Andımız neden kaldırıldı? Öğrenci andını kim, ne zaman yazdı?

Andımız neden kaldırıldı? Öğrenci andını kim, ne zaman yazdı? Türkiye için çağ dışı bir uygulama olarak görülen "Andımız" uygulamasının ne zaman ve nasıl hayata geçirildiği merak ediliyor.

Google Haberlere Abone ol
Andımız neden kaldırıldı? Öğrenci andını kim yazdı

Andımız neden kaldırıldı? Öğrenci andını kim, ne zaman yazdı? Türkiye gündemini bu kadar yoğun şekilde meşgul eden Andımız'ı kim ne zaman ve neden çıkardı? Ne zamandandır "Andımız" okullarda her sabah çocuklara söylettiriliyor? İşte bu boruların cevapları:

ANDIMIZ NEDEN KALDIRILDI?

Andımız çağ dışı "ırkçı" bir metin olarak değerlendirildiği için yürürlükten kaldırıldı. "Andımız" olarak bilinen "öğrenci andı", Türkiye'de ilkokul öğrencilerine yıllardır okutulan ve Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yayınlanan bir yemin metnidir. 1933 yılında dönemin Milli Eğitim Bakanı Reşit Galip tarafından yazılmış bir yemin metnidir.

Andımız, Türkiye'deki ilkokullarda her sabah okunur ve öğrencilerin Türk bayrağına karşı dönerek aşağıdaki metni yüksek sesle okuması beklenir:

"Türk'üm, doğruyum, çalışkanım, İlkem: küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, yurdumu, milletimi özümden çok sevmektir. Ülküm: yükselmek, ileri gitmektir. Ey Büyük Atatürk! Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe durmadan yürüyeceğime ant içerim. Varlığım Türk varlığına armağan olsun. Ne mutlu Türk'üm diyene!"

Andımız, Türkiye'de yıllarca bir tartışma konusu olmuştur. Bazı kesimler, Andımızın laiklik ilkesine uygun olmadığını ve zorunlu tutulmaması gerektiğini savunurken, diğer kesimler ise Andımızın Türk milliyetçiliğini ve vatan sevgisini pekiştirdiğini düşünerek korunmasını savunmaktadır.

1932 yılında bakanlık görevine gelen Reşit Galip'in Eğitim Bakanı olarak okul çocuklarına söylettiği andımız bazı değişikliklerle günümüze kadar devam etti. Hergün yaz-kış, çamur-yağmur demeden ilkel bir şekilde zorla söylettirilen Andımızın İlkokullarda devam etmesi tepki ile karşılanırken, ortaokullarda kaldırılması  sevindirici bir gelişme olarak değerlendirildi. 

Özellikle içerisinde ırkçılık kokan ifadelerin yer alması bir çok kesim tarafından tepki ile karşılanmıştı. Eski Başbakanlarımızdan Prof.Dr. Necmeddin Erbakan'ın andımızla ilgili ifadeleri 1 yıl hapis cezası almasına sebep olmuş ve siyasi hayatı sekteye uğratılmıştı. Erbakan konuşmasında; 'Bu ülkenin evlatları asırlar boyu mektebe başlarken besmele ile başlar. Siz geldiniz besmeleyi kaldırdınız, ne koydunuz yerine Türküm, doğruyum, çalışkanım. Sen bunu söyleyince öbür taraftan da müslüman evladı ya öyle mi, ben de kürdüm daha doğruyum, daha çalışkanım deme hakkını kazandı ve böylece siz bu ülkenin insanlarını birbirlerine yabancılaştırdınız.' demişti.

ÖĞRENCİ ANDI (1933)

Türküm, doğruyum, çalışkanım.
Yasam; küçüklerimi korumak,
büyüklerimi saymak,
yurdumu, budunumu özümden çok sevmektir.
Ülküm; yükselmek, ileri gitmektir.
Varlığım, Türk varlığına armağan olsun.

And, 1972 yılında değiştirildi. 29 Ağustos 1972 tarih ve 14291 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan ilkokullar yönetmeliğinin 78. Maddesinde andda yer alan "budunumu" kelimesi "milletimi" olarak değiştirilirken "Türküm, doğruyum, çalışkanım" diye başlayan cümle ile sonra yer alan "Ne mutlu Türküm diyene" cümlesi eklendi:

ÖĞRENCİ ANDI (1972)

Türküm, doğruyum, çalışkanım.
Yasam;
küçüklerimi korumak,
büyüklerimi saymak,
yurdumu, milletimi, canımdan çok sevmektir.
Varlığım, Türk varlığına armağan olsun.
Ey bu günümüzü sağlayan, Ulu Atatürk; açtığın yolda, kurduğun ülküde, gösterdiğin amaçta hiç durmadan yürüyeceğime ant içerim.
Ne mutlu Türküm diyene!

