Erdoğan gazetecilerin sorularını yanıtladı

- Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan: - "(Erdoğan'ın TBMM'deki yemin töreninde CHP, HDP ve İYİ Parti'lilerin ayağa kalkmaması) İstiklal Marşı bu milletin marşıdır, belli bir grubun marşı değildir. Cumhurbaşkanı içeri girerken ayağa kalkmış, kalkmamış hiç umurumda değil" - "Tayyip Erdoğan cumhurun başkanı olarak oraya inmiştir ve 26 milyon 334 bin kişinin oyunu almış bir Cumhurbaşkanı var. Kabul edersin, etmezsin. Bu 26 milyon 334 bin kişiye saygısızlıktır. Onun için de yine benim bir hocamın ifadesiydi, 'Nefsini bil, kendini bil, haddini bil' derler" - "Süleyman Bey'e tavır koymuşlar ya da diğer arkadaşlara, Hulusi Bey'e tavır koymuşlar ki şimdi kimin kime neden tavır koyduğu ortada. Söyle bana arkadaşını, söyleyeyim sana kim olduğunu" - "(Mehmet Şimşek'in kabinede yer almaması) Yabancı basının yaklaşımlarına göre hareket etmek doğru bir anlayış değildir. Onların yaklaşımlarını pek umursamıyorum. Kaldı ki yabancı basın bizim için hiçbir zaman hayırlı rüyalar görmemiştir" - "Önümüzdeki süreçte inanıyorum ki faizin de düştüğünü göreceğiz. Ben eminim. Sadece devlet bankalarımız değil özel bankalarımız da gerektiğinde taşın altına eline koyacaktır" - "Bakan yardımcıları birden fazla olabilecek, bazılarında ikiyi bazılarında üçü zorlayacağız. Bakanlıkların güçlü olması lazım" - "Başkanlık sayısı 11 ama artabilir"

Google Haberlere Abone ol
Erdoğan gazetecilerin sorularını yanıtladı

ANKARA (AA) - Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, kendisinin TBMM'deki yemin töreninde CHP, HDP ve İYİ Parti'lilerin ayağa kalkmamasıyla ilgili, "İstiklal Marşı bu milletin marşıdır, belli bir grubun marşı değildir. Cumhurbaşkanı içeri girerken ayağa kalkmış, kalkmamış hiç umurumda değil." dedi.

Erdoğan, 24 Haziran seçimlerinde cumhurbaşkanı seçilmesinin ardından ilk yurt dışı ziyaretlerini yaptığı Azerbaycan ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nden (KKTC) dönüşünde, medya temsilcilerinin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.

Türkiye'de, Cumhurbaşkanlığı veya genel seçimlerin ardından KKTC ve Azerbaycan'a ziyaretler yapılmasının gelenek olduğunu söyleyen Erdoğan, Türkiye'nin yeni bir yönetim sistemine geçtiğini dile getirdi.

Kısa bir süre önce Azerbaycan'da seçimlerin yapıldığını, bu seçimlerin ardından Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'in Türkiye'yi ziyaret ettiğini hatırlatan Erdoğan, "Seçimlerden sonra ilk ziyaretimizi Azerbaycan'a yapalım dedik." ifadesini kullandı.

Aynı gün KKTC'yi ziyaret etmek suretiyle geleceği kararlılıkla sürdürmek istediklerini belirten Erdoğan, Azerbaycan ziyaretinin verimli geçtiğini, samimi iki kardeş ülke arasında hukukun devamı mahiyetinde cereyan ettiğini aktardı.

Başkan Erdoğan, Aliyev ile görüşmesinde siyasi, askeri, ticari ve kültürel meseleler başta olmak üzere tüm konuları ele aldıklarını, çalışma yemeğinde heyetler arası görüşmeleri gerçekleştirdiklerini söyledi.

Bölgesel konuları da ziyarette ele alma fırsatı bulduklarını anlatan Erdoğan, özellikle enerji konusunun Türkiye ile Azerbaycan arasında en hayati konu olduğuna dikkati çekti.

