Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde Muhtarlar Toplantısı

- Cumhurbaşkanı Erdoğan: (2) - "İstiklal Marşı'mızın anlamını dilimizle birlikte kalbimizle de okuduğumuzda anlayabiliyoruz. En büyük üzüntüm, bu emsalsiz marşın hakiki manasını yüreklere nakşedecek bir bestenin yapılamamış, bulunamamış olmasıdır. O besteyle güftenin birbirini tamamlaması çok önemli. Tabii ki burada da bestekarlara görev düşüyor. Güfte var ama maalesef istenilen beste yok. Temenni ederiz ki o da çıkar, inşallah bir gün o da olur" - "34 yıllık terörle mücadelemizi şöyle hakkıyla ifade edebilecek bir şiirimiz, bir marşımız yok. Geçen arkadaşlarıma onu söyledim, şu anda Fırat Kalkanı, Afrin biz bununla ilgili, adeta bir İstiklal Marşı gibi demeyeyim ama oraya belki tırmanamazlar, yetişemezler, hiç olmazsa bir Mehter Marşı gibi bir marşı da yazamazlar mı? Bunu hazırlasınlar"

Google Haberlere Abone ol
Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde Muhtarlar Toplantısı

ANKARA (AA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "İstiklal Marşı'mızın anlamını dilimizle birlikte kalbimizle de okuduğumuzda anlayabiliyoruz. En büyük üzüntüm, bu emsalsiz marşın hakiki manasını yüreklere nakşedecek bir bestenin yapılamamış, bulunamamış olmamasıdır. O besteyle güftenin birbirini tamamlaması çok önemli. Tabii ki burada da bestekarlara görev düşüyor. Güfte var ama maalesef istenilen beste yok. Temenni ederiz ki o da çıkar, inşallah bir gün o da olur." dedi.

Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlenen 46. Muhtarlar Toplantısı'nda, Adana, Balıkesir, Bolu, Bursa, Çankırı, Çorum, Erzincan, Kahramanmaraş, Kastamonu, Konya, Samsun, Sinop, Sivas, Yozgat ve Zonguldak'tan gelen muhtarlara hitap etti.

Türkiye'nin, dünyada orman varlığını artıran nadir ülkelerden olduğunu belirten Erdoğan, tarımda verilen destekler, uygulanan programlar ve arazi toplulaştırmalarıyla tarımsal gayri safi milli hasılanın, 37 milyar liradan 161 milyar liraya çıkarıldığına dikkati çekti.

Sosyal yardımların da Türkiye'nin en başarılı olduğu alanlardan arasında yer aldığını vurgulayan Erdoğan, "Türkiye güçlenirken, büyürken, zenginleşirken hiçbir vatandaşımızın yokluğun, yoksulluğun pençesinde kıvranmasına rıza gösteremezdik. Sosyal yardım bütçesini yılda 2 milyar liradan 38 milyar liraya çıkartarak, sosyal yardım şemsiyesini 3 milyon kişiden 11 milyon kişiye genişleterek, engellilerden yaşlılara kimseyi dışarıda bırakmadan herkesi kucaklamanın gayreti içinde olduk." ifadesini kullandı.

Valiliklerin, kaymakamlıkların sosyal yardım konusunda ilk müracaat kapısı olduğunu belirten Erdoğan, "Rabb'im imkan ve fırsat verdikçe ülkemizi daha çok, daha büyük hizmetlerle buluşturmayı sürdüreceğiz. Tabii bu arada bu hizmetleri yaparken yani tavafımızı sürdürürken, şeytan taşlamayı da ihmal etmedik." dedi.

Erdoğan, vesayet güçleri, terör örgütleri, darbe heveslileri ve bunların dışarıdaki destekçileriyle tarihi bir mücadele verdiklerini, vermeye devam ettiklerine işaret ederek, "Maziden atiye giden süreci şöyle bir göz önüne aldığımızda bu mücadelenin günümüze mahsus olmadığını, hep sürdüğünü görüyoruz. Özellikle son 2 asırda neredeyse birbirinin kopyası saldırılarla ihanetlerle alçaklıklarla mücadele etmiş bir milletiz." değerlendirmesini yaptı.

İstiklal Marşı'nın kabulünün yıl dönümünün 12 Mart'ta kutlandığını hatırlatan Erdoğan, İstiklal Marşı'nın şairi Mehmet Akif Ersoy ile bu marşa hayat veren şehitlere, gazilere ve kahramanlara Allah'tan rahmet diledi. Erdoğan, Mehmet Akif Ersoy'un, yaşanılan hadiseleri mısralara döküşündeki sıra ve ahengin, Türk milletinin hangi safhalardan geçerek bugünlere geldiğinin en açık ifadesi olduğunu söyledi.

