Kukla Diktatörleri Devirin, Gazze'yi Kurtarın!
Gazze’nin üzerinde biriktikçe ağırlaşan bu acı bulutu, hepimizin kalbini karanlığa boğuyor. Bu katliam, yalnızca Gazze’nin değil, insanlığın ruhunda onulmaz bir yara açtı; sustuğumuz her an, bu yara biraz daha derinleşiyor.
40 bin can, 40 bin hayal, 40 bin dünya
Birer birer düştü kanla bulanmış toprağa
İnsanlığın, medeniyetin yeşerdiği topraklar
Şimdi insanlığımızın gömüldüğü mezarlıklar
Gazze’de 40 bin can, dünyanın sessiz bakışları arasında toprağa düşüyor. Her birinin ardında geride kalan yürekler, dinmeyen bir acı ve asla tamamlanamayacak hayaller kalıyor. Analar evlatsız, çocuklar babasız kalırken, gökyüzü bu acıya gözyaşı döküyor. Gazze'nin acısı, insanlığın vicdanında bir yara gibi kanıyor; ve bu yara, her sustuğumuzda biraz daha derinleşiyor. Bu katliam sadece Gazze'nin değil, tüm insanlığın kaybı; çünkü insanlık, Gazze'de bir kez daha can çekişiyor.
İnsanlık tarihinin en karanlık günlerinden birine tanıklık ediyoruz. İnsanlık tarihi, belki de şimdiye dek yaşanan en acımasız, en insafsız katliama ve soykırıma şahit oluyor. Gazze'nin üzerine yağan bombalar, sadece masum insanların değil, tüm insanlığın vicdanını kanatıyor. Bu katliamın sorumluları, tarih tarafından lanetlenecek; ama ne yazık ki, bu acıyı durdurma gücüne sahip olup da sessiz kalanlar, onları destekleyenler de tarihin kara sayfalarına hakkettikleri bir şekilde geçecek.
İslam dünyası, birlik ve beraberlik içinde olma çağrısını hep yapar; "ümmet bilinci" denir buna. Ancak bugün, bu söylemin ne kadar boş ve etkisiz kaldığına şahit oluyoruz. Çünkü bu ümmetin başındaki liderler, yüreklerinde bu acıyı hissetmiyor. Arap Yarımadası'ndan Sibirya'ya, Çin Denizi'nden Atlantik Okyanusu'na kadar milyarlarca Müslüman, Gazze'deki vahşeti kalplerinde duyuyor. Ama ne yazık ki, bu acıyı hisseden halkların başında, kukla liderler var; bu yüzden hiçbir adım atılamıyor.
Başta Suudi Arabistan olmak üzere, ABD'ye bağımlı liderler, bu acıya karşı sessiz kalıyorlar. Eğer bu liderler olmasa, inanıyorum ki İslam ümmeti gerçek anlamını bulacak. Ama bunun için tek bir yol var: Ayaklanmak!
İslam ülkelerinin halkları, artık bu kukla liderlerden kurtulmalıdır. Kendi ülkelerini, kendi halkları yönetmelidir. Düşünün, Gazze'deki katliamlar karşısında bağımlı liderlerin değil, halkın iradesinin karar verdiği bir dünya! O zaman İsrail ya da batılı hiçbir güç, İslam dünyasına karşı bu denli cesaretli olamayacak.
Bugün Gazze'ye yardım ulaştırılamamasının en büyük sebebi, İran ve Suudi Arabistan arasındaki mezhep savaşlarıdır. Bu iki ülkenin bağımlı liderleri, İslam ümmetinin birleşmesini engelliyor. Ama bu engel, halkların kararlı duruşuyla aşılabilir.
Aynı şekilde, Ürdün, Mısır, Tunus, Fas gibi ülkelerin liderleri de batıya bağımlı. Ama unutulmamalı ki, İslam dünyasının en demokratik ülkesi Türkiye'dir. Ve Türkiye, askeri ve siyasi gücünün sınırlı olmasına rağmen, bu karanlık günlerde bile ışık olmayı başarmıştır. Türkiye’nin İran ve Suudi Arabistan gibi ülkelerden destek aldığı bir denklem bile İsrail ve destekçilerinin korkması için yeterlidir.
İran ve Suudi Arabistan arasındaki sorunun çözülmesi, İslam dünyasının birleşmesinin önündeki en büyük engeli ortadan kaldıracaktır. O zaman Pakistan, Endonezya, Malezya, Bangladeş ve Orta Asya ülkeleri de İslam dünyasının yanında yer alacaktır.
Gazze'deki katliamların sona ermesi ve İslam dünyasında bir daha böyle bir acının yaşanmaması için yapılması gereken bellidir: Bütün İslam ülkelerinde devrimler yapılmalı, halklar kendi iradelerini yönetime yansıtmalıdır. Çünkü ancak bu şekilde, Gazze'deki acılar dindirilebilir ve insanlık onuru yeniden ayağa kalkabilir.
Yorumlar