Türkiye'nin Trans Anadolu Doğal Gaz Boru Hattı Projesi (TANAP) ve Trans Adriyatik Doğalgaz Boru Hattı (TAP) projeleri kapsamında adımları olduğunu belirten Erdoğan, şöyle konuştu:

"Bunların içinde TANAP bizim ortaklaşa yürüttüğümüz bir proje ve burada Azerbaycan, Türkiye ve British Petrol olarak müşterek olarak yürüttüğümüz bir süreç. TANAP'ın da yaklaşık bin 400 kilometresi malum bizim topraklar üzerinden geçiyor ve böylece biz, Türkiye olarak bu projeden her türlü istifade edebildiğimiz gibi aynı zamanda Avrupa ile yapılan anlaşmalar çerçevesinde oraya da gerekli olan doğalgazın verilmesi süreci devam ediyor. Şu anda herhangi bir sıkıntı yok. En son bildiğiniz gibi Eskişehir'de yine müşterek bir çalışmayla açılışın adımlarını attık, temeli de İstanbul da bir araya gelerek anlaşmayı yapmış, adımını atmıştık."

- "Tüketici olmamız da cazibeyi artırıyor"

TANAP'ın Türkiye'nin Azerbaycan'dan aldığı doğalgaz miktarını artırmaya da vesile olacağına dikkati çeken Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Şu anda yılda 6 milyar metreküp, bu daha sonra 8'e ardından 12 milyar metreküpe çıkacak. Doğalgaz bizde şu an sadece konutlara verilebiliyor ama sanayiye o kadar yoğunlaşabilmiş değiliz. Çünkü şu an o kadar fazla imkan yok. Ağırlıklı olarak Rusya bize ciddi manada doğal gaz temin ediyor. İkinci sırada İran, üçüncü sırada Azerbaycan var. Bundan sonra belki kısmen Irak da buna girecek. Biz doğalgazda tedarikçi değil, tüketici ülkeyiz. Bir diğer özelliğimiz transit ülke olmamız. Her ne kadar tedarikçi olmasak da Türkiye olarak transit ülke olmamız bir hub oluşturuyor. Tüketici olmamız da cazibeyi artırıyor. Bunlar bu ülkeler için de önem arz ediyor. Şu anda Rusya ile ilişkilerimizin de can alıcı noktası bu. Birinci derecede tüketici ülke olmamız Rusya ile ilişkilerde önem arz ediyor."

- Azerbaycan ile savunma sanayisinde iş birliği

Türkiye'nin, enerjide alanının yanı sıra Azerbaycan ile savunma sanayisinde de son dönemde ciddi bir dayanışması olduğunu bildiren Erdoğan, "Elimizden geldiğince onların da savunma sanayisi alanındaki ihtiyaçlarını karşılama gayreti içindeyiz. Milli Savunma Bakanlıklarımız arasında ciddi manada dayanışma var." dedi.

İki ülkenin, turizm ve eğitim konularında da ilişkileri devam ettirdiğine işaret eden Erdoğan, "Ekonomide en önemli şey, şu anda petrolü bir kenara koyacak olursak, 1 milyar 700 milyon dolar gibi bir ticaret hacmine sahibiz ama bu tabii ki değil. Temennimiz, bunu 3 milyar dolara çıkarmak, hatta daha da yüksek rakamlara ulaştırmak. Şu anda özellikle Azerbaycan ile bu konuda herhangi bir ihtilafımız söz konusu değil." ifadelerini kullandı.

- "Dağlık Karabağ konusunda Azerbaycan'ı yalnız bırakmayacağız"

Başkan Erdoğan, siyasi noktada bugüne kadar bütün uluslararası oluşumlarda Türkiye ile Azerbaycan'ın birbirinin yanında yer aldığını, uluslararası platformda da bu dayanışmanın devam ettirildiğini belirtti.

Azerbaycan'ın en önemli sıkıntısının Dağlık Karabağ konusu olduğuna dikkati çeken Erdoğan, şunları söyledi:

"Bu konuda biz başından beri kendilerini hep destekledik, desteklemeye devam ediyoruz ve bundan sonra da desteğimiz devam edecektir. Burada üç sorumlu ülke var; bunlar da ABD, Rusya ve Fransa. Maalesef istenilen performansı ortaya koyamadıkları veya koymadıkları için ne yazık ki bu sorun devam ediyor ve çözülemiyor. Görünen o ki yine devam edecek ve bizler gündem bu konu olduğu zaman ister NATO'da olsun isterse başka platformlarda olsun her zaman Azerbaycan'ın yanında olmak suretiyle tavrımızı ortaya koyuyoruz. Bu konuda da hiçbir zaman kendilerini yalnız bırakmadık, bırakmayacağız."

