kongresi"

İSTANBUL (AA) - Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, "Allah katındaki din İslam'dır. İnanıyoruz Allah'ın emri Peygamberine ve bütün müminlere Müslüman olarak ölmektir. 'Ilımlı Müslüman, ılımsız Müslüman.' demiyor. 'Ilımlı İslam, ılımsız İslam' diye bir din tabirini ben Peygamberimizden, hadis-i şeriflerden duymadım, Kur'an ayetlerinden de duymadık. Ama şimdi bir mühendislik çıkıyor ortaya. İslam İslam'dır, Müslüman Müslüman'dır. İslam'ın müdafi ve muhafızı Cenab-ı Allah'tır." dedi.

Bozdağ, Ensar Vakfı ile İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi tarafından Grand Cevahir Otel Kongre Merkezi'nde düzenlenen, "Uluslararası Yüksek Din Öğretimi Kongresi"nde yaptığı konuşmada, kongrenin yüksek öğretim alanındaki sorunlara ortak çözümler üretme konusunda önemli bir başarıya imza atmasını diledi.

Kongrenin düzenleyicilerine teşekkür eden Bozdağ, yüksek din eğitim ve öğretimi konusunda bir birlikteliğe ihtiyaç olduğunu dile getirdi. Eğitim ve öğretim arasındaki ayrımın kaldırılıp, ikisinin birlikte yürütüldüğü bir ilahiyat eğitim öğretimine ihtiyaç olduğunu belirten Bozdağ, şöyle konuştu:

"Bugün Müslümanlar pek çok sorunla karşı karşıya. Müslümanlar hakkında çok ciddi mühendislikler yapılıyor. Mühendisliği İslam düşmanları yapıyor, onların taşeronluğunu da Müslümanlar içinden bazıları yapıyor. Bizim İslam ve Müslümanlara dönük bu kirli mühendislikler karşısında hepimizin pür dikkat olması, uyanık olması gerekir. Burada da en önce yüksek dini öğretim veren kurumlarımızdaki İslam alimlerinin, bilim insanlarının milletin önünde olması ve onları doğru bilgiyle aydınlatması gerekir."

Son günlerde "Ilımlı İslam" diye bir mühendislik projesinin gündeme taşındığının da altını çizen Bozdağ, şöyle devam etti:

"Daha önce de vardı bu Ilımlı İslam projesi. Onun Türkiye ve başka yerlerdeki taşeronluğunu yapan çevreler de var. Şimdi başka bir versiyonla kirli bir mühendislik hareketiyle Müslümanları ılımlı Müslüman, ılımlı olmayan Müslüman, radikal olan Müslüman, radikal olmayan Müslüman, falan Müslüman filan Müslüman gibi kendi içinde pek çok ayrıma maalesef tabi tutuyorlar. İnanıyoruz, şüphesiz ki Allah katındaki din İslam'dır. İnanıyoruz Allah'ın emri Peygamberine ve bütün müminlere Müslüman olarak ölmektir. 'Ilımlı Müslüman, ılımsız Müslüman.' demiyor. 'Ilımlı İslam, ılımsız İslam' diye bir din tabirini ben Peygamberimizden, hadis-i şeriflerden duymadım, Kur'an ayetlerinden de duymadık. Ama şimdi bir mühendislik çıkıyor ortaya. İslam İslam'dır, Müslüman Müslüman'dır. İslam'ın müdafi ve muhafızı Cenab-ı Allah'tır. Onun dışında müdafi ve muhafızı samimi olsaydı, Müslümanlar bu halde olmazdı. Herkes kendini bir şey görüyor ama Rabbim esasında Kur'an'ın muhafızı da İslam'ın muhafızı da Cenab-ı Allah'tır."

- "Fitneyle İslam dünyasını birbirinin karşısına dikmek istiyorlar"

Bozdağ, dini doğru öğretmek konusunda üzerine düşen yapıldığında dine düşmanlık edenlerin ortaya koyduğu projelerin Müslümanlar arasında kabul görmeyeceğini vurguladı.

Bu projenin arkasında hangi karanlık güçlerin olduğunu soran Bozdağ, şöyle konuştu:

