UDEF 11. Uluslararası Öğrenci Buluşması Final Programı

- Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan: (2) - "(Fransa) Türkiye'ye karşı son dönemde yaptıklarını görüyorsunuz. Güçlendiğimizden rahatsız oluyorsanız, isteseniz de istemeseniz de güçleneceğiz" - "Şu anda 196 ülkeye diyoruz ki 'Senin de BM Güvenlik Konseyi'nde daimi üye olma hakkın yok mu?' 5 daimi üye, 15 geçici üye, 20 üye. Bu 20 üyenin tamamı daimi üye olsun ve dönerli olarak, 10'u diyelim ki bir sonraki 10 olarak kalsın ama bu değişim devam etsin, bu değişim devam ederken de buradaki 20 üyenin tamamı da BM Güvenlik Konseyi'nin üyesi olsun. Dolayısıyla 196 üyenin 196'sı da BM Güvenlik Konseyi'nde üyeliği yaşasın" - "Bugün başka bir dünya var. Öyleyse Birleşmiş Milletleri reforme etmemiz şart. Peki BM Güvenlik Konseyi daimi üyeleri böyle bir şeye 'Evet' derler mi? Çok zor. Niye? Çünkü yakaladıkları fırsatı kolay kolay bırakmazlar" - "Biz adalet istiyoruz BM, adaleti tesis için kuruldu ama şu anda böyle bir yaklaşım var mı? Yok. Biz bunu aramaya devam edeceğiz. Biz insanlığın adaletini arıyoruz. Bunu er veya geç inşallah yakalayacağız. İnşallah belki hemen değil ama bir gün mutlaka dünya mazlumlarının adalet talebinin yerine geldiğini göreceğiz. Bizlere düşen şey o güne kadar bu mücadeleyi kesintisiz sürdürmektir"

Google Haberlere Abone ol
UDEF 11. Uluslararası Öğrenci Buluşması Final Programı

İSTANBUL (AA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Fransa'nın Cezayir'de, Libya'da, Ruanda'da on binlerce insanı katlettiğini belirterek, "(Fransa) Türkiye'ye karşı son dönemde yaptıklarını görüyorsunuz. Güçlendiğimizden rahatsız oluyorsanız, isteseniz de istemeseniz de güçleneceğiz." dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Haliç Kongre Merkezi'nde Uluslararası Öğrenci Dernekleri Federasyonu (UDEF) tarafından düzenlenen "11. Uluslararası Öğrenci Buluşması Final Programı"nda yaptığı konuşmada, programa hazırlık yaparken Çadlı iki öğrencinin hikayesini öğrendiğini dile getirdi.

Tüm gençlere örnek olması için bu hikayeyi paylaşmak istediğini ifade eden Erdoğan, şöyle konuştu:

"Çad'da birbirlerine husumet besleyen iki kabileye mensup bu kardeşlerimiz, eğitim için ülkemize geliyor. Ancak gelmeden önce ülkelerindeki Fransızca öğretmenleri Türkiye'yi onlara öyle kötülüyor ki işte bu aralar olduğu gibi dönüş biletlerini de ceplerine koyarak İstanbul'a ayak basıyorlar. Ülkemizde başlarına her türlü felaketin gelebileceği, hayati tehlikelerinin dahi bulunduğu telkinleri, rakip kabilelerden olmalarına rağmen onları yakınlaştırıyor, aynı yurtta, aynı evde yaşamaya zorluyor. Aradan bir süre geçince Fransızca öğretmenlerinin kendilerine anlattığı Türkiye ile hakiki Türkiye'nin uzaktan yakından bir ilgisi olmadığını görüyorlar. Bunun üzerine Çad'ı yıllarca sömüren gücün kendilerine nasıl bir oyun oynadığının farkına varıyorlar. Sadece eğitimleri süresince birlikte olmakla kalmıyor, dönüşte kabileleri arasındaki husumeti de sona erdirecek adımlar atıyorlar."

