Korkunç İvan kimdir, ne zaman yaşamıştır?

Rusya'nın ilk kez Çar unvanını kullanan ve tahta geçtikten sonra halka yaptığı zulümlerle dillere destan olan Çar 4. İvan'a verilen isimdir "Korkunç İvan". Peki Korkunç İvan kimdir, ne zaman yaşamıştır?

Google Haberlere Abone ol
Korkunç İvan kimdir, ne zaman yaşamıştır?

Halkına yaptığı türlü zulümlerle adı "Korkunç İvan"a çıkan bu kişi Rusya'nın ilk "çar"ıdır. Çarlık Rusyasının ilk imparatoru olarak bilinir.

Moskova Knezi ve ilk Rusya Çarı.

Tam adı İvan Vasiliyeviç ya da yaygın adıyla Korkunç İvan'dır.

25 Ağustos 1530 Rusya'nın başkenti Moskova'da doğdu. 

Henüz üç yaşında Moskova Knezliği'nin başına geçti.

1547'de taç giydi.

Kararlı, etkileyici ve acımasız bir portre çizen İvan, büyük hırsları olan ve intikam duygusu oldukça yüksek bir Rus lideriydi.

Tatarlar üzerine yaptığı birçok sefer bunun kanıtıydı.

Düşmanları arasında korku salan, gözü kara, dengesiz kişiliğe sahip olan IV. Ivan bu yüzden kendine ihanet ettiği gerekçesiyle 1582 yılında oğlunu öldürdü.

Yaptığı çeşitli seferlerle Moskova Knezliği'ni genişletti. Bu durumdan faydalanarak kendini "Tüm Rusya'nın Çarı" ilan etti. Böylece devlet, Çarlık yönetim sistemine geçmiş oldu.

1550'de sivil ve ruhani büyüklerden teşekkül eden bir toplantı olan Sobor düzenledi.

Toplantıda, Rusya'da yürürlükte olan devlet ve kilise kanunları ile nizamları üzerine konuşmalar yapıldı. Bu toplantıda karar alıcıları Mümtaz Heyet olarak adlandırıldı.

Çar'ın en yakın müşavirleri sıfatıyla devlet işlerinde önemli rol oynayan Mümtaz Heyet, 1553'de İvan'ın gözünden düşmeye başladı.

Metropolit Macari'nin etkisiyle kendini Tanrı inayetiyle hükümdar, Rusya'yı dilediği gibi idareye memur bir Çar diye telakki ediyordu.

1560'ta İvan'ın eşi Anastasya, geride İvan ve Fyodor adlı iki çocuk bırakarak öldü. Eşinin her yönden İvan üzerinde etkisi vardı. Eşinin ölümü İvan'ı zevk ve sefahat alemine dalmasına neden oldu. Yine bu dönemde yeni gözdeleri ortaya çıktı. Bunların da kışkırtmasıyla uzun zamandır içinde sakladığı arzular ve hevesler ortaya çıkmaya başladı. Bu süreçte birçok kişi sürgüne gönderildi.

1564'te çocuklarını, saray hademeleri ve maiyetini, saray hazinesini alarak Kremlin'i terk etti. Bu gidiş Moskovalılar gözünde bir muammaydı. Bir yıl sonra soylulara ve ruhani liderlere, "Soyluların ihanet içinde olduğu için Moskova'yı terk ettiğini" yazdı.

Bu Moskova'da derin bir etki yarattı ve Çar'ın geri dönmesi için çabalar başladı. Nihayet iki ay sonra Moskova'ya döndü. Fakat 35 yaşında olmasına rağmen ihtiyar bir görüntüyle tanınmaz hale gelmişti.

Döner dönmez 'hainleri' cezalandırmaya başladı. Böylece hem tek adam olma yönünde büyük bir adım atacaktı hem de tek adamlığı destekleyecek ıslahatları yapma fırsatı bulacaktı. Nihayet Opriçnina denilen idari bir sistemi yerleştirerek bu emellerine ulaştı.

Bu rejimi tam 20 yıl sürdürdü. Bu dönemde birçok olay kanlı baskınlar sonucu örtüldü. Yine bu dönem içinde 1582 yılında kendi oğlunu bile öldürmekten çekinmeyen Çar İvan, 18 Mart 1584'te Bogdan Belsky ile satranç oynarken öldü.

Kehanetler, IV. İvan'ın bu tarihte öleceğini söylüyordu.

1960'lı yıllarda mezarını açan arkeologlar, zehirlendiğine dair kanıt oluşturabilecek cıva kalıntılarına ulaştı.

