Kıyafetleri nedeniyle Ankara'ya alınmayan Aşık Veysel 125 yaşında

Mustafa Kemal Atatürk ile görüşmek için memleketinden üç gün yol yürüyerek Ankara'ya gelen Aşık Veysel, kıyafetleri nedeniyle başkente alınmamış, Ulus'tan dışarı atılmıştı. Aşık Veysel bugün doğumunun 125'üncü yılında bir kez daha anılıyor.

Google Haberlere Abone ol
Kıyafetleri nedeniyle Ankara'ya alınmayan Aşık Veysel 125 yaşında

Dost dost diye nicelerine sarıldım
Benim sadık yârim kara topraktır
Beyhude dolandım boşa yoruldum
Benim sadık yârim kara topraktır

Nice güzellere baılandım kaldım
Ne bir vefa gördüm ne fayda buldum
Her türlü isteğim topraktan aldım
Benim sadık yârim kara topraktır

Koyun verdi kuzu verdi süt verdi
Yemek verdi ekmek verdi et verdi
Kazma ile döğmeyince kıt verdi
Benim sadık yârim kara topraktır

Aşık Veysel Şatıroğlu

... 

Görmeyen gözleriyle Anadolu'nun gözü kulağı olan, türküleri dilden dile, gönülden gönüle dolanan Aşık Veysel doğumunun 125'inci yılında anılıyor. Bir zamanlar kıyafetleri nedeniyle Ankara'ya alınmayan Aşık Veysel, bugün hala türküleriyle gönüllerdeki yerini muhafaza ediyor. 

Âşık Veysel'in torunu Halil Süzer, dedesinin Atatürk ile görüşmek için 3 ay yol yürüyerek Ankara'ya geldiğini ancak kılık-kıyafetinden dolayı onu Ulus'tan dışarı attıklarını söylemişti. 

Süzer, dedesinin kılık-kıyafetinden dolayı yapılan muameleye çok içerlediğini de ifade ederek, dedesinin çok istemesine rağmen Atatürk ile görüşemeden öldüğünü belitmişti. 

Süzer, Baykal'ın dedesinin Kızılay'a alınmadığını söylediğini hatırlatarak, "Burada bir düzeltme yapmak gerekiyor. Dedem Kızılay'a alınmamış değil, Ulus'tan dışarı atılmış" demişti. 

Dedesinin hayatı boyunca hep Anadolu giysileriyle gezdiğini ifade eden Süzer, Âşık Veysel'in o giysilerinden dolayı Ulus'taki görevliler tarafından o bölgeden dışarıya atıldığını ifade etmişti. 

Süzer, dedesini kıyafetlerin şöyle anlattı "Dedem köylü kıyafeti giyiyordu. Elbiselerin çoğu yamalıydı. Ayakkabı olarak çarık giyiyormuş. Çarığı bile yamalıymış. O dönemin fakirliği ile orantılı elbise giyiyormuş. Ancak o dönemin zabıtaları polisleri onu Ulus'tan atmışlar" diye konuşmuştu.

AŞIK VEYSEL ŞATIROĞLU KİMDİR? 

Duygu ve düşüncelerini saz çalarak dile getiren Aşık Veysel Şatıroğlu, 1894'te Sivas'ın Şarkışla ilçesine bağlı Sivrialan Köyü'nde dünyaya geldi. Asıl adı Veysel Şatıroğlu olan sanatçının iki kız kardeşi, çiçek hastalığına yakalanarak hayatını kaybetti. Aşık Veysel de 7 yaşında aynı hastalıktan dolayı gözlerini kaybetti.

Babasının kendisine oyalanması için aldığı sazla önce başka ozanların türkülerini çalmaya başlayan sanatçı, daha sonra Ahmet Kutsi Tecer'in teşvikiyle kendi türkülerini yazıp söyledi.

Çamşıhlı Ali ve Molla Hüseyin adlı saz ustalarından ders alan Veysel şiirlerinde, yurt sevgisi, kardeşlik, birlik, dünyanın geçiciliği, ölüm ve sevgi temalarını işledi. Veysel, bir dönem Türkiye'yi dolaşarak Köy Enstitüleri'nde saz hocalığı yaptı.

20. yüzyıl aşık halk edebiyatının önemli temsilcilerinden biri olan Aşık Veysel'in deyişleri, 1970'li yıllarda Hümeyra, Fikret Kızılok ve Esin Afşar gibi bazı müzisyenler tarafından da düzenlendi. Veysel'in şiirleri, "Deyişler", "Sazımdan Sesler", "Dostlar Beni Hatırlasın" isimli kitaplarında toplandı. 

Yorumlar

safkan Sanata, bilime ve insana saygı diyenler bunların hiç birine değer vermemiştir. Beton kemal ve avanileridir bunlar