Serebral palsili çocuk yazar ikinci kitabını yazdı

Kalbinde 7 delikle dünyaya gelen ve 86 gün yoğun bakımda kaldıktan sonra serebral palsi tanısı konan Ömer Güngören, 15 yaşında 2. kitabı "Adaletin Güneşi-Hazreti Ömer"i kitapseverlerle buluşturdu

Google Haberlere Abone ol
Serebral palsili çocuk yazar ikinci kitabını yazdı

Serebral palsili 15 yaşındaki Ömer Güngören, "Adaletin Güneşi-Hazreti Ömer" isimli ikinci kitabını kitapseverlerle buluşturdu.

Kalbinde 7 delikle, 24 haftalık olarak ileri derece beyin kanamasıyla dünyaya gelen Ömer Güngören, doğumdan sonra 86 gün yoğun bakımda kaldı. Yoğun bakım tedavisi sonrasında Güngören'e serebral palsi tanısı kondu.

Halk arasında beyin felci olarak bilinen bu hastalık, insan vücudundaki kasların hareketlerini ve vücudun duruşunu etkileyen bir grup fiziksel engele yola açıyor. Bu tanının konmasının ardından Ömer, farklı tedaviler gördü. Doktorların "ölümünü bekliyoruz" dediği Ömer bebek, yaşama tutunarak, önemli başarılara imza attı.

Ömer'in henüz yaşına girmeden ailesiyle başladığı kutsal mekan ziyaretleri onu ilerleyen yaşlarda tasavvufa ve tarihe yöneltti. Küçük yaşlardan beri hayal gücünün kapılarını kapatmayan ve sınırlarını zorlayan Ömer Güngören, Kovid-19 salgını nedeniyle evlere kapanılan dönemde kendini kitap yazmaya adadı.

14 yaşında kitap yazmaya başlayan Ömer, 2021 yılının başında ilk kitabı "Derviş Aldanması"nı yayınladı. Lise 2. sınıf öğrencisi Güngören, Hz. Ömer'i anlattığı "Adaletin Güneşi-Hazreti Ömer" adlı ikinci kitabını da tamamladı.

- "Her gün okumaya çalışıyorum"

Türkiye’nin en genç yazarlarından biri olan Güngören, AA muhabirine, yaşamı ve yazarlığa ilişkin açıklamalarda bulundu.

Güngören, okumaya erken yaşlardan itibaren başladığını söyledi.

Düzenli olarak kitap okumayı sürdürdüğü belirten Güngören, şunları söyledi:

"Bir sürü kitap okudum. Anneanneme kitap okuyordum. Geceleri tek başıma okuyordum, beğendiğim ve kısa olan kitapları bitirmeden yatmıyordum. Macera, bazen dünya klasikleri, Türk klasiklerini bayağı okudum. Jack London'un Beyaz Diş kitabını bir gecede okuyup bitirdim. Küçük Prensi 3 kez okudum. Eski yazarlardan Ahmet Mithat Efendi'yi okumayı seviyorum. Felatun ile Rakım Efendi kitabını okudum. Jön Türkler isimli kitabına başladım. Batı ve doğu sentezinin hazzını tatmış bir okurum. Her gün okumaya çalışıyorum. Tarihi şahsiyetlerin hayatını okumayı seviyorum. Abdülhamit Han'a özel bir ilgim var. Yazarlara, yazmaya ve okumaya değer bir insan. Çok zeki, dinene bağlı adeta bir deha."

Kitap yazmaya ilk kez 14 yaşında başladığını kaydeden Güngören, daha önceki kısa skeçlerini ise babasına yazdırdığını ifade etti.

Annesinin, kitap yazmaya yönlendirdiğini anlatan Güngören, babasının da bu konuda çok destek verdiğini söyledi.

Güngören, yazdığı ilk kitabın bir roman olduğunu belirterek, "10 Eylül 2020'de gece vaktinde ilk kitabımı yazmaya başladım. İlk kitabım eşkıyaların içinde yaşamış bir adamın eşkıyalardan kaçarken dergahı bulması, oranın şeyhiyle iyi arkadaş olması ve aldanan dervişleri dergaha geri döndürmesini içeriyor. Şeyhinden izin alarak başka bir şekilde dergah açması ile mutlu sonla bitirdim." dedi.

