Hasan Kalyoncu Üniversitesi Doktora Tevcih Töreni

- Başbakan Yıldırım: (2) - "Fırat'ın batısında durun, doğusuna geçmeyin, böyle bir şey yok. Terörün doğusu batısı olmaz. Terör, bu topraklardan kökü kazınıncaya kadar, bir daha gelmeyinceye kadar bizim için hedeftir. Gereken ne ise onu da yapacağız. Kim varsa arkasında bildiğini yanına koymasın, bu kadar açık" - "Türkiye, bölgede en fazla yük alan, bedel ödeyen ülke olmasına rağmen acımasızca da eleştirilen bir ülke. Zerre kadar yük, sorumluluk almayan, hiçbir bedel ödemeyenler bol bol Türkiye'yi eleştiriyorlar. İşte Fırat Kalkanı Harekatı'nı, Zeytin Dalı'nı eleştiriyorlar çünkü onların terör örgütüyle güzel ilişkileri var. Bilgi kaynakları terör örgütü. PKK/YPG/PYD vesaire, bunlarla gayet güzel bir çalışma içerisindeler. Gönüllü propagandalarını üstlenmiş vaziyetteler"

Google Haberlere Abone ol
Hasan Kalyoncu Üniversitesi Doktora Tevcih Töreni

GAZİANTEP (AA) - Başbakan Binali Yıldırım, "Fırat'ın batısında durun, doğusuna geçmeyin, böyle bir şey yok. Terörün doğusu batısı olmaz. Terör, bu topraklardan kökü kazınıncaya kadar, bir daha gelmeyinceye kadar bizim için hedeftir. Gereken ne ise onu da yapacağız. Kim varsa arkasında bildiğini yanına koymasın, bu kadar açık." dedi.

Yıldırım, Hasan Kalyoncu Üniversitesi Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen Doktora Tevcih Töreni'nde yaptığı konuşmada, insan hayatının en güzel yıllarının öğrencilik yılları olduğunu belirterek mezun olduktan sonra bu kadar sosyal ilişki, arkadaşlık, dostluk ve rahat zamanın hiçbir zaman bulunamayacağını söyledi. Bu nedenle gençlerin geleceğe yönelik planlarını yapmaları gerektiğini ifade eden Yıldırım, "Ülkeniz ve kendiniz için akademik kariyer mi yapacaksınız, piyasada mı çalışacaksınız veya başka ülkelerde mi iş yapacaksınız? Bunların altyapısını buralarda planlamanız lazım. Bir şekilde kendinizi bir kanala sokup yönlendirmenizde fayda var." önerisinde bulundu.

Rekabetin biraz daha kızıştığını, önceden 1 milyon 200 bin olan öğrenci sayısının 7 milyonun üzerinde olduğunu aktaran Yıldırım, bu çerçevede daha fazla öne geçmek için daha fazla gayret gerektiğine işaret etti.

Bir ağabey ve bu sıralardan geçmiş biri olarak yaşadığı zorlukları paylaşmaya çalıştığını dile getiren Yıldırım, "Bize böyle yol gösteren falan da yoktu. Türkiye'nin bu kadar imkanı da yoktu." dedi.

Mezun olduktan sonra hocasının isteği üzerine asistan olarak üniversitede kaldığını anlatan Yıldırım, bu sürece ilişkin şunları söyledi:

"Rahmetli hocam 'Asistan olarak kal.' dedi. Kaldık. Ancak 9 ay dayanabildim ve sonunda ayrıldım. 'Bu iş bana göre değil.' dedim. Hakikaten akademik çalışma yapmayı çok istiyordum. Yurt dışına doktoraya eleman gönderilecek, üç kişi. Kim gidecek? Adaylar belli 3-4 arkadaş var. Bir kural koydular 'Doğum tarihi 1955'ten daha büyük olanlar müracaat edebilir.' diye. Yani küçükler edemez. Benim doğum tarihim 1955. 54, 53, 52 müracaat ediyor, ben müracaat edemiyorum. Bu benim kafama yatmadı ve 'Bu nasıl bir ölçü' dedim. Genç olmak suç mu? Orada karar verdim, ayrıldım. Böylece bizim 9 aylık bir akademik hayatımız oldu. Ondan sonra da kader bizi buralara sürükledi böyle, bu işlere geldik."