"Bu mühendislik projelerine karşı en büyük görev İslam alimlerine düşüyor. İlahiyat fakültelerine düşüyor. Hem yüksek din eğitim öğretimini yaparken verecekleri derslerle konferanslarla yazdıkları kitaplarla makalelerle başka çalışmalarla İslam'ın aydınlık yüzünü ortaya koyarak ve doğru İslam'ı anlatarak bunu yapacaklar hem de bu konuda öncü olacaklar. Şimdi burada bizim sıkıntımız var. Ehli sünnet alimleri diye alimler çıkıyor, Vehhabi alimleri diye alimler çıkıyor, öbür taraftan başka alimler çıkıyor. İslam alimleri kavramı bizi incitiyor mu? İslam alimi bütün mezheplerin, inançların üzerinde ve hepsini kuşatan bir sıfat olmaz mı? Olur. Ama son yıllarda, bazı kitaplar yazan, bazı dernekler, vakıflar kuran ve önüne mezhep isimlerini yazan, alim olduğunu düşünen insanlar var. Müslümanlar hala ağlıyor, hala kanı akıyor, hala terör, hala şiddet var. Şimdi yeni bir fitneyle İslam dünyasını birbirinin karşısına dikmek istiyorlar. Bunu söyleyenlere de saldırıyorlar. Bizim vazifemiz oynanan küresel oyunu deşifre etmektir. Müslümanları A mezhebinden S mezhebinden diye birbirine hasım yapmak, düşman etmek, birbirine öldürtmek isteyenleri deşifre etmektir. Biz bunu söylüyoruz ama diyorum ki İslam alimleri siyasetçilere bırakmamalı bu söylemi. İlahiyat fakülteleri bunu söylemeyi siyasetçilere bırakmamalıdır. Eğer biz bunu söylemek zorunda kalıyorsak o zaman büyük bir eksikliğin, büyük bir sıkıntının içerisindeyiz demektir."

- "İslam'ın terör ve şiddet karşısındaki duruşu"

Terörün bugün İslam dünyasının dört bir yanında can almaya devam ettiğini vurgulayan Bozdağ, İslam'ı, Kur'an'ı, sünneti istismar eden terör örgütlerinin yaptıkları şiddet, vahşet ve canavarlık için Kur'an ve sünnetten destek bulup, insanları etraflarına toplayabildiklerinin altını çizdi.

Bu teröristlerle mücadelede sadece güvenlik güçleri, istihbarat örgütleri veya yargının tek başına başarılı olamayacağını ifade eden Bozdağ, "Bunlar elbette olacak ama onun yanında da İslam alimlerinin terör, şiddet karşısındaki İslam'ın o muhteşem duruşunu ortaya koymasına hepimizin ama hepimizin çok ihtiyacı var." dedi.

DEAŞ terör örgütünün kendisine İslam'ın simgelerini bayrak yaptığını ve insanların kanına girdiğini dile getiren Bozdağ, şöyle konuştu:

"Bunun karşısında biz sesimizi yükseltemiyoruz. El Kaide denen terör örgütü aynısı, Boko Haram terör örgütü aynısı, Nusra terör örgütü aynısı, FETÖ terör örgütü aynısı. Ellerine silah almışlar, yan camideki kardeşini öldürüyor. Bunun adına 'cihat' diyorlar, 'kendini cennete götürecek amel' diyorlar. Bütün bu terör örgütleri İslam'a en büyük düşmanlığı yapmaktadırlar. Müslümanlara da en büyük düşmanlığı yapmaktadırlar. Batıda ve dünyanın dört bir yanında Müslümanların neredeyse tamamına katil gözüyle bakan bir hastalıklı anlayış, buradan güç buluyor. Terörist gözüyle bakan anlayışlar buradan güç buluyor. Eğer şeytanlar bir araya gelse deseler ki 'İslam'dan ve Müslümanlardan nefret ettirmek için öyle bir organizasyon yapalım ki Müslüman olmayanlar Müslüman olmasın, Müslüman olanlar da (Aman ha İslam buysa benden uzak dursun) desin, İslam'dan soğusun, uzaklaşsın. İşte DEAŞ gibi bir terör örgütü çıkardılar. Yaptıklarının insanların kalbini İslam'a ısındıracak zerre kadar yönü var mı? Yok."

Bu nedenle yüksek din öğretimi veren kurumlara büyük ihtiyaç duyulduğunun altını çizen Bozdağ, bugün teröristlerin ortaya koydukları vahşetten, bunlara destek verenler, içinde olanlar, yöneten ve kullananlar kadar, siyasetçiler, Diyanet İşleri Başkanlığı, ilahiyat fakültelerinin öğretim üyeleri, müftüler, imam hatipler, Kur'an kursu öğreticileri ve Milli Eğitimin öğretmenlerinin de sorumlu olduğunu kaydetti.

Bundan ortak manevi mesuliyetleri olduğunu dile getiren Bozdağ, "Peygamberlerin geriye bıraktığı miras, ilimdir. Bu mirasın varisçileri, Peygamberlerin varisleri de alimlerdir. Bu mirasa sahip çıkmak ve herkese ulaştırmak, herkesin bu mirastan alması gereken payı azami düzeyde almasını sağlamak, elbette ilim insanlarının ortak görevidir." ifadelerini kullandı.

(Sürecek)


Yorumlar