"Darbeyi ortadan kaldıracak bir anayasaya ihtiyaç var"

- Prof. Dr. Uzun: - "Türkiye'de darbeyi ve seçilmiş siviller üzerindeki bürokratik hegemonyayı ortadan kaldıracak ve seçilmiş siyasetçilere güven verecek anayasal garantilere örneğin İsveç veya Danimarka'dan çok daha fazla ihtiyacımız olduğu açık. 15 Temmuz darbe girişiminde maalesef bu durumu daha canlı bir biçimde test ettik" - "Toptancı bir yaklaşımla 'Cumhurbaşkanlığı sistemi dikta rejimidir.' veya 'Tek adam sistemidir.' eleştirileri yanlıştır" - Doç. Dr. Keser: - "Türkiye'nin parlamenter sistemle birlikte yaşadığı koalisyon dönemleri, Türk toplumunda istikrar konusunda endişeler oluşturmuştur. Cumhurbaşkanlığı sistemi ile bu olumsuz sonuçlar da tarihe karışacaktır" - "Çıkacak sonuçla ilgili olarak değişiklik teklifine destek veren AK Parti ve MHP'nin son seçimlerde aldıkları oy oranından evet çıkmasının muhtemel olduğu söylenebilir"

Google Haberlere Abone ol
"Darbeyi ortadan kaldıracak bir anayasaya ihtiyaç var"

İSTANBUL (AA) - GÜLSÜM İNCEKAYA - Anayasa uzmanları, Türkiye'de darbeleri ve seçilmiş siviller üzerindeki bürokratik hegemonyayı ortadan kaldıracak bir sisteme ihtiyaç olduğunu belirtti.

Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Turgay Uzun, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra yeni anayasal düzenlemelere ihtiyacın çok daha net bir şekilde ortaya çıktığını söyledi.

Güçlü bir cumhurbaşkanlığı sisteminin Türk toplumsal ve siyasal yapısına tercih edilebilir ve nispeten uygulanabilir olduğunu ifade eden Uzun, demokratik eğilimlerin olmadığı bir ülkede birey hak ve özgürlüklerini güvence altına alacak güçlü bir anayasaya da mutlak şekilde ihtiyaç duyulduğunu vurguladı.

Prof. Dr. Uzun, 15 Temmuz'da yaşanan darbe girişimini hatırlatarak, "Türkiye'de darbeyi ve seçilmiş siviller üzerindeki bürokratik hegemonyayı ortadan kaldıracak ve seçilmiş siyasetçilere güven verecek anayasal garantilere örneğin İsveç veya Danimarka'dan çok daha fazla ihtiyacımız olduğu açık. 15 Temmuz darbe girişiminde maalesef bu durumu daha canlı bir biçimde test ettik." diye konuştu.

Yeni cumhurbaşkanlığı sisteminin yerleşmesi ve kendi geleneğini oluşturmasının zaman alacağına dikkati çeken Prof. Dr. Uzun, bu zaman zarfında birtakım sorunların yaşanmasının muhtemel olabileceğini dile getirdi.

Uzun, başkanlık sistemini uygulayan ülkelerin sorunları çözme deneyimlerinden yararlanılması gerektiğini belirterek, şunları anlattı:

"Hiçbir hükümet sistemi mükemmel değildir. Başkanlık sistemini uygulayan ve sorunlar yaşayan, bunlara uygun çözümler bulan ülkelerin tecrübelerinden de yararlanma yoluna gidilmelidir. Demokrasinin tarihsel süreçteki kazanımlarını yadsımayan, kaynağını evrensel anlamdaki insan hakları belgelerinden alan ve en önemlisi bir erkin tek başına diğer erkler aleyhine güçlenmesini engelleyecek denge ve denetleme mekanizmalarını geliştirmiş bir başkanlık sisteminin tercih edilmesi, Türkiye'de Senedi İttifak ile başlayan ve diğer anayasal gelişmelerle devam eden 'sınırlı yönetimin' tesis edilmesi sürecini sekteye uğratmayacaktır."

- "Tek adam sistemi eleştirisi yanlış"

Toptancı bir yaklaşımla "Cumhurbaşkanlığı sistemi dikta rejimidir." veya "Tek adam sistemidir." eleştirisinin yanlış olduğuna değinen Uzun, "Cumhurbaşkanlığı sistemi özellikle güçler ayrılığını esas alan bir yapıda düzenlenmişse bu 'her şeye gücü yeten başkan' olgusuna izin vermeyecektir. Türkiye'de sorunlarına rağmen demokratik ülkeler kategorisinde değerlendirilen bir ülkedir. Eğer gerçekten hükümet sistemi reformu yapılacak ise bu değişikliğin ülkenin demokratik niteliğini güçlendirici etki yapması beklenecektir." değerlendirmesinde bulundu.