Yıldırım, üniversitelerin bulundukları şehir ve bölgenin ekonomik, sosyal, beşeri sermayesini geliştirmek gibi bir mükellefiyeti olduğuna işaret ederek gelişmiş ülkelerde olduğu gibi Türkiye'deki üniversitelerin de bulunduğu bölgenin ihtiyaçlarına uygun bir biçimde alan seçmesi gerektiğini vurguladı. Bunu "göç" olayını örnek vererek açıklayan Yıldırım, Gaziantep'in göç konusunda, son 7 yıldır çok büyük bir iş yaptığını, başka ülkelerde orta büyüklükteki şehirler kadar bir nüfusu bünyesinde barındırdığını, onları topluma entegre ettiğini ve bunu da sessiz, sedasız başarılı bir şekilde yaptığını kaydetti.

Yıldırım, bunların hepsinin akademik çalışma konusu olması, bu işin sadece lafını yapan ve başka hiçbir sorumluluk almayan ülkelere de akademik toplantılarda, bilimsel çalışmalarda anlatılması gerektiğini belirtti.

- "Terörün doğusu, batısı olmaz"

Yıldırım, şöyle devam etti:

"Maalesef Türkiye bölgede en fazla yük alan, en fazla bedel ödeyen ülke olmasına rağmen acımasızca da eleştirilen bir ülke. Kim tarafından? Hiç burada zerre kadar yük almayan, sorumluluk almayan, hiçbir bedel ödemeyenler bol bol Türkiye'yi eleştiriyorlar. İşte Fırat Kalkanı Harekatı'nı eleştiriyorlar, Zeytin Dalı'nı eleştiriyorlar. Niye eleştiriyorlar? Çünkü onların terör örgütüyle güzel ilişkileri var. Bilgi kaynakları terör örgütü. PKK/YPG/PYD vesaire. Bunlarla gayet güzel bir çalışma içerisindeler. Gönüllü bunların propagandalarını üstlenmiş vaziyetteler. Bölgede istikrarı getirmek, barışı getirmenin yolu terör örgütleriyle iş tutmaktan mı geçiyor? Böyle bir ciddiyetsizlik olur mu? Ama Türkiye bunu da yaşadı. Baktılar ki hiç bu konuda zerre kadar taviz yok. İşin ucunda memleket meselesi olursa, güvenlik olursa, hudut güvenliği olursa, vatandaşın can ve mal güvenliği olursa gerisi teferruat. Arkasında şu ülke vardır, bu ülke vardır, bizim için hiç fark etmez. Efendim Fırat'ın batısında durun, doğusuna geçmeyin. Böyle bir şey yok. Terörün doğusu, batısı olmaz. Terör bu topraklardan kökü kazınıncaya kadar, bir daha gelmeyinceye kadar bizim için hedeftir. Gereken neyse onu da yapacağız. Kim varsa arkasında bildiğini yanına koymasın. Bu kadar açık."

- "Bizim amacımız ülkemizi kalkındırmak"

En büyük güçlerinin millet olduğunun altını çizen Yıldırım, şu değerlendirmeyi yaptı:

"Bakın Afrin harekatı oldu, sokaklar kaynadı. Herkes Afrin'e gitmek istiyor yediden yetmişe. Kadını, erkeği, çoluğu çocuğu. Bu vatan sevgisi, bu millet sevgisi, bu istiklal özlemi başka milletlerde yok. Bu bayrak sevgisi bizden başka kimse de yok. Bütün ideolojiler bir kenara bırakılıyor ve 'Memleket meselesi' diyor, aynı dilden konuşmaya başlanıyor. Bu hasletimizi muhafaza etmemiz lazım. Bunun için gayret ediyoruz ve amacımız bu. Yoksa kimseye bir husumetimiz yok. Kimsenin toprağında da gözümüz yok. Bizim amacımız ülkemizi kalkındırmak, mamur etmek. Milletimizi Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün işaret ettiği muasır medeniyetler seviyesine taşımak. Parmakla gösterilen dünyanın ülkeleri arasına ülkemizi sokmak."

Bu yönde epey mesafe aldıklarını aktaran Yıldırım, "Bu kadar da tevazuya lüzum yok. Başka bir ülke var mı? 15 yılda milli gelirini 3 kata çıkarsın. Yok. Başka bir ülke var mı? Yüzde 11,1 büyüme sağlasın. Her türlü olumsuzluğa rağmen. Darbeye rağmen, terörle mücadeleye rağmen, FETÖ mücadelesine rağmen üçüncü çeyrek 2017 yüzde 11 üzeri. Bu ay sonunda açıklanacak 2017 ortalama büyümesi 7'nin üzerinde çıkacak. Orada da bir numara olacağız." dedi.

