Veliler Sultanı: Abdülkadir-i Geylani
- Kadiri tarikatının kurucusu ve tasavvufun önde gelen alimlerinden Abdülkadir-i Geylani, İslam alimleri ve velilerinin en büyükleri arasında yer alıyor - Geylani, 18 yaşına gelince annesinden izin alarak kafileye katılıp, Bağdat'a ilim tahsil etmeye gitti ve İslam dünyasında abid, müttaki, alim, zahit, ahireti tercih eden, dinin esaslarına bağlı biri olarak tanındı - Dini ilimlerin pek çok alanında eser tasnif eden Abdulkadir-i Geylani, hakikat ehlinin hallerini anlatan kitaplar kaleme aldı - Maddi, manevi, sosyal ve ahlaki alanlarda her türlü fitne ve fesadın arttığı bir zaman diliminde dünyaya gelen Abdulkadir-i Geylani, ilim öğrendiği şehir olan Bağdat'ta ebedi aleme göç etti
İSTANBUL (AA) - AYŞE BÜŞRA ERKEÇ - Kadiri tarikatının kurucusu
ve tasavvufun önde gelen alimlerinden Abdülkadir-i Geylani, İslam
alimleri ve velilerinin en büyükleri arasında yer alıyor.
Tasavvufun öncülerinden olan Abdülkadir-i Geylani, Hicri 470'de
(Miladi: 1077) Türkmenistan ve İran arasında yer alan Geylan isimli
şehrin, Neyf köyünde dünyaya geldi.
Künyesi Ebu Muhammed olan Geylani, "Muhyiddin", "Gavsu'l Azam",
"Kutb-i Rabbani", "Sultanu'l Evliya", "Bazu'l Eşheb", "Şeyh
El-İslam" ve "El-Müslimin" gibi sıfatlarla tanındı.
Geylani'nin "Allah yolunda savaşmayı seven" anlamına gelen
"Ceng-i dost" lakabıyla tanınan babası, Hazreti Muhammed'in torunu
olan Hazreti Hasan'ın oğlu Hasan el-Müsennâ'nın evladı, Abdullah
Mahd'ın soyundan, annesi ise ümmü l-Hayr lakabıyla anılan Fatma
hanım, babası Seyyid Abdullah Savmai el Hüseyni'ye dayandığı için
genellikle "Seyyide" olarak anıldı.
Hem anne, hem de babası tarafından Hz. Muhammed'e dayanan soyu
nedeniyle Geylani, hem seyyid, hem de şerif olarak tasavvuf
dünyasında övgülere mazhar oldu.
- 18 yaşında, Bağdat'ta ilim tahsil etmeye gitti
Küçük yaşta babasını kaybeden, annesinin yanında ve dedesinin
himayesinde büyüyen Abdülkadir-i Geylani'nin en büyük arzusu,
devrin en önemli ilim ve kültür merkezi olarak kabul edilen
Bağdat'ta eğitimine devam etmekti.
Geylani, 18 yaşına gelince annesinden izin alarak kafileye
katılıp, Bağdat'a ilim tahsil etmeye gitti ve İslam dünyasında
abid, müttaki, zahit, ahireti tercih eden, dinin esaslarına bağlı
biri olarak şöhret kazandı.
Bağdat'ta, Ebu Galib bin Bakıllani, Ca'fer es-Serrac, Ebu Bekir
Susen ve Ebu Talib bin Yusuf gibi devrin önde gelen alimlerinden,
Hazreti Muhammed'in söz ve dini uygulamalarının incelendiği hadis
ilmini, Ebu Said el-Muharrimi, Ebu Hattab ve Kadi Ebu Hüseyin gibi
hukukçulardan ise fıkıh ilmini tahsil eden Geylani, aynı zamanda
edebiyat okuyarak, sözleri sanatla buluşturan inceliği
öğrendi.
Geylani, kısa zamanda asıl-kök anlamlarına gelen "usul" ve
ayrıntı-dal ve kollar anlamlarında telaffuz edilen "fürû"
alanlarında yaptığı incelemeler sonucunda, mezhepler konusunda da
geniş bilgiye sahip oldu.
Kendisini ilmin engin deryasına bıraktığı bu yıllarda Bağdat mutasavvıflarıyla kurduğu yakın dostluklar sayesinde tanıştığı hocası Hammad bin Müslim Debbas sayesinde tasavvufa intisap eden Geylani, tarikat hırkasını da yine hocası Debbas'tan giydi.
- Hakikat ahvalini anlatan kitaplar kaleme aldı
"Usul" ve "Furû" yani dini ilimlerin pek çok alanında eserler kaleme alan Abdulkadir-i Geylani, hakikat ehlinin hallerini anlatan kitaplar telif etti.
Bu kitaplardan bir kısmı basılırken, bir kısmı da henüz
basılmadan, el yazması olarak torunlar tarafından muhafaza
ediliyor.
-Torun Geylani'nin araştırmaları
Abdulkadir-i Geylani'nin 20'inci kuşak torunu Prof. Dr. Muhammed
Fadıl Geylani, gerçekleştirdiği araştırmalar sonucunda,
"Evradü'l-Cilani", "Hizbu'r-Reca ve'l-İntiha", "Duaü'l-Besmele",
"El-Gunya li-Talibi Tarikı'l-Hak", "El-Fethu'r Rabbani
ve'l-Feyzu'r-Rahmani", "Fütuhu'l-Gayb", "Hizbü Abdulkadir Geylani",
"Ed-Delail el-Kadiriye", "Beşairü'l-Hayrat", "Virdü'ş-Şeyh
Abdulkadir Geylani", "Tefsirü'l-Kur'an (Kendi el yazısı ile)",
"Et-Tuküs el-Lahutiyye" ve "Cilaü'l-Hatır" isimli kitapları
okuyucuya ulaştırdı.
Henüz, el yazması olarak bulunan kitaplar ise yakın zamanda
"Geylani Külliyatı" adı ile okuyucuya sunulacak.
- "Kalbim, hariç her tarafım ağrıyor"
Hicri 561, Rebiü'l Ahir aynın 8'inde bir Cumartesi akşamı, ebedi aleme göç eden Abdulkadir Geylani'nin vefatının ardından Bağdat halkı, derin bir üzüntü yaşadı.
Geylani, ömrü boyunca en ağır ve bir gün, bir gece süren
hastalığını soran oğlu Abdulcebbar'a, şu cevabı verdi:
"Benim hastalığımı ne insan, cin ne de bir melek bilebilir, akl
edebilir. Allah'ın ilmi, Allah'ın hükmüyle azalmaz, eksilmez. Hüküm
değişir ama ilim değişmez. Kalbim, hariç her tarafım ağrıyor.
Kalbim, Allah ile beraber. Ben hiç bir insandan korkmuyorum. Ben
ölümden de, ölüm meleğinden de korkmuyorum."
Maddi, manevi, sosyal ve ahlaki anlamda her türlü fitne ve
fesadın arttığı bir zaman diliminde dünyaya gelen Abdulkadir-i
Geylani, Hicri 561 (Miladi: 1166) yılında ilim öğrendiği şehir olan
Bağdat'ta ebedi aleme göç etti.
İslam dünyasında halen bağlıları bulunan Geylani'nin türbesi halen Bağdat'ta bulunuyor.
Yorumlar