Sığınmacı kotası AB yönetimini böldü

- AB Konseyi Başkanı Tusk: - "Bugüne kadar edindiğimiz tecrübeler, zorunlu kota konusunun oldukça bölücü olduğunu ve yaklaşımın da uygulanması anlamında orantısız ilgi gördüğünü, bir anlamda etkisiz kaldığını ortaya koydu" - AB Komisyonunun Göç, İçişleri ve Vatandaşlıktan Sorumlu Üyesi Avramopoulos: - "Bu, Avrupa projesinin ana unsurlarından biri olan dayanışma ilkesini baltalıyor"

Google Haberlere Abone ol
Sığınmacı kotası AB yönetimini böldü

BRÜKSEL (AA) - Avrupa Birliği (AB) Konseyi Başkanı Donald Tusk, zorunlu sığınmacı kotasının "oldukça bölücü" ve "etkisiz" olduğunu savunup kaldırılmasını isterken, AB Komisyonu Üyesi Dimitris Avramopoulos ise bu yaklaşımın Avrupa değerleriyle bağdaşmadığını söyledi.

Tusk, yarın başlayıp cuma günü sona erecek AB Liderler Zirvesi öncesi üye ülkelerin devlet ve hükümet başkanlarına gönderdiği davet mektubunda, sığınmacı konusunun da gündemlerinde olacağını bildirdi.

Üye ülkelerin zorunlu olarak sığınmacı almasına yönelik plana değinen Tusk, "Bugüne kadar edindiğimiz tecrübeler, zorunlu kota konusunun oldukça bölücü olduğunu ve yaklaşımın da uygulanması anlamında orantısız ilgi gördüğünü, bir anlamda etkisiz kaldığını ortaya koydu." ifadesini kullandı.

- AB Komisyonundan Tusk'a tepki

Tusk'un bu ifadeleri, zorunlu kota sistemini savunan ve buna uymayan üye ülkeler hakkında Avrupa Adalet Divanında dava açan AB Komisyonunun tepkisini çekti.

AB Komisyonunun Göç, İçişleri ve Vatandaşlıktan Sorumlu Üyesi Dimitris Avramopoulos, Strazburg'da yaptığı açıklamada, Tusk'un sözlerinin "son üç yıldır yaptıkları tüm işlerin reddi anlamına geldiğini" belirtti.

"Bu, Avrupa projesinin ana unsurlarından biri olan dayanışma ilkesini baltalıyor." diyen Avramopoulos, "dayanışmanın işine geleni seçmek anlamına gelmediğini" ve Avrupa'nın sığınmacıları korumaya yönelik etik ve yasal sorumluluğu olduğunu vurguladı.

AB Komisyonu, İtalya ve Yunanistan'daki 160 bin sığınmacının diğer ülkelere dağıtılmasına ilişkin iki yıl önce bir planı kabul etmiş ancak geçen süreye rağmen ancak yaklaşık 30 bin kişi diğer ülkelerce kabul edilmişti.

Finlandiya, İrlanda, Litvanya, Lüksemburg, Malta ve İsveç hariç tüm ülkeler zorunlu kotalarının yüzde 50'sinin altında kalmış, Polonya, Macaristan ve Çekya sığınmacı almayı reddetmişti.

Yorumlar