"Türk-Rus İlişkilerinin Derinleştirilmesi" konferansı

- Büyükelçi Altay: - "Krizleri tek başına çözebilecek, tüm bu sınamaları tek başına göğüsleyebilecek hiçbir ülke yoktur. Bu nedenle birlikte hareket etmemiz önemli, gerekli ve hatta kaçınılmazdır diye düşünüyoruz" - Rusya'nın Ankara Büyükelçisi Karlov: - "Türkiye ile Rusya arasındaki iyi ilişkiler sayesinde geçen yıl kasım ayında yaşanan olayın ardından çıkan krizi aşmayı başardık" - Atılım Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Karasar: - "Türk-Rus ilişkilerinin hem küresel hem de bölgesel anlamda giderek ehemmiyet kazandığı, hatta küresel resme yön ve renk veren ilişkiler özelliği taşıdığını görüyoruz ki, bu da Türk-Rus ilişkileri için iki tarafın da daha fazla zaman ve enerji ayırması gerektiğini gösterir" - SETA Dış Politika Araştırmaları Direktörü Ulutaş: - "Türkiye ile Rusya arasında Suriye konusundaki ayrışma, Suriye ve Irak politikasında ABD ile var olan ayrışmadan daha derin olmasına rağmen bir müzakere var"

Google Haberlere Abone ol
"Türk-Rus İlişkilerinin Derinleştirilmesi" konferansı

ANKARA (AA) - Dışişleri Bakanlığı İkili Siyasi İlişkiler Genel Müdürü Büyükelçi Şefik Vural Altay, Türkiye ve Rusya'nın asırlardır bu coğrafyada yaşayan iki büyük devlet olduğunun altını çizerek, "Krizleri tek başına çözebilecek, tüm bu sınamaları tek başına göğüsleyebilecek hiçbir ülke yoktur. Bu nedenle birlikte hareket etmemiz önemli, gerekli ve hatta kaçınılmazdır diye düşünüyoruz." diye konuştu.

Dışişleri Bakanlığı Stratejik Araştırmalar Merkezi (SAM), Sheraton Otel'de "Türk-Rus İlişkilerinin Derinleştirilmesi" konferansı düzenledi.

Konferansta konuşan Dışişleri Bakanlığı Diplomasi Akademisi Başkanı Doç. Dr. Mesut Özcan, Türkiye ile Rusya arasındaki geçmişe dayanan inişli çıkışlı ilişkilerin, son dönemde ekonomi, diplomasi, kültür ve enerji gibi alanları kapsayarak geliştiğine işaret etti.

Dışişleri Bakanlığı İkili Siyasi İlişkiler Genel Müdürü Büyükelçi Altay da Türkiye ve Rusya'nın asırlardır bu coğrafyada yaşayan iki büyük devlet olduğunun altını çizerek, iki ülke arasındaki ortak çıkarlar ve güçlü iş birliği perspektifinin, ilişkilerin eski haline dönmesi sürecine yardımcı olduğunu belirtti.

Altay, "Müşterek menfaatler ve ortak anlayış temelinde her konuda diyalog içerisinde olmamız pekala mümkündür. Son dönemde Rusya ile komşu olarak bulunduğumuz coğrafyada yaşanan bölgesel sorunlar, küresel meselelere hatta küresel krizlere dönüşmüştür. Bu krizleri tek başına çözebilecek, tüm bu sınamaları tek başına göğüsleyebilecek hiçbir ülke yoktur. Bu nedenle birlikte hareket etmemiz önemli, gerekli ve hatta kaçınılmazdır diye düşünüyoruz." dedi.

- "Türkiye ile Rusya arasındaki kriz aşıldı"

Rusya'nın Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov, geçen yıl kasım ayında Rus uçağının düşürülmesinin ardından yaşanan kriz sonrası Türkiye ile Rusya arasındaki ilişkilerin normalleştiğini belirtti.

Karlov, "Türkiye ile Rusya arasındaki iyi ilişkiler sayesinde, geçen yıl kasım ayında yaşanan olayın ardından çıkan krizi aşmayı başardık." ifadesini kullandı.

İki ülke arasındaki ilişkilerin, kriz öncesi dönemin de ötesine taşınmasını istediklerini aktaran Karlov, krizin, ne yazık ki iki ülkenin ekonomik ilişkilerini vurduğunu söyledi.

Rusya Dış İlişkiler Konseyi (RIAC) Başkanı Prof. Dr. Andrey Kortunov da Türkiye ile Rusya arasında yaşanan krizin, iki ülke arasındaki ilişkilerin kırılganlığının bir göstergesi olduğunu belirterek, ilişkileri eski haline getirmenin son derece önemli olduğunu dile getirdi.

Atılım Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Hasan Ali Karasar, "Türk-Rus ilişkilerinin hem küresel hem de bölgesel anlamda giderek ehemmiyet kazandığı, hatta küresel resme yön ve renk veren ilişkiler özelliği taşıdığını görüyoruz ki, bu da Türk-Rus ilişkileri için iki tarafın da daha fazla zaman ve enerji ayırması gerektiğini gösterir." ifadesini kullandı.

Karasar, çatışma ortamında etnik ve mezhepsel olarak dağılmış Suriye ve Irak'ın toprak bütünlüklerinin korunması için pozitif katkıda bulunacak iki önemli ülke arasında diyaloğun açık tutulmasının önemine de dikkati çekti.

- "İran bölgedeki radikalleşmenin en büyük kaynağı"

Siyaset, Ekonomik ve Toplum Araştırmaları Vakfının (SETA) Dış Politika Araştırmaları Direktörü Ufuk Ulutaş da bölgesel aktörlerin, kendi sorunlarını çözmek için inisiyatif almaları gereken, dışarıdan yardımı dikkate almaması gerektiği bir dönem yaşandığına işaret etti.

"Türkiye ile Rusya arasında Suriye konusundaki ayrışmanın, Suriye ve Irak politikasında ABD ile var olan ayrışmadan daha derin olmasına rağmen, bir müzakerenin olduğunu" belirten Ulutaş, "Son zamanlarda Türkiye, ABD ile konuşmakta zorlanıyor." değerlendirmesinde bulundu.

Ulutaş, "Rusya'nın Suriye'de olma motivasyonu ile İran'ın Suriye'de olma motivasyonu arasında ciddi farklılıklar olduğunu düşünüyorum, bunu potansiyel bir çatışma noktası olarak görüyorum. İran çok net olarak mezhepçi motivasyonu jeo-stratejik bir araç olarak kullanıyor." diyerek, Rusya'nın bakış açısını "realist ve jeo-stratejik" sözleriyle nitelendirdi.

Rusya'nın, Suriye'nin İran komutasındaki milislerin idaresi altına girmesini isteyeceğini düşünmediğini dile getiren Ulutaş, Rus tarafının, bu milislerin hareket imkanını kısıtlaması gerektiğini söyledi ve "İran bölgedeki radikalleşmenin en büyük kaynağı. Suriye'de kriz sonrası dönemde de İran'ın ürettiği radikalleşmeyle fazlasıyla mücadele etmek zorunda kalacağız." diye konuştu.

RIAC Program Yardımcısı Ruslan Mamedov da iki ülkenin birbirinin çıkarlarını anlaması gerektiğinin altını çizerek, travmanın aşılmasının zaman alacağını söyledi. Mamedov, Türkiye'nin kriz öncesi döneme bir an önce dönmek, Rusya'nın da bunu kademeli olarak yapmak istediğini kaydetti.

Yorumlar