İran'ın nükleer çıkışı ne anlama geliyor?

- İstanbul Teknik Üniversitesi Enerji Enstitüsü Nükleer Araştırmalar Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Beril Tuğrul: - "İran bu bölgede bir güç olmanın nükleer güç olmaktan geçtiğine inanıyor denebilir. Nükleer güce sahip olan ülke A takımındadır. Nükleer bomba kullanmaktan ziyade nükleer lobiye girip dünyada sözünü dinletebilen bir ülke olmak istiyor" - Hacettepe Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Şebnem Udum: - "Bu karar, tüm taraf devletlerin anlaşmayla uyumlu davranmasını istemektedir. ABD'nin tek taraflı olarak anlaşmadan çekilmesi ve AB ülkelerinin İran'la ticarete devam etmesi halinde yaptırım uygulayacağını söylemesi anlaşmanın sonunu getirecek iki adımdır. Hukuken de anlaşmaya terstir" - "İran anlaşmada öngörülen santrifüj sayısı ve uranyum zenginleştirme oranı kısıtlamasına uymaması durumunda anlaşmaya aykırı davranmış olacaktır"

Google Haberlere Abone ol
İran'ın nükleer çıkışı ne anlama geliyor?

İSTANBUL (AA) - MUSTAFA MELİH AHISHALI - İran Lideri Ali Hamaney'in, nükleer anlaşmanın akıbetinin tartışıldığı bir dönemde, 190 bin SWU (uranyum ayrıştırma birimi) üretimi için çalışmalara başlanması talimatı vermesi anlaşmada yeni bir sürece girildiğine işaret ediyor.

ABD'nin nükleer anlaşmadan çekilmesinin ardından Tahran yönetimi her ne kadar süreci anlaşmaya taraf Batılı ülkelerle yürütmek istese de Batılı şirketlerin bir bir İran'dan ayrılmasıyla nükleer anlaşmanın sadece kâğıt üzerinde kaldığı yorumları yapılıyor.

ABD yönetimi ve Batılı şirketlerin attığı adımlar nükleer anlaşmanın akıbetini tartışma konusu yaparken son çıkış İran'dan geldi.

İran Lideri Hamaney, pazartesi günü yaptığı açıklamada, ekonomik yaptırımlar devam ederken kendilerinden nükleer anlaşmaya bağlı kalmalarının beklenmesinin mümkün olmayacağını söyledi.

Hamaney, "Bazı Avrupa ülkelerinden alınan duyumlara göre, hem yaptırımlara tahammül etmemiz, hem de nükleer faaliyetlerden el çekip bu alandaki sınırlandırmalara devam etmemiz bekleniyormuş. Onlar bunu rüyalarında görürler." ifadelerini kullandı.

Hamaney, nükleer anlaşma çerçevesinde 190 bin SWU üretilmesi için çalışmalara başlanması talimatı verirken, İran Atom Enerji Kurumu Başkanı Ali Ekber Salihi de önceki gün yaptığı açıklamada, ellerinde 400 ton "sarı pasta" bulunduğunu, UF4 ve UF6'nın üretimine başlayacaklarını ve yeni santrifüjlerin montajı için de bir merkez oluşturulacağını belirtti. Salihi, atılacak adımların nükleer anlaşma kapsamında gerçekleştirildiğinin altını çizdi.

Salihi, son açıklamasında da Natanz Şehid Ahmedi Ruşen Nükleer Merkezi'nde faaliyete geçirilecek santrifüj salonlarıyla 10 aylık bir sürede 190 bin SWU üretebileceklerini ifade etti.

İran'ın Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi'nin 5 daimi üyesi (İngiltere, ABD, Çin, Fransa, Rusya) ve Almanya ile 2015'te imzaladığı, kısaca "nükleer anlaşma" olarak bilinen Kapsamlı Ortak Eylem Planı'nda, Tahran yönetiminin uranyum üretimi için kullandığı 19 bin santrifüjü 5 bin 60'a düşürmesi ve 10 yıl boyunca bu sayıda tutması öngörülüyordu.

- Uranyum zenginleştirme aşamaları

AA muhabirine konuşan İstanbul Teknik Üniversitesi Enerji Enstitüsü Nükleer Araştırmalar Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Beril Tuğrul, 190 bin SWU üretilmesi talimatının santrifüj sisteminin güçlendirileceği anlamına geldiğini söyledi.

Tuğrul, zenginleştirilmiş uranyum elde etmek için farklı aşamalar olduğunu belirterek, "Buradaki zenginleştirme sadece cevher zenginleştirme değil, izotop zenginleştirmesidir. Fisyon kabiliyeti yüksek olan madde uranyum 235'dir. U-235'in artırılması gerekir. Bunun için santrifüj yöntem kullanılabilir ve bu yöntemi uygulamak için uranyumun gaz haline dönüştürülmesi gerekmektedir." dedi.

UF4'ün bir ara bileşik olduğunu, bundan UF6 elde edildiğini aktaran Tuğrul, şöyle devam etti:

"Sarı pasta cevherden sonraki ilk aşamadır. Sonra Uranyum (tri) oksit veya turuncu oksit olarak bilinen bir aşamaya gelinir. Kimyasal değişimlerle yeşil tuz olarak adlandırılan UF4 elde edilir. Bu bileşimin üzerine flor gazı gönderilerek zenginleştirmeyi gerçekleştirmek için lazım olan UF6 (Uranyum hegzaflorür) gazı elde edilir. Bu şekilde uranyum, santrifüjde döndürülmeye müsait bir gaz haline gelmiş olur. Böylece uranyum 235’ce zengin malzeme oluşur."