- FETÖ ile mücadele

Türkiye'nin, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ile mücadele konusunda da Azerbaycan ile iyi ilişkisi bulunduğunu dile getiren Erdoğan, "Bu konuda bizim tespitlerimiz varsa kendilerine bildiriyoruz ve kendilerinden istiyoruz. Azerbaycan'da da FETÖ çok önemli yerlere sızmış durumda. Onlar da ciddi manada bunun sıkıntısı içerisindeler. Sağ olsunlar, bize yakaladıklarını teslim ediyorlar, biz de kendilerinden sürekli istiyoruz." diye konuştu.

FETÖ'yle mücadelenin ilerleyen süreçte yakın takipçisi olacaklarını vurgulayan Erdoğan, "Bizde Azerbaycan aleyhinde çalışmalara girenler olursa onlar da bize bildirdiğinde, elbette biz de onlara teslim ediyoruz." dedi.

- Brüksel'deki NATO zirvesi

Belçika'nın başkenti Brüksel'de gerçekleştirilen NATO Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi'ne değinen Erdoğan, zirvede ikili görüşmelerde bulunacağını, ABD, İtalya, Fransa, İngiltere ve bazı ülkelerin görüşme talebinde bulunduklarını bildirdi.

Erdoğan, kendilerinin de görüşme talebinde bulundukları ülkeler olduğunu aktararak, "Bunlarla görüşmelerimizi yapacağız ama tabii ki ana hedefimiz, zirvede pozitif bir yaklaşım ortaya koyarak NATO ile görüşmelerimizi devam ettirmek olacak." dedi.

- Kıbrıs meselesi

Türkiye'nin Kıbrıs meselesine ilişkin Birleşmiş Milletler kapsamında gerekli katkılarda bulunduğunu hatırlatan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Özellikle Kofi Annan döneminden beri işin içinde bizzat olan bir kişi, o süreci, takvimi iyi bilen bir kişi, Kıbrıs sorununu çözmek için teşvik eden benim. Annan iki kez bana geldiğinde ve 'Artık çözemiyorum' dediğinde, 'Beraber girelim, Türkiye sizi mahcup etmeyecek göreceksiniz. Biz her zaman Rum kesiminin bir adım önünde olacağız' dedim. 'Bana bir hafta müsaade' dediler ve bu görüşmeyi biz Davos'ta yapmıştık. Annan bir hafta süre istedi ve bir hafta sonra görüşmeler başladı. Tabii biz yine üzerimize düşeni yaptık. Bizim için en önemli macera Bürgenstock macerasıydı ve bunu ciddi manada ele aldık, maalesef yine sözlerinde durmadılar. O günden bugüne ne zaman masaya bu konu gelse Güney Kıbrıs masadan öyle ya da böyle her zaman kaçmıştır. KKTC, masadaki yerini her zaman kararlılıkla korumuştur. Türkiye garantör ülke olarak kararlı duruşunu koymuştur. Maalesef diğer garantörler aynı tavrı ortaya koymamışlardır."

- "Er ya da geç bir karar vereceğiz"

Türkiye'nin ilerleyen süreçte konumunu koruyacağını vurgulayan Erdoğan, "Nereye kadar? Buna bir cevap bulmak kolay değil. Er ya da geç Türkiye Cumhuriyeti olarak herhalde biz de bir karar vereceğiz. Olacaksa olacak. Nasıl olacak, bundan sonra bunu da siz düşünün diyeceğiz ve adımımızı da atacağız. Kuzey Kıbrıs halkının bizde özel bir yeri vardır. Türkiye'deki benim vatandaşım, kardeşim ne kadar önemliyse, KKTC'deki kardeşlerimiz de bizim için aynı derecede önemlidir. Dolayısıyla onlara elimizden gelen desteği ne kadar verdiysek, bundan sonra da vermeye devam edeceğiz." mesajını verdi.