Prof. Dr. Turgay Uzun, parlamenter rejim nedeniyle tıkanan birçok ciddi sorunun yeni sistemle radikal şekilde çözüleceğine ancak eğer sistem "dikiş tutmazsa" yeni bir sistem değişikliği ihtimalinin ortaya çıkabileceğine işaret etti.

Sistemin başarısız olması durumunda eskisine dönmenin mümkün olduğunu belirten Uzun, "Nitekim birçok ülke hükümet sistemlerini değiştirdikten bir süre sonra tekrar eski sistemlerine dönüş yapma kararı almışlardır." diye konuştu.

- "Yeni sistem istikrar ve kesintisiz yönetim getirir"

İnönü Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hayri Keser ise Prof. Dr. Ali Fuat Başgil'in "Biz üstümüzde bir baş görmek isteyen bir milletiz. Bu başı kendi içimizden kendimiz seçelim. Fakat ona baş olmanın evsaf ve icaplarını tanıyalım." sözlerini hatırlatarak, Türk toplumunun güçlü yönetim temayülünün her zaman olduğunu söyledi.

Selçuklu, Osmanlı, Cumhuriyetin ilk yılları ve 1961 Anayasası'nın yapım sürecinde de başkanlığa benzer sistemlerle karşılaşıldığına dikkati çeken Keser, "Yeni cumhurbaşkanlığı sistemi de halk idaresi sonucunda kazanılmış demokratik bir sistem olabilir." dedi.

Keser, koalisyonlara izin vermeyecek olan bu yeni sistemin daha istikrarlı ve kesintisiz yönetimler getireceğini ifade etti.

Parlamenter sistemden kaynaklanan birçok sorunun yeni sistemle çözüleceğine vurgu yapan Keser, "Özellikle Türkiye'nin parlamenter sistemle birlikte yaşadığı koalisyon dönemleri, Türk toplumunda istikrar hususunda endişeler oluşturmuştur. Cumhurbaşkanlığı sistemiyle bu olumsuz sonuçlar da tarihe karışacaktır." diye konuştu.

Keser, nispi seçim sistemi ve yüksek seçim barajının uygulandığı Türkiye'de parlamentonun dağınık bir siyasi görünüm arz etmesi nedeniyle hızlı karar alma mekanizmasına sahip olmadığını söyledi.

Kararlı ve tutarlı siyasi projelerin uygulamaya konulmasının hızlı karar almayı sağlayacak bir sistemin mevcudiyetini gerekli kıldığını dile getiren Doç. Dr. Hayri Keser, "Cumhurbaşkanlığı sistemi bu noktada Türkiye'nin ihtiyacını karşılayacak bir sistem olabilir." değerlendirmesinde bulundu.

- "Tek adam riski parlamenter sistemde de var"

Keser, cumhurbaşkanlığı sisteminin parlamenter sisteme alternatif olarak düşünüldüğünü ve demokratik olduğunu vurguladı.

Cumhurbaşkanlığı sistemi için diktatöryal ya da tek adam riskinin, yasama ve yürütmenin aynı ideolojiden teşekkül ettiği parlamenter yapı için de söz konusu olduğuna değinen Keser, açıklamasını şöyle sürdürdü:

"Sistemde geliştirilecek denge ve kontrol mekanizmaları ile bu ihtimal engellenebilir. Yasama organının cumhurbaşkanı aleyhinde başlatacağı suçlama mekanizması buna örnek gösterilebilir. Diğer taraftan yasamadaki çoğunluk ile yürütme her zaman aynı partiden teşekkül etmeyebilir. Bu da diktatöryal ya da tek adam sistemine engel olur. Ayrıca cumhurbaşkanlığı sisteminde halk tek adamlığa giden bir cumhurbaşkanını diğer seçim döneminde seçmeyerek cezalandırabilir."

Doç. Dr. Hayri Keser, 16 Nisan'da yapılacak halk oylamasının sonucuyla ilgili de tahminlerde bulunarak "Referandumlar, halkın yönetimde, söz sahibi olduğu ve egemenliğinin tecelli ettiği demokrasi araçlarından biridir. Çıkacak sonuçla ilgili olarak değişiklik teklifine destek veren AK Parti ve MHP'nin son seçimlerde aldıkları oy oranından (AK Parti yüzde 49,48 + MHP yüzde 11,90) evet çıkmasının muhtemel olduğu söylenebilir. Ancak halkın tercihleri özellikle gündemdeki gelişmeler ve propaganda süreciyle referandum sonuçları değişiklik gösterebilir."

Yorumlar