"Organ naklinde Avrupa ülkelerinin ilerisindeyiz"

- Organ Nakli Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Bozoklar: - "Ülkemizde kadavradan organ bağışı olmadığı için canlı verici nakiller gelişmiş durumda. Bu konuda dünyanın en önde gelen ülkelerinden birisiyiz. Artık dünyaya öğretir hale geldik" - "Organ bağışı hayat bağışıdır. Verilen her organ bir hayattır ve buna böyle bakmak gerekiyor. Onun için toplumla el ele vererek bu sorunu çözmeliyiz"

Google Haberlere Abone ol
"Organ naklinde Avrupa ülkelerinin ilerisindeyiz"

İSTANBUL (AA) - Organ Nakli Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi ve Uluslararası Organ Nakli Ağı Projesi Koordinatörü Doç. Dr. Cemal Ata Bozoklar, Türkiye'nin canlı vericilerden alınan organları nakletme konusunda Avrupa ülkelerinin ilerisinde olduğunu belirterek, "Ülkemizde kadavradan organ bağışı olmadığı için canlı verici nakiller gelişmiş durumda. Bu konu da dünyanın en önde gelen ülkelerinden birisiyiz. Avrupa ülkelerinin ilerisindeyiz. Artık dünyaya öğretir hale geldik." dedi.

Türkiye'ye gelen yabancı medya mensuplarına organ nakli konusunda brifing veren Bozoklar, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye'nin organ nakli konusunda dünya ülkeleriyle kıyaslandığında birçok noktada daha ileri düzeyde bulunduğunu söyledi.

Türkiye'de nakillerin başarı oranının yüksek olduğunu kaydeden Bozoklar, "Tek problemimiz organ bekleyenlere ilişkin listelerimiz çok yüksek. Dünyada birçok ülkenin problemi gibi biz de hastalarımıza yeterince organ bulamıyoruz. Tabii bunun değişik nedenleri var." diye konuştu.

Kadavradan bağışların artmasını istediklerini, beyin ölümü gerçekleşmiş insanların organlarını alıp başka insanlara hayat olmaları için nakil yapılmasını arzuladıklarını aktaran Dr. Bozoklar, şöyle devam etti:

"Ülkemizde kadavradan organ bağışı olmadığı için canlı verici nakiller gelişmiş durumda. Bu konu da dünyanın en önde gelen ülkelerinden birisiyiz. Avrupa ülkelerinin ilerisindeyiz. Dikkat etmemiz gereken noktalar var. Canlı verici nakilleri başarıyla yapmak hem bizim adımıza hem dünya adına büyük bir kazanç. Artık dünyaya öğretir hale geldik. Bugün Batı ülkelerinden öğretim üyeleri Türkiye'ye gelip canlı verici ameliyatının detaylarını bizlerden öğrenir hale geldi."

- "Yılda bin 200 karaciğer nakli yapıyoruz"

Türkiye'nin özellikle karaciğer nakillerinde başarılı olduğunu ifade eden Bozoklar, "Dünyaya öğreteceğimiz çok şey var. Şu anda senede bin 200 kadar karaciğer nakli yapıyoruz. Bunun yüzde 70-80'inin canlı vericilerden aldığımız organlarla yapıyoruz. Kadavradan bağışların artması için de gerekli çalışmaları yapıyoruz. Sağlık Bakanlığının bu konu da çok güzel çalışmaları bulunuyor. Organ bağışları her yıl artıyor ama hala verilecek canlı nakil sayılarımız daha yüksek." ifadelerini kullandı.

Türkiye'de canlı vericilerin genellikle kendi aile bireylerine bağışta bulunduğunu, kadavrada ise organların kime gideceklerini bilmedikleri için daha ihtiyatlı yaklaşıldığını dile getiren Bozoklar, şunları kaydetti:

"Artık bunun legal yolunu da öğrendik. 2008 sonrasında Sağlık Bakanlığı çıkarttığı mevzuatla canlı alıcı vericilerde bazı sınırlamalar getirdi. Bugün ülkemizde alıcı verici olabilmek için 4'üncü dereceye kadar akraba olmak gerekiyor. Böylelikle illegal uygulamaların da önüne geçmiş olduk. Eğer akraba değillerse yakın bir arkadaşından nakil yapılıyorsa her ilde bölgesel etik kurulları var. Bu etik kurullarında polisler, psikologlar, Sağlık Bakanlığı yetkilileri, koordinatörler var. Bunların denetiminden geçmeden kimse, kimseye organ veremiyor. Dolayısıyla bu illegal faaliyetlerin önüne geçtiğimiz gibi bir metot olarak da dünyada canlı verici organ nakli nasıl yapılır acısından öğretici hale geldik. 2008'de bu yana bu bahsettiğim uygulama hayata geçince illegal uygulamalarda sorun yaşamıyoruz."

Organ naklinde toplumsal güven ve şeffaflığın çok önemli olduğunu, Türkiye'deki organ nakil konusundaki her şeyin kayıt altında bulunduğunu dile getiren Bozoklar, beyin ölümü ile bitkisel hayat arasındaki nüansın anlaşılmaması nedeniyle yeterli düzeyde verimlilik sağlanmadığını kaydetti.

Bozoklar, sözlerini şöyle tamamladı:

"Aslında beyin ölümünün tam bir ölüm olduğunun ne bilimsel ne de hukuksal olarak tartışılacak bir yönü kaldı. Ölüm ne demekse beyin ölümü o demektir. Zaten aslında tek ölüm var o da beyin ölümüdür, başka bir ölüm yok. Kalbi durarak ölmüyor insan, beyni ölerek ölüyor. Burada bir hata olması söz konusu değil. Oysa bitkisel hayat ölüm değildir. Adı üzerinde hayattır. Bitkisel hayattaki bir kişi yıllar sonra kalkabilir. Ama beyin ölümü gerçekleşmiş bir insan kalkamaz. Onun için insanlar, bir yakının beyin ölümü gerçekleştikten sonra tereddüt geçirmeden organlarını bağışlama kararı vermelidir. Çünkü, beyin ölümü gerçekleşen bir insanın organları ancak 72 saat içinde bir başkasına nakledilebilir. 1987 yılından bu yana organ bağışı konusunda çalışıyorum. Onun için şu çağrıyı yapıyorum; organ bağışı, hayat bağışıdır. Verilen her organ bir hayattır ve buna böyle bakmak gerekiyor. Onun için toplumla el ele vererek bu sorunu çözmeliyiz."

Yorumlar