Eski Meclis Başkanı'nın hayatı "Ağabey Köksal Toptan" kitabında

- Eski TBMM Başkanı Toptan'ın yaşamı ve anıları, "Ağabey Köksal Toptan" kitabında anlatıldı

Google Haberlere Abone ol
Eski Meclis Başkanı'nın hayatı "Ağabey Köksal Toptan" kitabında

ANKARA (AA) - Eski TBMM Başkanı Köksal Toptan'ın yaşamını konu alan "Ağabey Köksal Toptan" kitabı yayımlandı.

Bülent Ecevit Üniversitesi (BEÜ) yayınlarından çıkan, Esra Güner Hacıoğlu tarafından, sözlü tarih çalışması anlamına gelen "nehir söyleşi" tarzında kaleme alınan kitap, Toptan'ın çocukluk ve eğitim yılları ile siyasetin üst noktalarına uzanan yaşamını konu alıyor.

Kitapta, Toptan'ın Türkiye ve siyasete dair değerlendirmelerine de yer veriliyor.

Kitabın teşekkür bölümünde görüşlerine yer verilen Toptan, "BEÜ'nün kuruluş kararnamesini imzalamak 1992 yılında Milli Eğitim Bakanı olarak görev yaptığım dönemde bana nasip oldu. Bu kitap benim için paha biçilmez bir eserdir. Kitap, çocuklarım ve torunlarım için kalacak manevi mirasımın değerli bir parçası olacaktır. Gelecekte siyasetle ilgilenmeyi planlayan ve 1960 yılından bugüne Türk siyasi tarihini öğrenmek isteyen gençlere rehber olması dileğiyle." ifadesini kullandı.

- Cezaevindeyken Erdoğan'a kitap ve mektup gönderdi

"Ağabey" Köksal Toptan kitabında, Toptan'ın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a Pınarhisar Cezaevi'ndeyken gönderdiği mektuba da yer verildi.

Köksal'ın Erdoğan'a gönderdiği mektupta, şu satırlar yer aldı:

"Sayın Başkanım, Aziz hemşehrim, sevgili kardeşim. Çoğu gitti azı kaldı. Bu da geçer. Sana Babür Divanı gönderiyorum. Gönderiyorum ama içinden bir şiiri seçip orada burada okumayasın! Sevgiler ve saygılarımla."

- "001 plakalı o araca binmek istiyordum"

Köksal Toptan, kitabında Meclis Başkanı seçilme sürecini ise şöyle anlattı:

"001 plakalı o araca binmek istiyordum. Parti içerisinde benim adım konuşulmaya başlandı. En deneyimli milletvekili pozisyonundaydım. AK Parti'de benim kadar uzun yıllar milletvekilliği yapmış kimse yoktu. Parlamentoda ise sadece Deniz Baykal vardı. Kendi kendime, 'Burası da artık benim hakkım' diye düşünmeye başladım... Böyle bir organın başı olmak gerçekten heyecan vericiydi. Parti yönetimi tüm milletvekillerini genel merkezde yapılacak bir grup toplantısına davet etti. Meclis Başkanı adayının da orada açıklanacağı söylendi. Toplantıda Sayın Erdoğan, 'Meclis Başkanı adayımız Adalet Komisyonu Başkanımız, başarılı hizmetleri olan, siyasette duayen bir isim, arkadaşımız, kardeşimiz Sayın Köksal Toptan'dır' dedi."

Toptan, 12 Eylül ihtilaline ilişkin de kitapta, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Her hafta perşembe günü olduğu gibi 11 Eylül 1980 günü de Bakanlar Kurulu toplantısı vardı. Saat 10.00'da başlayan Bakanlar Kurulu Toplantısına beş dakika kala gittim. Başbakan Demirel, Bakanlar Kurulu toplantılarına yarım saat kadar geç gelirdi. Bunun nedeni de bakan arkadaşların kendi aralarında konuşacağı bir takım konular için onlara fırsat vermekti. Bu yüzden geç katıldığını ifade etmişti. Toplantı öncesi Milli Savunma Bakanı ile ayaküstü sohbet ediyor, İçişleri Bakanına sorular soruyor, takılıyorduk. Biz orada sohbet ederken Kızılay'da patlayan bombaların sesi Bakanlar Kurulu toplantısı salonuna kadar geliyordu. İçişleri Bakanına patlama seslerini sorduğumuza, endişelenecek bir şey olmadığını, bombalı pankartları imha ederek toparladıklarını söyledi. İçişleri Bakanı Orhan Eren'di. Milli Savunma Bakanı tedirgindi ama ihtilal olacağına dair bir izlenim vermiyordu. 'Bu terörü önleyemezsek bizimkiler bir şeyler yapabilir' ve 'Bizim çocuklar yaramazlık yapabilir' gibi bir şeyler söylüyordu."

- "Koruma polisi ihtilal olacağına inanmamış"

Toptan, ihtilal gecesine ilişkin de şu hatırasını paylaştı:

"Evimiz birinci kattaydı. Önümüzdeki caddenin başında bir polis kulübesi vardı. Karşımızdaki apartmanda Emekli Genelkurmay Başkanı Orgeneral Semih Sancar oturuyordu. Onun da evinin önünde bir asker duruyordu. O asker bizim polise 'Bu gece ihtilal yapacaklar, Bakanına haber ver.' demiş. Koruma polisi bize bunu söylemedi. Neden söylemedin diye sorduğumda, 'Sayın Bakanım bunu o kadar çok insan söylüyordu. Biz inanmadık, sıradan bir laf gibi algıladık.' dedi. Evet, herkes ihtilal olasılığı üzerine yorumlar yapıyordu. Sabaha karşı bizim o polis kulübesinin önünde bir cip durdu. Albay olduğunu sanıyorum. Polisle bir şeyler konuştu. Loş bir ışık vardı. Polise bir kağıt gösterdiğini gördüm. 'Beni almaya geldiler' dedim. Fakat biraz konuştuktan sonra o albay araca bindi ve gitti. O gider gitmez bizim polis koşa koşa eve geldi, kapıyı çaldı. Adam, nefes nefese 'Bakanım ihtilal oldu.' dedi."

Kitapta, Toptan'ın aile fotoğrafları ile siyasi yaşamından haberleri aktaran gazete kupürleri de kullanıldı.

Yorumlar