"Kapaklar kitabın tamamını koruyan bir kale gibi"

- Cilt ustası Mavili: - "Selçuklu'da bazı mücellitler her kapakta farklı farklı desenler uygulamış. Bu bakımdan çok zengin bir anlatım tarzı var kapaklarda. Şu anda çağdaş bir çok sanatçının halen kullandığı geometrik desenleri bu insanlar 11'inci yüzyıldan itibaren kullanmaya başlamışlar. Yani kültürün ne kadar geniş ve zengin olduğu görülüyor" - "Cilt kapları ne yazık ki ulaşılması zor bir alan. Her ne kadar Selçuklu'nun eserleri üzerine çok fazla sayıda kitap çıksa da, bazı hocalarımız bu alanın ilk öncüleri olsa da, hala alana dair birçok eksiklikler var. Biz hala Selçuklu zamanında kullanılan motifleri, özellikle kitap kapaklarında kullanılan motiflerin dilini bilmiyoruz" - "Selçuklu'da iki kapak, aynı anda birbirine bağlanırmış. Osmanlı'da ise kitap kapakları sayfalara ayrı ayrı bağlanırmış. Yani kapaklar bu anlamda kitabın tamamını koruyan ve bir nevi kitaba da bağlı olmayan bir kale gibi"

Google Haberlere Abone ol
"Kapaklar kitabın tamamını koruyan bir kale gibi"

İSTANBUL (AA) - AİŞE HÜMEYRA BULOVALI - Cilt ustası Gürcan Mavili, "Osmanlı ve Selçuklu döneminde kitap üzerine yapılan masraflara acımayan insanlar var. Gerçekten ortaya çıkan eserlere bakıldığında bir kitap yazılırken zaman ve maddiyat konusunda da ciddi bir harcama yapılıyor." dedi.

Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi'nde Geleneksel Türk El Sanatları Bölümü Cilt Ana Sanat Dalı lisans ve yüksek lisans programlarında dersler veren Mavili, 25 yıldır kitap ciltleri üzerine çalışmalar yapıyor.

Ciltçilik tarihi üzerine oluşan merakla cilt sanatıyla ilgilenmeye başlayan Mavili, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye'deki en önemli geleneksel sanat ustaları arasında gösterilen cilt üstadı İslam Seçen'in bir dönem asistanlığını yaparak Osmanlı kitap ciltçiliği üzerine eğitim aldığını söyledi.

Mavili, kendi özel ilgisiyle Selçuklu dönemi cilt kapakları konusunda da araştırmalar yaptığını belirterek, Selçuklu dönemindeki kitap kapaklarının, Osmanlı dönemindeki kitap kapaklarına göre farklı anlamlar taşıdığını ifade etti.

- "Her bir kitap kapağı süslemeleri ile adeta bir sanat eseri"

Selçuklu'daki kitap kapaklarında bir mücellit imzasının mutlaka yer aldığını aktaran Mavili, her bir kitap kapağının kendine özgü detayları olduğunu dile getirdi.

Mavili, Selçuklu kitap kapaklarında çok zengin bir anlatım tarzı olduğuna işaret ederek, "Şu anda çağdaş bir çok sanatçının halihazırda kullandığı geometrik desenleri bu insanlar 11. yüzyıldan itibaren kullanmaya başlamışlar. Yani kültürün ne kadar geniş ve zengin olduğu görülüyor. Bu durum da benim ilgimi çok celbetti." diye konuştu.

Yüksek lisans tezini "Süleymaniye Kütüphanesi'ndeki 13. ve 14. Yüzyıllara Ait Cilt Sanatı Örnekleri" başlığıyla hazırladığını kaydeden Mavili, şöyle devam etti:

"Cilt kapları ne yazık ki ulaşılması zor bir alan. Selçuklu'nun eserleri üzerine çok fazla sayıda kitap çıksa da bazı hocalarımız bu alanın ilk öncüleri olsa da hala alana dair birçok eksiklik var. Biz hala Selçuklu zamanında kullanılan motiflerin, özellikle kitap kapaklarında kullanılan motiflerin dilini bilmiyoruz, sadece yorumlayabiliyoruz. Sonra kullanılan malzemelere dair de yine yorum yapıyoruz. Çeşitli şekillerde kalemlerle ya da demir kalemlerle, zencereklerin yan yana vurulmasıyla elde edilen motifler diyoruz ama mücellitin o kapağı yaparkenki hissiyat dünyası veya hangi kültür birikimi içerisinde o kapağı hazırladığı konusunda bir bilgimiz yok."

