Lale Devri'ni bitiren ayaklanma: Patrona Halil İsyanı sebep ve sonuçları nelerdir?

Osmanlı İmparatorluğu'nda meydana gelen ilk en geniş kapsamlı isyanlardan biri olan Patrona Halil İsyanı, Osmanlı Tarihi'nin en çok merak edilen konularından biri olarak bilinir. Patrona Halil ve yandaşları Yeniçeri Ocağı'nı basmış, Yeniçeri Ocağı'ndan bazı isimleri yanlarına çekmiş, hapishanelerdeki mahkumları serbest bıraktırmıştı. Peki Patrona Halil İsyanı Nerede, Nasıl ve Ne Zaman gerçekleşti? Patrona Halil İsyanı sebepleri ve sonuçları... Patrona Halil Ayaklanması Lale Devri'nin sona ermesini sağlayan ayaklanmadır.

Google Haberlere Abone ol
Lale Devri'ni bitiren ayaklanma: Patrona Halil İsyanı sebep ve sonuçları nelerdir?

Osmanlı Devleti'nde devlet yönetimine etki eden siyasi nitelikli ilk isyanlardan biri olarak bilinen Patrona Halil İsyanı, nedenleri, etkileri ve sonuçları bakımından halen tarihçiler arasında 'büyük bir vaka' olarak değerlendirilir.  Peki Patrona Halil İsyanı Nerede, Nasıl ve Ne Zaman gerçekleşti? Patrona Halil İsyanı sebepleri ve sonuçları... Lale Devri'nin sona ermesiyle sonuçlanmıştır.

Patrona Halil İsyanı aslen Arnavut olan Patrona lakaplı Halil ismindeki bir Yeniçeri askerinin İstanbul'da 2 Eylül 1730 tarihinde Padişah 3. Ahmet döneminde başlattığı isyandır. İsyan, padişahın yumuşak tutumu nedeniyle istenmeyen sonuçlara neden oldu. Sadece 30 kişiyle başlayan Patrona Halil İsyanı, kısa sürede Saray yönetimini esir almış, önce 37 devlet adamının infazına daha sonra da padişahın azline kadar varmıştı. İsyanı çıkaran Patrona Halil ise ilk zamanlarda istediklerini almış gibi görünse de sonunda yine devlet tarafından infaz edilerek öldürüldü. Patrona Halil İsyanı sebepleri ve sonuçları

12 yıl boyunca sadrazamlık görevinde bulunan Damat İbrahim Paşa’dan memnun olmayan ve ona karşı olan devlet adamları, devlet içerisinde yapılan ıslahatların Yeniçeri Ocağında da yapılacağı yönünde söylentiler çıkararak Yeniçeri Ocağını kışkırttılar. İran seferinde artan başarısızlıklar ve bozgun haberlerinin İstanbul’a ulaşması, Padişahın sefere çıkacağı haberlerine karşın bunun bir türlü gerçekleşmemesi Damat İbrahim Paşa yönetimine karşı muhalefetin artmasına sebep oldu.

Bununla beraber ekonomik sıkıntıların baş göstermeye başladığı halkın sıkıntılarının arttığı bu  dönemde, lüksün zevk ve sefanın artması, sarayların,konakların,bahçe düzenlemelerine harcamalar yapılması kısacası şaşanın artması isyan tertip edenlerin işlerini kolaylaştırdı, halkı yanlarına çekmek için iyi bir fırsat verdi. Dönemin vakanüvisi ( devlet tarihçisi )  Mehmed Raşid Efendi ve İsmail Asım Efendi de isyanının nedenini buna bağlar. Halkın ekonomik sıkıntısına ve yüksek enflasyona rağmen geceli gündüzlü verilen ziyafetlerin, çırağan eğlencelerinin, sefere çıkmak istemeyen padişah ile sadrazamının Davutpaşa Sarayı bahçelerine giderek burada bülbül dinlemelerinin en önemli etken olduğunu ifade eder. Patrona Halil İsyanı sebepleri ve sonuçları

İsyan hazırlığını yapan devlet adamları isyanı başlatması için Kapalıçarşı’da tellaklık yapan Patrona Halil’i buldular. Arnavut asıllı Halil, Patrona lakabıyla tanınan, disiplinsiz davranışlarının haricinde Nis ve Vidin’de çıkan Yeniçeri ayaklanmalarına katılarak idam cezası alan ancak idamdan kurtulmuş biriydi. İdamdan kurtulduktan sonra İstanbul’a geldi ve gönüllü olarak Yeniçeri Ocağı'nda görev aldı. Patrona Halil diğer birçok Yeniçeri gibi barış dönemlerinde zanaatla uğraşmakta ve Kapalıçarşı’da  tellakllık yapmaktaydı.

