"İnsanlar sanatsal değeri yüksek müzikle tanışık değiller"

- Klasik Türk Müziği Sanatçısı Yaprak Sayar: - "Sanatsal değeri daha yüksek olan Türk müziği, Türk halk müziği ya da Batı müziği çok fazla değer görmüyor çünkü insanlar onunla tanışık değiller" - "Eskilerden Safiye Ayla ve Münir Nurettin Selçuk en zirvede benim için, idollerim diyebilirim" - "Yazın enerjisi hep bir başkadır. Bir de böyle açık havada, bu muhteşem manzarada İstanbul'un neresinde olursanız olun müzik yapmak son derece keyifli"

Google Haberlere Abone ol
"İnsanlar sanatsal değeri yüksek müzikle tanışık değiller"

İSTANBUL (AA) - AHMET ESAD ŞANİ - Klasik Türk Müziği Sanatçısı Yaprak Sayar, insanların sanatsal değeri yüksek olan Türk müziği, Türk halk müziği ve Batı müziğiyle yeterince tanışık olmadığını belirterek, "Bunun için de proje üretmeye, müzik yapmaya, konser vermeye her zaman hazırım ve elimden geleni de yapacağım." dedi.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin, İstanbulluların yaz akşamlarında keyifli zaman geçirmeleri için şehrin çeşitli yerlerinde düzenlediği "İstanbul'da Yaz Neşesi" etkinliklerinde konserleri devam eden sanatçı Sayar, çalışmalarını ve müziğe bakışını AA muhabirine değerlendirdi.

Lise son sınıfta Üsküdar Musiki Cemiyetine gittiğini ve orada gördüğü ilgi sonucu müziğe yönelme ihtiyacı hissettiğini anlatan Sayar, "Bu işi yapabileceğimi hissettim. Daha öncesinde 8 yaşında Bostancı Gösteri Merkezi'nde yaptığım ilk soloyla sahne tozunu yuttum." diye konuştu.

- "Çok severek yaptığım bir işim var, iyi ki de müzik olmuş"

Sayar, öğrencilik yıllarında hiçbir zaman konservatuvara gitmeyi düşünmediğini, biyoloji okumak istediğini belirterek, şunları kaydetti:

"Profesyonel müzik hayatıma ilk defa konservatuvarla başladım. 2005 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Musikisi Devlet konservatuvarında ses eğitimi bölümünü kazandım. Okurken Murat Bardakçı ile tanıştım ve Tarihin Arka Odası programında 5 sene canlı yayında solist olarak görev yaptım. Okul bittikten sonra Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nde Türk Dini Musikisi'nde yüksek lisansa başladım. Bardakçı ile olan 5 yıllık deneyimden sonra 3 sene TRT Türk'te 11 Kahvesi isimli her pazar sabahı canlı yayınlanan bir programda solist olarak görev yaptım. Şu anda TRT İstanbul Radyosu'nda ses sanatçısı olarak görev yapıyorum. Bugün çok severek yaptığım bir işim var, çok şükür iyi ki de müzik olmuş."

Gün içinde şarkı söylemediği bir anın olmadığını dile getiren Sayar, "Müziği ben bir iş olarak görmüyorum, hobimizden para kazanıyoruz, gerçekten öyle. Bu iş benim hayatımın tümünde var. Radyo dinlerken duyduğum şeye eşlik etme ihtiyacı, sürekli bir söyleme ihtiyacı ve bu şarkı söyleme benim pozitif bir insan haline getiriyor. Bu mesleği yapmaya başladığımdan beri de olaylara bakış açım çok farklılaştı. Her şeye olumlu bakmaya başladım. Benim için müzik hayatımın tamamı diyebilirim." ifadelerini kullandı.

Ses sanatçılarından Münir Nurettin Selçuk ve Safiye Ayla'yı örnek aldığını kaydeden Sayar, "Eskilerden Safiye Ayla ve Münir Nurettin Selçuk en zirvede benim için, idollerim diyebilirim. Benim hocam Doğan Dikmen radyoda şeflik yapıyor, aynı zamanda ses sanatçısı. Kadın seslerden şu an örnek alıyorum dediğim ne yazık ki beni heyecanlandıran biri yok, Safiye Ayla'dan sonra olmadı." şeklinde konuştu.

- "Türk müziği yeterince tanınmıyor"

Türkiye'de popüler müziğin sanat değeri daha yüksek olan müziklerin önüne geçtiğini ifade eden Sayar, şöyle devam etti:

"Popüler müzik de olmalı mutlaka tabi, kötülediğim ya da sevmediğim, beğenmediğim bir şey olduğu için söylemiyorum. Popüler müzik adı altında yapılan aslında tüketime yönelik olan müzik her yeri sarmış vaziyette ve asıl sanatsal değeri daha yüksek olan Türk müziği, Türk halk müziği ya da Batı müziği, çok fazla değer görmüyor çünkü insanlar onunla tanışık değiller. Bilinmeyen şeye hep kötü gözle bakılır 'ben onu sevmiyorum' deriz, mesela bir şeyin tadına bakmamışızdır ama 'ben sevmiyorum, ben almayayım' diyebiliyoruz, hemen önyargılı davranıyoruz. Aynı şey müzikte de var bence. Türk müziği ile halk müziğinin televizyonda, medyada, yazılı ve görsel basında daha çok yer aldığı günleri görelim istiyorum. Bunun için de proje üretmeye, müzik yapmaya, konser vermeye her zaman hazırım ve elimden geleni de yapacağım."

- "Yazın enerjisi hep bir başkadır"

İstanbul'un farklı meydanlarında gerçekleştirilen "İstanbul'da Yaz Neşesi" konserlerini de değerlendiren Sayar, "İstanbul'da Yaz Neşesi ismi çok neşeli bence. Çünkü İstanbul gibi bir şehirde yazın etkinlik olmaması aslında bizim hep yakındığımız bir şey." dedi.

Yaprak Sayar, konserleri ilk duyduğunda çok sevindiğini belirterek, "Yazın enerjisi hep bir başkadır. Bir de böyle açık havada, bu muhteşem manzarada İstanbul'un neresinde olursanız olun müzik yapmak son derece keyifli." açıklamasını yaptı.

Sayar, "İlki Bahçeşehir'deydi ve son derece keyifli bir konser oldu. İnsanlar açık havada müzik dinlemeyi seviyorlar. Yürüyüşlerini yaparken bir taraftan gelip biraz müzik dinleyip sonra tekrar devam ediyorlar. Böyle çok doğal, doğaçlama bir süreç oluyor, keyifli oluyor. Halkla iç içe olmak çok güzel bir şey, o iletişimi sağlıyor olmak bu kadar yakından güzel. İstanbul'da Yaz Neşesi konserlerine herkesi davet ediyorum. Gelsinler birlikte şarkılar söyleyelim ve bu güzel atmosferde bu anları birlikte paylaşalım." değerlendirmesine bulundu.

Klasik Türk Müziği Sanatçısı Yaprak Sayar'ın, "Lütfen", "Sarı Gelin", "Kara Kız" ve "Gül Açılsın Dudağında Gülüver" gibi eserleri seslendirdiği "Caz Musikisi" isimli bir albümü bulunuyor.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen "İstanbul'da Yaz Neşesi" etkinlikleri, Berk Özbek, Neşe Demir, Volkan Aslan, Burak Ahıskalı, Yaprak Sayar, Orhan Aykut, Resul Aydemir, Çiğdem Elmas, Orhan Çakmak, Volkan Arslan, Koliva ve Mine Geçili gibi sanatçıların konserleriyle 9 Eylül'e kadar devam edecek.

Yorumlar