Kerem Abadi

Kerem Abadi

'Nerede bu Devlet, nerede bu Millet?' demek de ne oluyor?

Müfettişler denetim yapmış ve hayvancılık sektöründe usulsüz kredi kullananları tespit etmişler. Usulsüz derken, mesela para karşılığı kulak numarası satan ve satın alan kişiler...

Müfettişler denetim yapmış ve hayvancılık sektöründe usulsüz kredi kullananları tespit etmişler. Usulsüz derken, mesela para karşılığı kulak numarası satan ve satın alan kişiler vs. Yani özetle hayvancılık yapacağım diyerek kredi alan ama bu parayla başka işler yapan yahut 20 büyükbaş hayvan için kredi alan ancak sadece 5 büyükbaş hayvana sahip olanlar vs.

Hammadde, üretim ve satış; toptan ve perakende sektöründe de tabiri caizse bu türden dolaplar dönüyor. Sadece kredi alanında değil, vergi alanında da dolaplar çılgınca dönüyor.

Her türlü yetimin hakkı Hakk'a rağmen yenir

Hatta, sadece Türkiye'deki tüyü bitmemiş yetimin değil, Yunanistan'daki, İtalya'daki, Fransa'daki yetimin dahi hakkına itina ile giren bir sürü iş adamı ve muhasebecisi var.

25 sene önce de aynı dolaplar / dümenler dönüyordu. 

Yapılan hata net: Her şeyi devletten beklemek. Bu Kemalist kafası, bu Komünist kafası, bu Faşist kafası. Bu ezberlenmiş bir davranış. 

Her şey devletten beklenmez. Devletin her yerde gözü kulağı yok. Devlet kişilerin içindeki şeytanlığı, art niyeti görmez. Kişilerin içindeki güzellikleri de bilemez. Çünkü devlet "Allah" değil. 

Vatandaşlar, "Millet" olur, usulsüzlüğe yolsuzluğa göz yummaz, yumanı da yetkililere üşenmeden bildirirse - doğrusu olur. Ve bunu her seferinde yaparsa olur.

Efendim ben bildirdim. Neyi bildirdin? Şöyle şöyle yapıyorlar. Nasıl yapıyorlar? Şöyle şöyle falan filan. Kim yapıyor? İşte onlar şunlar. İnsanlar kendi çevrelerindeki haksızlığı bildirmediği müddetçe, başkalarının delilsiz dedikodusunu yaptığı sürece: 30 yıl sonra da aynı meseleler tekrar eder.

Sosyal medya "Türkiye" değil

Tarımda reform, eğitimde reform, sanayide reform, inşaatlarda denetim, yurtlarda müfettiş vs. istiyoruz.

Peki nasıl istiyoruz? Facebook'ta Twitter'da yazarak mı? Whatsapp gruplarında, Instagram'da üst üste paylaşımlar yaparak mı? Mahallede kimsenin varlığını dahi bilmediği bir dernek kurarak mı?

Sivil toplum kuruluşları ile sesinizi duyurun, mesajlaşarak değil

İş yapan, çalışan STK'lar kurmadıkça, bunlara üye olmadıkça, STK'ların çalışmalarında aktif rol almadıkça, STK'ların sesini medyada, siyasi arenada ve devlet kademelerinde usulünce duyurmadıkça: Eskilerin kahve köşelerinde yaptıkları lakırdıyı sosyal medya mecralarında yapmaya devam ederiz.

Devlet bir otel değil

Şeyh Edebali'nin Osman Gazi'ye söylediği "İnsanı yaşat ki devlet yaşasın" sözünü kişinin devleti; tüm ihtiyaçlarını karşılayan ve düzenleyen bir otel binası ve yönetimi sanılması hususu da var tabi. Ne Şeyh Edebali emekli idari işler amiri ne de Osman Gazi bir otelciydi.

Millet olmanın temeli birlik ve beraberlik. Devlet olmanın temeli ise sahip çıkılmak.

Biz birlik ve beraberlik içinde olmazsak, devletimize sahip çıkmaz da devletin bize sahip çıkmasını beklersek; yani biz "Millet" olamadıkça "Nerede bu devlet, nerede bu millet?!" demeye hatta haykırmaya devam ederiz.

Şeyh Edebali'nin Osman Gazi'ye nasihati:

Ey oğul, artık Bey’sin! Bundan sonra öfke bize, uysallık sana. Güceniklik bize, gönül almak sana.  Suçlamak bize, katlanmak sana. Acizlik bize, hoş görmek sana. Çatışmalar, anlaşmazlıklar bize, adâlet sana. Kötü söz, şom ağız, haksız yorum bize, bağışlamak sana. Bölmek bize, bütünlemek sana…

Güçlüsün, kuvvetlisin, akıllısın, kelamlısın! Amma bunları nerede ve nasıl kullanacağını bilmezsen,  öfken ve nefsin bir olup aklını yener. Sabah rüzgarlarında savrulur gidersin. Daima sabırlı, sebatlı ve iradene  hakim olasın.

Unutma ki, dünya sandığın kadar büyük değildir. Bütün sırlar; bilinmeyenler, görülmeyenler, ancak  senin şecaat, fazilet ve irfanınla fethedilip gün ışığına çıkacaktır.

Ey oğul! Sabretmesini bil, vaktinden önce çiçek açmaz. Şunu da unutma; insanı yaşat ki, devlet yaşasın!

Ey oğul! Ananı, atanı say! Bereket büyüklerle beraberdir.

Bu dünyada inancını kaybedersen, yeşilken çorak olur, çöllere dönersin.

Azminden dönme, çıktığın yolu, taşıyacağın yükü iyi bil.

Her işin gereğini vaktinde yap. İnsanları yaşat ki, devlet yaşasın!

Açık sözlü ol. Her sözü üstüne alma. Gördün söyleme, bildin bilme.

Sevildiğin yere sık gidip gelme. Muhabbetin kalkar, itibarın olmaz.

Üç kişiye acı: Cahiller arasındaki alime, zenginken fakir düşene, hatırlı iken itibarını kaybedene.

Unutma ki, yüksekte yer tutanlar, aşağıdakiler kadar emniyette değildir.

Ululanma, düşmanı hor görme, düşmanını çoğaltma, düşmanlığın başını da sonunu da sen belirle. Haklı  olduğunda mücadeleden korkma! Bilesin ki, atın iyisine doru, yiğidin iyisine deli derler.

Ey oğul! İşin ağır, işin çetin, gücün kula bağlı. Allah yardımcın olsun.

Diğer Yazıları

Yorumlar