O daha ölmedi, yeğenleri malının derdine düştü

Yıllarca dünyaca ünlü finans kuruluşlarında çalışarak aldığı paraları değerli yatırım araçlarına çeviren 94 yaşındaki Lütfü Akçay, daha ölmeden yeğenlerinin "miras"ına göz diktiğini söylüyor.

Google Haberlere Abone ol
O daha ölmedi, yeğenleri malının derdine düştü

Dünya Bankası’nda ve Deutsche Bank’ta üst düzey görevler yapan 94 yaşındaki Lütfü Akçay, “Akıl sağlığı yerinde” raporuna rağmen yeğenlerine karşı ‘vasi’ mücadelesi veriyor. Mahkemenin bir yeğenini kendisine vasi atamasına itiraz eden Lütfü Akçay, Hürriyet’e “Ben kendi paramı kendim idare etmeyi de kiminle nasıl paylaşacağımı da iyi biliyorum” dedi.
Haberin Devamı

Lütfü Akçay, Rumelili bir ailenin çocuğu olarak 1927’de Üsküp’te doğdu. Daha sonra ailesiyle birlikte Türkiye’ye göç ettiler. Üniversiteden sonra özel bir bankada çalışmaya başladı. Çok başarılıydı. Banka tarafından Almanya’da gönderildi. Burada bankada çalışırken bir taraftan da eğitimine devam etti. Viyana’da da eğitim aldı. İktisat alanında doktorasını tamamladı. Kariyeri de yükseliyordu. Deutsche Bank’ın yönetim kuruluna girdi. Bazı projelerin de kâr ortağı oldu. Çok iyi para kazanıyordu. Son olarak Dünya Bankası’nda çalışmaya başladı. Müfettişlik yapıyor, Dünya Bankası’ndan para alan ülkeleri denetliyordu. Bu görevdeyken emekli oldu. Bu sırada kazandığı paralarla İstanbul’da yatırımlar yaptı. Zaten parayı idare etmeyi çocukluğundan beri iyi becerirdi. Üsküplü akrabaları ona “Domakin” (Parayı iyi kullanan, tutumlu) lâkabını vermişlerdi. O da namına uygun davranmıştı. Boğaz manzaralı daireleri, iş merkezleri, İzmir ve Almanya’da daha birçok gayrimenkulü ve nakit parası vardı.

Hiç evlenmedi. Avrupa’nın merkezinde çok hareketli ve heyecanlı bir hayat yaşadı. Bir süre Almanya’da yaşadıktan sonra Türkiye’ye geri döndü, İstanbul’a yerleşti. İki ablası ve üç yeğeni vardı. Ama yıllar içinde bağları zayıfladı. Daha önce annesinin de en yakınında olan bakıcısıyla yaşıyordu. Hatta Suadiye’deki evini ömür boyu kendisine bakması karşılığında bakıcısına bağışlamıştı. “Uzun yıllardır görüşmüyorum” dediği yeğenleri ise dayılarını 2019 yılında mahkemeye verdi. “Parayı savurgan kullanıyor, mülkünü idare edemiyor” diyerek kısıtlanmasını ve yeğenlerden birinin Vasi atanmasını istediler. Lütfü Akçay duruşmada, “Yeğenlerimle aramda malvarlığımdan kaynaklı husumet var. Son 1.5 yıldır bir taşınmazımı 2 milyon 250 bin lira bedelle sattım. Bu parayı yurtdışına yine kendi hesabıma aktardım. Bankacıyım, parayı nasıl kullanacağımı biliyorum. Bu parayla yurt dışında ev yaptırdım, kısıtlanmak istemiyorum, ben gayet aktif biriyim kendi işlerimi görebiliyorum” dedi. Bilirkişi de bir rapor hazırladı. Raporda, “Kendisi mutlu, yeğenleriyle mesafeli, yaptığı işlemleri de bilinçli yapıyor” tespitleri yer aldı. Avukatı da dava sürecinde çeşitli aşamalarda devlet hastanelerinden alınan ve Lütfü Akçay’ın akıl sağlığının yerinde olduğunu belirten 3 ayrı raporu mahkemeye sundu. İki yıl süren davada 15 Kasım’da karar çıktı. Davacı yeğenlerin “savurganlık” iddialarını kabul eden Mahkeme, yeğenlerden birinin “vasi” olarak atanmasına karar verdi.

Bunun üzerine Lütfü Akçay, avukatı Murat Sultansu vasıtasıyla karara itiraz ederek İstanbul İstinaf Mahkemesi’ne başvurdu. “Benim aklım başımda, savurganlık da yapmadım” diyerek kararın bozulmasını ve yeğeninin kendisine vasi olarak atanmasının iptalini istedi. Akıl sağlığının yerinde olduğuna dair raporları da tekrar mahkemeye sundu.

İHTİYACIM VARKEN YOKTULAR

Hürriyet’e konuşan Lütfü Akçay şunları söyledi: “Yıllarca en üst düzey görevlerde çalıştım. Aldığım eğitimin hakkını verdim. Dünya çapında işler yaptım. Ülke ekonomilerini denetledim. Çalıştıklarımın karşılığını da aldım. Tasarruflarımı iyi değerlendirdim. Yatırımlar yaptım. Yeğenlerimi ne bayramlarda ne seyranlarda gördüm. Şimdi çıkmış gelmişler benim malıma ortak olmaya çalışıyorlar. Şimdiden Miras taksimi yapıyorlar kendilerince. Yıllardır bir bayramda tebrik kartı bile göndermediler. İhtiyacım olduğunda ortada yoktular. Beni mahkemeye vermeleri çok onuruma dokundu. Benim için onlar artık yabancı hükmünde. Gerekirse bütün varlığımı hayır vakıflarına bağışlarım. Ben yaşlanmış olabilirim ama yine aynı Lütfü Bey’im. Hayatımdan çok memnun ve mutluyum. Kendi paramı kendim idare etmeyi de kiminle nasıl paylaşacağımı da iyi biliyorum.”

İlgili mevzuata göre vasi, atandığı kişinin bütün malvarlığını ve nakit işlemlerini yönetir. Vasinin onayı olmadan, kişi herhangi bir alım satım yapamaz, para transferi ve herhangi bir tasarruf işlemi gerçekleştiremez. Miktarı önemli olmaksızın gündelik hayatındaki bütün harcamalar için de vasinin onayı gerekir. Ancak vasi de sadece kontrol eder ve tasarruf yapamaz.

Konuyla ilgili olarak ulaştığımız yeğenleri ise yargı sürecinin devam ettiğini, bu konuda bir açıklama yapmak istemediklerini belirtti.

Kaynak: Hürriyet


 

Yorumlar