Akif'in, 1912'de Balkan Savaşı sırasında yazdığı "Cenk Marşı" adlı şiirinde, gençleri vatan savunması için askere gitmeye teşvik ettiğini aktaran Erdoğan, şiirin, "Ey sürüden arkaya kalmış yiğit. Arkadaşın gitti, yetiş sen de git, Bak ne diyor ceddi şehidin işit, Durma git evladım uğurlar ola." dizelerini okudu.

Erdoğan, daha sonra Çanakkale Zaferi'nin haberini arkadaşlarıyla birlikte Medine müdafisi Fahreddin Paşa'ya destek olmak için gittikleri Arabistan çöllerinde alan Akif'in, "Çanakkale Şehitlerine" adlı şiirinden, "Sen ki İslam'ı kuşatmış boğuyorken hüsran, O demir çemberi göğsünde kırıp parçaladın, Sen ki ruhunla beraber gezer ecramı adın, Sen ki asara gömülsen taşacaksın heyhat, Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihat, Ey şehit oğlu şehit, isteme benden makber, Sana aguşunu açmış duruyor Peygamber." dizelerini hatırlattı.

- "İstiklal Marşımızın anlamını ve önemini çocuklarımıza iyi öğretmeliyiz"

Milletin, Çanakkale'de düşmana tarihinin en büyük hezimetini yaşattığını ancak mücadelenin bitmediğini belirten Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Akif, İslam'ı ve Türk milletini Anadolu'nun o çoraklaşmış topraklarına gömmek isteyenlere karşı başlattığımız İstiklal Harbi'ni de yakından takip ediyordu. Büyük Millet Meclisi, İstiklal Harbimizi ebedileştirecek bir marş için arayışa girdiğinde bu görev ısrarla ve özel olarak Akif'e verildi. Şu anda müze olarak milletimize hizmet veren Ankara Hamamönü'ndeki Taceddin Dergahı'na kapanan Akif, dünyadan ilişkisini keserek adeta münzevi bir hayat içerisinde sabırsızlıkla beklenen şiirini 10 gün içinde bitirir. 12 Mart 1921 tarihinde Mecliste coşkuyla her mısrası alkışlarla kesilerek, gözyaşları içinde kabul edilen bu marş öyle sıradan bir şiir, sıradan bir metin değildir."

Marşın "Korkma" dizelerinin ilham kaynağının, Hazreti Muhammed'in Hira Dağı'nda örümcek ağlarıyla örülen ve müşriklerin bu nedenle girmediği mağarada Hz. Ebubekir'e söylediği "Korkma ya Ebubekir, Allah bizim beraberdir." sözü olduğunu dile getiren Erdoğan, marşın anlamını ve önemini çocuklara iyi öğretmek gerektiğine dikkati çekti.

- "En büyük üzüntüm..."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Azerbaycanlı şair Bahtiyar Vahapzade'nin, "100'den fazla ülkenin bağımsızlık marşını inceledim, güfte ve bestesini araştırdım. Hiçbirini Türkiye'nin İstiklal Marşı kadar etkili görmedim." sözünü hatırlattı.

Erdoğan, şunları kaydetti:

"Gerçekten de İstiklal Marşı'mızın anlamını dilimizle birlikte kalbimizle de okuduğumuzda anlayabiliyoruz. En büyük üzüntüm, bu emsalsiz marşın hakiki manasını yüreklere nakşedecek bir bestenin yapılamamış, bulunamamış olmamasıdır. O besteyle güftenin birbirini tamamlaması çok önemli. Tabii ki burada da bestekarlara görev düşüyor. Güfte var ama maalesef istenilen beste yok. Temenni ederiz ki o da çıkar, inşallah bir gün o da olur.

Tabii hayıflanacak daha başka meselelerimiz de var. Mesela 34 yıllık terörle mücadele dönemimizi şöyle hakkıyla ifade edecek bir şiirimiz, bir marşımız da yok. Geçen arkadaşlarıma onu söyledim, şu anda Fırat Kalkanı, Afrin, biz bununla ilgili, adeta bir İstiklal Marşı gibi demeyeyim ama oraya belki tırmanamazlar, yetişemezler, hiç olmazsa bir Mehter Marşı gibi bir marşı da yazamazlar mı? Bunu hazırlasınlar. Evde torunum bile maşallah Mehter Marşı ile yürüyor. Askerimizi de Mehter Marşı ile ayrıca yürütür gibi yeni marşlarla yürütelim. Aynı şekilde 15 Temmuz gibi büyük bir destanı Akif'in, Çanakkale ve İstiklal mısraları kıvamında anlatacak bir şiirimiz, bir marşımız da mevcut değil. Demek ki şiirlerini sadece lafzıyla değil yüreğiyle de yazan şairlerimize çok önemli görevler düşüyor. Bu vesileyle yaşadığı her dönemde milletimizin hissiyatını, eşsiz bir şekilde dile getiren Mehmet Akif Ersoy'a bir kez daha Allah'tan rahmet diliyorum."

(Sürecek)

Yorumlar