 And, 1997 yılında ikinci defa değiştirildi. "Öğrenci Andı"nın günümüzde söylenmekte olan metni, Millî Eğitim Bakanlığı Tebliğler Dergisinin Ekim 1997 tarih 2481 sayısında yayımlanan Millî Eğitim Bakanlığı İlköğretim Kurumları Yönetmeliğinin 10. Maddesiyle belirlenmiştir. Bu maddeye göre ilköğretim okulunda öğrenciler, her gün dersler başlamadan önce öğretmenlerin gözetiminde topluca aşağıdaki "Öğrenci Andı"nı söylüyorlar:

ÖĞRENCİ ANDI (1997)

Türküm, doğruyum, çalışkanım.
İlkem; küçüklerimi korumak,
büyüklerimi saymak,
yurdumu, milletimi özümden çok sevmektir.
Ülküm; yükselmek, ileri gitmektir.
Ey büyük Atatürk!
Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe, hiç durmadan yürüyeceğime and içerim.
Varlığım, Türk varlığına armağan olsun.
Ne mutlu Türküm diyene!

Dr. Reşit Galip kimdir?

Rodoslu, eski İttihatçı, Şeyh Sait'i astıran İstiklal Mahkemesi'nin hukukçu olmayan üyesi.
Atatürk'e kafa tutmuş ve onu Rus lokantacı karı-kocaya İş Bankası'ndan verilecek usulsüz bir krediye aracılık etmekle suçlamış.

Atatürk onu sofradan kovduğunda "Bu, milletin sofrasıdır; kaldıramazsınız!" diyerek kafa açınca Atatürk sofrayı terk etmiş. Daha sonra onu affettiğinde iki asker çağırıp iskemlesinden kaldırtmış ve mealen "Ahan da biz adamı istersek böyle kaldırtırız" diye aşağılamıştır.

Birinci Türk Tarih Konferansı'nda Türk ırkının özelliklerini "uzun boylu, uzun beyaz simalı, düz veya kemerli ince burunlu, muntazam dudaklı, çok kere mavi gözlü ve göz kapakları çekik değil, badem gözlü bir ırk" olarak tanımlamış.

Biraz daha ileri giderek "Müslümanlık: Türk'ün milli dini" adlı tezinde, Hz. İbrahim, Hz. İsmail ve Hz. Muhammed'in Türk olduğunu iddia etmiş.

Prof. Afet İnan ‘Atatürk Hakkında Hatıralar ve Belgeler' adlı eserinde onu şöyle anlatıyor:

"1933 yılının 23 Nisan Çocuk Bayramı idi. O, heyecanla Çankaya Köşkü'ne geldiği vakit, Atatürk'ün yanında bana bir kağıt uzattı ve şunları anlatmaya başladı. ‘Sabahleyin ilk bayramlaşmayı kızlarımla yaptım. Onlara bir şeyler söylemek istediğim vakit, bir and meydana çıktı. İşte Cumhuriyetimizin 23 Nisan çocuklarına armağanı' dedi…"

Adam kızlarına bir 23 Nisan sabahı aşka gelerek yazdığı manzumeyi, daha sonra bütün öğrencilere mecburi olarak okutmak için 1933 yılında bir genelge yayımlatmış.

1972 yılında, yine bir genelgeyle ‘Andımız'a eklemeler yapılmış.

Ruhi yapısı şüpheli birinin attığı taşı 78 yıldan beri çoluk çocuğa okutturup duruyoruz.

Danıştay'a açılan ‘Andımız'ın iptal edilmesi ile ilgili davada, Danıştay Sekizinci Dairesi, "… Yeni nesillere Türk devletinin ve milletinin bir ferdi olma onurunu duymaya ve hazzını yaşatmaya yönelik…" gibi bir gerekçeyle anayasa ve yasa maddelerine aykırılık bulunmadığını ifade etmiş…

Şimdi olayın ‘ırkçı' yanını falan bir kenara bırakıyorum ve basit bir teklif yapıyorum.

Başta Danıştay'ın ilgili daire üyeleri olmak üzere, bu marşı faydalı bulan, bundan bir ‘hazzı yaşatma' beklentisi içinde olan herkesi günde bir kez yüksek sesle okumaya davet ediyorum.