30 KİŞİ İLE BAŞLAYAN İSYAN

İsyanın altyapısı uzunca bir süre kahvehanelerde ve camilerde yapılan propaganda ile hazırlandı. Patrona Halil ve arkadaşları 2 Eylül 1730 tarihinde Beyazıt’taki hamamda son bir toplantı yaptılar ve 28 Eylül Perşembe günü isyan etmeyi kararlaştırdılar. 28 Eylül günü özellikle seçilmişti. Çünkü o gün başta padişah olmak üzere diğer devlet adamları Seferi Hümayun için Üsküdar’a geçeceklerdi. Perşembe sabahı devlet adamlarının Üsküdar’da bulunduğu sırada Beyazıt Camii önünde toplanan isyancı grup esnafı ve halkı şeriatı tatbik etmek için isyana davet ettiler, kendilerine katılmaya çağırdılar. Halktan ve esnaftan alınan destek ile isyan kısa sürede büyüdü. 30 kişiyle başlayan isyan birkaç saat sonra binlerce kişiden oluşan bir kalabalık halini aldı. Patrona Halil ve arkadaşları Yeniçeri Ocağına da girerek burada bulunan askerleri de yanına çekti. İsyancılar hapishanelerdeki mahkumları salıverdiler. Sayıları hızla artan isyancılar Sultanahmet’teki At meydanında toplandılar.

PADİŞAHIN YUMUŞAK TUTUMU BAŞINA İŞ AÇTI

Bu gelişmeler üzerine Padişah III.Ahmet Topkapı sarayına geri döndü. Padişah isyancıların isteklerini öğrenmek ve isyanı sonlandırmak için bir heyet gönderdi. Ancak bu yumuşak tutum isyancıların daha da pervasızlaşmasına sebep oldu. İsyancılar Padişahtan Sadrazam Nevşehirli Damat İbrahim Paşa, donanma komutanı kaptan-ı derya Kaymak Mustafa ve Şeyhülislam Abdullah Efendinin de bulunduğu otuz yedi kişinin kendilerine teslim edilmesini istediler. Bu arada isyancılar Topkapı Sarayının etrafını çevirmiş hatta saraya erzak girmesini engellemeye başlamışlardı.

PADİŞAH 37 KİŞİYİ İNFAZ ETMEK ZORUNDA KALDI

Bu gelişmeler üzerine Padişah III.Ahmet katli istenen devlet adamlarını görevden aldı ve yerlerine yeni tayinler yaptı. Ancak bu isyancılar için yeterli değildi. III.Ahmet bunun üzerine isyancıların isteklerine boyun eğmek zorunda kaldı ve bu kişileri boğdurarak cesetlerini öküz arabaları ile at meydanına gönderdi. (Ulemanın Şeyhülislam’ın katlinin caiz olmadığı yönünde fetva vermesi üzerine isyancılar bu isteklerinden vazgeçmek zorunda kaldı.) Patrona Halil İsyanı sebepleri ve sonuçları

İSYANCILARIN İSTEKLERİ BİTMEDİ, PADİŞAH DA GİTTİ

İsyancıların isteği yalnızca bu değildi. Üçüncü gün padişahtan birçok yeni tayin istediler. III.Ahmet isyanı kısa sürede sonlandırmak için bu istekleri de karşıladı ancak isyancıların istekleri bitmek bilmedi. İsyanın ilk günlerinde padişaha sadakatle bağlı olduklarını, ondan memnun olduklarını söyleseler de isyancılar kısa süre sonra asıl niyetlerini ortaya koymaya başladılar. III.Ahmet’in hal’ini istediler. III.Ahmet ise isyanı sona erdirmek için kardeşi Mustafa’nın oğlu Şehzade Mahmud’a saltanatı bıraktı. Saltanatı yeğenine bırakırken de ona şöyle nasihatte bulundu:

Ey oğul!