- "Onların yaklaşımlarını pek umursamıyorum"

Mehmet Şimşek'in kabinede yer almamasına ilişkin yabancı basında olumsuz yorumların yer aldığı hatırlatılarak bu konudaki değerlendirmesi sorulan Erdoğan, şunları kaydetti:

"Yabancı basının yaklaşımlarına göre hareket etmek doğru bir anlayış değildir. Onların yaklaşımlarını pek umursamıyorum. Kaldı ki yabancı basın bizim için hiçbir zaman hayırlı rüyalar görmemiştir. Biz pik yaptığımız zamanda bile hayırlı rüyalar görmemiştir. Kredi derecelendirme kuruluşları biz tırmanıştayken bile bize hep eksi verdiler. Buna karşılık, komşuda dibe vurma var ama bir bakıyorsunuz komşuyu 4 derece birden yükseltiyor. Bu nasıl bir kredi derecelendirme kuruluşudur, bunları anlamak mümkün değil. Onun için biz onların açıklamalarına değil, daima kendi işimize bakalım."

- "Kendi göbeğimizi kendimiz keseceğiz, kesiyoruz"

Türkiye'nin iyi yolda olduğunu belirten Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Yatırımlarımız ortada. Uluslararası kuruluşların, kredi kuruluşlarının Türkiye'de yatırım yapanlara kredi vermesi de bunu gösteriyor. Nitekim 1915 Çanakkale Köprüsü'nün finansmanını dışarıdan temin ettik. Herhangi bir sıkıntı söz konusu değil. Hatırlarsanız, 3. Havalimanı'nı başta engellemeye kalkışmışlardı. Önce yerli bankalarımız finansör oldu. Baktılar ki bu iş kalmayacak, 'Bizi de oraya katın' demeye başladılar. Kendi göbeğimizi kendimiz keseceğiz, kesiyoruz. Sonradan onlar da arkamıza takılıyorlar zaten. Bundan sonra çok daha iyi olacak."

Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Kabinesi'nin açıklanmasının ardından dolar kurunda yaşanan artış hatırlatılarak "Yeni sistem başlarken negatif bir operasyon çekildiğine inanıyor musunuz?" sorusu üzerine, birileri bu işi tırmandırmaya çalışsa da bunun düştüğünün görüleceğini, bu konuda emin konuştuğunu söyledi.

Bakanların yemin etmesinin ardından devir teslimlerin gerçekleştiğini anımsatan Erdoğan, "Hazine ve Maliye Bakanımız elbette ne gerekiyorsa yapacaktır. Burada birçok enstrümanlarımız var. Önümüzdeki süreçte inanıyorum ki faizin de düştüğünü göreceğiz. Ben eminim. Sadece devlet bankalarımız değil özel bankalarımız da gerektiğinde taşın altına eline koyacaktır. Yüksek faiz, istihdamda düşüşü de beraberinde getirebiliyor. Yatırımcılar, gerçek girişimcilerin yatırımlarını geliştirmeleri, istihdamlarını artırmaları, elbette kendilerine imkan sunulmasıyla mümkündür. Bu işi sadece devlet bankalarının sırtına yükleyemeyiz." diye konuştu.

- "Sistemin bir diğer özelliği yalın olması"

Bakan yardımcılığı sisteminin nasıl işleyeceğine ilişkin soru üzerine Erdoğan, "Bakan yardımcıları birden fazla olabilecek. Bazılarında ikiyi bazılarında üçü zorlayacağız. Bakanlıkların güçlü olması lazım. İşlevlerine göre belirleyip çalışmaları güçlü hale getirmek istiyoruz. Personelde ciddi manada üst düzey yönetici de azaltmaya gidiyoruz. Amerika'yı düşünün, bir bakanın altında 3-4 bakan yardımcısı var. Biz de bakanlığın vasfına göre buralarda bu tür adımları atacağız. Bakan yardımcılarını da bakan arkadaşlarımız delege edecek. Sistemin bir diğer özelliği yalın olması." şeklinde konuştu.

Başkan Erdoğan, Millet Bahçesi ve Millet Kıraathanesi projeleriyle ilgili çalışmaların başlayıp başlamadığına ilişkin de en önemli sözlerinden birinin Millet Bahçesi olduğunu ifade etti.