Fransa'nın Afrika'yı sömürdüğüne de dikkati çeken Erdoğan, "Sadece bu Fransızlar, tabii halkı tenzih ederim, yöneticiler, Cezayir'de bunlar 5 milyon insanı katlettiler. Bunlar Libya'da aynı şeyi yaptılar, Ruanda'da on binleri, yüz binleri katlettiler. Fransızlar. Ama Türkiye'ye karşı son dönemde yaptıklarını görüyorsunuz. Ya biz size ne yaptık ya? Bizimle alıp veremediğiniz ne? Güçlendiğimizden rahatsız oluyorsanız, isteseniz de istemeseniz de güçleneceğiz. Dürüst, samimi olduğunuz sürece biz de size karşı dürüstüz ama dürüst olmazsanız gereği neyse onu yaparız." ifadelerini kullandı.

- "Roman mahallesinden bir Cumhurbaşkanı çıktı"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Bursları konusunda benzer çok sayıda hikaye olduğunu belirterek, "İnanın dehşete kapılmamak eli değil." dedi.

Sömürdükleri ülkelerin sadece maddi zenginliklerini değil, tarihini, kültürünü, insan varlığını da kendi amacına göre dizayn edenlere karşı en büyük gücün buradaki birliktelikleri olduğunun altını çizen Erdoğan, "Diyorsunuz ya tek milletiz. Bu yaklaşım çok önemli. Bizim kimseye karşı böyle kötü niyetimiz olmadığı için siyasi ilişki de kursak, ticaret de yapsak, sosyal kültürel yakınlık da tesis etsek hep aynı samimiyetle aynı hüsnüzanla hareket ediyoruz. Çünkü inancımız böyle emrediyor." değerlendirmesinde bulundu.

Kur'an-ı Kerim'in ayrılığa düşülmemesiyle ilgili ayetlerinden okuyan Erdoğan, şöyle devam etti:

"Bize ayrılık kesinlikle yasaktır. Birbirinizi de severken, makam, mevki, para, pul, akrabalık bundan dolayı sevmeyeceğiz. Sadece Yunus'un diliyle yaratılanı Yaradan'dan ötürü seveceğiz. Bizde siyah beyaz var mı? Yok. Ama Batı'da var. Avrupa Birliği'nde Romanları bir kenara koyamazsın ama Fransa, Romanları dışladı. Halbuki müktesebatın içerisinde bu yasak. Ama ben Romanların içinden çıktım geldim. Ben Romanlarla beraber okudum. Aynı ilkokulda okudum. Roman mahallesinden işte bir Başbakan, bir Cumhurbaşkanı çıktı geldi. Bizim inancımızın güzelliği burada. Burada tefrik yok."

- "Sizler bizlerin misyon şeflerimiz olacaksınız"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Afrika başta olmak üzere mazlum coğrafyalara gittiklerinde sadece, "Gelin beraber kazanalım." çağrısı yaptıklarını, bunun ötesinde bir adıma asla girişmediklerini dile getirdi.

Bu tür ülkelerle ticaret hacimlerinde Türkiye lehine bir dengesizlik varsa buradan alınabilecek nelerin olduğunun tespit edilmesi yönünde talimat verdiğini anlatan Erdoğan, "Birlikte kazanmanın bereketine inanan bir ülke olarak, tüm ilişkilerimizi bu doğrultuda kurmanın gayreti içindeyiz." dedi.