- "İran ihtiyacı olan yüzde 3-4'ün üzerine çıktı"

UF6'dan elde edilecek uranyum 235 bileşeninin yüzde 2,5-4,5 seviyelerinde zenginleştirildiğinde elektrik üretilen güç reaktörlerinde, yüzde 20'lerde (çoğu kez sağlık sektöründe kullanılan) radyo izotopların üretildiği araştırma reaktörlerinde, yüzde 90'ların da üzerinde zenginleştirildiğinde nükleer bomba yapımında kullanıldığını belirten Tuğrul, İran'ın devrim sonrası faaliyetleriyle ilgili şunları söyledi:

"İran, devrim sonrası Şah döneminden kalan nükleer santrallerini faaliyete geçirmek istedi. Buşehr Nükleer Santrali'nde kullanılmak yüzde 3-4 oranında zenginleştirilmiş nükleer yakıta ihtiyacının olduğunu duyurdu. Batılı ülkeler İran'a nükleer yakıt vermeyeceklerini, satmayacaklarını bildirdiler. İran o zaman kendim yapıyorum diyerek zenginleştirme çalışmalarına başladı. Fakat İran orada durmadı. İhtiyacı olan yüzde 3-4 zenginleştirmenin üzerine çıktı. ABD tarafından Şah döneminde kurulan bir araştırma reaktörü var. Hastaneler için radyoizotop üretiyordu. Onun yakıtını ABD vermiyor diye zenginleştirme oranını yüzde 20'ye çıkarttı. Daha sonra özel bir reaktör tasarımı yapıyorum diyerek yüzde 40 zenginleştirilmiş yakıt kullanacağını duyurdu. Sonrasında ise açık literatürde zenginleştirmede yüzde kaçlara çıktığı takip edilemedi. Daha yükselmiş olabilir."

Tuğrul, "Nükleer silah üretimi çalışmalarının gizlenmesi mümkün mü?" sorusunu, "Çok istenirse yer altı tesisleri kurularak üretilebilir. Yapılması ve daha sonra saklı tutulabilmesi çok zor bir iştir. Günümüzde bir kamyonun dahi hangi yöne gittiği uydular aracılığıyla takip edilebiliyor. İran böyle bir şey yapmış mıdır bilmem." şeklinde cevaplandırdı.

- "Nükleer güce sahip olan ülke A takımındadır "

"İran nükleer faaliyetleriyle neye ulaşmak istiyor?" sorusuna karşılık ise Tuğrul, bölgede güç olmanın İran için nükleer güce sahip olmak anlamına geldiğini söyledi. Prof. Dr. Beril Tuğrul, şunları kaydetti:

"Samuel Huntington'un Medeniyetler Çatışması isimli bir kitabı var. O kitapta dünyanın belli bölgelere ayrıldığı anlaşılıyor. Bunlardan biri Ortadoğu bölgesidir. Bu bölgede şu ana kadar lider bir ülke kesin olarak ortaya çıkmış değil. İran bu bölgede bir güç olmanın nükleer güç olmaktan geçtiğine inanıyor denebilir. Nükleer güce sahip olan ülke A takımındadır. Nükleer bomba kullanmaktan ziyade nükleer lobiye girip dünyada sözünü dinletebilen bir ülke olmak istiyor. Bu çok kolay değil. ABD ve Batılı bazı ülkelerin içerisinde olduğu nükleer güç lobisi bu bölgede nükleer güce sahip bir ülke istemiyor. Lobi İsrail'i sözcü olarak kullanıyor."

- "İran kısıtlamalara uymazsa anlaşmaya aykırı davranmış olur"

Hacettepe Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Şebnem Udum ise İran'ın anlaşmada öngörülen SWU sayısı ve uranyum zenginleştirme oranı kısıtlamasına uymaması durumunda anlaşmaya aykırı davranmış olacağını söyledi.

Nükleer anlaşmanın BM Güvenlik Kurulu'nun 2231 sayılı kararına ek olduğunu hatırlatan Udum, "Bu karar, tüm taraf devletlerin anlaşmayla uyumlu davranmasını istemektedir. ABD'nin tek taraflı olarak anlaşmadan çekilmesi ve AB ülkelerinin İran'la ticarete devam etmesi halinde yaptırım uygulayacağını söylemesi anlaşmanın sonunu getirecek iki adımdır. Hukuken de anlaşmaya terstir." dedi.

Anlaşmada sona gelinmemesi için hâlâ bir sürenin olduğunu ve AB'nin bunun için gayret gösterdiğini dile getiren Udum, İran'ın kararının "Hukuken hâlâ devam ediyor gibi görünse de, siyaseten bu anlaşma ortadan kalkmıştır. Çünkü AB, anlaşmanın devam etmesi için ABD'nin baskısıyla balistik füze programımızı ilgilendiren yeni şartlar öne sürecektir. Biz de bunu kabul etmiyoruz." anlamına geldiğini belirtti.

Udum, "İran anlaşmada öngörülen santrifüj sayısı ve uranyum zenginleştirme oranı kısıtlamasına uymaması durumunda anlaşmaya aykırı davranmış olacaktır." ifadelerini kullandı.

Yorumlar