- "Bu kitabı yazarken uzun araştırmalar yaptım"

Son kitabının ise Hz. Ömer hakkında olduğunu ifade eden Güngören, şöyle devam etti:

"Kitap, Hz. Ömer'in gençliğinden, cahiliye Mekkesi'nde Peygamberimize peygamberlik verilmeden önce başlıyor. Asr-ı Saadet'in ilk dönem Müslümanların yaşadığı o güzel devrin detaylı anlatımına dikkat ediyorum. Müşriklerin tutumundan, ilk Müslümanların yaşadığı zorluklardan bahsediyorum. O dönemini savaşlarından , Bedir, Uhud, Hendek ile Hudeybiye anlaşmasının sıralamasına dikkat ederek yazıyorum. Halife seçimine, hicret konusunu da değiniyorum. Hz. Ebubekir'in halifeliğine kısaca değindim. Hz. Ömer'in halifeliğini, kişiliğini anlatıyorum. Bu kitabı yazarken uzun araştırmalar yaptım. Hz. Ömer'in yaşadığı topraklara gitmiş bir insan olmanın verdiği bir bilgi de var. Bu yaşıma kadar olan bütün bilgileri harmanladım. Çok da kolay olmadı bu bilgeleri harmanlamak."

Güngören, okuyuculardan olumlu yorumlar da aldığını söyledi.

- "Allah'ın rızasına layık olmak istiyorum"

Yazmayı çok sevdiğine vurgu yapan Güngören, "Yazmak beni rahatlatıyor açıkçası. Yazarken mutluluk duyuyorum. Yazdığım her kitabın, çektiğim dizinin ve filmin insanlara bir mesaj vermesini istiyorum. Allah'ı ve insanları mutlu etmek istiyorum. Allah'ın rızasına layık olmak istiyorum." dedi.

Güngören, akranlarına, ileride yönelecekleri mesleklere şimdiden hazırlık yapmaları tavsiyesinde bulunarak, gençleri teknolojiye gereğinden fazla vakit harcamamaları konusunda uyardı.

- "Derviş Aldanması kitabımın film yapılması isterim"

Yazarlığın yanı sıra oyunculuk da yapmak istediğini dile getiren Güngören, "Yapımcılık da yapmak istiyorum. Komedi ve tarih dizelerinin senaryolarını yazmak istiyorum. Derviş Aldanması kitabımın film yapılması isterim. Derviş Aldanması'nda çok güzel filmlik bir konu var. Bollywood sinemasına çok meraklıyım." dedi.

- "Olabilecek en iyi evlatlardan"

Anne Pınar Güngören de, Ömer'in biraz aceleci ve heyecanlı bir yapısı olduğunu söyledi.

Oğlunun okuma ve yazmaya olan ilgisine değinen Güngören, Ömer'in tarihi yerleri, müzeleri, film setlerini gezmeyi ve yüzmeyi çok sevdiğini ifade etti.

Ömer'in bazı dizelerde ufak rollerde oynadığını belirten Güngören, şunları kaydetti:

"Ömer izlediği dizi ve filmlerden sonra kendisi de kurgular yapıyordu. Sonra 11 yaşında babasından skeç yazmasını istedi. 100 bölüme yakın, sayfalarca ona yazdırmıştı. Sonra arkadaşlarına roller verip, onlar da evlerinde çekim yapıp kolaj yapmıştı. Sonrasında yazmayı düşünür müsün diye sordum ve hemen yazmaya başladı. 14 yaşında yazmaya başladı. Bu yaz başında Hz. Ömer'e yoğun ilgisi vardı. Sonra da onu yazdı."

Pınar Güngören, Ömer'in hiçbir zaman kendilerini üzmediğini ifade ederek, "Olabilecek en iyi evlatlardan. Çok temiz bir kalbi var. Çok merhametlidir, çok duygusaldır. Büyüklere çok düşkündür. 98 yaşında hayatta olan anneanneme ayrı bir hayranlığı var. Onunla çok vakit geçirmeyi sever. Kendi anneannesiyle de aynı şekilde. Küçük yaşlardan beri Medine'ye giderdik, bebekliğinden beri Efendimize ayrı bir düşkünlüğü var. Çok seviyor oraları." şeklinde konuştu.

 

Yorumlar