Millet bahçelerini hem Çevre ve Şehircilik Bakanlığı hem de belediyelerle yürüteceklerini, Kültür Turizm Bakanlığı ile de millet kıraathanelerini süratle yapacaklarını anlatan Erdoğan, şunları kaydetti:

"Bunun için Mili Emlak Genel Müdürlüğünü Hazine ve Maliye Bakanlığından aldık, Çevre Şehircilik Bakanlığına devrettik. Amacımız, devletin elindeki emlakın tamamen devlet, millet ve ülke için kullanılmasını sağlamak. Çevre ve Şehircilik planlama yaparken tüccarın sermayesine baktığı gibi toprak sermayesine bakarak yapması için. Hangi ilde, ilçede arsa, arazi var? Eğer arazi ise süratle bunları arsaya dönüştürmesi hedefleniyor. Çünkü millet kıraathaneleri il, ilçelerin büyüklüklerine göre ölçümlenerek yapılacak. Amacımız, gençlerimizi kötü alışkanlıklardan kurtarmak hem bunun yerine hem de tüm gençlerimize okuma alışkanlığı kazandırmak."

Millet Kıraathanesi'nin en güzel örneğinin Zeytinburnu Belediyesinde olduğunu vurgulayan Erdoğan, şöyle konuştu:

"Allah rahmet eylesin, Turgut Cansever Hocamızın bir projesiydi. Merkez Efendi Camisi'nin yanında güzel bir proje yapmış. O projeyi hayata geçirmiş Zeytinburnu Belediyemiz. Oraya gittiğimde baktım, tüm öğrenciler kendilerine ait açık kabin sisteminde kahvesini, çayını, kekini alıyor, çalışıyor. Zeytinburnu Belediyesinin yaptığının ötesinde Cağaloğlu'nda eski Millet Kütüphanesi vardı. Kültür ve Turizm Bakanlığımız burayı restore etti. Orayı buna dönüştürdü ve nefis ve bir proje. Arkadaşlara 'Bunun üzerinde çalışalım' dedim. Bu projeyi de bazı büyük yerlerde uygulayalım istiyoruz. Çok güzel ve bambaşka bir proje. İçeri girdiğinizde kültürden öte tarih yatıyor. İstanbul, Ankara gibi bazı yerlerde uygulamamız mümkün. Ama asıl hedef gençlik, gençlik, gençlik."

- "Başkanlıkların ve kurulların atamaları yapılacak"

Başkan Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı bünyesinde kurulan kurullar ve başkanlıklara atamaların ne zaman yapılacağına ilişkin soru üzerine, "Kurullar ve başkanlıklar var. Başkanlıkta sayı 11 ama artabilir. Atanmış olanlar var, atanacak olanlar var. Genelkurmay Başkanlığı, Milli İstihbarat Başkanlığı, Savunma Sanayi Başkanlığı, Milli Güvenlik Kurulu, Diyanet İşleri Başkanlığı, Devlet Denetleme Kurulu belli. Strateji ve Bütçe Başkanlığı bende belli. Kendisini çağırdım, görüştüm. Görüşmelerimiz, belirlemelerimiz akabinde, diğer başkanlıkların ve kurulların atamaları da yapılacak." dedi.

Erdoğan, "Kurullar, ofisler, bakanlar arasında acaba bir yetki karmaşası olur mu?" sorusuna karşılık, karışıklık olmayacağını, bu konuda hiçbir endişesinin bulunmadığını dile getirdi.

Kurullar ve kurumların hepsinin kendisine bağlı olduğunu, tüm bu kurum ve kurullarda birer tane vekilinin bulunduğunu aktaran Erdoğan, şöyle devam etti:

"Ne demek o? Benim vekilim o kurum ve kurulları benim katılmadığım zaman benim adıma yönetecek. O bize arkadaşlarla yaptığı çalışmalardan bilgi sunacak. Zaten her gün çalışan kurul değil. İcabında haftada bir gün, iki gün gelecekler. Ama başkan sürekli Ankara'da olacak. Herhangi bir sıkıntı söz konusu değil. Kurulların ilgi alanları daha çok bakanlıklarla paralel veya paralellik arz eden konular olacak. Mesela Yerel Yönetim Politikaları Kurulu, bunun hem Çevre ve Şehircilik Bakanlığı hem de İçişleri Bakanlığı ile ilişkisi var. Ayrıca bir de ofisler var. Örneğin Finans Ofisi. Görevi dünyadan para bulacak, yani icrai bir yanı da var. Direkt olarak Cumhurbaşkanına bağlı çalışacak. Dünyadaki para üreten yerlerle ilişki kurarak Türkiye'ye para getirme gayreti içinde olacak."