- "İşte merkez bu"

Son derece zengin, bereketli, potansiyeli yüksek bir ülke ve aynı zamanda zor bir coğrafyada olunduğunu ifade eden Yıldırım, şöyle konuştu:

"Ama fırsatlarımız da var. Herkes ülkesini sever. Her ulus sever ve herkes ülkesini önemser. Bunda bir yanlış yok. Kime sorsanız dünyanın merkezinde kendi ülkeleri olduğunu söyler. Bu da yanlış değil. Çünkü dünya bir küre, parmağını nereye koyarsan orası merkez. Ama merkez olmaktan merkez olmaya fark var. Avustralya, o da diyor 'Biz dünyanın merkezindeyiz.' Ama ülkenin bir ucundan bir ucuna 8 saatte gidiyorsunuz. Ama Türkiye'de 3 saat uçuşla 56 ülkeye varıyorsunuz. İşte merkez bu oluyor. Doğuyla, batının, medeniyetlerin, dinlerin buluştuğu yer. Yıllar boyunca 'İpek Yolu, Baharat Yolu, Kral Yolu' diye tanımlanan zenginliklerin ister doğudan batıya doğru, ister batıdan doğuya doğru her zaman, her güzergahta geçeceği yer burası. Bu topraklar, Anadolu toprakları."

Bu nedenle Türkiye'nin merkez olduğunu dile getiren Yıldırım, Türkiye'nin 56 ülke, 1,6 milyar nüfus ve 30 trilyon dolarlık büyük bir ekonominin tam merkezinde olduğunu söyledi.

THY'nin 300'den fazla noktaya uçuş, Afrika'nın 44 noktasına da doğrudan uçuş yaptığını anlatan Yıldırım, "2003'te Afrika ülkesine gideceğiz iki gün yollarda geçiyor. İspanya'ya git, buradan Cezayir'e, buradan da başka bir uçuşla Güney Afrika'ya git. Devri alem. Şimdi atla git Güney Afrika'ya mı, Kenya'ya mı gideceksin? Nereye gideceksen. 44 noktaya uçuş. 40'tan fazla büyükelçilik." dedi.

- "Geleceğinizi bugünden inşa edin"

Türkiye'nin son 15 yılda milli gelirinin arttığını, eğitim bütçesinin 11 milyardan 135 milyara çıktığını anımsatan Yıldırım, Türkiye'nin 100 yıllık yatırımlar yaptığını bildirdi.

Türkiye'nin altyapı yatırımları bakımından dünyanın gelişmiş ülkelerinin birçoğundan iyi duruma geldiğine işaret eden Yıldırım, yollar, tüneller, havaalanları ve hızlı trenin Türkiye'nin geleceğinin inşaatı olduğunu vurguladı.

Türkiye'nin geleceğinin gençler olduğuna dikkati çeken Yıldırım, gençlere, "Geleceğinizi bugünden inşa edin. Eğer bu projeleri biz bütçe imkanlarıyla yapmak için bekleseydik 25 sene sonra bu işleri yapabilirdik. Ne yaptık? O zamanı öne çektik." dedi.

Yıldırım, altyapı olmadan kalkınma ve refahın olmayacağını ifade ederek "80 yılda Türkiye'de 50 kilometre tünel yapılmışken, son 15 yılda 450 kilometre tünel yaptık. 750 kilometre tünel inşaatı da devam ediyor. Dünyanın en uzun dördüncü köprüsünü yaptık, dünyanın en geniş köprüsünü yaptık. Şimdi de dünyanın en uzun açıklıklı 1915 Çanakkale Köprüsü'nü yapıyoruz. Son 10 yılda dünyada küresel kriz var. Küresel krize rağmen dünyada topu topuna 10 tane mega proje yapılmış, bunun 6 tanesini Türkiye. Türkiye böyle bir ülke." değerlendirmesinde bulundu.

- "Ortadoğu'nun geleceği Türkiye'yi ilgilendirir"

Yıldırım, Suriye'nin, Irak'ın geleceğinin herkesten çok Türkiye'yi ilgilendirdiğini dile getirerek şunları kaydetti:

"Kafkaslar'ın geleceği, her ülkeden daha fazla Türkiye'yi ilgilendirir. Ortadoğu'nun geleceği, Türkiye'yi ilgilendirir. Çünkü burada komşu. Dışarıdan gelenler geliyorlar ortalığı karma karışık ediyorlar, duman ediyorlar, bir sürü insan hayatını kaybediyor, binalar şehirler tahrip oluyor, tarumar oluyor ve çekip gidiyorlar. 2003 işgali. Ne oldu gerekçeleri? 'El Kaide' dendi, 'kimyasal silah' dendi. 'Bilmem ne' dendi. Hiçbiri olmadığı bugün ortaya çıktı. Günah da çıkardılar ama 1 milyon masum insan yok oldu, hayatı söndü."

(Sürecek)

Yorumlar