Bogdan Belski ve daha sonra çar olan Boris Godunov tarafından zehirlendiği sanılıyor.

HERKES ONDAN O İSE OSMANLI'DAN KORKARDI

Rus çarı IV. İvan on altı yaşında tahta geçmiş ve ilk defa çar ünvanını kullanan kişi olmuştur.

Rusya İmparatorluğunun temellerini atan kişi olarak tarihe geçmiştir.

Saltanatı sırasında insanların can ve mal güvenliğini önemsememiş ve oldukça zalim davranmış bu yüzden ‘’Korkunç İvan ‘’olarak adlandırılmıştır.

İmparatorluğunu kuzeye ve doğuya doğru genişletmeye çalışıyordu. Ancak özellikle doğuya doğru yaptığı hamlelerin Osmanlı Devletinin tepkisini çekmesinden endişe ediyordu.

Osmanlı Devleti Rusya’nın Orta Asya’ya doğru sarkması ve Safeviler ile görüşmesi üzerine harekete geçerek ‘’Don-Volga Kanal Projesi’’ ve ‘’Astrahan Seferi’’ kararı almıştı.

Ancak bu konudaki girişimden bir netice alınamaması Rusya’yı oldukça rahatlattı.

Bu planın tekrarlanmasından korkan IV. İvan Sultan II. Selim’in saltanatının dördüncü yılının tebrik edilmesi bahanesi ile kalabalık bir elçilik heyeti İstanbul’a gönderildi.

IV. İvan Osmanlı Devletinin tepkisini çeken konularda açıklamalarda bulunup güvence vererek ortamı yatıştırmak istiyordu.

Çünkü Rusya o dönemde Litvanya savaşları ile uğraşıyordu ve hepsinden önemlisi Osmanlı Devleti Rusya için oldukça büyük bir güç demekti.

Osmanlı Devletinin tüm gücüyle bölgeye yönelmesi yeni filizlenen Rusya İmparatorluğunun sonu olabilirdi.

Rus elçisi Novaltsev işgal ettikleri Kazan hakkında şunları söylemişti:

Çarımıza sadakatle hizmet eden Kazanlılar, onun atıfeti sayesinde kendi yerlerinde yaşıyorlar. Çarımız onların dinlerine dokunmuyor, ibadethanelerini yıkmıyor, çarımız şu günlerde Sayınbolat Sultan’ı Kasım Hanlığı tahtına çıkardı ve orada İslam dini gereğince camiler, kaşaneler kurmayı emretti. Çarmız hiçbir hususta onun hürriyetine müdahale etmemiştir. Eğer bizim çarımız İslam Dinine karşı takibatta bulunsa idi, Sayınbolat Sultanın memleketimizin ortasında Müslümanca yerleşmesine müsaade eder miydi?’

Tabii ki Rus elçisinin anlattıkları doğru değildi.

Ruslar ele geçirdikleri Kazan ve Astrahan’da binlerce Müslüman Türkü katletmişlerdi.

Ayrıca Ruslar Safeviler ile de herhangi bir ittifak yapmadıklarını bildiriyorlardı.

Rus elçisi Müslümanlara herhangi bir baskı yapmadıkları konusunda Osmanlı Devletini ikna etmeye çalışsa da beklediği ilgiyi görmemiş oldukça soğuk karşılanmıştı.

Ruslardan işgal ettikleri Hanlıkları bırakmaları ve bölgeden çekilmeleri istenmiştir.

Rus Çarı IV. İvan Osmanlı isteklerini kabul eder görünüp oyalama taktiği uygulamıştır.

Osmanlı Devleti bu dönemde Kıbrıs ile ilgilendiği ve arkasından yaşanan İnebahtı felaketi gibi nedenlerle Rusya işini Kırım Hanlarına havale etmiştir.

Kırım Hanı Devlet Giray 1571 yılında Moskova’ya kadar gitmiş fakat Çar IV. İvan karşısına çıkmamıştır.

Daha sonraki dönemlerde ise aynı zamanda usta bir siyasetçi olan Çar IV. İvan gönderdiği hediyeler ve vergilerini zamanında ödemesi ile Kırım Hanlarından korunmayı başarmıştır.

Osmanlı Devleti ise Astrahan seferini yenilememiş ve kanal Projesinden vazgeçmiştir.

Dolayısı ile kurulma aşamasında olan Rusya büyük bir tehlikeden kurtulmuştur.

Yorumlar