- TBMM'deki yemin töreni

Erdoğan, "CHP ve HDP milletvekilleri sizin yemininiz sırasında ayağa kalkmadı, Savunma Bakanı Hulusi Akar ve İçişleri Süleyman Soylu'nun yemini esnasında da Genel Kurulu terk ettiler. Son olarak da sizi sosyal medyadan tebrik eden CHP Milletvekili İlhan Kesici'ye tepkiler geldi. Muhalefetin bu tavrını nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusu üzerine, muhalefetin bu tür yaklaşımlarının kendisine zarar verdiğini belirtti.

Yaşananların hepsinin milletin gözü önünde olduğunu vurgulayan Erdoğan, şunları söyledi:

"Örneğin İstiklal Marşı okunacağı anda bile birilerinin kaşına gözüne bakarak ayağa kalkanlar, milletin gözünden kaçmadı. İstiklal Marşı bu milletin marşıdır, belli bir grubun marşı değildir. Cumhurbaşkanı içeri girerken ayağa kalkmış, kalkmamış hiç umurumda değil. O da yine kendilerine fatura ettikleri bana göre bir harekettir. Tayyip Erdoğan cumhurun başkanı olarak oraya inmiştir ve 26 milyon 334 bin kişinin oyunu almış bir Cumhurbaşkanı var. Kabul edersin etmezsin. Bu 26 milyon 334 bin kişiye saygısızlıktır. Onun için de yine benim bir hocamın ifadesiydi. 'Nefsini bil, kendini bil, haddini bil' derler. Bu işler rastgele olan işler değil. Süleyman Bey'e tavır koymuşlar ya da diğer arkadaşlara, Hulusi Bey'e tavır koymuşlar ki şimdi kimin kime neden tavır koyduğu ortada. Söyle bana arkadaşını, söyleyeyim sana kim olduğunu. Şimdi Milli Savunma Bakanımız ne yaptı? Vatanı korumanın, teröre karşı, dış güçlere karşı mücadelesini verdi. Süleyman Bey ne yaptı? Teröre karşı, dış güçlere karşı amansız bir mücadele verdi. Şimdi bütün bu mücadeleyi verenlere karşı eğer burada bir ittifak oluşuyorsa bu onların gerçek kimliklerini göstermesi bakımından çok önemli, ama bizim için önemli değil. Biz sadece güler geçeriz."

- "Terörle mücadelemiz devam edecek"

Teröre karşı olan mücadelelerini asla geri adım atmadan devam ettireceklerini dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti:

"İstanbul'dan Ankara'ya adalet adı altında yürüyüş yapanlar bu yürüyüşü kimle yaptılar? Terör örgütünün desteklediği kişilerle yaptılar. İlk ziyaretini kime yaptı adayları? Söylediğimde birileri gocunuyor. Terör örgütünün arkasında olduğu ve adeta bir terörist başı gibi, 53 Kürt kardeşimizin ölümüne neden olan bir kişi bu ve Diyarbakır'da sokağa döktü herkesi. Sorumlusu kim? Sen bir partinin başında olduğunu söylüyorsun. Ölenler kim? Kürt. Öldüren kim? Onlar da Kürt. Sen Kürt'ü Kürt'e vurdurmuşsun. Bunlar Kürtlerin adına konuşuyor? Yasal boşluktan istifade etti, aday oldu. Temenni ediyorum bu dönemde parlamento o boşluğu dolduracaktır, yasal düzenlemelerle bunların da önü kapanacaktır. İç ve dış terör, bunlarla mücadelemiz devam edecektir. Ciddi mesafeler aldık ama bunu hiç rehavete kapılmadan devam ettireceğiz."

Yorumlar