Türkiye'den mezun olan öğrencilerin, ülkelerine döndükten sonra kiminin özel sektörde kiminin kamuda kiminin sivil toplum kuruluşlarında önemli görevler üstleneceğine de değinen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Sizler var ya buradan gittiğiniz zaman bizim adeta misyon şeflerimiz olacaksınız. Sizler bizim büyükelçilerimiz olacaksınız. İnşallah çok da sıkı sıkıya olmanın sizler adeta fırsatını sağlayacaksınız. Sizlerden ricam; hem ülkemizle hem de tüm devletlerle olan ilişkilerinizi işte bu anlayışla tesis etmek için çalışmanızdır. Allah tüm insanları aynı yaratmıştır. Farklılıklar daha sonradan ve insanlar eliyle ortaya çıkmıştır. Gelin bu farklılıkları birlikte en aza indirelim. Bizim çok kazanmak gibi bir derdimiz yok. Bizim amacımız, kendimizle birlikte kardeşlerimizi de siyasi ve ekonomik olarak yükseltmektir. Birlikte çalışırsak bunu da başarabiliriz. En azından çocuklarımıza, bizden sonraki nesillere bunu borçluyuz. Gönül sultanlarımızdan Yunus Emre'nin dediği gibi, 'Gelin tanış olalım, işi kolay kılalım, sevelim, sevilelim. Dünya kimseye kalmaz.'"

- Birleşmiş Milletler'e eleştiri

Cumhurbaşkanı Erdoğan, dünyayı tüm insanlık için, daha güzel, güvenli, adil ve müreffeh hale getirmek üzere her platformda çalıştıklarını dile getirdi.

Tüm devletlerin, toplumların hakkını, hukukunu koruma yeri olarak kurulan Birleşmiş Milletler'deki (BM) temsil adaletsizliğini, "Dünya beşten büyüktür." diyerek kendilerinin dile getirdiklerini hatırlatan Erdoğan, "Artık dünya, 2. Dünya Savaşı sonrasının şartlarını yaşamıyor. Bugün başka bir dünya var. Öyleyse Birleşmiş Milletleri reforme etmemiz şart. Peki BM Güvenlik Konseyi daimi üyeleri böyle bir şeye 'Evet' derler mi? Çok zor. Niye? Çünkü yakaladıkları fırsatı kolay kolay bırakmazlar. Bıraksalar da bırakmasalar da biz bütün BM Genel Kurulu'nda bu düşüncemizi dile getiriyoruz, getirmeye de devam edeceğiz." dedi.

Dünyada hemen hemen bütün ülkelerin bir korku atmosferinin içinde yaşadığına değinen Erdoğan, şöyle konuştu:

"Çünkü bu beş daimi üyeden bunlar çok korkuyor, çok çekiniyorlar. Ama biz inandığımızı inandığımız gibi söylüyoruz. Söylemeye devam edeceğiz. Halbuki şu anda 196 ülkeye diyoruz ki 'Senin de BM Güvenlik Konseyi'nde daimi üye olma hakkın yok mu?' 5 daimi üye, 15 geçici üye, 20 üye. Bu 20 üyenin tamamı daimi üye olsun ve dönerli olarak, 10'u diyelim ki bir sonraki 10 olarak kalsın ama bu değişim devam etsin, bu değişim devam ederken de buradaki 20 üyenin tamamı da BM Güvenlik Konseyi'nin üyesi olsun. Dolayısıyla 196 üyenin 196'sı da BM Güvenlik Konseyi'nde üyeliği yaşasın. Türkiye bunu niye yaşamasın, Japonya niye yaşamasın, Almanya niye yaşamasın, Hindistan, Pakistan niye yaşamasın? Hepsi, irili ufaklı bunu yaşasın. Ama istemezler. Şu anda halkı Müslüman olan bir tane ülke BM Güvenlik Konsey'inde yok. Nasıl iş bu? Biz adalet istiyoruz BM, adaleti tesis için kuruldu ama şu anda böyle bir yaklaşım var mı? Yok. Biz bunu aramaya devam edeceğiz. Biz insanlığın adaletini arıyoruz. Bunu er veya geç inşallah yakalayacağız. İnşallah belki hemen değil ama bir gün mutlaka dünya mazlumlarının adalet talebinin yerine geldiğini göreceğiz. Bizlere düşen şey o güne kadar bu mücadeleyi kesintisiz sürdürmektir."

(Sürecek)

Yorumlar