İşte "Andımız"
"Türk'üm
Doğruyum,
Çalışkanım,
İlkem; küçüklerimi korumak,
Büyüklerimi saymak,
Yurdumu, milletimi özümden çok sevmektir.
Ülküm; yükselmek, ileri gitmektir.
Ey büyük Atatürk!
Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe,
Durmadan yürüyeceğime and içerim.
Varlığım Türk varlığına armağan olsun.
Ne mutlu Türk'üm diyene!"

CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN'IN ANDIMIZ İLE İLGİLİ KONUŞMASI

Cumhuriyetin, 29 Ekim 1923'te, 23 Nisan 1920 ruhu ile inşa edildiğini ifade eden Başbakan Erdoğan, "Bugün attığımız her adımı Cumhuriyete karşı gibi göstermeye çalışan cahil ve istismarcılar var" diyerek başörtü konusuna da şöyle değindi:

"Başörtüsü yasağını Cumhuriyet ile ilgilendirmek nasıl bir cahilliktir, nasıl bir istismardır? Bu Cumhuriyet 28 Şubat'ta, 12 Eylül'de, 27 Mayıs'ta kurulan Cumhuriyet değildir. Cumhuriyet, 76 milyonun cumhuriyetidir. Başı açık olan bu Cumhuriyetin ne kadar sahibi ise başı örtülü olan da bu Cumhuriyetin o kadar sahibidir. Bu kısıtlamanın kalkması sadece ve sadece normalleşmedir. Benim başı açık kardeşim de başı örtülü kardeşim de rahat rahat birlikte çalışmanın hazzına, mutluluğuna ereceklerdir. Demokratikleşme paketiyle milletimize verdiğimiz sözü tutuyoruz. Paket belli bir takvim içinde ilerlemeye başladı."

Pakette bulunan Ruhban Okuluna izin verilmesine ilişkin de konuşan Erdoğan, "Bizim için Ruhban Okulu meselesi, anlık bir meseledir. Biz bir şeyin iadesini yaparken, bir şeylerinde de iadesini bekleme hakkına sahibiz. Fethiye camisi ve diğer cami ile Batı Trakya'daki kardeşlerimizin başmüftü seçimini birlikte, aynı zamanda yapalım, biz ruhban okulunu da açarız. Batı Trakya'da başmüftüyü Yunan hükümeti kendi memuru gibi atıyor. Ben nasıl Bartholemos'u atayamıyorsam, sende benim başmüftümü atayamazsın" dedi.

"Bal diyerek ağız tatlanmaz" diyen Başbakan Erdoğan, "Hergün doğruyum diyerek doğru, hergün çalışkanım diyerek de çalışkan olunmaz" dedi. Andımızın ilk ve orta okullarda 1933 yılında başladığını hatırlatan Başbakan Erdoğan, şunları söyledi:

"Andımız olarak bilinen metnin yazarı son derece tartışmalı isim olan Reşit Galip'ti. Reşit Galip Türkçe ezan zulmünün mimarlarındandır. Ayrı Reşit Galip insanları kafa taslarına göre sınıflandıran sözüm ona bir bilim insanıydı. Ant uygulamasının cumhuriyetimizle uzaktan yakından ilgisi yoktur. 

30'larda Hitler ve Stalin gibi toplumu formatlamak için bu tür uygulamalar yapılıyordu. Dünyanın hiçbir gelişmiş ülkesinde çocuklar içtimaya dizildiği, ırkçı sloganlar okunan metinler göremezsiniz. Bal bal demekle ağız tatlanmaz. balı yersen ağız tatlanır, Türküm demekle Türk olunmaz. Doğruyum demekle çalışkan olunmaz. İnsan ailesinden öğretmenlerinden çevresinden aldığı eğitimle bir takım değerlere sahip olur. Çalışkanlığı bir kenara bırakıp borca, işsizliğe mahkum ettiler. Andımız lafın ötesine geçseydi en başta CHP ve MHP Türkiye'ye bu kadar ağır bedeller ödetmezdi. Kim çalışıyor biz kim doğru biz doğru. Geri kalmış ülke manzarasını değiştirdik. Gitsinler okusunlar anlattıklarımın daha detayını görecekler. Uygulamanın cumhuriyetin kuruluş felsefesiyle ilişkisi olmadığını görecekler, istismar siyasetini görecekler. Bizim gibisi var mı? Yok."

 

Yorumlar