Vezirine teslim olma. Daima ahvalini araştır ve beş-on sene birini vezarette müstakil istihdam eyleme ve kalemi düruğlarına asla itimat etme. Merhamet sahibi ol. Cömertliği elden bırakma. Gayet tasarruf üzere ol. Halen hazinelerde bulunan malı zayi etme. İşi kendin gör, ele itimat etme. İşte benim ahvalim sana nasihat için yeterlidir. Hacet sahiplerine adaletle davran. Kimsenin bedduasını alma. Şehzadeler sana emanettir. Oğlum, devlet işlerini baban (II. Mustafa) ve ben (III. Ahmet) başkalarına bıraktığımızdan bu durum başımıza geldi. Sen bizzat idareyi eline al! Allah saltanatını mübarek etsin!

PATRONA HALİL NASIL ÖLDÜ?

Yeni padişah I.Mahmut’un tahta oturduğu günlerde hakimiyet tam olarak isyancıların elindeydi. İsyancılar yeni padişahtan, istedikleri kişileri önemli mevkilere getirmesi yönünde baskı yaptılar ve padişah da bu istekleri kabul etmek zorunda kaldı. Buna karşın I.Mahmut da başta yeniçeriler olmak üzere isyandan zarar gören devlet adamalarını kendi yanına çekmesini bildi. Sonrasında Patrona Halil’i Rumeli Beylerbeyliğine tayin etti ve Hil’at giymesi için 25 Kasım 1730’da Topkapı Saray’ına davet etti. Revan Köşkünde padişahı bekleyen Patrona Halil’i yeniçeriler karşıladı. Yeniçerilerin saldırısı ile Patrona Halil öldürüldü. Sonrasında dışarıda bekleyen asiler de teker teker içeri alındı ve hepsi öldürüldü. Böylece isyancılar ortadan kaldırıldı. Devlet otoritesi yeniden tesis edildi. Patrona Halil İsyanı sebepleri ve sonuçları

İSYANIN NİTELİĞİ NEDİR? İSLAMİ BİR HAREKET MİDİR?

Patrona Halil Ayaklanması konusunda bazı tarihçiler farklı görüşlere sahiptir. İsyanın, zevk ve sefaya karşı gerçek bir halk ayaklanması olduğunu savunan bazı tarihçiler, isyan sırasında yağma ve talanın olmamasını buna delil olarak gösterirler. 

Öncelikle bu kıyam, Osmanlı sarayının ve onu destekleyen bürokrat ve aydınların ideolojik tercihlerine karşı, halk-ulema-asker üçlüsünün koordineli bir tepkisidir. Hareketin merkezine ve işleyişin yönlendirmesinde bizzat ulema yer almıştır. Patrona Halil ve diğer 16 serdengeçti fetvasız hareket etmemişlerdir. Bu kıyam dinamikleri, yönelişleri ve hedefleri açısından İslami bir harekettir. Harekete karşı çıkanlar ülkenin maddi ve manevi değerlerini talan eden ‘mutlu azınlık’ iken, harekete katılanlar maddi ve manevi değerlere sahip çıkan ezilmiş ve mustaz’af kitledir Bunlardan dolayı da Patrona Halil hareketini İslami hareketler içerisinde değerlendirmek gerekir. (İslamoğlu, 1992, ss.)

Osmanlı’da özellikle 17. yy’da yaşanan yeniçeri ve celali ayaklanmalarından farklı olarak, bu kıyam ulufe dağıtımı ya da cülus bahşişi için değil, batıcılık ve onun değerlerinin halka yerleştirilmeye çalışılmasına karşı çıkmıştır. Bu kıyamın bir diğer özelliğiyse isyan ahlakının İslam’a uygun bir şekilde uygulanmasıdır. Örneğin; Münir Aktepe’nin ifadesiyle, Patrona Halil çapulculara şiddetle mukabele ettiğinden, kimse yağmacılığa cesaret edememişti. Bütün hapishane ve zindanlar açılarak, İstanbul’da ne kadar haşarat varsa hepsinin serbest bırakılmasına rağmen, Patrona’nın bunlar üzerinde esaslı bir hakimiyet tesis ettiğini görüyoruz ki bu da onun nüfuz ve iktidarına delil teşkil ediyordu. (Aktepe, 1958, s. 157)

LALE DEVRİ SONA ERDİ

Patrona Halil İsyanı'nın en önemli sonuçlarından birisi padişahın tahttan indirilmesi ve akabinde Lale Devri'nin sona ermesidir.

Kaynaklar:
IRCICA,Osmanlı Devleti Tarihi
Kemal Arkun, I. Mahmut , Dünyaya Nizam Verenler

Yorumlar