- "Özellikle Kur'an-ı Kerimler üzerinde çaba harcanarak yapılan tasarımlar var"

Mavili, Selçuklu dönemindeki kitaplarda en dikkat çeken noktanın Kur'an-ı Kerim olduğunu belirterek, "Özellikle Kur'an-ı Kerimler üzerinde çaba harcanarak yapılan tasarımlar var. Sade ama aynı zamanda şatafatlı kapaklar. Kendi içerisinde sadeliğinin yanı sıra altın boya da kullanılmış fakat bunları öyle noktalarda kullanmışlar ki desenlerin hiçbiri diğerinin önüne geçmiyor, hepsi bir denge içerisinde." dedi.

Osmanlı ve Selçuklu döneminde yapılan kitap kapakları arasındaki farklara da işaret eden Mavili, şu değerlendirmeyi yaptı:

"Selçuklu döneminde kitap kapağı süslemeleri kapak yüzeyinde iken, Osmanlı'da ise süslemeler kitaplarda gömmedir. Bu bakımdan Osmanlı'da kitaplar çift kapaklıdır. Birisi düzdür, birisi oymalıdır. Oymalı kapak alttaki kapağa yapıştırılır sonra da kalıpla, o yuvaya baskıyla desenler çıkartılır. Bu yüzden kapaklarda çıkartılan desen elden ya da herhangi bir sürtünmeden etkilenmez ve bu kitaplar uzun yıllar kendisini koruma özelliğine sahip olur. Selçuklular'da ise süslemeler kapak yüzeyinde yapıldığı, herhangi bir zemin indirme yapılmadığı için kitaplar üst üste bindiğinde zaman içerisinde düzleşmesi, sıyrılması, yırtılması söz konusu. Aslında çok başarılı teknikler ama kullanım açısından her türlü hasara açık."

Mavili, tarihten bu yana gittikçe gelişen bir ciltçilik anlayışının olduğunu aktararak, "Her bir kullanım hatası kapakları daha uzun süreli kullanmaya doğru yöneltmiş. Selçuklu'da iki kapak, aynı anda birbirine bağlanırmış. Osmanlı'da ise kitap kapakları sayfalara ayrı ayrı bağlanırmış. Yani kapaklar bu anlamda kitabın tamamını koruyan ve bir nevi kitaba da bağlı olmayan bir kale gibi. Daha sonra da bu kapaklar deforme olduğunda, kitaba zarar vermeden sökülebilirmiş." ifadelerini kullandı.

Osmanlı'da ve Selçuklu'da kitap kapakları üzerinde o eserin içeriğine ve nereye takdim edileceğine göre süsleme yapıldığına işaret eden Gürcan Mavili, "O dönem kitaba yapılan masraflara acımayan insanlar var. Gerçekten ortaya çıkan eserlere bakıldığında bir kitap yazılırken zaman ve maddiyat konusunda da ciddi bir harcama yapılıyor." açıklamasında bulundu.

- "Yaklaşık 15-20 yıldır el yazmalarımız üzerine ciddi bir çalışma var"

Mavili, genelde tarihi, dini ve bilimsel kitaplar üzerine süslemeler yapıldığını anlatarak, şu bilgileri verdi:

"Mesela, tarih ve dini kitaplara bakıldığında o dönemlerden bugüne gelen orijinal minyatürlü kitaplar yok. İran sahasında kitap kapaklarında minyatür tarzında işlenmiş eserler var. Mesela av sahnesi, insan yaşamından sahneler, hayvanların olduğu bahçeli sahneler görebilirsiniz cilt kaplarında ama bunlar İran sahasındadır. Türkiye coğrafyasındaki kitaplarda daha çok desenler ve geometrik şekiller vardır. Çoğunlukla üçgen, beşgen, ongen, onikigenden yukarıya çıkaran şekiller var ve mutlaka hepsi birer anlam ifade ediyor. Birçok hocamız bu şekillerin semaviyi, yani uzayı canlandırdığını, her bir altın noktalarının da yıldız kümeleri olduğunu söylemiştir."

Türkiye'nin yazma eserler konusunda çok zengin bir ülke olduğuna da dikkati çeken Mavili, "Konya'dan tutun İstanbul, Antalya, Erzurum ve İzmir gibi birçok yerde bizim yazma kütüphanelerimiz var. Özellikle yaklaşık 15-20 yıldır el yazmalarımız üzerine ciddi bir çalışma var. Ciddi bir şekilde kataloglama, güncelleme üzerine yatırımlar yapılıyor. Bunlar güzel gelişmeler." şeklinde konuştu.

Mavili, ayrıca son dönemde restorasyon projelerinin artması ve bu alanda iş alanlarının da çoğalması ile birlikte, gençlerin İslam ve Osmanlı ciltçiliğine yoğun ilgi gösterdiğini sözlerine ekledi.



Yorumlar